35 ay önce bugün ne olmuştu hatırlayanınız var mı ? Bir çok kişi tahmin etmiştir, bulamayanlar için cevap vereyim; Ertuğrul Sağlam Bursaspor ile sözleşme imzalamıştı. Tarihler 2 Ocak 2009'u gösterirken. 1 ay sonra 3.yılı da devireceğiz Ertuğrul Sağlam yönetiminde, şimdiden nice yıllara Hocam...
O gün Özlüce'deki imza ile çıkılan yolda 35 ayı geride bıraktık. Bu 35 ayda çok kolay yol aldığımız söylenemez, bir çok zorlukla mücadele ederek bitirdik haftaları, ayları, yılları... Ama yılmadık, vazgeçmedik. Ve en büyük mükafatı 16 Mayıs 2010'da aldık. O gün Türk futbolunda yıkılan İstanbul hegemonyasının altında Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam imzası vardı...
Şampiyon apoletini takmıştık. 47 senedir tüm Bursaspor taraftarlarının aklının bir köşesinde bulunan ancak geçirilen başarısız sezonlar, Lig A serüvenleri derken epeyce tozlanan bir hayaldi bizimkisi. Tarifsizdi, eşsizdi. Rüyaları gerçeğe dönüştüren, ulaşılmasının imkansızlığından dolayı tozlanan hayalleri gerçekleştiren takımın komutanı Ertuğrul Sağlam, şüphesiz bu zaferin baş mimarıydı.
Şampiyonlukla yükselen beklentilerin tavan yaptığı geçtiğimiz sezonun ise akibeti henüz belli değil. Ancak Sağlam ve talebeleri kirli geçen sezondan temiz çıkma erdemini göstererek sezonu 3.bitirip Avrupa vizesini cebe koymuştu. Geçtiğimiz sezonun şampiyonu belkide biz ilan ediliriz, kimbilir ? Ama bu şike soruşturmasında adımızın geçmemesi bile başlı başına şampiyonluk kadar değerlidir. 16 Mayıs 2010'da Atatürk Stadımızda asılan pankartta yazdığı gibi ''Şampiyon,güzel ve masum demek tıpkı annem gibi.''
Ve işlerin sarpa sardığı 2011-2012 sezonu... Sezon öncesi futboldaki kirli oyunların gün yüzüne çıktığı bir ortamda başlayan ligde 12 haftayı geride bıraktık. Topladığımız puan ise 16. Evet alışık değiliz buna, alışık değiliz çünkü; 2 Ocak 2009'dan bu yana bize muhtaç olduğumuz başarılar yaşatıp bunlara alıştıran bir adam var başımızda. Gel gelelim bize bu başarıları yaşatan,tattıran adama nedense 'had aşan' eleştirilerle çok fazla yükleniyoruz bu başarısızlık dönemlerinde ve maalesef üzüyoruz.
İşin biraz istatistikine kaçarak devam edeyim. 3 senede 124 resmi maç kazanılan 63 zafer, kaybedilen 31 maç ve beraberlikle sonuçlanan 30 karşılaşma. Lig karnesini ayrıca es geçmeyelim; toplamda 98 maç 54 galibiyet, 26 beraberlik, 18 mağlubiyet... Özetle maç başına kazanılan 1.91 puan, kabataslak bir hesapla her sezon ortalama 65-66 puan. Ne tuhaf değil mi ? Lig A 'dan yükseldiğimizden bu yana hep 40 puan barajı 'hedef' olurdu. Ellerde kalemler, gazetelerdeki puan tablolarına fikstüre bakarak yazılan tahmini eklemelerle sezon sonu 40 puanı buldurmaya çalışırdık Bursaspor'a. 40 puan toplamamıza rağmen düştüğümüz gerçeğini anımsaya anımsaya hemde... Şimdi ise takımına şampiyonluk, en kötü ihtimalle Avrupa Kupalarına katılacak bir derece hedefi koyan ve her sezon en az 65-66 puan toplaması garanti bir teknik adama burun kıvırabiliyoruz.
Geriye dönüp geçen yaklaşık 3 yıla bakıyorum;
50 yıla merdiven dayayan tarihinin en iyi iki lig derecesini üst üste kazanmış, ve bunların birini şampiyonluk kupası ile taçlandırmış bir takım...
2 sezonda Avrupa'nın kulüpler düzeyindeki iki büyük organizasyonuna da katılmış bir Bursaspor görüyorum.
2 senede oynanılan 10 Avrupa Kupası maçı (48 yıllık tarihimizde Ertuğrul Sağlam'dan önce çıktığımız Avrupa Kupası maçı sayısı 14)
5 farklı ülkede dalgalanan Bursaspor bayrağı, 5 farklı kulübün geçmişine adını yazdıran bir Bursaspor !
Ve daha nice gurur kaynakları...
Bizlere pırıl pırıl bir 3 sene yaşatan Ertuğrul Sağlam'ın hataları da var elbette. Sonuçta genç teknik adam henüz 42 yaşında ve 70'lik Alex Ferguson'u baz alacak olursak henüz yolun daha çok başında. Herkes gibi o da hatalarını mutlaka göz önüne alıp dersler çıkartarak yola devam edecektir. Eleştirmek ile infaz etmek arasındaki ayarı iyi tutturmak gerek. Geçtiğimiz sezon Hoca'nın 100.resmi maçında tribünlerde açılan ''Yeni yüzlere değil, nice 100'lere'' pankartının hakkını vermek gerek. Sözün özu sevdamızın şehrine en büyük başarıları kazandıran ve tüm şehri bütünleştiren ender insanlardan olan Ertuğrul Sağlam'ın kıymetini bilmek gerek...
Gönül ister Ertuğrul Sağlam - Bursaspor beraberliği ömür boyu sürsün ama sürmeyecektir. Gerçekçi olmak lazım seneler sonrada olsa elbet yollar bir gün ayrılacaktır bu güzel insanla. Bu ayrılığa belki Milli Takım vesile olacaktır belkide üst düzey bir Avrupa Takımı. Kim bilir belki yıldız diye göklere çıkarttığımız oyuncularımızın yapamadığı üst düzey transferi, kazandıramadığı bonservis bedelini Ertuğrul Hoca gerçeğe dönüştürür. (Villas Boas - Chelsea örneği gibi.) Anlatmaya çalıştığım Ertuğrul Sağlam buradan ayrılık kararı alırken tribünlerden yükselen ses ''istifa'' nidaları değil alkış sesleri olmalıdır... Vefalı Bursaspor seyircisine bugün ve her zaman yakışacak davranış budur.
Bakmayın ayrılık senaryoları yazdığıma ayrılığın zamanı bu zaman değil. Şimdi bütünleşme ve İstanbul hegemonyasını güçlendirmek için çıkartılan Play-Off saçmalığına rağmen şampiyonluğa oynama zamanı! Play-Off'lar dahil önümüzde 28 hafta var ve Ertuğrul Sağlamlı Bursaspor için hiçbir şey imkansız değil. Mehmet Demirkol'un şampiyonluk sonrasında ettiği bir laf ile yazıyı noktalayayım; ''Kafasına huniyi takıp belinde şambrelle Bursa caddelerinde ben Napolyon'um diye dolaşsa inanacaksın. Çünkü adam inanılmayacak birşeyi yaptı.'' Benim Ertuğrul Sağlam'a ve takıma olan inancım her zaman ki gibi tam ! Yolumuz açık, şansımız bol olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder