30 Kasım 2012 Cuma

Bursaspor'un kalesi gelecekte de emin ellerde!



Bursaspor altyapısı son dönemlerde Okan Deniz, Oğulcan Çağlayan, Batuhan Altıntaş ve Enes Ünal gibi forvet oyuncularıyla gündeme gelsede bunların dışında kalecileri de ayrı bir takdiri hak ediyor. Carson bana göre gerçekten üst düzey bir kaleci onu 3-4 sene daha elimizde tutabilirsek eğer daha sonra kaleyi yerli isimlerimize gönül rahatlığı ile emanet edebiliriz. Şimdi dilimiz döndüğünce Bursaspor altyapısında görev alan ve her yaş kategorisinde Milli Takımlara yolladığımız gelecek vaad eden kalecilere ufak ufak değinelim.


Sercan Şen

1994 doğumlu kalecimiz Sercan Şen ile başlayalım. 2006 yılında İzmir'den Bursaspor'a gelen Sercan 12 yaşında imzaladığı prof sözleşme ile Türkiye'de bu rekoru elinde bulunduruyor muhtemelen. Akademi Liglerinin çeşitli kategorilerinde 22 kez Bursaspor'un kalesini koruyan Sercan'ın, henüz 18 yaşında olmasına rağmen 53 kez A2 maçı deneyimi var. Ayrıca 40 kez Milli Takım kamplarından davet alan yetenekli kalecinin 24 Milli maç tecrübesi bulunuyor. 2010 yılında U17 Nike Friendlies Turnuvasını kazanan Türkiye U17 Takımı'nın kalesini koruyan Sercan Brezilya ve finalde ABD maçlarında kalesini gole kapayarak şampiyonlukta önemli pay sahibi olmuştu. Bu sezon A Takım'da bana göre gereksiz kaleci kadrosu şişirilmesinden ötürü altyapıya gönderilen Sercan'ın yeteneklerini İvankov, Carson gibi kalecilerimizden edindiği tecrübeleriyle birleştirip ileride iyi işlere imza atması herkesin en büyük beklentisi.

Okan Kocuk

1995 doğumlu kalecimiz Okan Kocuk henüz 13 yaşında Mustafa Kemalpaşaspor altyapısından Bursaspor altyapısına transfer edildi. Bursaspor'da ki 5.sezonunu geçiren genç eldiven 2011 yılında prof sözleşmeye imza attı. 20 kez çağırıldığı Milli Takım kamplarında 8 kez forma şansı bulan Okan, Akademi liglerinde ise 81 kez Bursaspor'un kalesini korudu. 7 kez de A2 maçı tecrübesi bulunan Okan Kocuk ayrıca 2010-2011 ve 2011-2012 sezonlarında Bursaspor'un şampiyonluğu ile sonlanan Akademi Ligi  Finalleri'nde kendi yaş kategorisinin en iyi kalecisi ödüllerininde sahibi konumunda. Yaşına göre gayet iyi bir fiziğe sahip olan  Okan'ın da  ileride Bursaspor 1 numarası olmaya aday isimlerden biri olduğu aşikar.



Duhan Çağlar Akdağ

Bursaspor altyapısının 1996 doğumlu kalecisi Duhan Çağlar, 2009 yılında Orhangazi Componentaspor'dan altyapımıza geldi. Geride kalan 3 sezonda 65 kez kaleyi koruyan Çağlar tam bir istikrar abidesi. Bu sezon Milli Takım kampları nedeniyle sadece 9 maça çıkan genç kaleci bu maçlarda sadece 8 gol yedi. Toplamda 74 kez Bursaspor kalesini koruyan yetenekli eldiven 3 kez de Milli olma gururu yaşadı. Şu anda da U17 Mili Takımımız ile birlikte Nike Friendlies turnuvası kapsamında ABD'de bulunan Çağlar'da yaşına göre üst düzey bir fiziğe sahip. Aramızda 6 yaş olmasına rağmen ben onla yan yana gelince kendimden utanıyorum :)) Alman Milli Takım kalecisi Neuer'e olan benzerliğide dikkat çekiyor. Nitekim Çağlar'da ileride kaleyi kapmak için savaş verecek isimlerden.


Onur Muhammet Parlar

Bursaspor'un Avrupa şampiyonu ve Dünya 9.su olan 1997 jenerasyonunun genç kalecisi Onur,  Bursaspor'da ki ikinci sezonunu geçiriyor. İzmirli olan genç eldiven Bozkaya Yeşiltepespor'da başladığı futbola sırasıyla Bucaspor ve Altay'da devam etti. Bursaspor'da geride bıraktığı yaklaşık 1.5 sezonda 34 kez kaleyi koruyan Onur bu sezon Milli Takım'a da yükselmeyi başardı. U16 Millilerin İtalya ve Almanya ile ikişer kez oynadığı hazırlık maçlarının kadrosunda bulunan genç eldiven İtalya ve Almanya'ya karşı 1'er maç oynadı. Bu sezon çıktığı 11 Akademi U16 maçında sadece 7 gol yedi. Şampiyon 97 jenerasyonu ile birlikte onunda çok iyi yerlere geleceğinden çok ümitliyiz.




Rasim Samet Gürbüz




Manisaspor altyapısından geçtiğimiz sezon başında kadromuza kattığımzı 1998 doğumlu Rasim Samet Gürbüz'de Onur gibi Bursaspor'da ikinci sezonunu geçiriyor. Geçtiğimiz sezon Akademi U14 Ligi'nde Marmara Grubu'nun en az gol yiyen takımı olan Bursaspor'un kalesini 23 maçta koruyan Rasim Samet, bu sezonda şimdilik 13 maçta görev aldı. Ayrıca geçtiğimiz sezon U14 Milli Takımı ile hazırlık kamplarından davet alan genç eldiven bu sezonda ilk kez geçtiğimiz günlerde Romanya karşısında U15 Milli Takımı'nın kalesini koruyarak milli oldu.




Sabri Gündoğan




Bursaspor altyapısının Milli Takıma gönderdiği en genç isim olan Sabri henüz 1999 doğumlu. İnegöllü olan ve İnegölspor altyapısından Bursaspor'a geçen genç eldiven bu sezon U14 Takımımızın kalesini koruyor. Akademi Ligi'nde 7 gol yiyen Beşiktaş'tan sonra kalesinde gördüğü 12 gol ile en az gol yiyen ikinci takım konumunda olan Bursaspor U14 Takımı'nda bu başarıyı sağlayan isimlerden birisi. Sabri aynı zamanda U14 Milli Takımı'nın kadrosunda da bulunuyor.

29 Kasım 2012 Perşembe

Yeni '' Van Basten '' Enes Ünal




Maşallah diyerekten yazıya giriş yapalım Bursaspor alt yapısı son yıllarda forvet oyuncusu konusunda bolluk yaşamakta. Sercan Yıldırım ile başlayan ,  Muhammed Demir ile devam eden , Okan Deniz , Batuhan Altıntaş , Oğulcan Çağlayan , Enes Ünal süren ile furyada potansiyeli yüksek futbolcuları barındırdı kadromuz ve hala barındırıyor.
Bunların arasında belki yaş itibariyle kendini küçük yaşlarda kanıtlamaya başlamış ve giderek üstüne koyan bir futbolcu var.
Enes Ünal…


Enes Ünal , 1997’nin Mayıs’ında Bursa’da dünyaya gözlerini açarken ,  futbolcu olan babası ileri de yetişeceği kulüp olan Bursaspor’un formasını giyiyordu. Eski kaptan Mesut Ünal’ın 7 sezonluk bir Bursaspor kariyeri var ( 2006’daki 2.lig şampiyonluğunda da kadroda yer alıyordu )

"Babam gibi ben de Bursaspor formasını giymeyi çok arzu ediyorum. İlk hedefim A takımda oynamak ve gol atabilmek. Bunu başarabilmek için de çok çalışmam gerektiğinin bilincindeyim. Bu nedenle antrenörlerimin verdiği desteklerle özel çalışmalar yaparak eksik yönlerimi geliştiriyorum. Daha sonra A milli takım ve Avrupa’nın ünlü takımlarından birinin formasını giymek, hayallerim arasında yer alıyor."

Enes Ünal henüz 2006 yılında yani 9 yaşındayken şehrinin kulübü Bursaspor’da futbola başlıyor. Yavaş yavaş fiziği ile dikkatleri çekmeye başlayan genç golcünün adını ilk kez duyurması 2009/2010 sezonu Coco Cola Akademi U-14 karşılaşmalarıyla başlıyor. 21 maçta attığı 8 golle startı veriyordu ki kendinden büyük yaşıtlarıyla oynamıştı o sezon.


O dönem belki de onun için hazırlık dönemi olacaktı . Daha sonrası mı ? Bir gol makinesi haline gelen , rakip ağları sarsan golcü bir forvet. 2010/2011 sezonunda atılan 54 gol ile yıldız potansiyeli sinyalini iyice artırmaya başlayan yeni Van Basten hakkında o dönemde gazeteye demeç veren , çocukluk yıllarından beri antrenörü olan Yılmaz Burul şöyle konuşuyor ;

‘’ Bu yılı çok büyük bir çıkış yaşadı. Kendisini müthiş geliştirdi. Her şeyden önemlisi verilen her şeyi alıyor. Ben onun önümüzdeki yıllarda a kadroya yükselerek Türkiye’de ses getireceğine inanıyorum ‘’


Hocasınında dediği gibi…Gelişime açık ve buna özen gösteriyor Enes. Fiziki olarakta müthiş bir seviyeye ulaşmasıyla oynadığı futbol gerçekten fark yaratıyor.  2010/2011 sezonun takip eden 2011/2012 sezonun gollerine devam eden Enes’in gol sayısı 56 idi.
 
Aslında bakacak olursanız son zamanlarda isminin bu kadar sıkça anılması , ününün ülke çapının dışına yayılmasının ana faktörlerinden biri yurt dışındaki turnuvalarda gösterdiği performans.. Hatırlayacağınız üzere Bursaspor U-15 takımı  geçen sezon Avrupa Şampiyonu olmuştu. Enes bu turnuvada en çok gol atan isimdi. Yine aynı takım 1-2 ay sonra Nike Premeir Cup’ta boy göstermiş , Enes bu turnuvaya da imzasını atmıştı. Hatta Santos’un Enes ile ilgili bilgi aldığı haberleri yazılmıştı.

Bunun yanında , milli maçlarda gösterdiği performansta kulüplerin dikkatini çekmes,nde büyük rol oynadı. İtalya karşılaşmalarındaki golleri , Almanya karşısındaki hat-trick'i bu noktada çok önemliydi.
Genel olarak zaten bu tür turnuvalardaki şansını çok iyi kullandı Enes. Avusturya’da , Polonya’da , Çin’de düzenenlenen turnuvalarda dikkat çekmeyi başardı.

Bu performans İtalyanların başta olmak üzere birçok Avrupa kulübünün dikkatini çekmesini sağladı. Özellikle İtalya basınında Enes Ünal transferi hakkında sıkça haberleri yer almakta. İtalya basının Enes hakkında  ‘’ yeni Van Basten ‘’ olarak bahsederken Serie A devleri Milan ve Juve’in Luis Suarez ile birlikte Enes Ünal için savaştığı konu alınmıştı. Barcelona , Udinese ve Liverpool’un da yakın takibinde genç golcü.

Babası Mesut Ünal ise bu transferler haberlerine şöyle cevap veriyor ;

‘’ Böyle bir durum varsa kulüpler Bursa'ya gelir kulüple ve bizle konuşur ona göre kararımızı veririz. Enes için de benim için de her zaman önce Bursaspor önemli. Kulübün menfaatlerini gözetiyoruz" dedi.’’

Kendisi şuan lise 2’ye gidiyor olması lazım. Yani geliştği , geleceğinin temellerinin atıldığı yıllar. Fiziki olarak zaten iyice olgunluğa ulaştı. Ama kafa olarak kendini çok iyi hazırlaması , mental gelişimini iyi sağlaması gerekiyor. Zaten sosyal medyalardan takip edebildiğimiz kadarıyla karakterininde sağlam olduğunu görebiliyoruz.

Enes için tek endişem ileride profesyonel olduğunda aynı fiziki şartlarda oynadığında göstereceği adaptasyon. Çünkü doğal olarak fiziki çok iyi olduğu için fark yaratıyor. Ama ileride bu bu fark kalkınca onun için asıl sınav başlayacak. Gözlemlediğim kadarıyla onun hakkında duyulan tek endişe bu. Ama çok çalışarak bunu da aşacağını düşünüyorum ben.

Velhasıl kelam….
Gelecekte forvet pozisyonundaki formayı kapmak için savaşacakları Oğulcan Çağlayan’ın deyimiyle ‘’ doğuştan golcü ‘’ olan Enes ‘i merakla bekliyoruz. Daha önceki yazılarımızda da dediğimiz gibi… Bu potansiyelleri değerlendirelim. Real Madrid değil Porto olalım. Aksi takdir de gerçekten çok üzülürüz…

Enes Ünal :
2009/2010 : 8 gol
2010/2011 : 54 gol
2011/2012 : 56 gol
2012/2013 ( sezon devam ediyor )  : 35 gol

Beysim Can


Vakıfköy'den Notlar :

Geleceğin Ibrahimovic'i / Oğulcan Çağlayan 
Yeni ''Van Basten'' Enes Ünal

 Beysim Can
https://twitter.com/deep_lying

28 Kasım 2012 Çarşamba

Foto Galeri | Nazilli Şehir Stadyumu

Okul ile ilgili işlerimi halletmek üzere gittiğim Nazilli'den boş dönmek olmaz diyerekten Şehir Stadyumu'na uğrayıp amatörce 5-10 foto çekerek 4 Aralık'ta takımımızın kupa macerasına ilk adımı atacağı stadı biraz olsun dışarıdan tanıtalım dedim.

Misafir Tribün giriş kapısı




 Misafir Takım Soyunma Odası Girişi



Nazilli Şehir Stadyumu Hakem-Protokol-Basın Girişi



Kapalı Tribün dış görünüm


Misafir Takım soyunma odası girişi ve Kapalı Tribün girişi


Kapalı Tribün dış cephe


Misafir seyirci giriş turnikesi


Misafir Tribün girişi


Misafir Tribün bilet gişesi


Misafir tribün girişinin bulunduğu sokak


Misafir tribün girişinin bulunduğu sokak


Ev sahibi tribün bilet gişesi
 

Kapalı Tribün dış görünüm


Ozan İpek Üzerine...

Kozasından çıkan bir kelebek misali..
Onunda Bursaspor kariyer böyleydi. Keskin bir çıkış...Ama öyle böyle değil. Sonrası...Önlenemez bir düşüş.

Ozan İpek , yakında takip ettiğim futbolcular arasında en hızlı seviye atlayan futbolculardan biri oldu. Bursaspor'a transfer geldiğinde şimdiki adıyla PTT 2.Lig'de Bucaspor formasını giyiyordu. 2009 kışında 400 bin lira karşılığında Bursaspor'a transferi bitirken bir devrimin başrol oyuncularından biri olacağını düşünüyor muydu acaba ?
O dönemde Ertuğrul Sağlam ile yavaş yavaş şahlanan bir Bursaspor vardı ki kanatlarda da Volkan Şen - Romaschencko gibi kalite isimleri barındırıyordu. Yeni takımında , Bursaspor'daki ilk günlerinden forma şansı bulamadı genç Ozan. İlk kez yeşil-beyazlı formayı giymesi Mayıs ayını bulurken , Antalyaspor karşısında ilk kez Süper Lig'de boy gösteriyordu. Daha sonrada formayı bırakmayan Ozan , olumlu , izlenimler vererek 2008/2009'nu kapattı.
Bu sezonu takip eden sezon , yani Bursaspor tarihinin en büyük başarısının yaşandığı , şampiyonluk kupasının kaldırıldığı sezon Ozan İpek'inde zirve yaptığı bir sezon oldu. Özellikle fiziki anlamındaki olumlu gelişimini , skor anlamında destekleyen Ozan İpek , milimetrik muz ortalarını tüm Türkiye'ye göstermişti. Savunma yönününde başarılı olması , görev oyuncusu olması ile tam bir takım oyuncusu örneği gösteren Ozan İpek 'in ünü ülke dışına kadar çıkmış , adının Chelsea ile anıldığı olmuş , milli takıma kadar yükselmişti.
Keskin bir çıkış yapan Ozan İpek'in kariyerindeki en iyi günlerdi bu günler. Daha sonralı problemli , eskiyi aratan bir Ozan İpek ortaya çıkacaktı. Sebepleride çoktu.
Şampiyonluğun ardından bazı şeyler değişmeye başladı. İlk önce saha içine bakacak olursak ; Ozan İpek oynadığı sol koridorda değişiklik oldu. Arkasında Mustafa Keçeli ile oynayan Ozan'ın o sezondan itibaren partneri Vederson oldu. Hücumcu bir bek olan Vederson'un açıklarını Ozan kapatmaya başlayınca , beklenen hücumsal aksiyonları göremez olduk ondan. Mustafa Keçeli defansif bir bek olduğu için rahat rahat hücum şansı oluyordu Ozan'ın.

Bir takım söylentilerde çıkmıyor değildi. Özellikle özel hayatına dikkat etmediği konusunda ki saha içindeki Ozan'da bunu desteklemiyor değildi. Bir sezon öncesinde tazı gibi olan çok değişmişti...
Yine o dönemlerde annesinin sağlık sorunları başgöstermişti ki onun performansını en çok etkileyen olaylardan birinin bu olduğunu söylemek mümkün. Kendisi de bu konudan bahsetmişti basına verdiği bir demeçte. .

Ozan özelinde tekrar umutlandığım dönem , geçtiğimiz sezonun başları olmuştu. Sercan-Volkan'ın ayrılmasının ardından sözleşmesini uzatıp takımda kalan ve adeta bu takımın lideri olacağım mesajı verip , sezonun ilk lig maçında attığı golden sonra timsah yürüyüşü yapıp eskinin sinyallerini veriyordu. Ama işte...

Yine bir düşüş baş gösterdi. Yine bir takım sorunlar... Galatasaray ile görüştüğü söylendi , anlaştı denildi ama transferi olmadı. Daha sonraları Ertuğrul Hoca ile tartıştığı , oyuna girmediği haberleri yayıldı. Takımın en önem maçlarında yer almadı sahada...
Kozasında çıkan tırtılın hayatı gibi...Keskin çıkışın iniş de keskin olmuştu.
Aslında olayın tamamı Ozan İpek'in kafasında bitiyor diye düşünüyorum. Kafa yapısı itibariyle çok farklı bir kişilik kendisi. Yani kasmayan , rahatına bakan futbolculardan biri. Zaten sezon başında '' Futboldan kazancağımı kazandım '' açıklaması bazı şeylerin açıklamasını yetiyor. Belki de bu anlayış onun gerektiği zamanlarda sorumluluk almasını engelleyen faktörlerden biri oldu.
Bu sezonki sürece bakarsak...Elazığ maçında Pinto ile tartışmış , kötü sözler söylemişti. Yine Sivasspor maçında da benzer bir olay yaşanmış , maç içerisinde Vederson ile tartışmıştı. Bunlarının ardından bir yatırım yapılacak mı yapılayacak mı tartışmalar sürerken kadro dışı haberi kaldığı haberleri düştü basına. Önce yalanlandı ama daha sonra Ozan izninde dönünce bu haberlerin doğru olduğu anlaşıldı. Kadro dışı kalmasının yanında kulüp tarihinin en büyük para cezalarından birine çarptırıldı. Vakıfköy'de Tagoe ile antremanlara çıkmaya başladı. Bu sürece birde onun ağızında dinleyelim
'' Ben kimseyi vurmadım, adam öldürmedim. Kulüp tarihinin en büyük cezasına çarptırıldım. Galatasaray'da Melo, Riera'yı dövdü ama affedildi. Zaman her şeyin ilacıdır. Benim için çok şey yazılıp çiziliyor. Fakat şunun bilinmesini çok istiyorum; takıma geri dönmeyi en çok isteyenlerden biriydim. Ama nedenini bilmediğim bir şekilde üzerime çok geliniyor. Bu saatten sonra affedilir ve dönersem, bir tek taraftar için geri dönerim."

Görünen o'ki devre arası şampiyon Ozan İpek , Ozan İpek olduğu , kendini bulduğu Bursa Atatürk Stadyumu çimlerinde ayrılacak. Adresi neresi olacak orası muamma. Beşiktaş deniyor , Galatasaray deniyor , Kasımpaşa deniyor , Trabzonspor deniyor. Bu takımlarında ilgilendiğini kendisi açıkladı. Açıkçası onun için en iyi tercih Kasımpaşa olur diye düşünüyorum. Hem takımın en iyi isimlerinde olur , forma sıkıntısı pek olmaz , hemde üzerinde pek medya baskısı olmaz. Çünkü Ozan'ın bu rahatlığı diğer takımlar pek kaldıramaz gibime geliyor , özellikle medya baskısı bunda etken.
Bu yazıyı yazarkende bir tuhaf oldum açıkçası. Elinde büyüyen kendi çocuğun misali , insan bir kötü oluyor şampiyonunu böyle görünce. Ama keşke zamanında bazı hataları yapmayıp futboluna odaklansaydı. Onun sol koridordan yaptığı ortalarını keyifle izleyebilseydik , tamam Ozan var , problem yok diyebilseydik...
Psikopat Ozan.. .
Yolun açık olsun...

    26 Kasım 2012 Pazartesi

    Hep Aynı Terane

    Bu sezon elimize geçen 12345654. şansını da teptik geçtiğimiz cumartesi oynadığımız Antalyaspor maçıyla birlikte sezon başından bu yana en çok kullandığımız kalıp oldu belki "Dönüm maçını çıkıyoruz" cümlesi ve yine umutla aldık tribündeki yerimizi.

    Başlığa ve girişe bakınca memnuniyetsizliğimin had safhada olduğu düşünülebilir ama benim olaya bakış açım tam olarak o değil öyle ki ben sahada oynanan oyundan memnun olan hatta bir hayli keyif alan bunu da söylemekten çekinmeyen kısımdanım öyle ki maç esnasında etrafımda benim gibi oyundan keyif alan çok insan görüyorum ama maçın skoru istediğimiz gibi olmayınca "Böyle futbol mu olur 'Gökmenin gazetesi' ?" diyen bir dolu taraftar var ben öyle değilim bence Bursaspor bu ligin en iyi futbol oynayan 3 takımından biri.

    Maça kart cezalısı olan İbrahim Öztürk yerine Ömer Erdoğan'ın başlamasnı saymazsak son 2 maça çıktığımız kadroyla çıktık. Önde oynayan 6lı (Six Pack) bence oyunu ilk yarı bir hayli iyi yönlendirdi şahane bir gol attık ki golden önce kaçırdığımız pozisyon aslında golden çok daha güzeldi. Zinde bir Tuncay, hareketli Sestak, Batalla ve Belluschi için söylenecek tek kelime "Kalite", istekli ve süratli Ferhat belki bu 6lı da N'Diaye'yi hücum anlamında eleştirebiliriz ama o da gerek Aissati'ye yaptığı markaj ve önde kaptığı toplarla en kötü haliyle bile bu takımın diğer oyuncularının çok üstünde olduğunu düşündürüyor.

    İlk yarıyı 1-0 önde kapadıktan sonra 2. yarıya beklediğimiz birşekilde başladı Bursaspor "Tutuk" topu ileriye taşıyamıyor böyle olunca da üst üste ataklar yiyerek bu baskıdan gol yiyerek çıkmasakta bireysel hataların üst üste yapılması sonrasında beraberlik golünü yedik. 45-60 arası oynanan oyunun izahı aslında yok Bursaspor bu dakikaları oynamayı öğrenebilmeli ama kendimce izahını yapayım. Bu dakikalarda sorumluluk alan, oyunu soğutan yada Emre Belezoğlu'nun yaptığı gibi kavga çıkaran bi oyuncu eksikliği var takımda Belluschi bu role gerek teknik kapasitesi olarak gerekte Hakan Arıkan'dan doğan tartışmada gösterdiği tavır ile soyunabilir ama hala tam anlamıyla bu işi yaptığı söylenemez. Panik halinde ayağa pas yapan stoperlerimizde olmadığı için ki bu sene Vederson'da topla bir hayli kötü ayrıca kadroda Pinto'dan başka takımı 3. bölgede tutacak forvet olmayınca duvar gibi oluyor atılan toplar kısa boylu orta saha oyuncularımız topu indiremiyor, top çeviremiyor 15 dakikayı kabus gibi oynuyoruz.

    Gol için Ömer Erdoğan'a yüklenenler var ben katılmıyorum Kaptan o topu çıkarabilseydi ekstra olurdu yapamadı canı sağolsun ki Antalyaspor maçında sene başından bu yana oynadığı belki en iyi oyunu oynamış olabilir Kaptan gerek attığı uzun toplar gerekse de ayağa oynadığı paslarla hiç rahatsız etmedi. Lakin Serdar Aziz gibi en önemli özelliği atletizm olan bir oyuncunun Diarra'yı kaçırması üstüne Aissati'ye yetişemeyip kasti dirsek vurması yakışmadı. Serdar'ı bunları yapsın diye beklemedik "Hacı bekler" gibi. İbrahim Öztürk için her zaman yazıyorum, söylüyorum bu ligin üstünde yeteneklere sahip top ayağında olmadığında.

    Dediğim gibi ben takımın oynadığı genel oyundan memnunum ve bu takım daha 1 kere bile ideal 11i ile sahada olamadı. Rakip kale civarında bu kadar mesai  yapan bir takımın zinde bir Pinto ile çok iddialı olacağını düşünüyorum çünkü bu takım bas bas "Golcüye ihtiyaç var" diye bağırıyor.

    Benim takımın oyunundan çok rahatsız olduğum konu insanların eleştirme ile hakaret etmeyi birbirine karıştırması; oyuna Tuncay'ın yerine giren Bangura girdiği pozisyonu gol yapamadığı için O'na, oyuna aldığı için Ertuğrul Sağlam'a edilen küfürün haddi hesabı yok. Pozisyon için değerlendirme yapmıyorum ama bu takımın Hoca'sına bu kadar küfür edilmez. Hani Bursaspor'u şampiyonluklar için sevmediysen bu takım takımdan öte bir aile ise bu Koskoca Bursaspor Ailesi'nin en önemli 5 adamından biri Ertuğrul Sağlam sen kaçan 1 pozisyon için, alınan 1 kötü topçu için, kaçan 2 puan için kendini kaybedecek kadar küfür ediyorsan herkesten ne farkın var ? Şunu anlayabiliyorum mesela ; Bangura o pozisyonu kaçırdığında sahada kendi öz kardeşin, baban olsa sinir haliyle sallayabilirsin eyvallah lakin o siniri twittera, facebooka, bloga, forum sayfalarına taşıyorsan bu iş art niyet halini alır artık. Kendine bu kadar hakim olamayan adamında adamlığı sorgulanır. Gerçi bakıyorum da hep aynı terane geçen sene kötü giderkende sallıyordu insanlara ikinci yarı kupa finalistliğine gidilen yolda sus pus velhasıl önce "Samimiyet"

    Rakip cumartesi Akhisar Bld., kopmamak için son şans belki de umarım bu şansı da tepmeyiz.

    Zemin de Pek Bi' Rahat

    Şampiyonluğun getirisi olarak Şampiyonlar Liginde mücadele edecek olan takımımız UEFA kriterlerinden dolayı stadyum yenileme çalışmaları hızlı bir biçimde başladı. Kale arkası tribünlerine 8, maraton ve kapalı tribünlere ise 7 sıra eklendi, tribünler iyice zemine yaklaştı ve güzel olan zemin tekrar elden geçirilerek daha güzel bir görünüm kazandı. Ne kadar olumsuz hava koşulu ile karşılaşırsa karşılaşsın bir sonraki maça aynı güzelliği ile karşıladı Atatürk Stadyumunun zemini bizleri.

    Zemini bu kadar güzelleştirerek en büyük zararı biz yine kendimize verdik sanırım. Kendi sahalarındaki zemini beğenmeyen oyuncular ne zaman Bursa'ya maça gelse yerden kalkmaz oluyorlar. Eee parayı sayıp golf zemini yaparsan stadyumuna gelen geçen yatar tabi.

    Bizim oyuncularımız Sivas'ın kıraç topraklarında yatabildi mi? Yatamadı tabii ki. Neden? Zemin yatmaya müsait değil ya da bizimkiler profesyonel değil ya da bizim futbolcularımız "Adam gibi" oynamaktan yana. Kararı siz verin.

    Ferhat'ın artan performansı ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi kendisi ve takım adına çok önemli. Özgüvenini de kazandığı apaçık ortada. Daha iyi performanslar sergileyeceğine inanıyorum.

    Maçın ilk etkili pozisyonunu yakalayan Antalyaspor ikinci yarının ortalarına kadar kalemize gelmeyi aklından bile geçirmedi. Tuncay'ın kaptırdığı topta, Serdar'ın zamanlama hatası eklenince üstüne Ömer de çizgide tam müdahale edemeyince kalemizde hatalar zinciri sayesinde golü gördük.

    Ardından Hakan'ın sürekli yatmasından dolayı pozisyona girmekte epey zorlandık. Maçın gollerinden daha net pozisyon yakalayan Bangura, topu ağlar yerine Hakan'a nişanlayınca eşitlik bozulmadı ve hem moral hem de sıralama açısından çok mühim olan bir kırılma maçından daha boynu bükük ayrıldık.

    Alınan bir puana hiç mi hiç sevinmedim. Sıralamada puanların bu denli yakın olduğunu düşündüğümüzde kaybettiğimiz her puana içim acıyor. Şu anda altıncı sırada olabilir ve liderle aramızda beş puan fark olabilirdi. Hepsini geçtim lig çok uzun bir maraton daha çok puan kaybı yaşanacaktır şayet bu maçı alsaydık Cumartesi günü Manisa'da bize ayrılan yeri dolduracaktık belkide.

    Gözümün önünden gitmiyor Bangura'nın kaçırdığı gol. Sen bunu atamayacaksan neyi atacaksın arkadaş? Gol kaçar ama insan ayağına gelen fırsatı tepmemeli. Cumartesi akşamına kadar Bangura iyidir, şanssızdı, öyle oldu, böyle oldu diye söylenip duruyordum ama bu saatten sonra A2'de bile işin yok canım kardeşim. Senin alacağın süreyi Okan, Oğulcan hak ediyor.

    Puan kaybına tahammülüm yok artık. kalan 4 lig maçını kazanıp önümüze bakmamız gerekiyor.

    Unutma;

    "Sen BURSASPORSUN! Çıkacaksın üç atacaksın, beş atacaksın!"

    24 Kasım 2012 Cumartesi

    Yakışmadı!

    Bizim için kilit bir maçı daha puan kaybıyla geride bıraktık bu akşam. Oysa ki Mersin galibiyetinden sonra bir içsaha galibiyeti daha hanemize yazdırabilsek hem takım olarak hem şehir olarak daha fazla şampiyonluk havasına girebileceğimiz bir maçtı, ancak hırssız oyun ve neticesinde gelen 1 puan umutlarımızı biraz daha erteledi.

    Maça aslında gayet istekli başladık ilk 10 dakika beklendiği gibi Antalya daha defansif başlamıştı ilk tehlikeli ataklarında ise gole çok yaklaştılar neyse ki Carson soğuk duş etkisi yaratacak gole 11.dakikada 'dur' dedi. Dakikalar 20'yi gösterdiğinde ise Bursa Atatürk Stadı'nda perdeyi açan isim yine Batalla'nın asistinde Ferhat Kiraz oldu. Skor üstünlüğünü ele aldıktan sonra oyunu daha rölantiye alan takımımıza Antalyaspor'da ayak uydurunca ilk devre böyle sona erdi.

    İkinci yarı herşey aynı seyirde devam ediyordu, deplasmanlarda daha defansif bir oyun tercih eden Mehmet Özdilek'in takımının planı 70-75'e kadar oyunu rölantide tutup bir nevi Bursaspor'u uyutup sonra 1 puan için saldırmaktı. Nitekim amaçlarına Serdar Aziz'in de katkısıyla daha erken ulaştılar. Lamine Diarra'nın önüne atılan topta rakibini akıl almaz bir kademe hatasıyla kaçıran Serdar, rakibin vuruşuna engel olamadı ve direkten dönen topu tamamlayan Aissati skoru dengeledi.

    Şimdi burada Serdar'a biraz sitem edelim. Sen ki Bursaspor'un ilk 11 oyuncususun, ilk 11'de ki yerin hemen hemen her hafta garanti. Hiç mi ''bu hafta x takımla oynayacağız, forvetlerine bakalım nasıl adamlarmış'' merakına girmiyorsun ? Resmen ödevine çalışmayan öğrenci modundaydı Serdar, sprinter özelliği ile bilinen adamın koşu yolunu kapatıp kaleye ulaşmasını engelleyeceğin  yerde neden inatla üstüne gidiyorsun ?

    Malesef Serdar'a yakışmayan hareketler bununla da sınırlı kalmadı. Son dakikalarda Aissati'ye attığı dirsek hiç ama hiç yakışık almadı. Farzedin ki bizim takımımızın en hızlı adamı son dakikada rakip stoperle 1'e 1 gidiyor ve dirsek yiyerek yerde kalıyor. Tepkiniz ne olurdu o dirseği atan rakip stopere ? İçinizden geçenlerin aynısını bugün Serdar için dile getirmeliyiz. Pozisyonda zaten avantajlı durumdasın, rakibine faul yapmanı gerektirecek bir durum yok ve herşeyi geçtim son dakikada o topu taca vur süreyi ye ama o dirseği atma! Yakışmıyor Bursaspor oyuncusuna bu tarz antipatik hareketler...

    Yakışıksız olaylar tabiki bunlarla sınırlı değildi Antalyaspor'un sıralamadaki yeri farketmeksizin her Bursa deplasmanında süreye oynayıp yatması alışılagelmiş bir durum artık. Bu oyun anlayışındaki bir takım şampiyonluğu anca rüyasında görür. Kimse Antalya şu puanda şu sırada diye martaval okumasın, sezon sonu bir daha bakarız o tabloya.

    Son sözleri Bangura'ya ayıralım, muhtemelen Bursaspor kariyerindeki son lig maçı buydu. Önümüzdei hafta Pinto'nun kadroya dönmesiyle birlikte formayı ancak kupadaki Nazilli deplasmanında görebilir.  Ben geldiği günden beri ona inanan biri olarak bu gece ümidimi kaybettim artık. O pozisyonu kesinlikle gol yapması gerekirdi, devre arası muhtemelen kiralık olarak bir yere yollanacaktır umarım bu ona iyi gelir. Şimdi önümüzde Akhisar deplasmanı; yeni hafta, yeni umutlar bizi bekler...

    20 Kasım 2012 Salı

    A2 Takımımız ve Karabük kadrosu üzerine...

    Hepimizin bildiği üzere A2 Takımımız dün Karabükspor ile Vakıfköy'de karşılaştı ve sahadan son dakikalarda yediği gol ile 1-0 mağlup ayrıldı. Aslında dün yerinde seyrettiğim maçtan sonra pek yazı yazasım yoktu ancak bugün A2 Takımımızda oynayan oyuncular hakkında yazılıp çizilenler üzerine yazmak farz oldu.

    Dün A2 Takımımızın kadrosuna A Takımımızdan Taha Can Velioğlu, Ozan Tufan, Barış Örücü gibi genç kardeşlerimizin yanı sıra Teteh Bangura, Petteri Forsell, Okan Deniz ve Murat Yıldırım'da dahil edildi. Bugün ise yerel basınımızda bu oyuncuların piyasa değerleri aldığı fiyatlar üzerinden yapılan haberler bana çokta iyi niyetli gelmedi açıkçası. Dün oynanan karşılaşma öncesi Karabükspor ile Bursaspor arasında 9 puan fark vardı. Belli ki teknik heyetin burda ki amacı A2 Takımımızın maçı kazanmasını ve zirve ile arasındaki puan farkının kapanıp gençlerin yarıştan kopmamasıydı ancak olmadı.

    Kısa kısa dün A2 de oynayan oyuncularımıza değinelim Murat Yıldırım dün herkesin takdirini kazandı. Orta sahada A2 Ligi filan dinlemeden koştu mücadele etti ve elinden geleni yaptı. Barış Örücü bile onun kadar istekli değildi. Ki Barış'ın burada daha çok kendini gösterme amacıyla ağırlığını koyması gerekirken Murat kadar istekli gözükmedi. Petteri Forsell ise maça ancak 80'den sonra ısınabildi desek yeridir heralde. İkili mücadelelerde zayıf kalan ve kuvvetlenmeye ihtiyacı olan genç Finlandıyalı Özlüce'de ki antrenmanlarda dikkat çeken en önemli özelliği olan uzaktan sert şutlarını son 10 dakikada hatırladı. Kaleyi iki kere yoklayan Forsell birincisinde defansı nişanlarken ikincisini kaleci köşeden çıkartmayı başardı. Bu arada bir ufak dipnot yanlış duymadıysak tribünden, Forsell'in takım içindeki lakabı Pepe'ymiş, topu ayağına her alışında herkes öyle seslendi belki de motivasyon eksikliği burdan kaynaklanıyordur :))

    Bangura'ya gelecek olursak dün sudan çıkmış balık gibiydi. İsteği her zaman var ancak olayın özeti Cüneyt Abi'nin dediği gibi ''Bangura daha A takımla anlaşamıyor zaten A2 ile ten uyumu hiç olmadı.'' Nitekim pazar günü 30 dakika oynadı pazartesi A2'de de 60 dakika oynayarak haftalık 90 dakikasını tamamladı. Dün Bangura yollanmayıp Oğulcan tercih edilseydi belki daha iyi işler çıkartabilirdi alışık olduğu takım ile. Son olarak Okan Deniz'de dün uzun aradan sonra A2'deydi. Sağ açıkta oynayan Okan 60'tan sonra santrafora geçti ancak iki mevkidede bekleneni veremedi. Maçı pek ciddiye almayan havası vardı bilmiyorum belki bazı sıkıntıları vardır ama umarım bu isteksizliğinin nedeni A2'yi angarya olarak görmesiyle alakalı değildir. 18 yaşında bir futbolcu adayıysanız ve A Takım'da önünüzde Tuncay, Sestak, Pinto gibi isimler varsa A2'yi küçümsememeniz ve daha hırslı oynamanız gerekir diye düşünüyorum.

    Sonuç olarak A2 Ligi'ne A Takım'dan oyuncu göndermek neden bu kadar büyütülür ki ? Hatırlayanlar olacaktır Eskişehirspor geçen sezon bizim karşımıza %80-90 A Takım takviyeli bi kadroyla çıkıp 5 atmıştı ( http://www.eskisehirspor.org/haberler.asp?id=768 ) Bu lig zaten A Takım'da süre alamayan isimlerin maç eksiklerini kapatması için var. Bakmayın bizim ülkemizde pek bu sistem oturmadı herkes U18'in bir üst ligi olarak görüyor. Bizde altyapımız güçlü diye böyle kullanıyoruz. Tabi ki gençlerin gelişimi içinde önemli ama manşetlere çıkartılıp transfer beceriksizliğine bağlamakta çok saçma ve yakışıksız.

    19 Kasım 2012 Pazartesi

    Güncel Ferhat

    Her daim yakındığım olay 'kırılma anı' diye tabir ettiğimiz maçlardan sürekli hüsranla ayrılmamızdır. En basitinden bir örnek verecek olursak Trabzon deplasmanından ilk defa galibiyetle dönen takımımızın bir sonraki hafta Kasımpaşa'ya mağlup olmasıydı. O maçtan galibiyet ile ayrılsak moral ve motivasyon anlamında yükselişe geçilecek ve sıralamada belki de daha üst taraflarda kendimize yer bulacaktık.

    Maçla ilgili tek çekincem Mersin İdman Yurdu' nun deplasman maçlarında kapanması ve kontralarla şans aramasıydı. Bunun örneğini geçtiğimiz sene yaşadık ve son dakikada gelen Batalla'nın golü ile galip gelmiştik. Bu yıl ligdeki konumundan olsa gerek kapanmayı pek düşünmediler buda bizim işimize geldi açıkçası.

    Batalla ile adam adama oynayan MİY savunmasının ilk hatasında Batalla Ferhat'a pasını aktardı ve Ferhat güzel bir vuruş ile Bursaspor formasıyla ilk golüne imza atmış oldu.

    Aşıkların efsanesi olan Ferhat dağları delmiş, bizim güncel Ferhat ise ağları delecekti neredeyse...

    Ferhat Kasımpaşa maçında yaptığı olumsuz hareketlerden ders almış olacak ki ve takım adına daha olumlu işler yapmaya başladı. Topla oynama isteği, topu alıp vermesi ve mücadelesi ile şu anda taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmış durumda.

    Daha iyi olacağından şüphem yok fakat kesinlikle "ben oldum" dememeli ve daima daha iyisi için çabalamalı.

    Sahada mücadele veren 14 oyuncumuzu da beğendim. Hatta ve hatta Vederson dahi güzel bir oyun koydu ortaya uzun zamandan beri. Bunda Mersin'in kötü performansı etkili fakat takımın özgüveni ve mücadelesi gerçekten üst düzeydeydi.

    Maçta verilen iki penaltı, verilen ve verilmeyen kartlar, çizgiden dönen toplar vardı. Batalla'nın pozisyonu ceza sahası dışında gibime geldi ve madem bu pozisyona penaltı çalıyorsun -ki müdahale var- neden sarı kart vermiyorsun? Rakip 10 kişi kalacak diye olmasın sakın?

    İbrahim'in yaptığı müdahale sarı kart olabilir lakin ilk yarıda ilk hamlesine sarı kart veriyorsan bu adamın ikinci yarı MİY'li futbolcuları niçin uyarıyorsun?

    Kim bilir en son ne zaman kullandık aynı maçta iki penaltıyı. İlk aklıma gelen Fenerbahçe ile Bursa'da oynadığımız maçta Ivankov kullanmıştı peş peşe iki penaltı, durun hemen şaşırmayın ilk penaltı sayılmadığı için tabii ki. Başka da aklıma gelen yok vallahi.

    İlk penaltıyı kullanmak için topun başına N'diaye geçti. Sahada verdiği mücadele, yaptığı müdahaleler ile topun başına geçmesi normaldi ama epey şaşırdım açıkçası. Gol atmak bu sempatik adama yakışıyor. Bir pozisyonda Ferhat'a yapılan bir müdahalenin ardından, Ferhat kramponun bağcığını bağlarken rakibin attığı top Ferhat'ın kafasına geldi. O an N'diaye'nin epey gülüşmesine ve Ferhat'la bayağı dalga geçmesine yol açtı. TV'ye yansıdı mı bilmiyorum ama görülmesi gereken bir pozisyondu.

    Maçın son dakikalarında Murat Erdoğan Belluschi'nin formasını çok beğenmiş olacak ki bırakmak bilmedi, bu çekme sonrası hakem beyaz noktayı gösterdi. Müdahaleye maruz kalan Belluschi yerine keşke Bangura atsaydı penaltıyı diyor insan içten içe. Kumaşı iyi olan fakat bir türlü gerekli formu sahaya yansıtamayan Bangura için golle buluşmak güzel bir moral olurdu. Benimle aynı görüşü savunan birçok kişi var demek ki tribünlerden Bangura sesleri yükselmeye başlamıştı pozisyondan sonra fakat Belluschi geçti topun başına ve N'diaye ile aynı noktaya gönderdi meşin yuvarlağı. Ne tesadüftür ki Sehic'te aynı yere yattı ikinci penaltıda. Birbirinin kopyasıydı penaltılar adeta.

    İkinci penaltı pozisyonu ile ilgili kafamda şu soru oluştu. Maçın dakikası 90+ olsa, ve maç 2-0 yerine 0-0 devam etse Bülent Yıldırım o pozisyona penaltı çalar mıydı? Pozisyon açık bir penaltı arkadan çekme var fakat skorda eşitlik olsa bence o penaltıyı veremezdi.

    Güzel bir Pazar gününde güzel bir galibiyet aldık, bu galibiyet moral bakımından çok iyi oldu ve kalan beş maçlık periyota daha olumlu bakmamızı sağlayacaktır.

    Sırasıyla oynayacağımız Antalyaspor, Akhisar Belediye (d), Orduspor, Eskişehir (d) ve Gençlerbirliği karşılaşmalarından minimum puan kaybı ile çıktığımız vakit ligde daha iddialı bir konuma geleceğimiz aşikar ki bu takımlardan üç tanesi ligde şu an itibari ile üstümüzde bulunuyor (Orduspor ile puanlarımız eşit ve Ordu'nun bir maçı eksik).

    Biz yeter ki kendi oyunumuzu sahaya yansıtalım. O vakit ligde yenemeyeceğimiz takım yok...

    16 Kasım 2012 Cuma

    Nazilli kurası üzerine...

    Türkiye Kupası 4.Tur kuraları bugün çekildi ve geçtiğimiz sezonun finalisti takımımız kupa serüvenine bu sezon Nazilli deplasmanında başlayacak. 4 senelik üniversite hayatını orada geçiren biri olarak bir yazı yazmaksak ayıp olur tabii...

    Öncelikle çektiğimiz kuraya sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Ağustos ayında mezun olup bir daha uğramam heralde dediğim yere şimdi lafımızı yutup bir aksilik çıkmazsa Bursasporumuz için gidicez inşallah.

    Nazilli ilçesi bağlı olduğu Aydın'dan daha gelişmiş bir yer olmasıyla tanınıyor, küçük ve şirin bir ilçe. Ben her ne kadar öğrenci psikolojisiyle oradan soğusamda genel olarak tabiki güzel bir yer. 4 senelik üniversite maceramızda 1 kez Nazilli Belediye maçına gitmişliğim vardı o da derbi olan Aydınspor maçıydı tabiki. O günkü atmosfer yerel bir derbi için iyi sayılırdı, deplasman tribününün konumu ise fotoğrafta görüldüğü üzere biraz acayip.


    Benim gittiğim Aydınspor maçında buraya dışarıdan baya bir taş yağmıştı ve  deplasman tribününün arka tarafındaki sokakta çoğu evlerin pencereleri panjurlu, korumalıklıydı diye hatırlıyorum :)

    Rakibi çok hafife almamakla birlikte maçın favorisi olduğumuz aşikar. Bana göre bir süprize mahal vermeden turu geçeriz. Ertuğrul Sağlam bugün kura sonrası yaptığı açıklamada hedefi ''şampiyonluk'' olarak açıklayarak zaten maça gereken ciddiyeti vereceklerini gösterdi. Geçtiğimiz sezon kısa süreli yaşadığımız Bugsaşspor kabusundan gerekli dersi aldığımızı umuyorum. Kalede Bekir veya Harun, defansta Ozan Tufan ve Taha Can, orta sahada Barış Örücü, sağda veya ilerde Okan Deniz'li bir kadro tecrübeli isimlerle harmanlanarak güzel bir galibiyete uzanırız kısmetse. Şimdiden yolun açık olsun Bursasporum...

    15 Kasım 2012 Perşembe

    Millilerden 3 beraberlik 1 galibiyet

    Dün 4 farklı  kategoride (U18, U20, U21, A MİLLİ)  Milli Takımlarımız hazırlık karşılaşmaları için sahaya çıktı. Geceyi yenilgisiz kapatan Milli Takımlarımız 1-1'lik 3 beraberlik alırken, günü galibiyetle kapatan tek Milli Takım U18'ler oldu. Bursasporumuzdan U18 Milli Takımı'nda Süheyl Çetin, Ozan Tufan, Furkan Soyalp görev alırken, Ümit Milli Takımda ise Musa Çağıran ile Okan Deniz ter döktü.

    U18'ler son şampiyonu dağıttı

    U18 Milliler ile başlayalım, dün deplasmanında son Avrupa şampiyonu olan Hollandalı yaşıtlarına karşı oynadılar ve sahadan 4-1 gibi ezici bir skorla ayrıldılar. Maçı izleyemesemde kahramanın Fenerbahçeli Recep Niyaz olduğunu söyleyebilirim diye düşünüyorum. Recep dün hat trick yaparak galibiyette önemli rol oynamış Millilerimizin diğer golü ise Gençlerbirliği futbolcusu Atabey Çiçek'ten gelmiş. 4-1'lik skoru bir kişiye mal etmek tabiki olmaz muhtemelen harika bir takım oyunu ile bu skoru elde ettiler gençler bunuda es geçmeyelim. Bursasporumuzdan kadroda bulunan 3 isimde dün ilk 11'de sahaya çıktı. Süheyl Çetin mücadelenin tamamında görev alırken Furkan Soyalp ile Ozan Tufan 70.dakikada kenara alındı. Hollanda U18'in tek golü ise SC Heerenveen forması giyen ve geçtiğimiz Nisan ayında kulübüyle 3 yıllık prof sözleşme imzalayan gurbetçi oyuncu Bilal Başakçıoğlu attı.

    U20 : Türkiye 1-1 Danimarka
    2013 yılında ülkemizde düzenlenecek U20 Dünya Kupası hazırlıklarını sürdüren Milli Takımımız Danimarka ile Gebze'de oynadığı hazırlık karşılaşmasından 1-1'lik beraberlikle ayrıldı. Bu kamp programında Bursasporumuzda maalesef oyuncu alınmadı. U19 jenerasyonu olmasına rağmen bu milli arada U21'e çağırılan Okan Deniz'in Allah korusun bir sakatlık falan yaşamaması haricinde U20 Dünya Kupası'nda oynaması kesin gibi gözüküyor. Ancak Okan Deniz haricinde Körfez FK'da kiralık olarak oynayan Emre Pehlivan ile Taha Can Velioğlu ve Sercan Şen'in de bu turnuva kadrosunda bulunmaları bizim için çok büyük bir artı olacaktır. Sercan'ın A Takımda bu sene süre alması her ne kadar imkansız olsada Taha Can'ın A Takım'da biraz süre alarak bu turnuva kadrosuna girmesini sağlamalıyız.

    U21 Almanları son dakikada yıktık

    Musa Çağıran'ın ilk 11 çıkıp 45 dakika oynadığı, Okan Deniz'in ise ikinci yarı oyuna dahil olup 78'de kenara alındığı Ümit Milli maçında Almanya ile 1-1 berabere kaldık.
    15.dakikada Tolgay Arslan'ın asistinde
    Lasse Sobiech'in golüyle geriye düştüğümüz mücadelede 90+3'te Nurettin'in  Roberto Carlos'u anımsatan mucizevi golüyle sahadan 1-1'lik beraberlik ile ayrıldık. Maçı canlı takip ettiğim kadarıyla bu skor bizim için büyük süpriz oldu. Almanlar gayet etkili bir takım erken bir golle de öne geçmeyi başardılar ancak 2'yi bulamayınca maçı kopartamadılar. Özellikle 2.yarı oldukça etkisizdik sanırım Okan'ın çıkarılma nedenide buydu. İkinci devre yanılmıyorsam kaleyi bulan 2 şutumuz vardı birini 78'de oyuna giren Hakan Çalhanoğlu kaydetti, diğerini de 90+3'te Nurettin vurdu gol oldu desek yeridir. Son 12 dakika oynasada Hakan Çalhanoğlu ne kadar kaliteli bir kumaşı olduğunu gösterdi. U20 Dünya Kupası'nın yıldızlarından biri olacağını söylemek hiçte zor değil. Kısa bir zaman diliminde Bundesliga'ya geçip orda kendini ispatlayacağını düşünüyorum umarım A Milli yapma yolunda da geç kalmayız ve Hakan'ı Alman Milli Takımı'na kaptırmayız.

    A Milli : Türkiye 1-1 Danimarka
    A Milli Takımın maçını izleme şansı bulamasamda kadro beni hayal kırıklığına uğratmaya yetti.  Defansın ortasında Semih-Bekir tercihi garipti. İlk kez kadroya çağırılan ve A Milli Takımda henüz dakika alamayan Aykut ile Ersan'a süre vermemek ise enteresan. Alper Potuk, Soner Aydoğdu, Kerim Frei gibi isimlerin aldığı süre 45, 7, 25 dakika. Abdullah Avcı Milli Takımdaki geleneği sürdürmeye devam edeceğinin sinyallerini vermeye devam ediyor. Benim uzun vadede daha A Milli seviyesinde bi beklentim yok bu zihniyetten.

    13 Kasım 2012 Salı

    Bu da gol değil Figen Civan!

    Cuma günü oynadığımız Beşiktaş maçı esnasında taraftarımızı tahrik eden twitler atarak tansiyonu yükselten Vatan Gazetesi spor yazarı Figen Civan bugün yeni bir haberle tekrar adından söz ettirmeyi başardı.

    Kartal 'şen'lenecek gibi yaratıcı (!) bir manşetle gündemi sarsmayı hedefleyen sayın Civan'ın haberine bu linkten ulaşabilirsiniz :  

    http://skorer.milliyet.com.tr/kartal-sen-lenecek/besiktas/detay/1626072/default.htm

    Bu haber sabah basına düştükten sonra az önce Volkan Şen ve Ozan İpek'in menajeri Engin Kırkpınar twitter adresinden haberi yalanladı. Attığı twitlerin toplaması şu şekilde;

    ''13.11.2012 tarihli Vatan Gazetesinde FİGEN CİVAN tarafından yapılan haberde lisanslı temsilciliğini yaptığım oyuncular Ozan İPEK ve Volkan ŞEN hakkında gerçeğe aykiri,ve tarafımdan sadır olmayan haberler çıkmıştır. Şöyle ki; Haber kaynağının adı açıklanmayan bir Beşiktaş Kulübü yöneticisi olduğu ifade edilerek işbu haber yayınlanmıştır. Adı açıklanmayan Beşiktaş Kulübü yöneticisinin ifadesine göre Ozan İPEK ile görüşüldüğü ancak futbolcunun özel hayatındaki düzensizlikler nedeniyle nedeniyle bu futbolcunun transferinden vazgeçildiği haber edilmiş, temsilciliğini yaptığımız Ozan İPEK’in yarım sayfa fotoğrafı konulmuş ve küçük karakterde “Bizden futbolcu olur” sayfanın tam ortasına yerleştirilmiş şekilde büyük karakterlerle de “Ozan Beşiktaşlı Olamaz” Basligi atilmistir.Şunu ifade etmek isterim ki, Ozan İPEK Bursaspor Kulübü ile sözleşmesi devam eden profesyonel bir futbolcudur. Bu nedenle hem Bursaspor’a zarar gelmemesi hem de Beşiktaş Kulübü’ne zarar gelmemesi, aynı zamanda mesleğimin gerektirdiği koşullarla Ozan İPEK transferi ile ilgili Beşiktaş Kulübü ile hiç bir şekilde tarafımdan görüşme yapılmamıştır. Henüz görüşme yapılmadan transferinden vazgeçildiği ifadesi öncelikle başkaca maksatların varlığını göstermektedir. Ancak yeniden ifade etmem gerekir ki tarafımdan henüz Bursaspor Kulübü ile sözleşmesi devam etmektedir ve tarafların birbirine karşı yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu noktada yapılan yapılan haber maksadı aşan gerçeğe aykırı hem bana, hem Ozan İPEK’e, hem Bursaspor Kulübüne, hem de Beşiktaş Kulübüne zarar vermektedir. Bu noktada haberi yapan Figen CİVAN’ı kaynak göstermeye davet ediyor yapmış olduğu asılsız haberden dolayı Sitemlerimi iletiyorum. Temsilcisi bulundugumuz volkan sen Hakkinda,Haber başlığında “Kartal ‘Şen’ lenecek” ifadesi kullanılmış haber içeriğinde ise tarafımdan açıklama yapıldığı ve detayların verildiği ifade edilerek, Volkan Şen ile ilgili Beşiktaş Kulübü ile her türlü konuda anlaşıldığı ve devre arası transfer döneminde Volkan ŞEN’in Beşiktaş Kulübüne transfer olacağı haber edilmiştir. Öncelikle şu hususu beyan etmek isterim ki, ben hiçbir şekilde haberi yapan Figen CİVAN ile görüşmedim ve Volkan ŞEN hakkında hiçbir beyan vermedim. Temsilcisi olduğum profesyonel futbolcu Volkan ŞEN hakkında hiçbir şekilde Beşiktaş Kulübü yetkilileri ile tarafımdan görüşme de yapılmamıştır. Görüşme yapılması halinde Trabzonspor Kulübünün izni doğrultusunda görüşmenin yapılabileceği de aşikardır. İşbu haber hem bana hem futbolcuya hem Trabzonspor Kulübü’ne hem de Beşiktaş Kulübüne zarar vermektedir. Bu haber olduğu gibi asılsızdır. ''

    Olmadı be Figen Civan, ama yılma devam et yoksa o gazetenin spor sayfaları nasıl dolacak başka sefer inşallah. Aynı zihniyetle tam gaz,durmadan, yılmadan... Bol şanslar bir dahaki sefere isabet ettirmeniz dileğiyle

    10 Kasım 2012 Cumartesi

    Karakter sizsiniz

    Hakemler atanınca gördük ki işlemin tamamlanması için birileri bir noktaya parmak basmışlar. Fırat Aydınus dendiğinde aklıma ilk olarak iki sezon önce Volkan Şen'i peş peşe iki sarı kart ile oyundan atması geldi. O sene elinden başka bir şey gelmemiş olacak ki dün akşam işleri iyice çığrından çıkardı.


    Tribünlerin sesine engel olamayan içten içe feda diyerek düdük çalan Aydınus saçma sapan kararlara imza attı. Atılan 2 ofsayt golü verilen saçma sapan tamamen karakter yoksunluğu ve emek hırsızlığının karşılığı olan penaltı ve sahadaki mücadele sonucunda hakeme rağmen alınan 1 puan.

    Maç sonu pierolar gösterdi ki İbrahim Öztürk'ün attığı golde 22 cm. ofsayt var. Fakat şu bir gerçek, kullanılan bir serbest vuruş var ve ceza sahası içerisinde sürekli hareket halinde futbolcular. Bu durumda önünde B. Jimnastik'li oyuncu olduğu için yan hakem pozisyonu kaçırmış olabilir. Ne olursa olsun gol ofsayt mı? Evet ofsayt.

    Gelelim diğer pozisyona; B. Jimnastik oyuncusu Holosko'nun attığı golde yan hakemin önü tamamen açık ve içeride kafadan seken top Holosko'nun önünde kalıyor ve pozisyon golle sonuçlanıyor. Maç sonu pieroda bu pozisyon için 38 cm. ofsayt deniliyor. Maçı izlerken bile farkına varılan bir pozisyon nasıl olurda gözden kaçar sorusuna karşılık bulamıyorum. Emek hırsızlığından başka...

    Penaltı pozisyonuna değinmek gerekir mi sizce? Bence hiç günaha girmeye gerek yok. Ofsayt ile başlayan pozisyon devam ediyor ve Veli kendini çuval misali yere bırakıyor. Ferhat müdahale etmeye çalışıyor ama tutturamıyor garibim. Bu pozisyonda Fırat Aydınus'un duruş açısı nasıl diye bir soru geliyor aklıma ama bir bakıyorum ki pozisyonun tam arkasında kendisi, görüş açısı mükemmel, önü açık ve çalınan penaltı.



    Madem bu pozisyona penaltı çalıyorsun, adam geçmiş kaleciyi ver kırmızı kartı. Bir işi yapıyorsam tam yap Aydınus!

    Maça dair söylenecek sözler var.

    Bazı tribünlerin işi sadece reklamla döner, umursamıyoruz derler fakat iki sezonun en fazla biletini satarlar.

    Tarihi bir ilk yarı ve maç sonucu yaşayacakken maçı 3-3 tamamlıyorsun.

    Yakaladığın zaman atacaksın diye bir cümle vardır. İlk yarıda Ferhat ve Belluschi'nin yakaladığı, ikinci yarı yine Ferhat, Belluschi ve Sestak'ın yakaladığı pozisyonlar var bunları anında gole çevireceksin.

    Bakalım Fırat Aydınus bunca hataya rağmen haftaya maç alacak mı? Görevini layıkı ile yerine getirdiği için ben ödüllendirileceğini düşünüyorum açıkçası.

    Sahaya çıkan futbolcularımızı tek tek kutluyorum Vederson hariç. Serdar'a bir parantez açmak istiyorum, uzun zaman süren sakatlıktan sonra böyle bir maçta sahaya ilk onbirde çıkıp harikalar yaratmak herkesin harcı değil. Tebrik ederim Bursa'lı Serdar.

    N'diaye'nin takımına bağlılığı, sahada basmadık yer bırakmayışı, yüreği ile oynaması yetiyor da artıyor. Hep böyle genç adam...




    Bir parantezde Ferhat'a açalım. Sürekli kuruyorum bu cümleyi artık bana da gına geldi yinelemekte fayda var. Transfer edildiği zaman bende heyecan uyandırmıştı. 2. ligi'de izlediğimden dolayı beğeniyordum kendisini. Tek artısı hırsı ve nokta ortaları olan Ozan İpek bu noktalara taşıdıysa kendini; hızlı, hırslı, dripling yapabilen, içeri kat edebilen ve şut çekebilen Ferhat, Alexis Sanchez neden olmasın demiştim. Kendini tam anlamıyla takım oyununa vermesi ve daha soğuk kanlı olması gerekiyor. Kasımpaşa maçının ikinci yarısında oyuna dahil olduktan sonra yaptıkları bende eksi bakiyeye düşmesine neden oldu. Daha çok çalışması gerekiyor. Adapte olduktan sonra ve yıldız olmak yerine kendini takıma verdikten sonra daha iyi işler yapacağına eminim.

    Takım oyunundan kastım ilk yarıda yakaladığı pozisyonu pas vermek yerine devam ettireceğine, 3.goldeki gibi içeri çıkarıp kaleye yuvarlatacak topu. Bu kadar basit...

    Son olarak ta, karakter para ile satın alınabilen bir şey değildir.



    Adam olmak insana verilen en önemli lütuftur.

    9 Kasım 2012 Cuma

    Hayırlı evlat Aydınus!

    Bizim için 'diriliş' maçı olarak gördüğüm mücadeleyi maalesef 2 puan kaybıyla noktaladık. Dün yazdığım yazıda belirttiğim gibi Beşiktaş'ın çocuğu lakabıyla nam salan Fırat Aydunus görevini layıkıyla yerine getirdi ve camiasına en azından 1 puan hediye etti. Tabiki onun gönlü 3 puan isterdi ancak Batalla attığı golle onada bir nevi kapağı taktı.

    Harika bir ilk yarı çıkardık İnönü'de, Batalla'nın kurnaz davranarak duran topu hızlı kullanması, Tuncay'ın asisti ve Sestak'ın son vuruşu mücadelede öne geçmemizi sağladı. Bu golden sonra özellikle Belluschi ile yakaladığımız fırsatlardan birini gole çevirsek ikinci yarıya daha rahat çıkabilirdik. Ama olmayınca olmuyor işte, bu kadar gole yaklaşmamıza rağmen bir türlü 2'yi bulamadık ilk yarıda.

    İkinci yarı ise ilk yarının tam tersiydi. Beşiktaş oldukça tempolu başladığı ikinci yarıda 3 dakikada bulduğu 2 golle öne geçiyor ve taraftarımızın çoğunda ikinci bir Twente dejavusu yaşanıyordu. Ancak ben tam tersi şampiyonluk sezonunda 1-0 öne geçip 2-1 geriye düşmemize rağmen 3-2 kazandığımız maçın dejavusunu yaşadığımızı ve maçı kazanacak güçte olduğumuzu düşünüyordum. Nitekim 2-1'den 5 dakika sonra İbrahim ile eşitliği yakalıyor ve galibiyet için tekrar ümitleniyorduk.

    Ancak bu dakikaya kadar pek ortalarda gözükmeyen Fırat Aydunus bu dakikadan sonra formasını sırtına geçiriyor ve sazı eline alıyordu. Dakikalar  66'yı gösterdiğinde ise  Veli Kavlak'ın Arif Erdem ve Burak Yılmaz'ı imrendirecek şekilde kendini yere atırak yaptığı asisti Beşiktaş adına gole çeviren isim Fırat Aydunus oluyor ve penaltı noktasını göstererek ihaleyi Ferhat Kiraz'a bırakıyordu. Almeida'nın penaltısı ile 3-2 geriye düşen takımımız yinede pes etmemişti. 76'da Ferhat'ın asistinde topu ağlara gönderen Batalla skoru 3-3'e getirip Fırat'ın hevesini kursağında bırakmıştı.


    3-3'ten sonra Sestak ve Ferhat ile iki net pozisyondan yararlanamayan takımımız maç sonunda 2 puanını emek hırsızlarına kaptırmış bir şekilde sahadan ayrıldı. Maçtan önce beklentilerde böylelikle şaşmamış oldu. Benim tek dileğim Bursa'da ki Beşiktaş maçına da Fırat Aydunus'un atanması :)

    Kasımpaşa maçındaki can sıkıcı oyundan sonra beklediğim gibi İnönü'de dirilişi gerçekleştiren ve savaşan Bursasporum benim içimi rahatlattı. Bu arma için savaşan herkesin ayağına yüreğine sağlık.

    Sözün özü STSL 11.Hafta mücadelesinde Aydunus : 1 - Beşiktaş JK : 2 - Bursasporum : 3 olarak maçın skoru tescillenmeli.

    Neyse artık olan oldu son olarak saygılar Yıldırım Demirören, saygılar Bursaspor'u önemsemeyerek (!) son 2 yılın hasılat rekorunu kıran çarşı, saygılar Veli Kavlak, saygılar Fırat Aydunus. Tencereler yuvarlanmış boy boy kapaklarını bulmuş, Allah yolunuzu açık etsin.

    8 Kasım 2012 Perşembe

    İnönü’de diriliş zamanı!



    STSL  11.Hafta mücadelesinde yarın İnönü’de Beşiktaş JK’nın konuğu olacağız.  Bizim için tam anlamıyla bir diriliş mücadelesi olacak, Trabzon’da ki tarihi galibiyetin ardından evimizde Kasımpaşa’ya yenilerek  hayal kırıklığı yaşatan takımımız yarın yeni bir zafere daha imza atarak şehri biraz olsun havaya sokmak için mücadele edecek.

    Ligde son iki haftada Kasımpaşa ve Mersin İdman Yurdu’nu 3 golle geçen Samet Aybaba’nın Beşiktaş’ını sırtlayan isim şüphesiz Manuel Fernandes. Portekizli oyuncu ligde çıktığı 10 maçta 4 gol 6 asist kaydederek Beşiktaş’ın ligde attığı 19 golün yarısından fazlasına katkı koydu. Yani yarın N’Diaye’ye Fernandes’i kilitlemede büyük iş düşeceği aşikar. Fernandes’in dışında özellikle son  MİY maçının yıldızı Oğuzhan’ın kart cezalısı olması bizim adımıza avantaj.

    Gelelim birazda maç öncesi şaşırtmayan kararlara... Mücadeleye taraftarımızın alınmaması beklenen bir hareketti. İstanbul’un semtleri arasındaki maçlara bile taraftarın gidip gelmesini sakıncalı bulan sözde güvenlik kurulunun bize izin vermemesi süpriz olmadı. Beklenen kararlar komedisi İstanbul İl Spor Güvenlik Kurulu’nun  ardından Merkez Hakem Kurulu ile devam etti ve maçın hakemi olarak Fırat Aydunus tayin edildi. ‘’Beşiktaş’ın çocuğu’’ lakabıyla nam salan Aydunus’un yarın ki yönetimi şimdiden merak konusu.

    Teknik patronumuz Ertuğrul Sağlam maç  kadrosuna son antrenmanda sakatlanan Sebastian Pinto’yu dahil etmedi.  Son haftaların formsuz ismi Pinto’nun yerine Sestak’ı izlemek daha iyi olacaktır diye düşünüyorum. Ertuğrul Sağlam sahaya muhtemelen;  Carson, Basser, Ömer (Serdar), İbrahim, Vederson, NDiaye, Belluschi, Tuncay, Murat, Batalla ve Sestak ilk 11’i ile çıkacaktır.

    Maçın en belirleyici ikilisi şüphesiz Fernandes-Ndiaye olacaktır. Ancak bunun dışında ben özellikle Carson – McGregor ikilisinin formlarını merak ediyorum. Carson her ne kadar sezon başından bu yana en istikrarlı oyuncumuz olsada Kasımpaşa maçında o da takımın geneline ayak uydurdu. İsaksson’un ondan daha iyi maç çıkarması beni hayal kırıklığına uğratmıştı, bu hafta zamanında ismi bizimlede anılan Mc Gregor’dan daha dev bir performans bekliyorum ben İngiliz eldivenden umarım yanılmayız.

    Biri hükmen olmak üzere son 4 maçtır kaybettiğimiz Beşiktaş’ı yarın yenme zamanı! Son galibiyetimizi aldığımız 16 Mayıs 2010’dan bu yana yapamadığımızı yapıp  puanımızı 16’ya çıkartmalı ve Beşiktaş’ı sıralamada altımıza almalıyız. Bursaspor var ise ümitte vardır, hem rakibi hem hakemi yenecek güce ve kaliteye sahibiz yeter ki isteyelim ve yarın zafer günümüz olsun!

    7 Kasım 2012 Çarşamba

    Almanlara 'timsah' darbesi



    U16 Milli Takımımız 5-7 Kasım tarihlerinde olmak üzere Almanya U16 Takımı ile iki hazırlık maçı gerçekleştirdi.

    İzmir'de kamp ve maçlarını yapan U16 Millilerimizin kadrosunda tam 7 oyuncumuz yer aldı. Bunlar; kalecimiz Onur Parlar, stoperlerimiz Ertuğrul Ersoy ve Furkan Emre Ünver, bek oyuncularımız Enbiya Altun ve Mehmet Zeki Çelik, ofans oyuncumuz Berke Yılmaz ve santraforumuz Enes Ünal.

    Nike Premier Cup Avrupa Şampiyonu ve Dünya 9.su olan altın jenerasyonumuz  1997 doğumlu oyuncularımız Milli Takımı'da sırtlamayı sürdürüyor. Almanya ile oynanan ilk hazırlık maçında sahadan 3-0'lık net skorla ayrılan Millilerimizde golcü oyuncumuz Enes Ünal hat-trick yaparak galibiyetin mimarı oldu. Bu mücadelede Bursasporumuzdan 4 oyuncumuz (Furkan Emre, Ertuğrul, Berke ve Enes) ilk 11 çıkarken Enbiya ve Mehmet Zeki sonradan oyuna dahil olmuştu.

    İkinci hazırlık maçında ise ilk 11'in 6 ismi Bursaspor altyapısında yetişen oyuncularımızdan kuruldu. Onur Parlar, Enbiya, Ertuğrul, Furkan Emre, Berke ve Enes ilk 11'de başladılar mücadeleye Mehmet Zeki ise yedek başladığı mücadelede maalesef süre alamadı. 1-1 biten ikinci hazırlık maçında takımımızın golü yine Bursasporlu bir oyuncudan geldi. Furkan Emre Ünver ile birlikte kendi jenerasyonunun banko stoperi olan Ertuğrul Ersoy son dakikalarda attığı gol ile beraberliği kurtarmamızı sağladı. Onur Parlar, Furkan Emre Ünver, Ertuğrul Ersoy ve Enes Ünal'ın full oynadığı maçta Berke 51, Enbiya ise 66 dakika süre aldı.

    U16 Elit Ligi'nde 12 maçta namağlup ilerleyen ve 30 puan toplayan ayrıca 58 gol kaydeden gençlerimiz gerçekten tabir-i caizse gümbür gümbür geliyorlar. Artarak devam edecek çalışma hırsları ve katlanacak başarıları ile birlikte umarım A Takım seviyesinde hizmet etme şerefine birçoğu ulaşır. Elde ettikleri başarıları ve formları için hepsine teker teker tebrikler, şimdiden yolları açık olsun...

    GameFest, Sony PlayStation’ın gerçekleştirdiği ilk resmi PlayStation festivali!

    Oyun severleri ve eğlence tutkunlarını bir araya getiren Sony PlayStation GameFest, oyun dünyasının fantastik kurgusunu, parti atmosferiyle birleştiriyor. Ortaya oyun ve gerçeği bir arada sunan, şimdiye kadar hiç deneyimlenmemiş yeni bir eğlence anlayışı çıkacak.

    Festivalin ilk akşamı elektronik müziğin başarılı ismi Bedük’le taçlanıyor. Bedük tüm oyun ve eğlence tutkunlarını şarkılarıyla coşturarak Sony PlayStation Gamefest heyecanını doruk noktaya taşıyacak.

    İki gün boyunca başta FIFA 13 ve PES 13 büyük turnuvaları olmak üzere efsaneleşmiş ve yepyeni PlayStation oyunları katılımcıları birer GameFest tutkunu haline getirecek.

    Kozlarını paylaşıp adını altın harflerle oyun tarihine yazdırmak isteyen futbol severler, PES 13 ve FIFA 13’te marifetlerini gösterecek. DanceStar Party Hits, Sports Champions 2 gibi PlayStationMove oyunlarıyla ve WipEout: 2048 ile PS Vita'da anlık yarışmalar düzenlenecek. Bütün PlayStation oyunlarının doyasıya oynanacağı eşi benzeri olmayan bir deneyim yaşanacak.

    PES 13 ve FIFA 13 turnuvalarında ilk dörde girenler linkteki muhteşem ödülleri kazanacak!

    http://www.playstationgamefest.com/index.php/app/awards

    İki gün sürecek nefes kesen karşılaşmalar, fantastik anlar, Dinamo FM DJ’leriyle kesintisiz eğlence, üniversiteli amatör grupların canlı performansları ve profesyonel dans şovlar GameFest’i unutulmaz bir festivale dönüştürecek.

    www.playstationgamefest.com
    www.facebook.com/playstationtr
    www.twitter.com/playstationtr

    Bir bumads advertorial içeriğidir.

    6 Kasım 2012 Salı

    Rus Ruleti


    Pazartesi günü şayet Bursaspor'un maçı varsa o günde sendrom falan aramaz. Sendromsuz bir Pazartesi günü heyecanlı bir şekilde başlamıştı. Öğle saatlerinde sosyal medyada yazılan bilet satışının az olduğu biraz kırmıştı moralleri fakat Bursa genel olarak işçi kenti olduğundan herkes bizim gibi bilet alımını akşam saatine bırakmış olmalı ki tribüne adım attığımızda azımsanmayacak kadar doluluğa sahipti Bursa Atatürk Stadyumu. Açık kale dolmuş, Maratonun köşelerinde boşluklar ve Kapalı kalede ise az bir boşluk çarpıyordu gözlerimize. 

    Maça hızlı başlayan takımımız yakaladığı pozisyonları sonuçlandıramadı. En çok akıllarda yer eden pozisyon ise Pinto'nun sağ tarafta kaldırdığı topa Yalçın'ın elle müdahalesiydi. Pozisyonu tekrar izlediğimizde Yalçın'ın hatalı duruşundan faydalanan Pinto topu kaldırdı ve o esnada Yalçın'ın yanlış duruşuna birde refleks eklendi fakat pozisyonları müsaitken ne yan hakem nede Özgür Yankaya beyaz noktayı göstermeye cesaret edebildi.

    Baskıyı atlatıp ön tarafa çıkmaya başlayan Kasımpaşa'nın atakları gelmeye başladı. Ceza sahasının hemen önünden kullandıkları serbest vuruş dışarı çıktı ve hemen sonrasında sağ kanattan kesilen topta arkada unutulan adam gelip golü attı.

    Golü yedikten sonra tekrar baskı kurmaya başlayan Bursasporumuz Murat'ın vuruşu, Batalla'nın kafa vuruşundan yararlanamadı. Yakalanan bu pozisyonlardan sonra arka arkaya gelen köşe vuruşunun dördüncüsünde tribünlerden yükselen OOOOOOOOOO temposuyla Batalla'nın kafa vuruşuyla eşitlik sağlandı. İlk yarı 1-1'lik eşitlikle son buldu.

    İkinci yarıya Vederson Ferhat değişikliği ile başlayan takımımız ilk yarıda kaldığı yerden devam etti fakat yine yakalanan pozisyonlarda nokta bir türlü koyulamadı.

    Üzerindeki baskıyı atlatan Kasımpaşa tekrar ileri çıkmaya başladı, tam topun çıkacağı sırada sol taraftan Batalla'nın müdahelesinden kaynaklanan serbest vuruşta kimse müdahale edemedi ve altmışıncı dakikada tekrar mağlup duruma düştük.

    Beraberlik için yüklenmeye başlamışken hatalı atılan bir pas az daha pahalıya patlıyordu. Uche'nin vuruşunda Basser topu çizgiden çıkardı.

    N'diaye, Belluschi, Bangura, İbrahim ile yakaladığımız pozisyonları değerlendiremedik ve güzel başlayan karşılaşmadan 2-1 mağlup ayrıldık.

    Sarı kart sınırında olan ve sahada ayak basmadık yer bırakmayan N'diaye'nin bu mücadeleyi kart görmeden bitirmesi şaşırttı beni.

    Topu alan, tek hamlede iki kişiyi oyundan düşüren, o güzelim hareketleri yapan Belluschi' nin hemen akabinde önündeki adama topu aktaramaması ise çileden çıkardı. Bu denli kaliteli bir ismin bu kadar basit hatayı yapmasını kabullenemiyorum.

    Sezon başı transferine sevindiğim isimlerden olan Ferhat Kiraz ikinci yarının başında oyuna dahil oldu. Önümüzde oynayacağından çok iyi bir şekilde gözlemleyecektim. Bir şeyler yapmasını beklerken ilk yaptığı ortalar diğer taraftan taç ile sonuçlandı. Kullanacağımız taç atışında sırtını dönüp koşmasıda neyin nesiydi öyle? Top almak yerine bildiğini okuyor sahada. Boluspor'da izlediğim adam bu değildi sanırım. Hayal kırıklığına uğradım.

    Son olarakta bu senenin bomba transferi Tuncay Şanlı. Gaziantep maçında kendini sakatlayan ve o gün bugündür sahada yerini almayan bir isim oldu çıktı. İhtiyacımız olan maçların hiçbirinde sahadaki yerini almadı. Cuma akşamıda sahada olmayacaksa bu adam niçin geldi Bursaspor'a merak ediyorum doğrusu.

    Tribünlerdeki ilgisizlikten şikayet edenler dün akşam görmüşlerdir umarım gerçekleri. Şayet Cuma akşamı güzel bir sonuç çıkmazsa dün akşamki görüntüyü çok arayacaksınız. Benden söylemesi...

    6 maç sonra mağlup olduk ve altıpatlar bize patladı. Aslında en önemlisi; en büyük zaafımız olan 'taçlandırma' işini bu maçta yapamadık. Trabzon'da alınan galibiyet dün akşam daha da anlamlı olacaktı fakat yine becermedik.

    Vizeleri 90 fakat finallerden 30 alamayıp kalan öğrenciler gibiyiz...