27 Nisan 2013 Cumartesi

Kendi ayağımıza sıktık...



3-0'lık Beşiktaş galibiyeti sonrası taraftara ''Önümüzdeki 3 maçlık Mersin İY, Antalya ve Akhisar maçları serisinden 7 puan sizi memnun eder mi?'' diye sorsak sanırım %50'den fazla  bir oranda 'evet' cevabı çıkardı. Ancak Akdeniz'den üst üste 2 haftada 6 puan çıkaran takım 3.lüğe yerleşmişken puan kaybını kendi evinde Akhisar'a yaşayınca ister istemez memnuniyetsizlik had safhada oluyor...

Neyse dönelim en başa bu hafta sadece son antrenmanda takımla beraber çalışan Ferdinand'ın yokluğunda Serdar Aziz tekrar formayı sırtına geçirdi. Edu - Belluschi ikilisi ise iki maç aradan sonra tekrar yan yanaydı. Dakikalar 21 iken Edu'nun hatası maalesef pahalıya patladı ve 'Gol Tanrısı' Gekas skoru 1-0 yaptı. 10 dakika sonra cevap Batalla'dan geldi. Uzun zamandır saha içinde pek olumlu hareketlerine rastlayamadığımız Ferhat Kiraz çok iyi bir asist yaptı Arjantinliye, o da bu sezon gol attığı takımlar listesinde 15.sıraya Akhisar'ı yazdı. Süper Bücür son 3 haftadaki rakiplerimizden Ordu ve Gençlerbirliği'ne de gol attığı takdirde bu sezon ligde 17 takıma birden gol atmış olacak.

Maçı kalemizde çok fazla pozisyon vermeden bitirdik. Durum bizim açımızdanda çok farklı değildi organize ataklardan ziyade uzaktan Pinto, Batalla, Belluschi ve Edu ile kaleyi yoklayıp tehlike yaratmaya çalıştık. En organize atağımız maçın kırılma anı olan Belluschi'nin altı pastan üstten auta vurmasıydı.

Aslında bugün sahada yine vasat bir Bursaspor vardı. Beşiktaş maçında taraftarında desteği ile iyi ve göze hoş gelen bir oyun ortaya koyan ancak daha sonra çıktığı iki deplasmanda da vasat oynamamıza rağmen  kazanmasını bilen bir Bursaspor izlemiştik. Bugün ise 'Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde yakalanır' günüydü. Gerçi Belluschi altı pastan o golü atsa galibiyet alışkanlığını devam ettiren bir Bursaspor olacaktı ancak olmadı.

Nitekim Bursaspor Hikmet Karaman yönetiminde ilk kez beraberlik aldı ve ilk kez iç sahada puan kaybetti. Uzun aradan sonra yedeklerde Ferdinand'ın yokluğunda Ömer Erdoğan tek stoper olarak bekledi, bu maçın bana göre sayılı artılarındandı. Hikmet Hoca'nın Sestak hamlesi yerindeydi, çıkan isim Tuncay veya Ferhat olmuş bence orası çokta önemli değil. Ancak 1-1 devam eden maçta Pinto'nun kenara alınması bence olmadı. Pinto bazen formuyla ben dahil hepimizin eleştrilerine maruz kalmış olabilir ancak onun gibi güçlü ve sırtı dönük oynayabilen bir santrafor 'galibiyet hedefleyen' bir Bursaspor için mutlaka sahada olmalı. Son 20 dakika kalmışken ve mutlak galibiyet almamız gereken bir iç saha maçında çift forvete dönme riskini almalıydık. Ertuğrul Hoca zaman zaman bazı maçlarda bu riskleri almadı diye çok eleştrilmişti, Hikmet Hoca'da bu konuda yakın zamanda eleştri oklarını kendisine dönmüş bir şekilde bulabilir.

Kalan 270 dakikaya 9 puan sığdırmak tek amaç olmalı artık. Bu hafta Orduspor bize karşı kaybederse ligde kalma umutları tamamen tüketecek bu baskıyı kaldıracaklarını ben düşünmüyorum, böyle bir ortamda  bence galibiyete uzanmak çokta zor olmayacaktır. Tek çekincem piyasa yapmak amacıyla canını dişine takarak oynayacak bir futbolcunun çıkıp yıldızlaşması. Umarım o senaryo başımıza gelmez ve deplasmanlarda üst üste 3. galibiyetimizi Ordu'dan alıp son iki maça konsantre oluruz...

twitter.com/EKoncak

23 Nisan 2013 Salı

23 Nisan kutlu olsun!

Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi minnet ve saygıyla andığımız bu günde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 93. yılını ve başta Bursasporlu miniklerimiz olmak üzere tüm dünya çocuklarının 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutlarız...




















Fotoğraflar için kulübümüzün resmi internet sitesi olan bursaspor.org.tr ve Faceook'ta bulunan Bursaspor Çocuk Kulübü Grubu'na teşekkürler.

22 Nisan 2013 Pazartesi

Nihayet Güldü Be Usta!



İstediğiniz kadar mücadele edin, iyi oynayın, pozisyonlara girin şayet "futbol şansı" yanınızda değilse istediğinizi almakta biraz zorlanırsınız. Bu sezon bir çok maçta şans yanımızda değildi; iki farklı üstünlüğü yakaladığımız maçlarda bile sinirli üzüntülü bir şekilde, çok iyi oynadığımız maçlarda sahadan puansız ayrılık. Bu defa şans bize güldü usta, Antalyaspor'a olgun atak şansı tanımadık ama yağışında etkisiyle uzaktan atılan iki şutta şans yanımızdaydı ki top ağlarla buluşmadı. 

Üst üste Akdeniz'de çıkılan iki deplasmanıda firesiz atlattık çok şükür, aslında bu deplasmanlarda oynanan oyundan ziyade hedefe ulaşmak için alınacak olan puanlar önemliydi. Bu bakımdan oyuna fazla takılmamak gerekir ki ben Antalyaspor maçında oynanan oyunu beğenenlerdenim.

Şans bulmaya başlayan Ferdinand'ın performansı, Edu ve Musa'nın yokluğunda forma şansı bulan Murat'ın üzerine düşen görevi yapması, ligin son haftalarına girerken kulübe eksikliğimizi göz önünde bulundurduğumuzda bu oyuncuların performansının yüksek olması takımıza olumlu yansıyacaktır.

İlk geldiği günleri hatırlatıyor Ferhat, oynanan oyunda göze batmıyor ve eski performansını mumla aratıyor. Formunun zirvesine ulaşmışken yaşadığı sakatlık, ardından gelen sağlık problemi dolayısıyla geçirdiği ameliyattan sonra bir daha toparlayamadı o ivmeyi bir türlü yakalayamadı. Kendisine gerçekten ihtiyacımız var ve o yokken sol kanat gerçekten aksıyor, umarım Akhisar karşısında beklediğimiz Ferhat'ı sahada görürüz.

Lig üçüncülüğünü yakalamış bulunuyoruz (ikili averaj hesabı sezon sonu uygulandığından şu anda dördüncü sırada gözüküyoruz) Cumartesi günü sezonun en zorlu maçlarından bir tanesine çıkacağız. İlk maçı anımsayalım biraz, takım konsantre olamazsa işimiz hiçte kolay değil. Maksimum puanı alıp ligi en iyi yerde bitirmek için vurduğun gol olsun Timsahım!

21 Nisan 2013 Pazar

Akdeniz'den timsah geçti


Haftanın en güzel fotoğrafı kesinlikle bu bana göre. Bir adam 'mükemmel' tanımıyla bu kadar mı bağdaşır ? Aynen, bu kadar bağdaşır.

Gelelim maça Mersin'de kazanılan 3 puan ardından 3.lük için Beşiktaş'ı gözüne kestiren bir Bursaspor ve bu hedefle başlayan 30.hafta mücadelesi. Dün Kasımpaşa'nın kazanıp bizi yakalaması ve Beşiktaş'ın Akhisar'da hezimete uğraması bugün alınacak 3 puanı altın değerinde kılmıştı. Ve beklenen oldu Bursasporumuz iki haftalık Akdeniz seferini 6 puan ile tamamladı.

Edu'nun yokluğu ve Musa'nın cezası sebebiyle orta alanda Belluschi'nin partneri Murat oldu bu maçta, onun dışında yine kazanan kadro bozulmamıştı. Yedeklerde ise Harun, Okan, Sestak + 4'lü defans ekibimiz bekledi bu maçtada... Yağmur nedeniyle ağır bir zeminde oynandı maç, geçen hafta Mersin sıcağı bu hafta Antalya yağmuru derken bir türlü normal iklim şartlarında mücadele edemedik. Maçın ilk yarısı aslında dengede gözüksede Antalya'nın iki direkten dönen pozisyonu maçın bizim adımıza şans anlarıydı.

İkinci yarı ise maça biraz daha fazla ağırlığını koyan bir Bursaspor vardı sahada. Maçın seyrini değiştiren değişiklik ise 69'da geldi. Sakatlıktan sonra bir türlü vasatı aşamayan ve bugünde 69 dakika sahada tek bir olumlu hareketi olmayan Ferhat Kiraz yerini Sestak'a bıraktı. 73'te ise Batalla ile başlayan Sestak ile devam eden ve Belluschi'nin ölümcül ara pasını klas bir vuruşla ağlara yollayan Batalla ile sona eren pozisyon gerçekten ders niteliğindeydi.

Carson'a da ayrı değinmek lazım bugün de çok kritik kurtarış ve müdahalelere imza attı. Ferdinand - İbrahim ikilisininde hakkını vermekle birlikte son 3 maçta kalesini gole kapatan Carson'da ayrı bir alkışı hakediyor.

Hikmet Karaman ile çıktığı ilk deplasman olan Karabük'ten sonraki 3 deplasman maçını kaybetmesine rağmen yine ivme yakalayarak son iki deplasmanda kazanan bir Bursaspor var. Ve neticede 10 maçta 7 galibiyet alan Hikmet Hoca'yı da ayrıca bir kutlamamız lazım. Sürekli dediği gibi ''Bizim maç kazanmamız lazım''.  Kalan 4  maçıda kazanarak ligi 3. hatta belkide ikinci bitirme ihtimalimizin olduğu bu ortamda camia olarak final niteliğindeki şu 360 dakikadan alnımızın akıyla çıkmak artık tek hedef olmalı...

Geçen hafta da yazmıştım, bu hafta da es geçmek istemedim. Basser, Hakan, Ömer ve Serdar'ın aynı anda yedek beklemesi bana çok tuhaf geliyor. Edu sakat, Musa cezalı, orta saha yedeği olarak hiçbir adamımız yok. Barış Örücü ? Yok. Apar topar prof imzalattırılan Mustafa Sevim ? Yok. Furkan Soyalp ? Yok. Vesaire vesaire... Neyse kazanan daima haklıdır diyerek yazıyı sonlandıralım. Bursaspor her hafta kazansın, isterse kulübede Harun ile birlikte Hakan, Basser, Ömer, Serdar, Taha, Süheyl, Batıcan vs otursun, problem değil...

25 bin taraftarımızın desteği ile seri galibiyetlerimize bir yenisini Akhisar karşısında  eklememiz dileğiyle...

17 Nisan 2013 Çarşamba

Nice galibiyetlere Bursasporum




Cumartesi günü Mersin İY karşısında aldığımız galibiyetle  44.sezonumuzu geçirdiğimiz süper ligde 500.galibiyetimize ulaşmayı başardık. Kuruluşumuzdan itibaren ilk 4 sezonu  en üst lige tırmanma mücadelesi şeklinde geçiren takımımız 1967-1968 sezonundan itibaren ülkemizin en üst liginde mücadeleye başlamış, bu mücadelesini 15 Mayıs 2004'e kadar aralıksız sürdürmüştü. 15 Mayıs 2004'te küme düşmenin acısını yaşayan camiamız 2 senelik Lig A kabusunun ardından tekrar Süper Lig'e dönmüş ve hepimizin hafızalarına kazındığı gibi daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmasını başarmıştı.

Bu başarıyı illa ki yakalayacaktık ancak 50.yılda yakalamamızın ana etmenlerinden olan Ertuğrul Sağlam'a değinmeden önce biraz geriye  dönüp bakalım istedim. Sağlam dönemi öncesi tarihimizde bir sezonda en  fazla galibiyetimizi Gordon Milne yönetiminde 1996/97 sezonunda 34 maçta 17 galibiyet alarak elde ettik. Bunun dışında bir de 38 hafta üzerinden oynanan 1987/88 sezonunda aldığımız 17 galibiyetide unutmadan ekleyelim. Bir sezonda en az galibiyeyimizi ise Toma Kaloperoviç ile başlayıp Metin Oktay ile sona erdirdiğimiz 1972/73 sezonunda ve Abdullah Gegic'in antrenörlüğünde geçen 1974/75 sezonunda 6 galibiyet ile almıştık.

2 Ocak 2009'da göreve gelen Ertuğrul Hoca'dan önce sezonluk ortalama 10,5 galibiyet alan takımımız şampiyon teknik adamın işbaşı yapmasıyla adeta şaha kalktı. Sağlam döneminde çıkılan 145 lig maçından 73 galibiyet çıkaran Bursaspor yarı yarıyadan biraz daha fazla galibiyet yüzdesi yakalamayı başardı. Şampiyonluğun geldiği sezon çıkılan 34 maçta alınan 23 galibiyet ise Bursaspor'un lig tarihinde bir sezonda kazandığı en çok maç sayısı olarak tarihe geçti. 100.galibiyetini 1977 yılında, 200.galibiyetini 1987 yılında, 300.galibiyetini 1996 yılında ve 400.galibiyetini 2006 yılında alan takımımız ortalama 10 senede bir gelen 100 ve katları sayısındaki galibiyetler bu sefer ortalamanın 3 yıl öncesinde gerçekleşti.

Son olarak 9 maçta 6 galibiyet alan Hikmet Hoca'ya değinelim, gerçekten iyi bir galibiyet ortalaması ile yola devam ediyoruz. Umarım kalan 5 maçta maksimum puanı toplayarak Avrupa Kupalarına katılma istikrarımızı sürdürürüz ve her geçen gün biraz daha üzerine ekleyerek büyüyen bir Bursaspor ile yola devam ederiz.

Nice galibiyetlere Bursasporum...

13 Nisan 2013 Cumartesi

Man of the Match : Serkan Çınar



Futboldan uzak iki takım, ne yaptığını bilmeyen bir hakem ve sonuca direk tesir eden hatalı kararlar zinciriyle kazanan Bursasporumuz. Hatalı kararlardan çok canı yanan bir camianın mensubu olarak bir başkasının canını yakarak aldığımız 3 puan beni çok sevindirmedi açıkçası.

Kısaca maça değinecek olursak, Beşiktaş maçını kazanan 11'den sadece Edu yerine başlayan Musa değişikliği vardı. O da  her zamanki gibi çıldırttı. Musa Çağıran'ın yerinde olsam antrenmanlardan arta kalan vakitlerimde başımı secdeden kaldırmadan şükrederdim futboldan para kazanıyorum diye. Musa dışında kalan oyuncularımızında çok iyi olduğunu söyleyemeyiz. Gerçekten bugün biraz maç seçmemizin etkisi biraz sıcaklığın etkisi derken sahada vasatında altında bir Bursaspor vardı. Batalla - Belluschi ikilisi dahi çok ortalarda gözükmedi, son haftaların yükselen değerlerinden Şener ise karşısında maçın en hareketli adamlarından NDuka'nın olması sebebiyle hücumlara çok katılamadı. Nitekim ilk 45 dakikayı boşa harcayan bir Bursaspor vardı sahada...

İkinci yarı biraz kıpırdanır gibi olduk ancak yinede vitesi bir türlü arttıramadık. Derken 63.dakikada önce ceza sahası içinde Belluschi'nin eline çarpan ve hakemin görmediği pozisyon, devamında es geçilen Musa'nın elle oynaması ve atağın sonunda Pinto'nun ofsayttan golü atması. Bir hakem triosu üst üste bu kadar hatayı nasıl yapar gerçekten anlamak güç. Aynı şekilde hatalı kararlar zinciriyle golü bizim yediğimizi düşünüyorumda çıldırırdık heralde. Bu pozisyonun yaklaşık 5-10 dakika sonrasında Pinto'nun ofsayt gerekçesi ile iptal edilen golüde biraz tartışmaya açıktı, ancak geçerlilik kazanmasada Şilili'nin gol vuruşu çok çok iyiydi hakkını vermek lazım.

Sonuç olarak kötü oynadığımız bir deplasmandan hakeminde yardımıyla 3 puanla ayrıldık. Oynanan vasat futbolun yanı sıra yedek kulübesindeki 4 defans (Ömer, Serdar, Hakan, Basser) benim için bir başka hayal kırıklığıydı. Çift stoper + çift taraftada oynayabilen iki bekin aynı anda yedekte tutulmasının bence mantıklı bir açıklaması yok. En azından bir kanat adamı Berat Satılmış veya ofans adamı Furkan Soyalp'te kadro yapamayacaksa, altyapı ile ilgili verilen demeçler hala havada kalmaya devam edecektir...

Umarım Antalyaspor'a karşı akdeniz havasına alışmış ve hırsı geri gelmiş bir Bursaspor izleriz ve güney seferini 6 puan ile tamamlayıp 3.lük için savaşmayı sürdürürüz...

twitter.com/EKoncak

9 Nisan 2013 Salı

Daha ölmedik!



Sezonun kalan 6 haftalık periyodunu formaliteden mi yoksa hedef uğruna mı oynayacağımızın belli olacağı maçta Beşiktaş JK'yi  ezerek (yenmek fiili hafif kalır) geçtik ve Avrupa Kupalarına katılma iddiamızı sürdürdük.

Maç öncesi kağıt üzerinde en kilit eşleşme Fernandes - Edu / Musa'ydı. Milli Takım kampından sakat dönen ve son iki gün takımla idmanlara çıkan Edu'yu ilk 11 görünce içim biraz olsun rahatladı, rakipte ise belalımız Holosko'yu yedeklerde görünce bir an önce maç başlasada şu zaferi tribünde doyasıya yaşasak moduna girdim. Hikmet Hoca Serdar'ın formsuzluğunda formayı Ferdinand'a verip yabancı kontenjan kesiğini Basser'e atarak maça başladı. Çokta doğru hamleydi bana göre, gerçi dünkü Beşiktaş'ın bizi çok zorlaması imkansızdı ama Ferdinand ile İbrahim rakibin tüm ataklarını kendi yarısahamızın ortalarında topa basarak ceza sahamızdan / kalemizden uzak tutması gerçekten çok rahat bir maç izlememize sebep oldu. Tabiki bunda sadece defans hattının değil Edu - Belluschi ikilisininde payı çok büyüktü. Fernandes'i sadece Edu değil çoğu zaman Belluschi'de baskısıyla bunaltarak adeta etkisiz hale getirdiler. Edu - Belluschi ikilisi gerçekten Batalla'dan sonra bu takımın en kilit adamları.

Müthiş baskıyla başladık maça, maç öncesi yazımda değinmiştim sezonun en kilit maçında tüm takımı ve camiayı havaya sokacak tek rakip Beşiktaş olurdu bu da bizim şansımız oldu. Dakikalar 16'yı gösterirken Pinto Batalla'nın pasında Tank lakabının hakkını verircesine inanılmaz güçlü bir şekilde topu sürdü yıkılmadı ve golü yaptı. Golden sonra Hikmet Karaman'a gidip sarılması bence gecenin en anlamlı olaylarından biriydi. İçerde durum nedir bilinmez ama dışarıya Hikmet Hoca ile Pinto'nun yıldızları çok barışmıyor gibi yansıyordu, dün bu yansımada yerle bir oldu. Devre sonuna doğru Şener'in asistinde Batalla yine sahneye çıkarak ilk yarıyı rahat kapatmamızı sağladı.

Tribünün maçın hemen hemen her anında içinde olduğu ve oyuna direk etki ettiği bir maç izledik dün akşam. Sadece ikinci yarının başında  Maraton'da Beşiktaşlı taraftar yakalama hadisesinde biraz dikkatler dağıldı zaten bu kısımda Beşiktaş'ın en etkili olduğu zaman dilimiydi. Ardından zaman daraldıkça Beşiktaşlıların oyunu gerginleştirmesi tribünleri tekrar saha içine yöneltti. İkinci yarıda da sahanın kralı Batalla'ydı, adam öyle bir sihirbaz ki sadece kendine yıldız değil. Ferhat'ın inanılmaz kötü geçirdiği 65 dakikayı attırdığı gol ile bir nebze unutturdu.

3-0'dan sonra oyunu iyice pas alışverişine döndürüp vites küçülttük, belki tempoyu yüksek tutsak veyahut Beşiktaş'ın üzerimize gelecek kadar gücü olsa farkı dahada arttırma şansı elde edebilirdik ama 3-0'lık net skorda coşkunun tavan yapmasına yetti.

Önümüzde iki kritik deplasman maçı var, son 3 deplasmandan elimiz boş döndüğümüz gerçeğini bir kenara bırakarak artık deplasman maçları içinde beyaz bir sayfa açma vakti geldi. Ligde kalması mucizelere bağlı olan Mersin'i rahat geçeceğimizi düşünüyorum, esas sınav MP Antalyaspor maçı olacaktır. Umarım bu iki maçtan 6 puanı çıkartıp 3.lük şansımızı sonuna kadar zorlarız...

Son olarak bu güzel galibiyette emeği geçen başta teknik heyetimiz ve futbolcularımıza daha sonra tabiki taraftarımıza sonsuz teşekkürler. Bu camia takım-tribün bütünleşmesi ile bambaşka güzel... Bu ortam en azından sezon sonuna kadar hep daim olur umarım...

Söyleyeceklerim Var

Geçen hafta Kasımpaşa karşısında oynanan güzel oyun sonucunda sahadan puansız ayrılmıştık. Şayet galip gelebilseydik üç puandan daha fazlasını alacaktık ama olmadı. Maç sonucu ligin benim için bittiğini sadece b. jimnastik maçının kazanılması benim için yeterli olacağını söylemiştim.

Oynanan güzel oyun sonrasında sahadan galibiyetten fazlası, oynanan oyunda ise futboldan fazlası vardı.

Açıkçası benim söyleyeceklerim bu kadar ama göstereceklerim var;






Sadece bu fotoğraf için bir parantez açmak gerekir. Hani halı sahada farklı açan takımda gıcıklık yapmak için topu elle alır gibi yaparsın ya heh işte Tuncay burada o hareketi yapıyor.




Yunus Emre sözü ile bitirelim yazımızı;

Ey gönlümüzün sultanı Bursaspor, kahrında hoş lütfunda hoş...

Görseller resmi site, Emre Koşak ve fotomaç manşetinden alınmıştır.

Çok Şükür

     Alınan kötü sonuçlar, üst üste gelen hakem hataları, Kasımpaşa deplasmanında Harun'un başına gelenler, İstanbul'un güzide(!) kulüplerinin düttürü dünyasını üst üste koyduğumda iyiden iyiye ölmüştü içimde futbol aşkı. Böylesine hevessiz geldim aslına bakarsanız maça; 3 puandan beklentim yoktu ve bu alınamayacak "3 Puan" benim için Kayserispor'un muhakkak üzerimizde bitirmesi Akdenizde oynayacağımız 2 deplasmanda alacağamız toplayacağımız puana bağlı olarak Antalyaspor ve Eskişehirspor ile yaşanmaması gereken bir rekabet yaşamamız manasına geliyordu.


     Kasımpaşa maçının ilk 25 dakikasında Karabükspor maçından bu yana oynadığımız en iyi futbolu oynamıştık. Belluschi, Tuncay, Pinto ile golleri bulabilirdik ama golü atamayınca ardından yapılan bir savunma hatasıyla rakibimize 3 puanı verdik. Dün yine öyle güzel, öyle hareketli başladık ki ister istemez heyecanlandım ama hep içimi kemiren o şüphe vardı "Atamayana atmasınlar". Neyse ki bu düşünceyi boşa çıkaran ilk adam Pinto oldu. Geçen hafta oyundan alındıktan sonra yazmıştım. Bursaspor kadrosunda mevcut forvet oyuncularını düşündüğümde 90 dakika oyunda kalması gereken bir oyuncu. Dün ilk girdiği pozisyonda direği santimlerle sıyırttıktan sonra Batalla'nın net pasında son ana kadar topu taşıdı ve beklediğimiz gol vuruşunu yaptı.







    1-0 öne geçtikten sonra klasik hastalığımızdır savunmaya çekilmek ama dün öyle olmadı. Öyle gözüktüğü zamanda çok diri savunma vardı Edu, Belluschi ve Ferdinand'ın önderliğinde. Daha oyunun istatistikleri düşmedi matchstudy.com'a ilk 20 dakikada Edu 5 topu çalmıştı herhalde. Ferdinand oyunu bilerek oynayışı ve net müdahaleleriyle dikkat çekiciydi ve Belluschi bu sene lige gelen oyuncular arasında belki en kıymetli performansı sergiliyor.


   Sezonun ilk yarısındaki Bursaspor'un en büyük numarasıydı dar alanda yapılan üçgenler. Beşiktaş karşısında da o günlerden pasajlar sundu zaman zaman özellikle Tuncay'ın fiziksel olarak olmasada mental olarak sorumluluk alması üzerine Şener'inde desteğiyle sağ kanattan bir hayli gelmeye çalıştık Pinto, Belluschi, Edu ve Batalla'nın katkılarıyla. 2. Golümüzde böyle geldi her ne kadar Pinto istediği hareketi yapamasada futbolda takipçiliği ve temponun ne kadar önemli olduğunu gösterdi Şener Özbayraklı. Boşta kalan topu aldı, yürüdü en önemlisi kafayı kaldırıp Batalla'yı gördü ve golü buldu. Galatasaray, Trabzonspor ve Beşiktaş direk katkı koyduğu maçlar oldu Şener'in ve işin garip taraftarı bizim tribün dışında herkes çok beğeniyor Şener Özbayraklı'yı.


    Bu arada Batalla'ya Hilbert'in yaptığı faul sonrası yenen bir penaltı vardı ama takım o kadar oyuna konsantreydi ki moral-motivasyon hiç kaybolmadı,ısırmaya devam ettikçe tribünde hakemle uğraşmak yerine keyif almaya devam etti. Maçın en önemli işini yapan taraf , taraftardı aslında tabi ki Batalla ile beraber ama Batalla o kadar çok alıştırdı ki ne yazsak eksik kalıyor. "Büyüksün Batalla, bizim için Türk pasaportu alsana"


    İkinci yarıya oyuna Necip'i alınca Samet Aybaba daha dirençliydi Beşiktaş ilk yarıya nazaran ki bizimde oyunu biraz daha geride kontrol edip boşlukları değerlendirme planımız olduğu aşikardı. Bu süreç içerisinde savunma ciddiyetini bozmayınca beklediğimiz pozisyonları bulduk sayılır, pozisyon bulamadığımız zamanlarda da oyunu uyuttuk. Sonra yine Batalla çıktı sahneye herkesi uyandırdı uykudan önce Gökhan Süzen'i bitirdi ardından Ferhat'a zorla gol attırdı. Önce Ferhat'tan bahsedeyim sezonun ilk yarısında Beşiktaş maçıyla yükselişe geçmişti sonra devre arası yaşanan tatsız sakatlıkla sonrası bir hayli geriye gitmiş gözüküyor. İki haftadır yapamadığı top kontroller sonrası rakip pozisyon buluyor dünde maalesef verdiğimiz 3 pozisyonun 2 tanesi Ferhat'ın bu hatalarından kaynaklandı. Oyun içinde hiç olmasa da dün gol şansı olan biri Ferhat bu sezon attığı 4. gol oldu bu ki çok ciddi süreler almadığını söylemek gerekiyor. Fizik kalitesi de geri gelirse sezonun geri kalan haftalarında can damarı olabilir. Ve Vederson içinde 2 kelam etmeden olmaz. Birçoğumuz Gökhan Süzen Bursaspor forması giysin istedik. Türk piyasası için cuzi sayılabilecek bir miktarla Beşiktaş'a transfer olduğunda yine, yeniden teknik ekibi ve yönetimi "Vizyonsuzluk" ile suçladık ama Gökhan'ın Beşiktaş'a geldiğinden bu yana çizdiği sol bek performansı ortada. Ana işi hücum olan takımlarda yani geniş alanda oynaması gereken, tempo yapması gereken takımlarda bu tip oyuncuların düştükleri durum içler acısı oluyor. Öte yandan bakıyorsun Vederson'a zaman zaman sırıtsada Türk pasaportunu düşününce yine yazıyorum daha iyi bir sol bek bulamayız. ( Yargıtay kararı düşünülmeden yapılmış bir değerlendirme bu)

      Maçın devamında fark daha da artabilirdi ama kontrolü ele alıp, top çevirmeyi tercih etti takım. Taraftarda işten keyif alınca şahane bir gece yaşamış olduk. Hikmet Karaman maç sonunda sitem etti ; "Sabır gerekiyor, sistem oturtuyoruz" minvalinde. Hocam 3 puan için, dün oynanan şahane futbol için teşekkürler lakin biz 89. ve 90. dakikalarda ayrı ayrı yapılan oyuncu değişiklikleri istemiyoruz hele hele dün gibi baştan sona sürkilase ettiğimiz bir maçta.


      Bu maçta alınan 3 puanın kıymeti olabilmesi için Akdeniz turundan pür neşe dönmemiz gerekiyor. Karabükspor karşısında alınan galibiyet dışında Hikmet Karaman Bursaspor'unun deplasman karnesi keyif vermesede dün kü istek arzu sahada olsun çok net dönüşümüz 6 puan ile olur. Gaziantespor'u devre aldığında geçen sene ligin sonunu çok iyi oynamıştı Hikmet Hoca. İnşallah aynı performansı bizde de gösterebilir.


6 Nisan 2013 Cumartesi

Vur, kır, parçala!



Geriye dönüp bakıyorumda ne çok yıkım yaşadık bu sezon...

3-1'in rövanşında 4-1 kaybedilen Twente maçı kabusu,
Ardından 3 gün sonra şanssız kaybedilen Galatasaray deplasmanı,
Daha sonra 0-2'den 2 dakikada 2-2 ye gelen Sivasspor maçı,
Yine 0-2'den üstünlüğü koruyamadığımız 2-2'lik Eskişehirspor karşılaşması,
Bir başka 2 dakikada 2 gol yiyerek içerde yenildiğimiz Fenerbahçe kupa mesaisi,
İstanbul BBSK deplasmanında gelen şok yenilgi ve beraberinde Ertuğrul Sağlam'ın istifası,
Ve son olarak üst üste kaybedilen 3 deplasman maçı...

Bardağın boş tarafı bu maçlar, dolu tarafına koyabileceğimiz bana göre iki galibiyet var; birincisi (her ne kadar deplasmanda skor avantajımızı koruyamasakta) Twente zaferi, ikincisi ise Avni Aker'de alınan Trabzonspor galibiyeti.

Bir sezonda bir camianın yaşayabileceği tüm travmaları fazlasıyla yaşadık bu sezon, ama bu kadar şanssızlığın etkilerini bir nebze azaltıp lige yeniden sarılmamızı sağlayacak bir maça çıkacağız pazartesi akşamı... Ve bu kadar kritik bir maçta karşımıza alabileceğimiz en iyi rakip olan Beşiktaş JK ile karşılaşacağız.

Kasımpaşa maçı sonrası yazımda belirtmiştim, bu sezon 5 İstanbul takımına karşı galibiyetimiz yok. Fenerbahçe'ye olduğu gibi Beşiktaş JK'ye de şampiyonluk sezonundan bu yana şansımız tutmuyor. Artık bir yerlerden başlama vakti ve pazartesi bunun için en doğru zaman!

Geçen hafta kaybettiğimiz Kasımpaşa maçı ile birlikte avantajımızı Paşa'ya vermiştik ancak Kasımpaşa dün Antalyaspor'a kaybederek bize şansları eşitleme fırsatı verdi. Hem de o fırsat aynı zamanda ligin 3.sü ile puan farkını 3'e düşürme fırsatı! Son 6 haftaya UEFA potasında girmek istiyorsak pazartesi günü tribünde biz, sahada takım rakibi PARÇALAMAK zorunda. Aksi bir sonuçta yukarıdaki hayal kırıklığı yaratan maçlar listesine Beşiktaş maçınıda ekleyip büyük ihtimal sezonu noktalayarak eleğimizi asarız...

İkinci ihtimali düşünmek bile istemiyorum, öyle ya da böyle bu takım yanına 25bin taraftarınıda alıp Beşiktaş'ı sahaya gömmeli. Artık ligin sonu bu kadar yaklaşmışken son 7 haftada skor tabelalarında Bursaspor'umuzu önde görmekten başka birşey önemli değil benim için. Hikmet Hoca'nın geldiğinden bu yana en çok oyuncu değişikliklerini eleştirmişimdir ancak bu saatten sonra  ister forvette Pinto oynasın ister Ömer, ister Musa ilk 11 çıksın ister Barış Örücü vs. sahaya çıkan 11 adam maçı kazansın, gerisi boş.

Bu takım son üç sezonda 14 tane Avrupa Kupası maçına çıktı, son 3 senenin dışındaki 47 senede de çıkılan Avrupa Kupası maçı sayısı 14. Ne kadar sınıf atladığımızın göstergesi bu istatistikler ve bunu devam ettirerek  üst üste 4.sezondada Avrupa Kupalarına adını yazdıran bir Bursaspor inanırsak çok uzakta değil.

Teknik, taktik analizine girmeden kısa ve öz; VUR, KIR, PARÇALA BU MAÇI KAZAN!

1 Nisan 2013 Pazartesi

Düşün Taşın


Öğlen saati maç mı olur? Olur efendim bal gibi olur. Dünyanın her yerinden insanları televizyon başına getiren El Clasico gündüz oynandıysa Avrupa hedefleyen iki takımda gündüz oynayabilir. Burada sıkıntı federasyondan kaynaklanıyor; bu tip öğlen maçlarını ayrıcalık tanınan takımlarda oynasa keşke, o zaman yapmacık olmasına rağmen arada böyle kararlarda verebiliyorlar diyebiliriz.

Maç için söylenecek pek bir şey yok aslında, öyle ya da böyle bu sezon bitecek. Muhakkak galip gelmemiz gereken maçı iki hata yapıp kalemize gol olarak yazdıran bizleriz. Milli Takıma kadar yükselen, en iyi yerli stoperler arasında gösterilen bir isme bu iki basit hata yakışmıyor, Haliç'in havası çarpmış olsa gerek. Futbola amatör olarak başladığınız zaman iki cümle duyarsınız;

1. Defans ofanstan başlar,
2. Rakibini önüne al.

sen bu basit hataları yaparsan rakibin top oynamadan da kazanır ve önemli olan oynamadan maç kazanmak değil midir? Paşa'yı tebrik etmek gerekir. Maçın başından sonuna kadar istediklerini en iyi şekilde yaptılar.

İlk yarım saatlik bölümde yakalanan pozisyonları değerlendirebilsen daha farklı bir skor ortaya çıkabilirdi ama pozisyonları hatırladığımızda kaçırdıklarımız o kadarda net pozisyonlar değildi. Aklıma ilk yarı Halil'in pozisyonu geliyor da... Neyse susalım!

Futbolun içinde üç sonuç var, bu sonuçların hepsi normal ama elindeki kadronun neler yapacağını az çok biliyorken bu tip bir oyun anlayışı ile oynamak canımı sıkıyor. Maçın 30.dakikasından sonra bu takım nasıl oluyorda temposunu arttıramıyor? Nasıl oluyor da Kasımpaşa'nın anlayışına saygı duyuyor? Nasıl oluyor da varlık gösteremeyen hatta takımı 10 kişi oynatan Tuncay oyundan alınmıyor? 

Bu sezonla ilgili tek beklentim tam bir hafta sonraki maçta galip gelin sonra ne yapıyorsanız yapın, başka bir beklentim yok. 

Camianın içi aşure kazanı gibi, takım galip gelince ortaya çıkan yöneticilerimiz, takım mağlup olduğunda hocaya sallayan yöneticilerimiz oluverdi. Takım mağlup duruma düşünce rahat olun mesajını veren yöneticimiz aynı mesajı futbolculara vermiş olacak ki aşırı derecede rahat bir maç çıkardılar.

Son olarak Stadyumda bulunan 300 civarında özel güvenlik görevlisi + emniyet mensupları orada ne iş yapıyorlar? İç sahada oynadığımız her maçın 80.dakikasına gelmeden önümüzde barikat kuran polislerin bu tutumu sadece bize demek ki? 

Kasımpaşa'da bu sahaya girmeler ne ilk ne de son olacak. Önce herkes işini yapacak sonra Harun'a suç bulacak.

Harun'un ilk tepkisini anlarım, kim olsa aynısını yapar. Takımla sevinmeye gidiyormuş, yaşı ufakmış bilmem ne. Sahaya girmeye aklı kesiyor, takım karşı taraftayken onlarla sevinmeye gidiyor oldu başka abicim?

Harun'un ilk yaptığı hamleyi anlıyorum en azından bundan sonraki maçlarda daha dikkatli olacaklardır ama dönüp tekrar müdahale etmesi olmamış, fakat o sinirle olacak şeyler bunlar. 

Şunu da unutmadan söyleyeyim koca karının başına bir şey geldikten sonra kapıyı bacayı kilitlemesini değil, Nasreddin Hoca'nın testiyi kırmadan çocuğu dövmesini örnek alın ve ona göre önlemlerinizi alın.