13 Aralık 2011 Salı

Ne günler gördük biz...


Nerden giriş yaparız, bu kötü gidişatın verdiği moral bozukluğu ile nasıl birşeyler yazıp çizeriz bilmiyorum ama tek bildiğim camia olarak da toparlanamayacak günlere doğru gidiyoruz, tıpkı eskisi gibi…

Aslına bakarsanız biz o günlerde daha istikrarlıydık. Niye mi ? Çünkü alıştığımız bir Bursaspor vardı. Takımda işler istediğimiz gibi gitmeyince başlardık homurdanmaya. Bazı kesimin dediği gibi çapulcu değil, delicesine taraftarız ne de olsa kulüp üzerinde bizimde söz hakkımız var. Biz ne istersek o olur düşüncesi hakimdi ve nitekim de oluyordu. Yönetimi istemiyor muyuz? Gönder gitsin. Hocanın oyun anlayışı bize uymuyor mu? İstifaya çağır oda gitsin. Maalesef bu sezon makus talihimiz yine geldi buldu bizi.

Hiç birşey bizim istediğimiz gibi değil. Aslına bakarsak bizim alışkın olduğumuz Bursaspor'da buydu. Yenilgi serilerinden sonra tribünden yükselen homurdanmalar, camiayı kaosa sürükleyen arayışlar... Yahu şöyle bir düşünelim biz bu takımı seviyoruz hatta birçoğumuz sevmekten de öteyiz. Adı aşk bu eziyetin diyoruz. Peki neden aşkımıza kötü günlerinde bir tekmede biz vuruyoruz ? Aşk demek her türlü kabullenmek değil midir ? Biz kabullenelim demiyorum. Şu günlerdeki mevcut kaos ortamında kendi aramızda bile bölünecek duruma geldik neredeyse. Yok hocacılar, yok yönetimciler diye birbirimizi gruplaştırıyoruz…

Madem ki bizim hayattaki değer piramidimizin en üstünde Bursaspor var, tek bir çatı altında toplanıp el birliği ile ortak paydamız Bursaspor'u tekrar yükseltmek varken bu zor günlerimizde çatlak sesler çıkarmak ne kadar doğru ? Takdiri size bırakıyorum...

Velhasıl kelam gelin hep birlikte tek yürek olarak aşalım bu kötü günleri. Öfkelerimizi bir kenara bırakıp sadece Bursaspor’umuz için savaşalım. Her zaman ne diyoruz biz; Elbet bir gün güler, şehrine ihanet etmeyenler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder