1 Kasım 2014 Cumartesi

Özlemişiz...




Geçen hafta Balıkesir deplasmanındaki 5-0'lık skor hafta içi Tepecikspor'a karşı alınan 2-0'lık galibiyet ve bugün futboldan uzak Sivasspor'a karşı hem skor hem psikolojik olarak kazanılan zafer... Bursaspor son bir haftaya tam 3 galibiyet ve 10 gol sığdırarak ilk haftalardaki şanssız dönemlerin üstüne sünger çekerek taraftarının yüzünü güldürmeye başladı nihayet.

Şenol Hoca beklendiği gibi Balıkesir karşısında kazanan kadroyu bozmadan sahaya sürdü bugün. Rakip Sivasspor ise en önemli oyuncusu Cicinho'dan yoksun geldiği Bursa'da futbol takımı olduğunu unutmuş gibiydi. Hakikaten Brezilyalı sağ bek bu takımın beyniymiş, onsuz böyle olmaları bunu net şekilde açıklıyor. İlk dakikalardan itibaren süreye oynayan kaleci Ertuğrul, defanstan çıkışlarımızda sürekli faul yapan Burhan, Mehdi, Aatif ve tabiki bunlara prim tanıyan hakem Çağatay Şahan. Bu kadar etmene karşı Bursaspor yinede ilk yarıda özellikle Ozan Tufan ve Fernandao ile kilidi açmaya çok yaklaşsada devreye golsüz beraberlik, kanlar içinde kalan kaptanı olan ve hakem kararları ile resmen kışkırtılmış bir takım olarak girdik.

İkinci devreye Şener'in Aatif'ı kaçırmasıyla kalemizde tehlike ile başlasakta Harun'un gününde olması skoru 0-0'da tutmamızı sağladı. Ardından maçın en güzel 15 dakikası geldi çattı. 57'de Josue, 59'da Volkan Şen ve 70'te Fernandao ile 3-0'ı yakalayarak Sivasspor'u ayağa kaldırdık (!) Josue'nin şapka çıkartılacak frikik golü, Volkan'ın Sivasspor savunmasını ve kalecisini rencide ederek 2'yi bulması ve Aziz Behiç'in sezonun en iyi bindirmelerinden birini yaparak Fernandao'yu golle buluşturması derken 3 gol de şiir gibiydi. Her ne kadar çok eleştirsemde Volkan'ın bugün golü bulmasına ekstra sevindim. Allah muhafaza o pozisyon gol olmasaydı tepkiler tam ters ve çok sert olacaktı.

Herşeyden önce hakeme ve futbol oynamayıp / oynatmamaya yemin etmiş bir takıma karşı alınan bu 3 puan daha güzel ve daha anlamlı. Bu galibiyet bizi maç fazlasıyla 3.lüğe taşıdı önümüzdeki hafta Erciyes deplasmanında da 3 puanı kapıp Milli maç arasına keyifli girmek müthiş olur. Şehir her ne kadar havaya girmeye başlasa da e-bilet saçmalığı bu senenin en kötü gelişmesi.

Başta sahanın bence en iyisi Aziz Behiç'e ve tüm takıma, Şenol Hoca ve ekibine yürekten teşekkürler. Bugün hem rakibi hem hakemi üst üste koyarak kazanmak bize çok yakıştı. Bu Bursaspor'u hakikaten özlemişiz...

twitter.com/EKoncak

9 Mayıs 2014 Cuma

Tarih YAZICI



İnsan sormadan edemiyor, neden insan çoğu şeyin değerini kaybettiği zaman anlar? 

Bu akşam özel gösterimde rahmetli başkan İbrahim YAZICI anısına yapılan "Tarih YAZICI" belgeselini izledik, teknik bir aksaklık sonucu belgeselin bir kısmını -ki bence önemli bir kısmını- izleyemedik. Belgesel için söylenecek şey aslında çok net; yapanların emeğine sağlık. Bir an önce herkesin izlemesi lazım. Yakın zamanda internet sitesinde ve Bursaspor TV ekranlarında da gösterileceği belirtiliyor zaten.

Belgeselde dikkat çeken noktalardan bir tanesi rahmetli başkanın sadece Bursa ve Bursaspor için ne denli önemli bir isim olmasından ziyade ülke için ne denli önemli bir isim olduğu. Belgeselde konuşan isimler arasında Türkiye'nin önemli iş adamları da yer alıyor. 

Sinema eleştirmeni değilim, hatta hiç anlamam bu film/dizi/belgesel vb. işlerinden, bu belgeseli izlediğinizde muhtemelen kullanacağız kelime "harbiden lan!" 

Çünkü harbiden başkan saygıların en büyüğünü kazandı Tff'ye karşı duruşunda. Çünkü bu devirde "isim benzerliğinden" emniyete götürüldü vs.

Belgeselde verilmek istenen mesajlarda açıktı, umarım es geçilmez. İbrahim YAZICI ismi yaşatılacaksa gerçekten de bu isim stadyuma yakışacaktır. Ve unutulmamalıdır, her şey para değildir.

Kurucu üyelerden rahmetli Necati AKGÜN'ün şampiyonluk günü kurduğu cümle, Batalla'nın Türk olacağı zaman alacağı isim ve daha niceleri belgesele damga vuran diğer öğeler. 

Belgeselin sonunda ise kurduğum cümle;

"Rüzgar'dan dolayı gözüme toz kaçtı. Yoksa gözlerim dolmaz kolay kolay."

En kısa zamanda tüm Bursaspor'a gönül verenlerin izlemesi dileğimle. 

23 Nisan 2014 Çarşamba

Kongreye Giderken - 1

     Bilindiği üzere Bursaspor'da olağan üstü kongre kararı alındı. Başkan Erkan Körüstan bu konuyu dillendirdikten bir müddet sonra resmi karar açıklanmış olsa da doğru bir hareket olduğunu düşünüyorum. Zira uzun süredir takım, yönetim ve taraftar böylesine ayrı telden çalmamıştı. Lakin bu kongre kararı Bursa'ya "Huzur" getirir mi? Biraz onu konuşalım.



     Erkan Körüstan yönetimini değerlendirerek başlayalım;



Kombine;

 Bakıldığında en başarılı hareketleri olarak kombine fiyatlarını ucuz tutup böylesine çalkantılı sezonu neredeyse tam kapasite doluluk ile oynanmasına sebep oldular.

Transfer ;

İbrahim Yazıcı ve Ertuğrul Sağlam döneminin bitişin tetikleyicisi bu iki Şampiyonun transferdeki tutumları olmuştu. Deneme yanılma yönteminin tribünde ve sahada karşılık bulmayışı kadroda büyük bir şişkinlik olmasına sebep oldu.  Erkan Körüstan yönetimi bu şişkinliği büyük ölçüde zayıflattı ama yerine adam koyma konusunda aynı başarıyı sergiliyemediler. Geçen sene Belluschi - N'Diaye/Edu olan orta sahanın yerine Belluschi - Şamil/Yasin'i tercih etmiş olmaları aslında sezonun nasıl geçeceğinin habercisiydi. Üzerine patlak veren "Batalla krizi" transfer noktasında ibrenin tamamen aşağıya dönmesine sebep oldu.  İbrahim Yazıcı yönetimi için "Deneme Yanılma" demiştik Erkan Körüstan içinde "Marka İsim" diyebiliriz. Taiwo'nun geldiği dönem ulusal ve yerel forumlarda yazılanları bugün yazılanlarla kıyaslayınca Erkan Körüstan'a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Civelli sezonun en standartı olan yabancı oyuncusu diyebiliriz. Yan koltuğunda oturan Serdar/İbrahim ikilisi sağlık ve performans olarak Civelli'ye yaklaşabilseydi 6-10 puan yukarıda olabileceğimizi düşünüyorum. Frey tam bıçak sırtı performans sergiliyor. Çıkıyor olmayacak 2 topu çıkartıyor sonrası olmayacak 2 topu yiyor. Kötü kaleci diyemem ama yabancı sınırının olduğu bir ülkede yabancı kontenjanını kaleciye ayırmamızın karşılığını verdi de diyemem. Bir Muslera katkısı beklemiyordum ben ama Boffin'in aldığı kadar puan alabilmeliydi. Fernandao ve Caja opsiyonuyla kiralanan oyuncular Fernandao sınavı fazlasıyla geçti ama Caja için aynı şeyi söyleyemeyiz. Türk oyuncuların genel anlamda belli bir standartı olduğunu düşünüyorum Kazım'ı saymazsak. Lakin Kazım'da geldiğinde ilginç bir heyecan vardı insanlarda. Kazım konusunda bu kadar uzun süreli sözleşme yapılması Erkan Körüstan yönetiminin yanlışı olarak kayda geçer. Toparlarsak ; yeni yönetim geldiğinde Kazım dışında yolları ayırma konusunda Kazım dışında sıkıntı yaşayacakları bir oyuncunun olduğunu düşünmüyorum. Frey'in İtalya'da hala piyasası var Friedel'ın 41 yaşında Tim Howard'ın 35 yaşında oynadıklarını düşündüğümüzde Frey'in yaşı içinde yaşlı diyemeyiz.
Civelli para dahi kazandırabilir, Taiwo içinde aynı şey söylenebilir. Türk oyunculara da bonservisini verip kadroyu minimum sayılara düşürebilirler.

Şeffaflık ;

Ben beklediğimi bulduğumu söylemem. Kimin kaça alındığı, kaça satıldığı adım adım daha ulaşılabilir olacak diye bekliyordum mesela transferde.

Bursaspor Tv ve Resmi Site;

Erkan Körüstan'ın kitapçığında misyon-vizyon koymuştu ama herhangi bir gelişme olmadı Bursaspor Tv'de. Resmi sitenin daha aktif kullanıldığı muhakkak ayrıca akıllı telefon uygulamasının kullanılışı son dönemde kulüpte olan en başarılı hareket.

Medya ;

Erkan Körüstan'ın Sönmez Medya ile bir türlü yıldızı barışmadı. Hatta Sönmez Medya'sının düşmanlık ettiğini söyleyebiliriz hatta bazı yazarlarının sosyal platformlarda Erkan Körüstan için kullandıkları dil mide bulandırıcıydı lakin geçen hafta kulübün Ozan Demir üzerinden Sönmez Medya'ya verdiği cevap haklıyken haksız konuma getirdi. Özellikle Ozan Demir'in samimi bir Bursaspor taraftarı oluşu ona yapılanı tartıya koyduğumuzda bizi bir hayli üzdü.

Taraftar ve İnsan Yönetimi

Erkan Körüstan yönetimi insanın içinde olduğu hiçbir konuyu iyi yönetemedi bu bir gerçek. Batalla krizi, Kazım'ın kadro dışı bırakılış şekli, Daum'un üzerinde gereksiz ve Bursaspor'a zarar veren uzun süreli ısrar hem yönetimin hanesine eksi olarak yazıldı. Ama en son Selim Kurtulan ile yaşanan olay benim yüzümü kızarttı. Gerek Erkan Körüstan'ın şahsı adına düştüğü duruma gerekse de Kulübümün Başkan'ın  düştüğü duruma çok üzüldüm. Taraftarın bir bölümüyle arası hiç iyi olmadı Körüstan'ın. Bunun sebebi olarak çok adaylı bir kongreden çıkmasını gösterebiliriz ama Selim Kurtulan ile yaşanan, son dönemde 6222 sayılı yasa gereğince gelen yasaklar ve e bilet uygulamasını düşününce taraftar ile köprüleri tamamen attı diyebiliriz. Kendimi hiçbir zaman "Tribüncü" olarak nitelendirmedim bu konuda da görüşlerini ciddiye aldığım "Akil" insanlara baktığımda artık bu işin bittiğini söyleyebilirim.


TFF ve Marka Değeri

Beni en çok rahatsız eden konularında başında bu tutum geliyor. Hakem hatalarına karşı herhangi bir medya baskısı oluşturamaması beni ziyadesiyle üzdü. Bu durumda Bursaspor'un marka değerine zarar vermiş oluyor saha sonuçlarını da ekleyince. Yani özetle söylemek gerekirse Erkan Körüstan'ın İbrahim Yazıcı'dan devraldığı bayrak yarışında bir hayli tökezlediğini söyleyebilirim. Bunun kongreye etkisi ve diğer adayları başka zamana bırakalım. Şimdilik bu kadar.

2 Mart 2014 Pazar

Sanırım Doğru Zaman



2013 yılının Kasım ayında uzaklaştım sevdam olan şehirden ve bu uzaklaşma Nisan ayının son demlerine kadar sürecek. Yapmam gereken mecburi görevin son zamanlarına girmiş bulunuyorum, sizi temin ederim ki burada özlediğim tek şey Bursa ve Bursaspor. İnanın ne aile, ne dost ne de başka bir şeye özlem duyuyorum, sadece tribünde olmak için neler vermezdim tahmin bile edemezsiniz, ama askerlik görevini yapmanın bir zorluğu olacak benim de çekeceğim zorluk buymuş demek ki.

Bölükte digiturk olmadığından mütevellit sadece kupa maçlarını izleyebildim ve her defasında içim cız etti orada olup takıma destek vermek ne güzel olurdu halbuki. Neyse gelelim söylemek istediğim şeylere;

Askere gelmek için bundan güzel bir zamanı istesem de tutturamazdım herhalde. Takımın hali, hocanın durumu, Batalla'nın bir kalemde çekip gitmesi, transfer durumları, ligde alınan istikrarsız sonuçlar ve zamanında kurtarıcı olarak alınan lakin kadro dışı bırakılan oyuncular. 

Biz Bursaspor olarak bir şeyleri yapmak basamakları tırmanmak istiyoruz ama bir yandan doğru yaparken diğer yandan yanlış yapmaya devam ediyoruz. Zamanında "ben askere gitmeden Hikmet Karaman bu takımdan gidecek" cümlem şimdi de Daum için geçerli;

"Ben askerden dönene kadar Daum bu takımdan gidecek."

Son olarak bu takımın 15 Mayıs 2004 yanında olanlar bugünde yarında yanında olacak. Umarım özlem duyduğumuz Bursaspor bizlere kendisini izlettirir. 

Elimizde kalan tek koz Türkiye Kupası. Sezon başı kendi kendime bu hedefi koymuştum ve inanıyorum ki o kupa bu sezon bizim avuçlarımızda yükselecek fakat bu demek değildir ki yönetim ve teknik ekip kalmalı.

Son olarak Bursa'da nefes almanın ve tribünde sevdanı haykırmanın kıymetini bilin. Şu anda Vakıfköy'e gitmeyi çok isterdim ama elden bir şey gelmiyor. 

6 Kasım sabahı evden ayrılmak için araca binerken son söylediğim sözle sizlere kısa bir süreliğine veda ediyorum.

"Hepinize Bursaspor'lu günler."

"Başka Bursaspor yok..."

1 Mart 2014 Cumartesi

Bitse de gitsek



Olimpiyat'ta 10 kişi Beşiktaş'a karşı alınan mağlubiyetten sonra geçtiğimiz hafta bayan ve çocuk taraftarlarımız önünde alınan Rize galibiyeti ile az biraz rahat nefes almıştık ancak dün Manisa'da alınan mağlubiyet ile Bursasporumuz bir kez daha bu seneden birşey çıkmayacağını gösterdi. Bir türlü ne sıralamada kendimizi yukarı atabiliyoruz ne de oyun anlamında level atlayabiliyoruz.

Halbuki Daum geldiğinde ben şahsen yönetimin o ana kadar ki en doğru transfer hamlesi düşüncesindeydim. Ancak maalesef gelinen nokta ortada. Şu an elde umut bağlanacak tek şey Galatasaray ile oynanacak kupa yarı finali. Ondada şansımız Mancini'nin yapacağı rotasyona bağlı ne yazık ki. O maça kadar çıkılacak Karabükspor,  Kayserispor, Konyaspor serisinden kaç puan çıkartırız bu bile tam bir muamma.

Kazım'ın kadro dışı kalmasından sonra dün sağ kanat Sercan'a emanetti ama ne emanet. Şanlıurfa'da dahi 4 kez 90 dakika sahada kalmayı başarabilen Sercan Bursaspor'da hangi kriterlere uygun ilk 11 çıkıyor ben anlamıyorum, transfer ediliş amacını anlamadığım gibi. 15 yaşında profosyonel olup 17 yaşından itibaren lig oynamaya başlayan bir oyuncu geçen 7 senede bu kadar mı yeteneklerinin üstüne bir gram koyamaz ? Tam da bu kadar işte. Seneler önceki röportajlarında ''en büyük eksiğin ne'' sorusuna ''son vuruşlarımı geliştirmem lazım'' diyen adam bugünde hala bu sorunu aşamıyorsa futbolu meslek olarak icra etmese keşke.Aslında tek tek eleştri yazacak olsak yazının sonu gelmez bu bir gerçek. O yüzden en çok dolu olduğum Sercan ile bu kısmı bitirmek en doğrusu.

Yönetim Daum konusunda tam bıçak sırtında. Eğer yollarlarsa ilk sezonlarında 3 teknik direktörle sezonu bitirmiş olacaklar ki bu kötü bir done olarak hanelerine yazılacak. Eğer kalırsa ki taraftarla arasındaki gerginlik ve oynattığı daha doğrusu oynamak adı verilen futbolumsu şey daha çok ortamı gericek. Gerçi bu listede Hikmet Karaman'ı çok saymamak lazım o da taraftar baskısıyla kaldı, taraftar tepkisiyle gitti.

Bir de yönetimin kendisinin kalıp gitmesi durumu var ki o hepten çıkmaz. Bugün bir kongre kararı alınsa kongre süreci temiz 2 ayı alıcak sezon devam ederken bu sürecin Bursaspor'a zarar vereceği kesin. Esas önemli olan kongre süreci mi daha çok zarar verir yoksa bu oyun yapısıyla devam etmek mi ? bunun kararını vermek gerek. Bir de insanı kongreden soğutan eskiler var ki, en çok can sıkan kısımda burası bence.

''Umuttur Bursaspor'' felsefesinin dahi ağızlara alınmadığı günlerden geçiyoruz ama elbet bir çıkış yolu bulacağız diyey ümit etmekten kendimi alıkoyamıyorum. Umarım sezonu en az hasarla ve kaostan uzak noktalarız ve bir an önce yeni sezon yeni umutlarla hayatımıza devam ederiz. Bu sezon tam olarak bizim için ''bitse de gitsek'' havasına döndü çünkü...

Sıla'dan  gelsin o halde ;

                                   Cehennem oldu burası beter
                                   Dayanamıycam artık nolur yeter
                                   Bitsede gitsek, bitsede gitsek, bitsede gitsek...






twitter.com/EKoncak

24 Ocak 2014 Cuma

Her Devrim Kendi Çocuklarını Yer


Devrim gerçekleşir ve sonra devrim olması için çalışanlar bizzat yeni düzen tarafından öldürülür. hikaye budur.

Peki bu bir rastlantı mı?

Hayır değil.

Çünkü devrim vücuda geldikten sonra oluşan yeni düzen rüştünü ispat etmek ister. Varlık sebebi olarak birkaç kişinin ortalarda dolanmasından memnun olmaz. Çünkü iddiası sonsuza kadar var olmaktır ve ölümlü birilerinin ömrüyle sınırlı görülmek istemez. O yüzden öldürme işini bizzat kendi halleder ve tarihe döner, ya da medyaya, ya da evrene ve bağırır: "EY İNSANLIK! BEN VARIM VE VARLIĞIM KİMSEYE BAĞLI DEĞİLDİR!"

İşte dün Ertuğrul Hocamı ve Başkanımı ve Bursaspor taraftarının şen şakrak hallerini düşünürken bir anda bu aklıma geldi.

Olay neydi biliyor musunuz, yani 16 mayıstan itibaren başımıza gelen: 

Bursaspor büyük takım sınıfına geçmek istedi. Tüm Bursa istedi bunu. Ve bu yüzden kendi çocuklarını kesti, doğradı.

Şimdi bana sorarsanız Bursaspor büyük takım olma yolunda ilerliyor. en azından deniyor bunu. Ve belki de olacak. Yani, bakın onlar olmadan da ben büyüğüm diyebilecek.

Aslına bakarsınız bu olanlar gayet mantıklıydı. İnsanın hırsı düşünüldüğünde olması gereken buydu!

Ama bu bana hitap etmiyor.

Çünkü benim istediğim büyüklük değildi. Bu mücadele değildi.

Oysa amaç gerçekten büyüklükse Bursaspor başkanına, hocasına, değerlerine sahip çıkarak da büyük takım olabilirdi. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama bu yavaş olacaktı ve en önemlisi Bursaspor'un büyüklüğü her zaman soru işareti olarak kalacaktı. 

Bu şekilde bakınca Bursaspor taraftarı belki de suçlanamaz. Neticede insan ürünü şeyler bunlar ve her şey olması gerektiği gibi oldu. 

İşte bu aşamada herkes kararını buna göre verecek. Başarılı bir bursaspor sizi mutlu eder mi? Yoksa içi boş felsefesini kaybetmiş başarılar bir şey ifade etmez mi? Buna siz karar vereceksiniz, biz karar vereceğiz.

Sonuç olarak: Bursaspor taraftarını suçlamayı bırakabiliriz. Her şey olması gerektiği gibi oldu. Sevmek zorunda değiliz ama suçlamamız için de bir sebep yok.

Çünkü biz zamanında olmayan bir felsefeye tutulmuşuz. Bursaspor'un farklılığı felsefesine. O felsefenin yokluğu da karşımıza taraftarların bu kitlesel davranış şekillerini çıkardı.


Biz yanlış anladık diye insanları suçlayamayız... 


Burak Doğan

22 Ocak 2014 Çarşamba

Dolu Dolu Bursaspor!

   Bursaspor tarihinin belki en dolu ocak ayını yaşıyoruz bu sene. Sezonun ilk yarısını beklentilerin altında tamamlayan ( özellikle futbol anlamında )  Bursaspor'a gereken takviyeler vakit kaybetmeden üst üste yapılınca, bir de Ziraat Kupası grup maçları da bu döneme denk gelince dolu dolu bir Bursaspor ayı geçiriyoruz ocak ayında.
                                   

    Öncelikle Ziraat Kupası'nda bu akşam Eskişehirspor ile karşılaşacağımız için maç değerlendirmesiyle başlayalım, nazarlık olsun diye de ince bir sitemimizi yöneltelim yönetime. Yeni transferlerin tak tak patlatıldığı, 4 puan ile grupta iddialı konumda olduğumuz bir maçı hafta içi saat 5'te oynatmamayı başarabilmeyi yönetim gönül isterdi ki bu maç saat 8 de başlasın tribün-takım-yönetim bütünleşmesi yaşansın. Eskişehirspor ile 3 maç oynayacağız malumunuz üst üste bunlardan ilk 2si Bursa'da oynanacak. Camianın ritm ve motivasyon yakalaması için çok uygun bir ortam. Eskişehirspor'u Bursa'dan puansız uğurlamamız halinde "Avrupa yakın, meşalaleri yakın" havasına girecektir şehir. Bugün için benim için önemli olan konulardan biri de Ertuğrul Sağlam'a ve Daum'a gösterilecek saygı. İnşallah ikisi de ıslıklanmaz.


    Daum'un aldığı puana lafım yok lakin oynattığı futbol ile alakalı şikayetimi bir önceki yazımda dile getirmiştim. O gün için Daum'a "Neden bu futbol?" derken Daum herşeye rağmen bir cevabı vardı "Kadro kalitesi" Bugün için yapılan transferler sonrası her ne kadar hazır olmayan oyuncular da alınmış olsa artık Daum'un "Futbol" sorumluluğu arttı. Adaptasyon süreci tamamlandıktan sonra inşallah bu futbolu izleriz.



     Bugün için merak ettiğim konu Caja'nın kadro olup olmayışı Sestak'ın yükselen performansı sonrası yabancı konusunda Daum'un planlarının alt üst olduğunu düşünüyorum her ne kadar Sestak'a 1 kalemle çizmekten çekinmeceğini düşünsemde malum Sivas deplasmanına 5 yabancıyla gidip Sestak'ı Bursa'da bırakmıştı.



      Transferlere gelirsek tarihi günler yaşıyoruz diyebiliriz. Belki çok yüksek profilli oyuncular alınmadı ama bir amaca, bir programa bağlı kalındığını düşünüyorum. Önceliği yabancılara verelim değerlendirirken ;


      Öncelikle Caja'dan bahsedelim ; Başkan Erkan Körüstan'ın Pablo Batalla ile ilgili yaptığı son açıklamaya baktığımızda "Artık dönmesini bekliyoruz" ve Caja'nın 6 aylık kiralandığını düşündüğümüzde Batalla ile ilgili hala bir beklentinin olduğunu ama istepnesiz de yola çıkılmaması gerektiğini algılıyorum. Futbolculuğuyla alakalı değerlendirme yapacak durumda değilim lakin çok istikrarlı olmadığını görüyoruz. Videolarda izlediğimiz, hakkında okuduğumuz kadarıyla da topla kat etmeyi sevdiğini söyleyebiliriz. Şayet ligin sertliğinde etkilenmeyip bu özelliğini sergilerse Bursaspor'un ciddi anlamda yarasına merhem olacak diyebiliriz.


      Gelelim Fernandao'ya; 1 aydır maç yapmayan bir oyuncu olarak Sivasspor performansı etkileyiciydi ama aynı şeyi Akhisarspor maçı için söyleyemeyiz. Fernandao'a oyunu ileride tutma anlamında ihtiyacımız olan bir oyuncuydu ama beslenmeyen dolayısıyla gol atamayan, istatistik yapmayan oyuncu tutulmaz Türkiye'de o yüzden şüpheli bir transfer olacaktı şayet dün açıklanan transferler olmasaydı. Kanat organizasyonları itibariyle ligin en kısıtlı takımlarından biri olan Bursaspor'da pivot santrafor beklenen etkiyi yapamazdı. Bugün oynanacak Eskişehirspor maçında inşallah form düzeyi yukarı doğru taşınır.


      Taşkın, Ethem, Oğuzhan ve Onurcan transferleri seneye 5 olacak yabancı sayısı için yapılmış transferler diye düşünüyorum. Bu oyuncular ve altyapımızdan çıkarabileceğimiz birkaç oyuncuyla ciddi anlamda bir iskelet kurabiliriz. Volkan ve Sercan transferinden sonra Oğuzhan'ın fazla forma şansı bulabileceğini düşünmüyorum bu sezon. Onurcan'ın zaten önü kalabalık. Formaya en yakın oyuncu Ethem'di onunda 6 hafta sahalardan uzak olacak olması, üzücü. Taşkın dışında önümüzdeki 6 ayda faydalanabileceğimiz bir oyuncu gözükmüyor açıkçası.
 
           

     Gel gelelim transfer sezonunun kağıt üstündeki en kıymetli hamlelerine önceliği Bekir'e vermek istiyorum. Bekir aldığımız oyuncular arasında en hazır oyuncu bugün takıma koysan Eskişehirspor maçında aşağı yukarı bir performans sergileyebilir. Son iki maçta oynadığımız 4-4-2'yi oynamaya devam edeceksek şayet Bekir bu diziliş için altın oyuncu konumunda. Belluschi ve Bekir orta sahası ile oyunun temposunu ayarlayabiliriz ikisinin de asist ve gole yakınlığı itibariyle hücum varyasyonlarımızı arttırabiliriz.


    Ve Şampiyonlar... Volkan Şen ve Sercan Yıldırım zamanında ikisini de eleştirmiş, yermişimdir. Gitmeden önce de Volkan'ın takımın en yetenekli oyuncu olduğunu düşünüyordum ama kafa yapısı kendisini ileri taşımasına yardım etmiyordu. Trabzonspor performansı da bu paralelde gitti ama Bursaspor'da yeni ve güzel bir başlangıç yapacağını düşünüyorum. Acısıyla, tatlısıyla iyi tecrübe edindi Trabzon'da, Bursa'da bu tecrübesini kullanırsa, düne kadar gelmesi için kendini yakan Bursaspor taraftarı da 2 maçta kendini gömmez ise sağ kanat problemimizi ortadan kalkacaktır inşallah. Sercan Yıldırım şüphesi en yüksek transferlerden biri ama yapılan sözleşmenin tam detayını bilmesekte bize yansıyan kısmı akıllıca. Sercan'ın opsiyonsuz kiralanması Galatasaray'a hizmet niteliğindeydi opsiyonun çok yüksek olmaması koşuluyla Sercan oynadığı kadar kıymet görecektir hem taraftarda hem yönetimde. Bu yüzden Sercan'ın sahaya sadece olumlu yönleri yansıyabilir inşallah da öyle olur.


     O kadar yazdık Musa'yı unutuyordum az daha. Musa Çağıran o kadar sessiz sedasız ayrıldı ki kulüpten hala takımda zannediyorum. Emekleri için teşekkür ederim kendisini bizde tutmadı aşı inşallah kendini toparlar ama bu sene ki performansıyla gönderilmeyi sonuna kadar hak etmişti. Hakan Aslantaş'ta geçen sene ki performansıyla gitmeyi hak etmişti ama gidişi bu seneye kısmetmiş. Kiraya giden genç oyuncularda inşallah kendilerini geliştirip dönerler. Gidenler başlığına Yasin ve Tuncay'ın da eklenmesi şart gibi gözüküyor. Kadro şişkinliği ve maaş dengesi açısından Yasin, Tuncay hatta Bekir Sevgi'yi besleme şansımız yok. İnşallah getirmede ki başarılarını gönderirken de sürdürebilir yönetim. Sezon başında ki gönderme performansları şahaneydi mesela.


      Son paragrafi Kaptan'a ayırayım. Önce Ömer Erdoğan ardından Batalla gitti şimdi de İbrahim Öztürk'ün gideceği konuşuluyor. Geçen senenin en iyi defans oyuncusu bu sene yerlerde sürünüyor bunu anlamak güç sadece ilerleyen yaşına bağlamakta ne kadar doğru bilmiyorum. Forma giymek için ayrılmak istemesi anlaşılır aslında yaşı o kadar da çok değil İbrahim Öztürk gibi düzenli yaşayan bir adam için. Lakin ben yine de Bursaspor'da futbola veda etsin isterim her ne kadar yerine Serdar Kesimal'ın geleceği söylense de.

15 Ocak 2014 Çarşamba

Kafa Yapısı

   Kupaya Sivasspor galibiyetiyle başladık. Bu tip turnavalarda hesaplar yenilmemek üzere kurulu oluyor hele bizim grubun güç dengesine baktığımızda lig konumu itibariyle hep birbirine yakın takımlar olduğu için yenilmemek altın değerinde bunun üstüne alınan 3 puan keyifli bir haftanın habercisi oldu.


    Maça iyi başlamadık, iyi oynamadık bunlar artık alışılagelmiş cümleler Bursaspor için aynı şekilde "Ama yenilmedik" kalıbı da. Batalla'nın takımdan ayrıldığı günden bu yana keçiboynuzu tadında orta sahayı daha mücadeleci oyunculardan kuran bunun semerisini de maç kaybetmeyerek alan bir Bursaspor var. Daum'un dün bu şablonu değiştirdiğini söyleyebiliriz. Kadro yapısı olarak 4-4-2'ye hiç uygun olmadığımızı düşünsem de pivot santrafor olarak oynayan yeni transfer Fernandao ve yanında boş alanlara hareket eden Sestak 4-4-2 için ideal forvet hattı diyebiliriz ama bu sisteme çalışan kanat ve pas yapan, tempo ayarlayan 2 göbek oyuncusu gerekiyor ki 1 bu tabire uyan orta saha oyuncusuyla maçı aldık, yürüdük.


   Belluschi'yi parmakla gösterdik ama gecenin bir diğer yıldızı da Sestak'tı. Sestak açık ara bu takımın en profesyonel adamı öyle ki 5 yabancıyla gidilen Sivas deplasmanında takımı Bursa'dan izlemesine rağmen küsmeden, kızmadan ne zaman şans verilse bir performans sergiliyor lakin istikrar problemi onu her zaman +1 yabancı olarak gösteriyor birçok kişinin gözünde. Dün akşamda gitti dediğimiz maçı bir koşusuyla geri getirdi. Hazırlık maçından sonra bu maçta da Ozan Tufan görev yaptı. Maç başında 1-2 "Nerdeyim ben?" dedi belki ama ilk yarı Utaka'ya karşı ikinci yarı Şeyşu'ya karşı dik duruşu, agresif futbolu etkileyiciydi. Zaman zaman yaptığı ileri çıkışlar sonrası "Ozan - Şener arkalı önlü oynasa ne olur?" diye düşünmedik değil.

 
    Maçı kazandık kazanmasına ama oynanmayan futbol insanın canını sıkıyor. Bakınca Sivasspor'un Adem Koçak, Hakan Arslan ve Kadir Bekmezci gibi 3 daha defansif oyuncuyla oyuna hükmetmeye çalışması ve becermesi beni Daum'un kafa yapısını sorgulamaya itiyor. Bilen biliyor Daum geldiğinde yönetimin yıldız transferi demiştim Daum için açıkçası bu kadroyla topladığı puana da saygı duyuyorum ki sezonun yarısında ama öyle ama böyle Batalla'yı da kaybettiğini düşününce sıradan anadolu takımı kadrosuyla kötü puan toplamadı. Ama bugün kafamda soru işaretlerine cevap bulamıyorum. Yapılan transferlere bakıyorum U20 kadrosunun iskeletinden transferler yapılıyor. Elimizde Ozan, Enes, Batuhan gibi kendi yaş kategorilerinde öne çıkan oyuncular var. Daum 60 yaşından sonra öğretmen olmaya mı yönelecek?

    U20 kadrosu demişken yönetimin bu hamlesini doğru buluyorum. Fenerbahçe'nin konfederasyon kupasına katılan ümit millinin iskeletini toplayıp son 10 seneye nasıl damga vurduğunu hep beraber izledik. Bizim ümit milli takımın iskeletini almaya gücümüz yetmez belki ama bir alt kademeki oyuncuları toplayarak kendimize bir jenerasyon yaratabiliriz. Yine dipnot geçeyim bu kadroya öğretmenlik yapacak bir hoca boyut atlatacaktır.

         Tabi bu transferler devam ederken gelip direk katkı koyacak oyuncuları almayı da ihmal etmemek lazım. Caja'yı izleme fırsatımız olmadı direk gömmek doğru değil ama Holmen ile dün çıkan haberleri düşününce Caja'nın da opsiyonlu kiralık bir oyuncu olduğunu varsayarsak Holmen'i de transfer etmeye çalışmak bana mantıklı geliyor. Onun dışında Kazım, Ferhat ile kanatlar hep bi eksik. Ozan İpek'in belli bir standartta döneceği düşünülüyor aynı Oğuzhan'ın patlama yapacağı düşünüldüğü gibi ama ben bunlara güvenmeyi bu sezon için doğru bulmuyorum. Gerçi şu konuda da yönetime yüklenmeyi doğru bulmuyorum. Alabileceğimiz maksimum kanat oyuncusu Volkan Şen'in Ozan'dan daha banko hali yok.Ya da Turgut Doğan'ın son 5 haftayı es geçersek geride kalan 1 sezonda istikrarı yok. Keşke U20'den devam edip İBB'den Cenk Şahin'i alsak ama ona da verecek paramız yok. Karışık işler bu işler yazarken insan içinden çıkıp net bir karar veremiyor. İnşallah yönetiminde verdiği karar camiayı pişman edecek cinsten olmaz.