31 Ocak 2013 Perşembe

'Sağlam' Suçların Var "2"




Tarihin birinde 'Sağlam' Suçların Var (yazıya ulaşmak için tıklayınız)başlığı altında yazmıştım içimden gelenleri, geldiğimiz bu noktada ikincisini yazmazsak olmazdı diye düşünüyorum.

Biraz demagoji ile başlayalım.
 İkibinli senelerin ilk yıllarında Bursa Erkek Lisesinde okudum ve bir sene ötelemeli olarak liseyi bitirdim. Orada okuyanlar bilir beden eğitimi dersleri iki sınıf halinde yapılırdı. 


O zamanlara döndüğümde tek Bursaspor formalı ben vardım o kadar öğrenci içerisinde şimdi ilk okul dördüncü sınıfa giden kardeşime bakıyorum beden eğitimi derslerine giderken Bursaspor t-shirtü ile forması ile gidiyor okula ve bazen okuldan geldiğinde "abi öğretmen Bursaspor'lu, Ali, Ayşe, bilmem kim Bursaspor'lu" türünden cümleler kuruyor. Bu bahsi geçen çocuklar ortalama 10 yaşında.


Yani son yıllarda yaşananlardan sonra şehirde Bursaspor'a bakış açısı çok değişti, artık kardeşlerimiz ve yeni nesil bu takımı canı gönülden seviyorlar. 

Bunu direkt olarak Ertuğrul Hoca'ya yıkmak saçmalık olur, ama onun payını es geçmekte ahmaklık olur. 


 15 Şubat 2012 Efsane ismimiz Nejat Biyediç için düzenlenen anı karşılaşmasından bir kare. Bu organizasyonun yapılmasında ne kadar emeğinin geçtiğini herkes biliyor hocam. Sen olmasan muhtemelen bir Bursaspor efsanesi daha anılmayacaktı.

Sağol hocam, değer vermesi gereken isimlere değer vermesi gerekenlerden daha çok değer verdiğin ve sahiplendiğin için...




 Osmangazi Belediyesinin başlattığı fidan kampanyasına takım olarak teşrif edildi. O toprak o zaman fidan için atılmıştı ama Pazartesi günü sanki bizim üstümüze atıldı...


Kas hastası 12 yaşındaki Cemil Bulum ambulans ile tesislere geldi 



 Aralık 2012, bu fotoğrafın altına ne yazsak az kalır. "ADAM"


Ne kadar doğru söylemişsin hocam, sen bir kağıt parçasından ziyade koca bir şehrin yüreğine attın imzayı...


 Şubat 2012; Sahayı temizleyen ekip ile hatıra fotoğrafı çektiren Sağlam futbolculara da ekibi alkışlatmayı ihmal etmedi.


Haziran 2012; Gemlik Bursasporlular Derneğinin düzenlediği geleneksel sünnet şöleninden bir kare.


Özel Acıbadem hastanesinde organ nakli bekleyen kardeşlerimiz tesislerimizi ziyaret etti ve Sağlam misafirleriyle yakından ilgilendi.


Tanzanya'da Türk okulunda okuyan öğrenciler Özlüce Tesislerini ziyaret etti Kasım 2012


Bursa'da Özel bir rehabilitasyon merkezi öğrencileri Mart 2012


Yalova'nın Termal ilçesinde kimsesiz çocuklar için düzenlenen moral gününe Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam katıldı. Kimsesiz çocuklarla yemek yiyen Ertuğrul Sağlam, çocukların formalarını imzaladı, onlarla halı saha maçı yaptı.


Yalova'ya neden gittin hocam? Kimsesiz çocuklara moral vermek senin işin mi? Gitmesen kim ne diyecekti? Ne diyelim ki sana candan adam...


Olmasaydı sonumuz böyle hocam, günü bugün hala dilimdeki şarkı;

"Hani gitmesen diyorum"



Yaşı küçük olabilir lakin kocaman bir yüreğe sahip, o yürekte öyle bir yer edinmişsin ki ömründe o kadar ağlamayacak belki... 

Kim gelecek hocam? Kim gelecek? Kim şampiyon yapacak bizi?


Bunu arabanıza asın. "Beni unutmayın hocam, olur mu?"


Pazartesi günü istifasını vermesine rağmen Çarşamba günü Vakıfköy Orhan Özselek Tesislerine gelerek altyapı oyuncularına veda etti. 



Futbol sadece futbol değildir sözünün günümüz karşılığı olan adam...

Vakıfköy'den kısa kısa notlar vereyim size;

İşlerimden dolayı maça gidemedim fakat babam ve arkadaşlarım Vakıfköy Orhan Özselek Tesislerinde yerlerini aldılar, aniden gelen bir haberle Hoca'nın vedalaşmak için orada olduğunu öğrendim.

U16 maçından sonra soyunma odalarına kadar babam biraz sohbet etmiş kendisiyle ve Pazartesi gününden beri hocanın istifasından dolayı sürekli ağlayan kardeşimden bahsetmiş. "Vaktiniz varsa konuşur musunuz" diye sormuş babam bu soruyu ikiletmeden "ağlamayacak değil mi" diyerek kabul etmiş.

Sonrasında gelişen diyalog şu şekilde;

-Merhaba Büşracım, nasılsın?
+Teşekkür ederim, siz nasılsınız?
-Tanıdın mı beni?
+Yok hayır, tanıyamadım.
-Hangi takımı tutuyorsun sen?
+Elhamdülillah Bursasporluyum.
-Ben Ertuğrul Hoca.
+Hocam (hafif ağlamaklı) çok teşekkür ederim hocam. Neden öksüz bıraktınız bizi hocam? Neden gittiniz?
-Nasip bu kadarmış, inşallah tekrar görüşmek üzere.
+Bekliyorum hocam geleceğiniz günü...

Hoca ayrılırken babam Eskişehirspor'lu teknik heyetin konuşmasına şahit olmuş;

-Rıza hocanın gidişini hatırlıyor musun?
+Gelişini görmedik ki gidişini hatırlayalım.


 Tribün liderlerin cezasının kalkmasıyla birlikte tribünlerde güzel bir atmosfer yakalandı, o günkü Orduspor maçında Maraton tribününde açılan pankart...

Kıyamet kopmadı, dünya batmadı ama Nasrettin Hoca' nın kıyamet hikayesi gibi Küçük kıyamet koptu be hocam...


Pazartesi günü veda konuşmanı yaparken geldiğimde verdiğim tüm sözleri tuttum demiştin. Bende diyorum ki giderken verdiğin sözü unutma hocam;

"Bu bir veda değil. İlerleyen dönemlerde hayatımızın en güzel günlerinin geçtiği bir camiaya yeniden gelebilmek adına bir ara vermektir. İleride yeniden gelebilmek için şimdi gidiyoruz şimdi gidiyoruz. Şimdi hakkınızı helal edin."

Söz verdin hocam, DÖNECEKSİN!

29 Ocak 2013 Salı

Elveda değil, sadece kısa bir veda...



Kısa sürmesi beklenen ayrılıkların ardından söylenen klasik sözdür; ''Elveda değil, sadece kısa bir veda...''

Bursaspor camiası adına 2 Ocak 2009'da başlayan rüya ne yazık ki 28 Ocak 2013'te son buldu ve Ertuğrul Sağlam ile Bursaspor camiasının yolları ayrıldı... Dolu dolu geçen 4 yıl + 26 günün ardından kendi adıma konuşacak olursam bu ayrılık şüphesiz ki çok derinden etkiledi beni. Nedense kabullenmesi zor geliyor, ''En azından iki üç mağlubiyet daha alsa olası bir küfürlü protestoya, istifa davetine maruz kalırdı neyse ki olmadı'' diye kendimi avutsamda olmuyor. Böyle olmamalıydı ya...

Ertuğrul Hoca'nın bugün toplantıda söylediği ''Bu  karar belli bir süreçte yaşanan sorunların yansımasıdır.'' lafından herkes üzerine düşeni almalı diye düşünüyorum. Bu cümleden sonra taraftar topu yönetime, yönetim topu taraftara atarsa bu şehir, bu kulüp bir adım ileriye gidemez. Şahsen ben görev süresi boyunca yaptığım az sayıda eleştiride çok haddi aşmasamda zaman zaman afedersiniz ama eşşeklik ettiğimi düşünüyorum. Sanki ben dilimi tutsam Hoca daha çok burada kalacakmış gibi geliyor...

Pazar gecesi istifa haberi ortalığa bomba gibi düştükten sonra resmen içime bir hüzün çöktü. Dün sabah tesislere giderkende Ertuğrul Hoca'nın kararından vazgeçmeyeceğini biliyordum açıkçası ama belki 1.5 sene önce 18 Haziran 2011'de Başkan ve yöneticilerin  nezaretlere düştüğü dönemde ki gibi bir basın toplantısıyla birlikte camiaya sahip çıkar mı ümidide vardı içimde... Ama maalesef o gün ile bugün arasındaki tek benzerlik Ertuğrul Hoca'nın yüzündeki büyük yorgunluktu...
























Tesislerin önünde beklerken Hoca'nın istifasını twitter aracılığıyla öğrendik, çok net bir 10 saniye ölüm sessizliği oldu sanki. Sessiz bekleyen kalabalıktan yükselen ''Hoca istifasını açıklamış beyler'' bağırışı bir devrin kapanışıydı... Ardından Hoca'nın kapıya kadar gelip taraftara teşekkür edişi bu vedanın en duygusal anlarındandı...

Çok şey kazandık onun sayesinde, sportif anlamda geride kalan 4 sezonda tarihin en iyi iki derecesi (1.lik ve 3.lük), 25 sene aradan sonra oynanan Türkiye Kupası finali, 46 senede çıkılan 14 Avrupa Kupası maçına karşılık Ertuğrul Sağlam ile 3 senede çıkılan 14 Avrupa Kupası maçı, Sağlam ile birlikte Bursaspor'un ligde  Sağlam'sız geçirdiği 46 yılın ortalamasına göre +18 puan daha fazla toplaması... (Bu da her sezon ekstra 6 galibiyet = 5.4 Trilyon para yapıyor. Bunu 4 sezona yaydığında Ertuğrul Hoca ve ekibinin sadece 34 haftalık lig maratonunda Bursaspor'un gelirlerinde sağladığı artışı çok rahat görebilirsiniz. Sezon sonu primleri, Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi primleri vs eklemiyorum bile. Bu ince hesapta her fırsatta Hoca'nın aldığı maaşı öne sürenlere gelsin.)



Sportif alanın dışında adamlık namınada çok şey kattı bu camiaya Ertuğrul Sağlam. Her türlü yardım, sosyal sorumluluk, hayır işlerinde hep en ön sıradaydı ve Bursaspor'u hep iyi bir şekilde temsil etti. 7'den 70'e, engellisinden sağlıklısına herkesin yüzünü güldürüp gönlünü hoş tuttu. ''Bir daha onun gibisi gelmez'' cümlesini sarfettirende buydu aslında...

Tabiki bunları yaparken yanında Mutlu Topçu, Ersel Uzgur, Birol Berkem, Öztürk Tanrıbilir, Özhan Pulat ve Gerçek Yeşilata isimlerinide es geçmeyelim. Daha ismini yazmayı unuttuğum ve Ertuğrul Hoca'ya yardımı dokunan herkesi bu listeye dahil edebiliriz. Hepsi gerçekten bu camiaya muhteşem bir 4 sene yaşattılar...

Çok değerli Mehmet (Baya) Abimin bir sözü vardı; ''Bizler tuttuğumuz takımın ilk şampiyonluğuna canlı gözlerle tanık olan şanslı insanlarız...'' diye işte biz bu duygunun yeteri kadar farkına varamadık. Ne denli büyük iş başarıldığını ne zaman tam anlamıyla idrak edeceğimiz ise muamma. Hoca'da sözde şampiyonluk kredisinin camianın nezdinde bu denli çabuk tüketildiğini görmüş olacak ki basın toplantısında ; ''Camiamızda gözle görülür heyecan eksikliği oluştu. Yaşadıklarımız da güven kaybına neden oldu. Bunlara dur diyemediğimiz bu noktada, şehir ve camiayla kurduğumuz gönül bağının daha fazla yaralanmaması adına bir karar vermek durumundayım'' ifadelerini kullandı.

Hoca'nın istifası ayrıca ''Altyapıdaki topçuları harcıyor'' tezini de yıktı geçti adeta. Dünkü istifanın ardından Taha Can, Sercan, Berat, Ozan Tufan, Furkan Soyalp, Batuhan, Duhan Çağlar gibi bir çok isim gayet içten bir şekilde Hoca'ya minnet ve teşekkürlerini sundu. Hoca bu gençleri  harcadığı halde (!) bu oyuncular böyleyse harcamasa ne methiyeler düzeceklerdi  kimbilir... (Bu isimlerden sadece Taha, Ozan ve Batuhan A Takımda görev aldı. Sercan, Berat, Furkan Soyalp ve Duhan Çağlar'ın henüz A Takımda süre almışlığı yok.)

Bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Hiçbir yerli ismi o mevkiye konduramıyorum şahsen, yabancı tercihi edilirse belki bir nebze...

Tek ümidim Hoca'nın giderken verdiği söz; ''İlerleyen dönemlerde hayatımızın en güzel günlerinin geçtiği bir camiaya yeniden gelebilmek adına bir ara veriyoruz. İleride yeniden gelebilmek için şimdi gidiyoruz.'' Buraya ikinci kez geleceğin günü şimdiden iple çekiyoruz Hocam, bir çok şey yarım, bir çok şey öksüz kaldı. Bu camiayı tamamlayacak olan isim yine sen olacaksın. Ne olursa olsun çok özletme kendini. Sensiz bu takımın her gol atışında o kulübede senin ''goool beee'' sevincinin eksikliği hissedilecek...



Sadece dile kolay biliyorum ancak sen yinede bu şehirde sana yapılan haksızlıkları, vefasızlıkları, atılan iftiraları, yapılan saldırıları UNUT hocam ama bu şehirde bu fotoğraftaki gibi içten sarılabileceğin, sana güvenen, inanan onbinlerce insanın varlığını hiç ama hiç UNUTMA... Hakkını helal et Hocam, hakkını helal et...

twitter.com/EKoncak

28 Ocak 2013 Pazartesi

Gidersen...



Çokta fazla söze gerek yok...

Gidersen bil ki düşer yine fethettiğin kaleler
Gidersen artar azalmaz yürekteki yükler
Gidersen tekrarlanır yenilenmez ki hayat
Gidersen mutsuzluğa mahkum bu serüven

Bir daha, bir daha yıkarız dökeriz
Alışır bağımlı oluruz
Acıyı aşk zannederiz



27 Ocak 2013 Pazar

Pırıl pırıl jenerasyon : 1997!


Takip ettiğiniz üzere Bursaspor altyapısına hak ettiği değeri vererek yere göğe koyamıyoruz. Bu muhteşem altyapımızın içinde son dönemlerde iyiden iyiye takım olarak yıldızını parlatan 1997 doğumlu gençlerimize değinelim...

Yılmaz Burul Hocamız antrenörlüğünde, Enes Ünal'ın kaptanlığında başarıdan başarıya koşan bu takım sezon başından bu yana ilk 11'inden 9 oyuncusunu Milli Takıma yollamanın gururunu yaşıyor. Geçmişe dönük bir örnek verecek olursak (Bursasporlu büyüklerimden dinlediğim efsanelere dayanarak söylüyorum, hatalıysak affola) 1974-75 sezonunda Kupa Galipleri Kupası çeyrek finalinde elendiğimiz Dinamo Kiev takımı o dönem Sovyetler Birliği Milli Takımı'nın neredeyse tamamını oluşturuyormuş. Ve Türk Milli Takımı o dönem Sovyetler Birliği'ne 3-0 yenilirken, Bursaspor ise rakibine 70 dakika direnip son dakikalarda yediği gollerle 2-0 yenilmişti. Bu takımda bir nevi o dönemlerin Sovyetler Birliği - Dinamo Kiev bağına benziyor

9 oyuncu Milli Takıma seçildi dedik, bunlar Onur Muhammed Parlar (kaleci), Mehmet Zeki Çelik (sağ bek), Enbiya Altun (sol bek), Ertuğrul Ersoy - Furkan Emre Ünver (stoper), Emirhan Aydoğan (orta saha), Berke Yılmaz (ofansif orta saha), Utku Türk (sol açık) ve Enes Ünal (santrafor)


2010-2011 sezonunda Marmara Grubu'nu 24 maçta 20 galibiyet, 4 beraberlik, atılan gol 86, yenen gol 13 istatistiği ile şampiyon bitiren takım, Türkiye Finalleri gruplarında da 3'te 3 yaparak çıktığı final mücadelesinde iyi oynamasına rağmen Trabzonspor'a mağlup olarak 2.olmuştu.


Aynı zamanda bu jenerasyonumuz o sezon Kuşadası Vodafone Cup'ta Southampton, Standard Liege, Chelsea, PSV, Wolfsburg, Herta Berlin gibi takımları yenip şampiyon olmuşlardı.

Ertesi sezon ise çıktıkları 22 maçta 18 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 mağlubiyet alan gençlerimiz rakip filelere 100 gol gönderip kalesinde 13 gol görerek bir rekoru daha kırmayı başardılar. Normal sezonu Fenerbahçe arkasında 2.tamamlayan gençler Türkiye şampiyonluğu içinde Fenerbahçe ile karşılaştı. 1-0 öne geçtikleri maçta rakibine 3-1 mağlup olan gençlerimiz geçtiğimiz sezonda olduğu gibi bu sezonda da Akademi Ligi finallerini 2.tamamladı. Bu finalden yaklaşık 1 hafta sonra düzenlenen ve Türkiye'yi Avrupa'da temsiledecek takımın belirleneceği maçta Fenerbahçe'yi 3-0 ile geçen takımımız Nike Premier Cup Türkiye Şampiyonu apoletini takarak Polonya'da ki Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hak kazanmıştı.


Polonya'da ki turnuvada 3 günde 7 maç yapan takımımız gruptaki ilk 2 maçında (Dinamo Zagreb ve Hajduk) berabere kalıp sonraki 2 maçını (Stal Mielec ve Borac) kazanarak çeyrek finale yükseldi. Çeyrek Finalde  Austria Wien'i 1-0 ile geçen takımımız yarı finalde  Sporting Lizbon'u da 1-0 geçerek finale kalmayı başardı. Finalde rakip turnuvayı açtığımız Dinamo Zagreb'ti ve gençler onlarada 1-0'lık tarifeyi uygulayarak Avrupa Şampiyonluğunu Bursa'ya getirmeyi başardılar. Enes Ünal burada attığı 5 golle turnuvanın gol kralı olmayı da başardı ayrıca.

Bu şampiyonluğun getirisi olarak Dünya Şampiyonası'na gitmeye hak kazanan takımımız orada İtalya'dan İnter, Brezilya'dan Santos FC, Tunus'tan Esperance de Tunis ve Avustralya temsilcisi Keilor Park ile aynı grupta yer aldı. Takımımız grupta Keilor Park'ı 2-0, Esperance de Tunis'i 5-0 ile geçerken İnter'e 1-0, Santos'a ise 2-1 mağlup oldu ve 6 puanda kalarak son 8 arasına giremedi.


Grubumuzdan çıkan İnter ile Santos'un yarı finalde elendiği turnuvada şampiyon Şili'den Universidad Catolica oldu. Bursaspor'umuz ise 9.'luk - 16.lık klasman maçlarında önce Shanghai FA'yı 2-0 daha sonra Bangkok'u 4-2 mağlup ederek turnuvayı 9.tamamladı.


Avrupa Şampiyonluğu apoletinin yanına Dünya 9.luğu'nu da ekleyen takımımız bu sezonada canavar gibi başladı.  Oynadığı 22 maçta 16 galibiyet, 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan takımımız 86 gol atıp 14 gol yedi.  22 haftada +72 averaj yapan takımımız bu başarısının meyvelerini Milli Takıma 9 oyuncu vererek aldı...



Kısa kısa değinelim Milli olan oyuncu kardeşlerimize;

Onur Parlar : Bursaspor altyapısına 1.5 sene önce katıldı ve kısa sürede formayı kaparak Milli Takıma kadar yükseldi genç eldiven. Yaşıtlarına göre oldukça iyi bir fiziğe sahip olan Onur bu sezon ligde 18 maçta forma giydi ve14 gol yedi. Onur'un kariyerinde ayrıca 3 kez de Milli deneyimi bulunuyor.

Zeki Çelik : 97 jenerasyonunun istikrarlı isimlerinden Zeki sağ bekin vezgeçilmezi. Bursaspor forması altında 2.5 sezonda 68 maça çıkan Zeki'nin ayrıca 3'ü bu sezon olmak üzere toplamda 5 golü bulunuyor. Genç sağ bekin 7 kez de Milli maç tecrübesi mevcut.


Enbiya Altun : Bursaspor'a bu sezon Samsun Kadıköyspor'dan gelen sol bek Enbiya gelir gelmez formayı  kaptı ve o da Milli Takıma yükselen isimler kervanına katıldı. Bursaspor forması altında  sadece 14 maça çıkabilen Enbiya ardından talihsiz bir sakatlık (Ön çapraz bağ yırtığı) geçirdi ve maalesef bu sezonu kapattı.  Bursaspor forması altında 14 maçta 4 golü bulunan genç oyuncu 2 kez de Milli oldu.

Furkan Emre Ünver : Bursaspor altyapısına İznikspor'dan katılan genç stoper 2009-2010 sezonunda kendisinden bir yaş büyüklerle U14 Ligi'nde 22 maçta görev aldı. Ardından bir sonraki sezon tekrar kendi yaşıtlarıyla U14 Ligi'nde yine 22 maçta görev alan Furkan şimdiye kez 91 kez Bursaspor forması giydi ve 6 gol kaydetti. Furkan'ın ayrıca 11 kez de Milli olmuşluğu var.

Ertuğrul Ersoy : Bursaspor altyapısının en golcü stoperi ünvanı sanırım Ertuğrul'da. Bursaspor'da çıktığı 71 maçta 12 gol kaydeden Ertuğrul ayrıca bir kez Bursaspor'da U18 düzeyinde bir kez de Milli Takımda U17 düzeyinde forma giydi. 13 kez Milli olan golcü stoperin Milli Takımlarda da 5 golü bulunuyor.

Emirhan Aydoğan : Altyapımızın bana göre en yetenekli orta sahalarından biri Emirhan. Sol ayağını çok iyi kullanıyor ve savaşçı/sert bir oyun yapısı var. Bursaspor forması altında görev aldığı 67 maçta 11 golü bulunuyor. Emirhan'da ilk kez Ege Kupası'nda Milli formayla tanıştı. İlk Milli maçında son 15 dakika görev alan Emirhan ardından oynadığı 2 maçın tamamında sahada kaldı ve vazgeçilmezlerden biri olacağının sinyalini verdi.

Berke Yılmaz : 1997 jenerasyonunun Batalla'sı Berke Yılmaz. Genç '10 numara' Bursaspor'da çıktığı 71 maçta fileleri 33 kez sarsmayı başardı. Çok hareketli ve teknik bir oyun yapısına sahip olan Berke'nin 3 kez Milli maç tecrübesi bulunuyor.

Utku Türk :  Bursaspor altyapısına Gönen Belediyespor'dan katılan genç sol açık hızıyla dikkat çekiyor. 3 sezonda Bursaspor formasıyla çıktığı 69 mücadelede 17 gol kaydeden Utku'nun skora katkısıda oldukça iyi. Bu sezon o da Ege Kupası'nda Milli formayla tanıştı ve 2 kez Milli oldu.

Enes Ünal : Şüphesiz ki takımın kare ası Enes Ünal. O da Furkan Emre gibi 2009-2010 sezonunda bir üst kategorileri olan U14'te oynatılarak Bursaspor kariyerine başladı. Çıktığı 21 maçta  8 gol kaydeden Enes, ertesi sezon kendi yaşıtlarıyla oynadığı U14 Ligi'nde ise 27 maçta 54 gol kaydetti. Geçtiğimiz sezon 24 maç 56 gol kaydeden Enes, bu sezonda 21 maçta 40 gol ile devam ediyor ayrıca bir U18 maçına çıkıp 3 gol kaydettiğinide not düşelim. Genç futbolcu ayrıca çıktığı 15 Milli maçta kaydettiği 15 golle maç başına gol ortalamasını 1'de tutmayı başardı. Gelişimini arttırarak sürdürüp ufak tefek eksiklerini giderdiği takdirde en geç 2 sene içinde muhtemelen A Takım'ın gol umudu olacaktır.

Bu jenerasyon umarım hep böyle devam eder ve hepsi önce Bursaspor'umuza sonrada A Milli Takıma fayda sağlayan/sırtlayan oyuncular olarak gurur kaynağımız olmaya devam ederler. Tabi ki bu temenni sadece 1997'li kardeşlerimiz için değil, tüm gençlerimiz için geçerli... Yolları açık, başarıları daim olsun...

twitter.com/EKoncak

26 Ocak 2013 Cumartesi

Düştüysek Kalkarız Daha Ölmedik Ya!




   Baktım Erhan yazdığı yazının başlığını şarkıdan esinlenmiş bende kafamdaki başlığı buna çevirdim. Maç bitirken böyle bir giriş planlamıyordum "Bursa Lodosu" yapacaktım başlığı zira bilen bilir Meşhur Bursa Lodus'unu ; binaların çatılarını uçuran, ağaçları ortadan kıran, denizde yakalanmaya gör alabora yapandır Bursa Lodos'u.

    Hiç beklemediğimiz bir mağlubiyet ile dönüyoruz İstanbul'dan haftaiçi Fenerbahçe maçında yapılan rotasyonun sağlamasının yapılacağı gündü bugün İ.B.B. maçı bu maçta alınacak 3 puan hem Ertuğrul Sağlam'ın gösterdiği hedefe 1 adam yaklaştıracak hemde belli bir program üzerinde yürüdüğümüzün göstergesi olacaktı benim nezdimde ama maalesef bu sene sayısını unuttuğum kez plandan şaştı takım.

    Oyuna fena başlamadık aslında Ferhat'ın koşusunu çok güzel ödüllendirdi Edu ama Ferhat yapılacak en kötü kontrolle topu Eduardo'ya bıraktı ardından çok acayip bir gol yedik, şans birazda yanında olacak seken bütün toplar İ.B.B'li oyuncuların önüne düştü en sonra Serdar'a çarpan gol ağlarla buluştu. Pozisyonun öncesine dönersek Tuncay'ın yalandan baskısı topu kazanamaması, Serdar'ın topla alakası olmayan birşekilde Doka'nın ayaklarını yerde kesişi fln yarayı kanatır nitelikte.


     Batalla bu kez saldı Pinto'nun önüne yine Eduardo başarılıydı ki cevap Holmen'in ayağından geldi Bursaspor maçlarının her zaman en özel adamı olmayı başarabiliyor Holmen. Bugün de Doka ile beraber alt etmeyi başardı bizi.

     Oyuna bakıp ikinci yarıda beraberlik olabilir diye düşünüyordum mesela Ertuğrul Sağlam Tuncay değişikliği ile başlasaydı zira Tuncay tamamen fiziksel mücadele ile birşeyler yapmaya çalışıyor buna fiziksel gücüde yetmeyince çekilmez oluyor. Bugünün kötü isimlerden biriydi mesela Şener aşağı yukarı her golde payı var ama bu faturayı sadece ona kesmek yakışık almaz, Tuncay'ın ona hiç yardım etmemesininde Şener'in kötü oyununda muhakkak etkisi var.

    Türkiye'de oyun yabancı oyuncular üzerinden dönüyor Türk oyuncular ile Yabancı oyuncular arasında acayip kalite farkı var. Bakınca bugün bizim Basser ve Bellusci'yi çölde su arar gibi aradığımız muhakkak bunu başlığa bağlayacağım aslında. Bugün dibe vurduğumuz hakikat ama daha ölmedik Basser, Belluschi, Carson gibi oyunculardan yoksun mücadele ettik her ne kadar Harun'a ihale yüklenmeyecek olsakta. Önümüzdeki hafta oynayacağımız Galatasaray maçı devam yada tamam maçı olabilir camianın bütün unsurları için, aklınıza kim geliyosa.

    Öte yandan transfer sezonun son haftasına giriyor yani eksikler aşağı yukarı belli yerli sağ açık, sol bek takviyesi ile umut pompalanabilir tekrardan yok bu dediklerim becerilemezse Galatasaray maçında bugün olduğu gibi mücadeleden uzak bir Bursaspor olursa Bursa'nın meşhur lodusu bu sefer Atatürk Stadyumu'nun içinde esecektir.

    Ben yine böylesini düşünmek istemiyorum. Önce haftaiçi 1461'den istediğimiz sonucu almalı belki kupa için iddiayı devam ettirmeli ardından da son senelerde iç sahada Galatasaray'a karşı gösterdiğimiz hükümranlığı sürdürmeli.

   Bu süreçte saha içerisinde yine, yeniden son kale Batalla olacaktır. Ben güvenmeye devam ediyorum Hoca'ya da, oyunculara da. 


Olmasaydı sonumuz böyle...



3 gün önce genç ağırlıklı bir kadroyla çıktığımız Fenerbahçe maçında alınan mağlubiyetten sonra ibreyi artık lige döndürdüğümüzü ve önümüzdeki İBB ve GSaray maçlarından galibiyetle ayrıldığımız takdirde bir anda şampiyonluk potasında olacağımızı yazmıştık. Ancak bugün sahada oynan(amay)an oyun ve gelen 4-1'lik ezici skor adeta hüsrana uğrattı.

Fenerbahçe karşısında dinlendirilen Pablo - Pinto'nun katılımıyla ve İBB'deki eksik oyunculara güvenerek bu maçı 3 puanla kapatacağımız düşüncesindeydim ama işler hiçte istediğimiz gibi gitmedi. Maç hakkında çok fazla söylencek birşeyler yok aslında takımda vasatı aşan futbolcumuz yoktu maalesef. İşin enteresan yanı 4 golle bizi geçen Belediye'nin de oyun anlamında bizden çokta artısı olmamasıydı. Ama ne hikmetse onlar bile beklemedikleri bir skorla ayrıldı sahadan...

Aslında maçı 12.dakikada şok bir golle açabilirdik, bu dakikada Edu'nun defansın arkasına attığı harika topu Ferhat kontrol ederken ayağından açınca top kalecide kaldı bu pozisyondan heralde 6-7 dakika sonra Serdar'ın ceza sahası çizgisinde yaptığı gereksiz faulden sonra oluşan karambolde maalesef golü yedik. Bu dakikadan sonra bir net gol fırsatını daha Pinto ile yakaladık ancak Şilili'de golü harcayınca maçtan iyice uzaklaştık. Neticede  bunun üstüne 3 gol yiyip 1 gol atarak maçı 4-1 tamamladık.

İlk gol Serdar'ın gereksiz faulu dedik, ancak 3.golde de beklerimiz o kadar rezil durumdaydı ki gerçekten tarifi çok zor...


Pozisyon başlangıcının fotoğrafı bu... Edu Holmen'e basıyor ve sağına dönmesini engelleyecek Holmen'in tek şansı tersine dönüp son çizgiye inmesi o yolu kapatacak adam ise Hakan Aslantaş. Ama Hakan nedense taç çizgisine doğru koşan Visca'nın üzerine koşuyor. Ya abicim o top Visca'ya gelse en kötü ceza sahasına orta kesebilir, sen ceza sahasında adama resmen koridoru açıyorsun nasıl olcak bu işler ? Pozisyonun devamında topla buluşan 35'lik Ekrem'in fake attığı isim ise 22'lik Şener. Çok garip gerçekten...Vederson'u mumla arıyoruz yahu halimizi düşünün artık!

Bir kaç maç iyi oynadı mı menajerini kulübe çağırıp sözleşmesinde zam isteyen oyuncuları niye sahada doğru düzgün oynarken göremiyoruz ? 2 maç kötü oynadınız diye maaşınızı düşürme teklifi gelmiyor diye mi bu havalar ? Biraz özveri be arkadaş, Bursaspor'un futbolcususunuz biraz savaşın...

3.5 senedir şu takımı sırtlayan Batalla'nın huzursuzluk çıkarmadığı takımda Bursalı Serdar'ından Pinto'suna kadar kimsenin gıkını çıkartmaya hakkı yoktur...

Bu moral bozukluğunu üzerimizden nasıl atarız bilmiyorum ama cumartesi günü Galatasaray'ı burada mağlup etmekten başka şansımız yok. Hafta içi oynayacağımız 1461 maçında muhtemelen yine yedek ağırlıklı takımla çıkacağız onu hedef maçı olarak görmüyorum ama Galatasaray maçında gelecek bir mağlubiyette korkarım ki bu şehir istifalarla sarsılabilir. Bu maça dair tek umudum Belluschi'nin iyileşip Edu ile orta sahada oynaması ve Basser'in yetiştirilmesi.

Taraftarın tepkisi bir ölçüye kadar normal, ancak yinede bu formayı taşıyan insanlara küfürü ben çok doğru bulmuyorum hele ki maç oynanırken. Ama bu durumu değiştirmek içinde teknik heyetin tabiri caizse bir kaç kelle alması lazım bence. Hakan Aslantaş'tan başladık ondan örnek verelim, bu sene gerçekten çok kötü bir sezon geçiriyor. Tamam kapasitesi bu eyvallahta, önümüzdeki maç oynarsa ilk hatasında gene tribünler haklı olarak homurdanacak çünkü bir hata yapsa diğer hatalarıda akla geliyor ve bir anda negatif enerji yükleniyor insan. Diğer futbolcular içinde geçerli bu, bana göre transfer sezonu bitmeden önce verim alamadığımız ve ümit besleyemediğimiz oyuncularımızla vedalaşmalı ve ''kalan sağlar bizimdir'' felsefesiyle yola devam etmeliyiz. Tabi ki bu sadece benim fikrim son karar elbette bu işin sevabınıda günahınıda üstlenen Ertuğrul Hoca ve ekibinin olucaktır doğal olarak. Umarım kararları ne olursa olsun sezon sonunu yine Avrupa Kupalarına katılma potasında bitiririz... Umuttur Bursaspor...

twitter.com/EKoncak

24 Ocak 2013 Perşembe

Kendi Kendime

Kendi kendime çalıp söyleyeceğim, size tek tavsiyem Ctrl+W, Alt+F4, x işaretine basıp kapatın pencereyi...



Maça kısa bir süre kaldığında öğrendim kadroyu, ilk olarak hocanın Kupayı çoktaaaan kafadan çıkarıp lige dönme planları yaptığını düşündüm. Geçen hafta yedek olarak başlattığı genç Batuhan'ı kadıköy'de ilk 11 çıkartmanın pek bir mantığı yoktu bana göre. Ozan Tufan, Batuhan'a göre biraz daha tecrübeli o yüzden yere daha sağlam basabildi ama Batuhan oyun başlamadan ayakları tir tir titriyor yere sağlam basamıyordu.

Ben hocanın bu kadro yapısında samimi olduğunu düşünmüyorum. Madem gençleri oyuna alıştırmak ve onları kazanmak istiyorsun eleme maçlarında formayı giyen Harun neden sahada değildi? İ.b.b. maçında cezalı olan Carson'ın yerine bu çocuk sahaya çıkmayacak mı? Pardon, belki sakatlanır diye Carson kaleye geçmiş olabilir, pardon!

Carson'dan başladık madem yaptığı hataya değinelim futbolcu hata yapmayacak diye bir şey yok, bu maça mahsus olsun yeter. Ben Carson'a güveniyorum...

Serdar yetenekli lakin kafa yok, az aklınla oyna şu topu kardeşim. Az bi' kafanı kaldır bak ne var ne yok diye. Yeteneksiz topçudansa yetenekli olmasına rağmen kafasını kullanamayan topçu daha kötü;

Örnek olarak Hakan, bak biliyoruz yetenek olmadığını. Her maç bundan kötü iş çıkaramaz dedikçe bizi şaşırtmaya devam ediyor. Bu da bir yetenek aslında. Tebrik etmek gerekir...

Edu benim düşünceme göre N'diaye'nin gidişinden sonra daha erken gelmesi gerekirdi. Maç eksiği olmasına rağmen güzel işler çıkarıyor, Belluschi ile nasıl bir ikili olacağı merak uyandırıyor. Açıkçası Edu'nun işi gerçekten zor çünkü kendisini kanıtlamış, taraftarın sevgisini kazanmış bir isimden sonra o bölgeye geldi ama şimdiden taraftarın güvenini kazanması bildi, maşallah diyelim.

Elimizde altyapıdan alternatif varken o bölgeye aykırı aykırı genç oyuncu transfer eden ve asıl transfer edilmesi gereken yere çaylar içildikten sonra yapan takıma Bursaspor denir. 

Ozan Tufan, Batuhan, Furkan Soyalp gibi oyuncuların varken sen gidiyorsun Şener, Onur diye topçu alıyorsun. Aldığın topçuların iyi olabilir, iyi çıkabilir; belki altyapı hocaların bu çocuklar hakkında olumsuz raporda verebilir ve sen bu yüzden bu çocukları almış olabilirsin ama madem böyle bir şey var neden bu çocukları tekrar koyuyorsun takıma?

Dün akşam Forsell'in yaptıklarını sakatlıktan yeni kurtulan Furkan'da yapardı, o sarı pipili çocuk yapacağına benim kendi evladım yapsın o işi! Avrupa Liglerinde gol atan en genç futbolcun senin bünyende ise sen buna rağmen gidip Şener'i alıyorsan ve tam yedi gün önce aldığın Şener maymun oluyorsa yerine koyduğun Ozan aynı rakibe karşı ve deplasmanda olmasına rağmen canavar gibi top oynayabiliyor.

Şayet bu çocuklarının hepsini kazanmamız bir kulvardan elenmemize bağlıysa ben razıyım ligde de düşüş yaşayalım, çok samimiyim bu konuda. Çünkü biliyorum geleceğimiz Vakıfköy'de...

Transfer politikamızı seveyim ben...

Koca karının başına bir şey gelince kapıyı bacayı kitlermiş atasözündeki gibi iş yapıyoruz resmen. Uefa'dan elen al sana transfer, kupadan elenince al sana transfer. Abiler o adamları zamanında alın yahu. Uefa'da kal gruplara al 2-3 maç çıkar adamın parasını kat ve kat. Bunu anlamayacak ne var Allah aşkına?

Bursaspor'u hesaba katmamıştık!

Bu sözler zamanında fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım'ın ağzından çıktı. Şimdilerde anlaşılan hesaplar hep bize kalıyor...

Penaltı pozisyonuna bir şey diyemem, o dakikaya kadar rakibine iki pozisyon verdin birinde Carson başarılıydı diğeri ise direkten döndü, ve sen gidip o şekilde topa çıkarsan penaltı verir hatta neden kart vermedi şaşırdım doğrusu.

Stoch topa vuruyor sarı kart yok. Musa çekilerek indiriliyor karar devam. Genç velet Ferhat'ı çekerek-vurarak indiriyor düdük çalmıyor ve üstüne üstlük yere düşen Ferhat'ın top eline çarpıyor karar elle oynama! Arkadaş sen insan mısın ya? Hiç mi Allah korkusu yok ulan sende? Emek hırsızı, şeref ve haysiyetini kaybetmiş eyyamcı!

Sakın taraftarın önüne 'hedef' koymayın, çünkü inanıyoruz. Hedeften vazgeçildiğini bile sonradan anlıyoruz...

Hedef Şaşırtmaca


     "Türkiye Kupası'na talibiz" diyordu Ertuğrul Hoca bu seneye dair hedefleri açıklarken ama dün akşam sahaya sürdüğü kadroya baktığımızda Hoca'nın kafasında birşeylerin değiştiğini gözlemliyebiliyoruz. Geçen sene umut ışığı olup Avrupa Kupalarında mücadele etmemizi sağlayan Türkiye Kupası'na sırtını dönmüş gibiydi çıkardığı kadroyla.

   
     2011-2012 sezonunun ilk yarısını puan tablosunda kötü yerlerde bitirmiştik. Pinto ve Hakan Aslantaş'ın takıma dahil olmasıyla ritm yakalayan Bursaspor için önemli bir hedefti Türkiye Kupası üzerinden Avrupa'ya yürümek ve bu hedefi gerçekleştirdik ama bu sene işler biraz daha farklı öyle ya 18. haftasını oynadığımız Ligde 27 puanla 5. sıradayız liderinde 33 puanı var daha canlı hedefler koyabiliriz kendimize sonu Avrupa olan; Türkiye Kupası'nında sonu Avrupa hatta Kupa galibi olarak gidersen UEFA'ya ilk turlardan da katılmıyorsun ama işin maddi boyutuna bakınca lig primlerini kazanarak yani ligi iyi bir konumda bitirerek Avrupa Kupaları'na katılmak çok daha iyi olacak gibi. İkisi birlikte yürüyemez miydi ? Bursaspor'un hücum hattının Belluschi ve Batalla'ya göbekten bağlı olduğunu düşünürsek bu riski almamak bana da mantıklı geliyor açıkçası.


    Dün isim isim üzerine konuşulacak 3 oyuncu vardı Batuhan, Ozan Tufan ve Maurice Edu. Edu ile başlayalım. N'Diaye transferi sonrası bu kadar kısa sürede ve maliyetle alınabilecek en iyi oyuncu belki diyorduk Edu için ama dün "Ben daha fazlasıyım" görüntüsü verdi. Edu'nun kiralık geldiği günlerde kiralık olmasının dezavantaj olabileceği, kendini sakınabileceği konuşuluyordu Altidore'un yaptığı gibi o zamanda şöyle düşünüyordum. Edu futbolu özlemiştir ve mevki olarak kendi sakınır, mücadeleyi bırakırsa bir hiç olur. Dünde öyle oldu gözündeki o kararlılığı çok net okuyabiliyorsun. Tekmeye kafa sokacak kararlılıkta ve top ayağına çok yakışıyor. Belluschi ile uyumu çok meraklandırıyor insanı özellikle iç sahada topla arası bu kadar iyi olan orta sahamız olması ilk yarının hastalığı olan berabere kalmayı galibiyet alışkanlığına çevirebilir. Edu'nun maç başında attığı bir ara top vardı Ferhat'a bana ofsayt değil gibi geldi ki yayıncı kuruluş bir kere gösterdi çokta sağlıklı bir yorum yapamıyor insan.




     96 doğumlu Batuhan ve 95 doğumlu Ozan Tufan'dan bahsedelim biraz. Batuhan için kariyerinin en kıymetli 1 haftası yaşandı belki Bursa'da oynanan Fenerbahçe maçında 30 dakika, Kayserispor maçında 5 dakika ve dün ilk 11 arada da pazar günüde Vakıfköy'de yıldızlaştığını hatırlatalım. Batuhan özel bir oyuncu belki topla yeteneklerini daha sergileyemiyor A takım seviyesinde mücadelesi, hırsı ve fiziğiyle takım kadrosunda bulunabileceğini dün gösterdi. Bekir ve Egemen gibi sert stoperler arasında dün ezilmedi fiziksel mücadelede Forsell, Tuncay, Sestak hatta Ferhat destek sağlayabilseydi dün belki topla olan yeteneklerini de görebilecektik ama kısmet başka maça ama Batuhan bu yazıyı okursa şunu aklında bulundursun hani dün bir pozisyon vardı Bekir ile mücadeleyi bırakmadı ve korner kazandırdı ama Kuddusi Müftüoğlu vermedi. Onu yapan oyuncunun her zaman gönlümüzde yeri vardır. Ozan Tufan için kağıt üstünde çok zor bir eşleşme vardı Stoch. Stoch'un ayak hızına yetişmek güç bunu zeka,tecrübe veya fizik ile çözümlemek gerekiyor. Basser bunu ligde yapan belki en iyi sağ bek Ozan'dan birebir bunu beklemek hayalcilik olur bunu görmezden gelip "Ozan olmuştur" demekte Ozan'a haksızlık. Birkaç pozisyonda yavaş kalsa da Stoch'a karşı büyük tecrübe olmuştur umarım ki Sestak'ın ilk yarı çok yardım ettiğini düşünüyorum Ozan'a ikinci yarı oyuna giren Tuncay bu konuda da yalnız bıraktı Ozan'ı. Ozan'ın Sow'a yaptığı ters kademede O'nun için maçın en güzel hareketlerinden biriydi.

     Dün uzun bir süreden sonra kısmen iyi bir tandem izledik. İbrahim Öztürk'te , Serdar Aziz'de son dönem gösterdikleri performansların üzerine çıktı. İkisi de kısa düşen geri pas yaptı Carson kurtardı ama bu kez Carson kendine yakışmayanı yapan oldu. Maça iyi başlayan daha 5. dakikada golü önleyen tarifi zor bir gol yedi. O meşhur Hırvatistan'dan yediği golden halliceydi ama olsun Carson bu takımın hala en önemli oyunculardan biri bu haftasonu İ.B.B. maçında oynayamayacak lakin Galatasaray maçında formayı alır ve bu golü affettirir diye düşünüyorum.

    Takımın geri kalanı için söylenecek fazla birşey yok. Tuncay'ın golü atıp sevinmemesi benim beklediğim birşeydi nihayetinde Tuncay net Fenerbahçeli. Taraftarın bir beklentisi var ama ben teknik yönetimin bu beklentiye cevap vereceğini düşünmüyorum.

    Hakemler içinde söylenecek çok şey var ama kendimi tuta tuta yazıyoruz. Kuddusi Müftüoğlu'yu penaltı pozisyonu için suçlamıyorum o yan hakemin işi ama Müftüoğlu dün tüm takdir haklarını Fenerbahçe'den kullandı onu geçtim Musa çalım atıyor Orhan Şam faul yapıyor atağı kesmek için devam diyor dönüşünde Orhan'ın kartı es geçiyor. Maçın son atağı Edu'ya sarılıyorlar adam düşmüyor yine kartı es geçiyor. Ferhat'ın ayaklarının yerden kesildiği maça el var demesi zaten trajikomikliğin zirvesiydi. Yan hakemin verdiği penaltı için ise şöyle düşünüyorum. Dün maçı milyonlar izledi ama şöyle tek tek sorsan bu işin içinde olmayan insanlardan 100 kişi bile bilmiyordu belki yan hakemin adını; Ulusal kanalda yayınlanan bir maçta adının duyulmasını istedi belki rol çaldı, emek çaldı, kendi yakışanı yaptı burada adını yazmak istemediğim yancı hakem.

    Son sözü de transferi ayıralım. 1-2 gün içerisinde Ferdinand transferinin bitmesi bekleniyor. Ferdinand hızıyla, temposuyla, tecrübesiyle güç katacaktır muhakkak ve gündemde Aziz Behich var 2 sene öncede gündemimize gelmişti. Vederson'un kaç maçtır oynamadığını düşündüğümüzde bu transferin olacağını düşünüyorum ben ve Vederson'un gönderileceğini ama ülkesine döner ama sezonu kapatan Uğur Boral'ın yerine Beşiktaş'a gider. 1 hafta kaldı transferin kapanmasına ve Vederson'da giderse çok verimli bir transfer sezonu geçirmiş olacağız. Bakalım zaman neler gösterecek.

23 Ocak 2013 Çarşamba

Lige dönüş kumarı...


Fenerbahçe deplasmanı öncesi son iki maçımıza bakıyorum; Kupada 1 dakikada yine 2 gol yiyerek kaybedilen Fenerbahçe maçı + yitirilen avantaj ve ligde kazanılan Kayserispor maçı ile birlikte üstümüzdeki takımların puan kayıpları ile ele geçen avantaj.

Hal böyle olunca ve bugün maçtan önceki ilk 11'imizi görünce sezon başında öncelikli hedef olan kupayı, lig mücadelesi ile değiştirerek bana göre bir kumar oynadı Ertuğrul Hoca. Ki bakıldığında normalide bu olmalı diyor insan. İlk devreki gibi bir lig yaşanırsa şampiyonluk barajının 65-70 aralığında olacağı bir ligde Bursaspor'un bu hedefe öncelik vermesi gayet doğal. Bugün Ozan Tufan, Batuhan Altıntaş, Petteri Forsell gibi gençlerle sahaya çıkan takımımızdan beklenen sadece mücadele etmesiydi. Açık konuşmak gerekirse bu kadronun Kadıköy'de as takımla çıkan Fenerbahçe'yi yenmesini kimse beklemiyordu. Ancak Bursasporumuz öyle bir mağlup oldu ki yine, yeni ve yeniden insana ''gel de yanma'' dedirtti.

Kağıt üzerinde Fenerbahçe as, Bursaspor ise yedek/genç ağırlıklı bir kadroyla sahadaydı. Ancak mücadele başa baştı, Fenerbahçe'nin Carson'ın kurtardığı Semih ile bir net pozisyonu ve Salih ile bir de direkten döne şutu dışında dengede giden maç 41.dakikada son buldu. Bu dakikada Hakan Aslantaş'ın bana göre koltuk altına çarpan topta yardımcısına uyan Kuddusi Müftüoğlu penaltıyı gösterdi ve dengede giden maçta ibreyi bir anda Fenerbahçe'ye döndürdü.

İkinci yarı ilk yarıya oranla daha hırslı ve istekli başlayan takımımızda dakikalar 60'ı gösterirken oyuna giren Pinto ihtiyacımız olan beraberliği sağlayacak bir hamleydi ancak bu değişiklikten 1 dakika sonra şanssızlıklar furyasına katılan isim bu kez Scott Carson oldu. Sezon başından beri defans hatalarına karşı eli kolu bağlı kalan Carson, bu kez hatayı yapan isimdi. Maalesef kalitesine yakışmayacak bir gol yedi İngiliz eldiven, golden sonra ona gelip ''çak'' yapan Semih Şentürk'ü de bu mübarek gecede küfürsüz geçemedim. Bir insan ancak bu kadar karakter kelimesinden uzak olabilir...

2-0'dan sonra kopan oyunda defansındaki boşlukları arttıran takımımız son dakikalarda bir gol daha kalesinde gördü ve mücadele 3-0 sona erdi.

Öncelikle Edu bugün kesinlikle sahada parladı. NDiaye'nin yerine alınan Amerikalı  çok iyi iş çıkarttı, Belluschi ile birlikte çok can yakacak bir ikili olacaklardır. Bir de Anton Ferdinand transferi gerçekleşirse (Devre arası Premier Lig'e bir oyuncu gönderip, Premier Lig'den iki oyuncu alan Bursaspor - çok havalı) ve defansımızı toparlarsa bu takım bu ligi ilk 3'te bitirir.

Ufak ufak değinmek istediğim şeylerle sona yaklaşalım. Öncelik tabiki gençlerin... Ozan Tufan bugün soğukkanlı oyunuyla hanesine artı yazdırdı benim nezdimde ancak savunma yönündeki açıklarını bir an evvel kapatması gerek. Sonuçta Ozan ofans oyuncusuyken bek yapılan bir kardeşimiz ve bu tür eksiklikleri şimdilik normal karşılamak gerekir ancak ne kadar kısa sürede savunmasını güçlendirirse o kadar iyi hem Bursaspor adına, hem de kendi adına. Batuhan Altıntaş ise bugün Pinto'nun yerinde görev aldı ve beklentilerin aksine  Bekir ile Egemen arasında çokta ezilmedi. Belki arkasında Batalla oynasa daha çok topla buluşabilirdi ancak Batu ümit vermeye devam ediyor... Tuncay Şanlı'ya geçecek olursak, transferini en olumlu karşılayanlardan biri şüphesiz bendim ancak bir türlü istenilen düzeye çıkamadı bugün ofsaytta iken attığı golden sonra elleri yukarı kaldırması (Polyannacılık yapıyorum biliyorum ama) inşallah golün ofsayt olduğunu bildiğindendir, aksi durumda Bursaspor forması ile gol atıp sevinmemek herşeyden önce takım arkadaşlarına ihanettir...

Maçla ilgili son satırlar Kuddusi Müftüoğlu'na, bu maça atandığı zaman zaten ümitlerimizi azaltmıştık bugünde ne kadar haklı olduğumuzu gördük. Gerçekten hatalarla dolu bir maç yönetti ve yine yanıltmadı bizleri. Ne diyelim mübarek kandil gecesinde belki dualarımız kabul olur ve Türk Futbolu böyle insanların elinden kurtulur...

Son olarak ligde önümüzde iki kritik maç var; İstanbul BBSK ve Galatasaray (Aradaki 1461 Trabzon deplasmanı yine gençlerin maçı olmalı). 4-5 as oyuncusundan yoksun bir Belediye karşısına Pablo, Pinto ve Belluschi gibi silahları dinlenmiş olarak çıkacak Bursasporum bu maçı kayıpsız geçer ve içerde Galatasaray ile tıklım tıklım dolu bir stadyumda sezonun en kritik maçlarından ilkine çıkar. Bu iki maçtan alınacak 6 puan sonrası takımdaki ve şehirdeki havanın 2009-10 sezonundaki gibi olması işten bile değil. Sen başarırsın Bursasporum...

twitter.com/EKoncak

22 Ocak 2013 Salı

Bazen

   Lig için verilen arayı nasıl programlamadıysa öyle geçirdi Bursaspor önce hiç hesapta yokken Alfred N'Diaye'yi Ada'ya Sunderland'e gönderdi açıkçası geldiği günden bu yana beklediğimiz bir ayrılıktı lakin N'Diaye'nin "Güzel Adam" olması sebebiyle bu ayrılık daha fazla koydu. Bu çalkantı devam ederken Ziraat Kupası maçında en az 1 puan beklenirken alınan mağlubiyet ve haftaiçi 3 puanı ellerinin içine almışken yine, yeniden kaybedilen Fenerbahçe maçı ve ardından gelen tepkiler yani "Bursaspor için 15 gün nasıl geçmesin?" dersen bu tabloyu çizerdi Ertuğrul Sağlam, yönetim ve taraftarın bir bölümü.

  Bu şartlar altında başladı Kayserispor maçı ve iyiden başlandı derken Kaysersipor'un golü geldi. Travmanın devamı açısından şahane bir ortam oluştu stadyumda 8-9 bin kişi ve 1-0 mağlupsun ama çok kısa sürede cevap verdi buna takım önce Musa'nın şahane pasına çok iyi hareketli Pinto golde bariz savunmacı hatası olsa da kolay değil Pinto'dan öyle bir çalımı yemek ama çok güzel bir gol vuruşu yaptı Şilili. Oyunda karşılıklı ataklar devam ederken özellikle Belluschi'nin Tuncay'ın ayağına kondurduğu top gollerden de güzeldi ama Tuncay bitiremedi son sözü Belluschi söyledi. Maçın ikinci yarısıda skoru koruyunca herşey üstüste gelirken kazandığımız 3 puan lig konumumuz için toryum oldu adeta. Bazen ne kadar kötü oynarsan oyna o "3" puana ihtiyaç duyarsın işte Kayserispor maçıda böyle bir maç oldu. Kötü oynamadık ama idare etmesini bildik ve 3 puanı aldık. Bu sene bir türlü oluşturamadığımız kazanma alışkanlığı yüzünden böyle maçlardan hep berabere ayrıldık ama bu maç daha farklı oldu. Bu sonucu almamızda da etkin rol oynayan 3 oyuncu sayabiliriz en fazla Musa, Belluschi ve Pinto. Batalla, Ferhat, Tuncay var ile yok arasındaydı ama Pinto'nun biraz silkelenmesi takımın konumunu bir anda değiştiriyor.

    N'Diaye'nin gidişinden sonra Edu hamlesi geldi. Birçok kişi eleştiriyor amaNDiaye'nin gidişinden 1 hafta sonra benzer kalitede bir adamı takıma dahil etmek bence başarıdır. 1 hafta transfer için öyle uzun bir süre değil N'Diaye transferinde İngilizler üzerinden Yönetime laf çakmaya çalışanlar vardı. "3 günde geldiler N'Diaye'yi aldılar bizimkiler transfer yapmayı İngilizlerden öğrensin" gibisinden. Premier Lig için Spor Toto Süper Lig ne ise bizim içinde Finlandiya Ligi aynı bizde benzer sürede Forsell'i aldık. O günlerde biraz Sunderland forumlarını dolaştık ne Bursaspor'u ne N'Diaye'yi tanıyor birçoğu tanıyanlarda Miller ve Carson'dan bahsediyor hani "Pazardan domates almayı beceremeyen" Yöneticilerin aldığı oyuncular.

    Eleştirmek güzel birşey ama içinde az da olsa vicdan olduğu zaman mesela son dönemin popüler gündemlerinden kenarda Mutlu Topçu'nun daha iyi olması, Trabzonspor ve Kayserispor galibiyetleri sonrası pek bi palazlandı bu düşünce aslında çok ciddiye almamak gerekiyor ama şu durumda insanı üzüyor öyle ya Ertuğrul Sağlam her konuşmasında "Biz" derken taraftarın bir bölümü öyle bir ülkü edindi ki adamın en yakın adamıyla bile arasına nifak tohumu ekecekler ellerinde olsa böyle düşününen arkadaşlara nacizane tavsiyem hazır sezonu bitmemişken haftada 2 kez balık ve her sabah ceviz yemeleri.

   Yarın akşam Fenerbahçe ile Ziraat Kupası rövanş maçına çıkacağız; Musa'nın son maçlarda belirgin bir formu var zaman zaman takımlarında sağ kanat oynayan Edu veya Belluschi'yi sağ kanatta başlatıp sürpriz kovalar mı diyorum Ertuğrul Sağlam. Bakalım yarın akşam inşallah gruptan çıkmak üzere umutlarımızı sürdürebileceğimiz bir sonuç alırız.

twitter.com/Cuncunonline