26 Ağustos 2013 Pazartesi

Güzel günler göreceğiz...



Daum ile Eskişehir'de yeni bir sayfa açmıştık ancak ilk maçta kötü şansın yakamızı bırakmamasından dolayı sezona puansız başlamıştık. Dün itibariyle artık umutları yeşertmeye başladığımızı çok rahat söyleyebiliriz.

Galatasaray karşısında dün Bursa'da kaybetmeme istatistiğini sürdürmeye inanmış bir takım ve taraftar vardı. Vojdovina ve Eskişehir maçlarında yokluğunu hissettiğimiz Belluschi sahalara dönmüş, Sestak ise kontenjana takılıp tribüne çıkmış ve yerini Murat Yıldırım'a bırakmıştı. Galatasaray ise Semih Kaya - Gökhan Zan değişikliği dışında klasikleşen 11'i ile sahadaydı.

Maça etkili başlayan taraf tribününde desteğini arkasına alan Bursasporumuz oldu. Rakibi baskı altında tutan ve oyuna daha hakim olan takımımız rakibine devre boyunca sadece 2 pozisyon verdi. Birisinde Frey kalesini zamanında terkedip tehlikeyi önlerken maalesef diğerinde topu ağlarımızda gördük. Devre biterken yenilen bu gol herkesi demoralize etmişti. Üstüne bir de Kamil Abitoğlu'nun yanlı tutumu da buna eklenince maçı çevirmek için ekstra bir güce ihtiyacımız olduğu açıktı.

İkinci yarıya daha iştahlı çıkan takımımız dakikalar geçtikçe rakip kalede baskısını arttırdı. Belluschi'nin direkte patlayan şutu golün habercisi gibiydi. Geçen sezonki maçtada inanılmaz bir şutunu Muslera çıkartmıştı, dün akşam ki şut iki oldu. Seneye Bursa'da Belluschi'nin kesin golü var Galatasaray'a at fava bekle :)

Derken oyuna ilk müdahele Galatasaray kulübesinden geldi, Drogba kenara alınırken yerine Emre girdi. Bu bence bizi rahatlatan bir değişiklik oldu. Bana kalırsa gol atmasına rağmen Burak daha etkisiz bir maç çıkarıyordu. Bu değişikliğin 5 dakika sonrasında Daum hamlesini yaptı ve Enes ile Ferhat'ı sürdü oyuna. Ve genç yıldız adayımız Enes Ünal oyuna girdikten  4 dakika sonra ağları sarsarak tarihe geçmeyi başardı. Golde Civelli'nin Batalla'ya pası, Batalla'nın üstün zeka ürünü asisti ve Enes'in topu ağlara yollamasının ardından abilerinin ona sarılıp golü kutlamasına rağmen topu kaparak santraya koşma çabası gerçekten gerçekleşebilecek en iyi senaryoydu.

1-1'den sonra galibiyete uzanma fırsatı da elimize geçmişti. Ancak Ferhat Kiraz bomboş pozisyonda içeri çıkarmak yerine Muslera'nın üstüne topu vurarak Galatasaray'a soğuk duş yaptırma fırsatını tepmemize neden oldu. Ferhat için inanılmaz şaşkınım bir oyuncu nasıl bu kadar düşüş içine girebilir bilmiyorum. Daha 5 dakika önce Batalla benzer pozisyonda içeri çevirip boş kaleye arkaadaşına gol attırmışken nasıl olurda sen bunu tekrarlayamıyorsun ? Bu pozisyon harici 1 metre mesafeden pası taça atması, yine yakaladığı bir fırsatta hızını kullanıp rakibini geçmesine rağmen topu kaleye doğru değilde dışa doğru sürmesi vs vs. Bir an önce formunu yükseltmesi gerekiyor.

Batalla için söylenecek şeyler tükendi artık, gerçekten onu canlı gözle izlemek büyük keyif ve muhtemelen ileride çocuklarımıza torunlarımıza anlatacağımız bir numaralı isim olacak. Onun dışında dün Murat ve Civelli içinde ekstra yazmak gerekiyor bence. Murat Yıldırım dün gerçekten şahane top oynadı, mevkisi olmamasına rağmen sağ kanadı Şener ile birlikte inanılmaz faydalı kullandı. Civelli ise resmen Eskişehir'de kendi kalemize attığı golün acısını çıkarttı. Golde Batalla'ya verdiği teknik pas, Drogba'ya karşı verdiği mücadele, soğukkanlılığı ve 31.dakikada sarı kart görmesine rağmen maçın kalanında da kırmızı kart korkusuyla sinmeyerek aynı seviyede mücadele etmesi hepsi takdire şayan hareketlerdi ama bence maçtaki en güzel hareketi 88.dakikada Ferhat'a attığı ters toptu. Benim diyen orta saha oyuncusunun atamayacağı incelikte bir pastı. Umarım onunda formu hep böyle yükselerek devam eder.

Son satırlara doğru Enes'e de yer ayıralım. Dün gerçekten çıktığı ilk lig maçında gol atarak rüya gibi bir başlangıç yaptı. Golden sonra abileri ona sarılırken onun topu alıp santraya koşması ayrı bir güzellikti. Sezon öncesi Avrupa'ya mı gidecek burada mı kalacak sorusu çok kafaları kurcalasada Enes bunlardan etkilenmeyerek genç yaşta profosyonel bir davranış sergiledi. Geçen sene gerek Vakıfköy'de gerek Antalya'da finallerde canlı izlediğimiz, orada attığı gollerle 20-30 kişiyi sevindiren genç adamın artık Bursa Atatürk Stadı'nda binlerce insanı, şehirdeki milyonları sevindirmesi inanılmaz gurur verici bir olay. En güzelide Enes daha yolun başında olduğunun bilincinde. U17 Milli Takımının kadrosu açıklanıp kendisi yer alamayınca biraz konuşma fırsatımız olmuştu, teknik heyetin iziniyle Milli takımdan affı istenmiş ve yollanmamış. Eğer Milli Takıma gitseydi dün kadroya olamayacaktı ve bu gol ona kısmet olmayacaktı. Ama çok şükür bu güzellik hem ona hem de bizlere nasip oldu. Artık daha çok çalışmalı ve çıtayı hep yukarı taşımalı, bunu yapacak güç ve yetenek onda mevcut.

Önümüzde artık Antalyaspor maçı var Milli Takım arasına girmeden bir galibiyet alıp Beşiktaş JK maçı öncesi iyice özgüven kazanmalıyız. Güzel günler göreceğiz...

Kaçanlara Üzülmek...



Avrupa Kupalarındaki hüsrandan sonra lige Daum'la start veren ama ilk maçında basit bir hata yüzünden sahadan boynu bükük ayrılan Bursaspor, bu sezon sahasında ilk maçına çıkıyor. Rakip yıllardır Bursa'da puanları bir arada göremeyen Galatasaray...

Eskişehirspor karşılaşmasında ilk yarıdaki oyun umut vaadetmişti ama gel gör ki dün akşam oynanan oyun neden Avrupa'dan elendik ki (!) dedirtti.

Kaleden ileri uça kadar herkes elinden en iyisini vermeye çalıştı;

Frey'in sürekli maçın içinde oluşu ve iki pozisyonda ceza sahasının dışında topa müdahale etmesi herkes adına güzel bir gelişme,

Taiwo defansif anlamda Bursaspor formasıyla en iyi maçını çıkarttı, her geçen gün oynadığı oyunun üstüne koyarak devam ediyor ama bariz bir şekilde Tuncay'la oyun karakterleri birbirini tutmuyor ve anlaşamıyorlar.

Civelli geçen hafta yaptığı hatadan sonra tepki toplamıştı ama dün akşam biraz olsun gönülleri ferahlattı. Gerek tatlı sert futbolu, rakiplere yerinde müdahaleleri, terse attığı milimetrik uzun toplar muazzamdı. Bu şekilde devam ettikten sonra İbrahim'le güzel bir ikili olurlar.

İbrahim sezonun ilk haftalarında bir iyi bir kötü performans sergiler, dün akşam da istediğimiz beklediğimiz İbrahim'i sahada gördük. Hatta bir kaç pozisyonda topla ileri çıkmaya çalıştı.

Ne tesadüftür ki Murat geçen sezon Galatasaray karşısında sergilediği ekstra performansı yine bir Galatasaray karşısında sergiledi. Ne yazık ki bu performansı devamlı değil, keşke bu performansında süreklilik sağlayabilse.

Belluschi bambaşka bir futbolcu Batalla ile mükemmel saha içi ikili oluyorlar. Bellucshi'nin sakatlıktan zımba gibi dönmesi bizim açımızdan mükemmel bir gelişme, yanına bir tane sağlam bir takviye yapılsa daha da ön plana çıkacaktır. Batalla her zamanki gibi dilimizi ısırtmaya devam ediyor. Enes'e çıkardığı al da at dercesine pası muazzamdı. O pozisyonda herkes kaleyi düşünecekken o bomboş olan Enes'e verdi pasını ve Enes'in adını tarihe yazdırdı.

Enes için bir kaç cümle yazmazsak ayıp olur;

Akademi liglerinde sayısız maçını Vakıfköy Orhan Özselek Tesislerinde izledim, Enes'in futbolunu iyi bilenlerden bir tanesiyim. Son vuruşları, driplingleri ve bunun yanında attığı frikiklerle ön plana çıkıyordu. Sürekli daha üst kategorilerinde oynaması gerektiğini savunurdum ve çıktığı iki U18 maçında attığı gollerle ben burada da oynarım arkadaş dedirtmişti.

Enes daha çok genç ama en büyük avantajı eski bir futbolcu olan stoper babası. Karakteri de sağlam bir futbolcu, güzel günler var önünde umarım Allah sakatlık bela vermezde Bursaspor'a faydalı bir futbolcu olur.

Daum'un dediği gibi takımın yaşadığını gördük ama bu demek değil ki transfer gerekmiyor. En az iki adam lazım takıma direkt ilk onbir oynayacak adamlara. Umarıım yönetim yakın zamanda bitirir bu işi.

Maçın özeti olarak beraberlik golünden sonra Enes'in golden sonra topu alıp santraya yönelmesiydi, sahada ezici üstünlük sağladık ama maalesef bu skora yansımadı. Oyun tatmin edici ama sonuç benim için üzüntü verici, aynı futbol anlayışıyla güneyden sezonun ilk galibiyetini almak dileğiyle...

Bizim Çocuk



Herhalde Türkiye'deki hangi çocuğa sorsanız, hayali futbolcu olmak, ve ilk maçının son bölümlerinde gol atmaktır. Geceleri yatmadan önce kurulan hayalde de, mahalle maçında da bu böyledir.

Ama bence Enes'in hayal kuracak vakti bile yoktu. Akademi liglerinde üst üste antrenmanlar, maçlar, turnuvalar, bitmek bilmeyen milli takım kampları, -olduğu kadar- eğitim hayatı... Enes bir rüzgara kapıldı ve 16 yaşında kendini A takımda buldu.  Maç günü oynayacağını ikimiz de bildiğimiz halde "Ender Çay Bahçesi'ne geçersin, maçı orada izlersin." demiştim. Ama saatler sonra tarihe geçeceğini ikimiz de bilemezdik.. İlk maçında golünü atmış olması, eminim üstündeki baskıyı hafifletmiştir. Şimdi sıra bizde.

Lütfen Enes'i sömürmeyelim ve Enes'i birazcık Enes'le başbaşa bırakalım..

Kapanışta da Enes'e birkaç söz edelim. Selametle.

...

Olur da gidersen öbür kıtaya, ileride bebekler ismini taşırsa, şifreli kanallarda, yabancı cümlelerde adın geçerse, "Bursa'ya Dönüyor" dedikodusu sararsa gazeteleri, ama bizi cennete taşıyan kupalarda olmazsa gözün... Bil ki sen hep bizim çocuksun, canın sağolsun.

Tolgahan Aydınlılar

18 Ağustos 2013 Pazar

No Belluschi No Party



Avrupa Ligi'ndeki Vojvodina rezaleti sonrası değişen teknik heyetle birlikte yeni umutlar yeşerterek ekran karşısına geçtik Eskişehir maçı için. Ancak 90 dakikanın sonunda biraz daha dibe battık.

Daum Vojvodina kadrosunda iki değişikliğe giderek orta alanda Murat yerine Musa'ya, sol kanatta Ferhat yerine Tuncay'a formayı vererek maça başladı. Açıkçası oyun anlayışımız direk beraberliği elde tutup olursa 1 tane kontradan veya duran toptan denk getirip galibiyete uzanmak şeklindeydi. Kaldı ki o beklediğimiz gole 11.dakikada çok yaklaştık, köşe atışında Pinto'nun 90'a giden kafa şutunu Boffin güzel çıkardı ve maçı dengede tuttu. 85.dakikada kazandığımız penaltıya kadarda en net gol girişimimiz buydu zaten.

Eskişehirspor ise bizim kadar olmasada vasat bir oyun sergiledi maç boyunca ama önce Civelli ardından Erkan Zengin faktörü 75'ten sonra devreye girerek maçın kopmasını sağladı. Açıkçası gol dakikasına kadar Civelli hatasız bir maç çıkartıyordu, gol anında da ''en kötü karar, kararsızlıktan iyidir'' tezinin canlı örneği gibiydi resmen. Vursam mı vurmasam mı tereddütleri arasında yapabileceği en kötü vuruşu yaparak 0-0 giden maçta Eskişehir'i öne taşıdı istemedende olsa. Bu savunma arasındaki uyum sorunundan daha çok dert yanacağız bu gidişle, neticede takım savunmasını oluşturan 5'liden (kaleci + defans 4'lüsü) 3'ü bu sezon ilk kez yan yana geldi bu sıkıntıları umarım en kısa zamanda aşarız.

Civelli'nin içeri vurduğu topta ortayı yapan Erkan Zengin 4 dakika sonrada bu sefer sol kanattan yüklendi Şener'i dar alanda çalımlayıp ortasını kesti ve maalesef Vojvodina deplasmanında olduğu gibi yine rakip hücumcuya kafayı vurduran İbrahim olunca skor 2-0'a geldi ve maç koptu.

85'te NDiaye'nin kıyağı ile kazandığımız penaltıy Pinto kaçırdı maalesef ancak kaçırmasada maçın seyri çok değişmezdi kalan dakikalarda. Neticede koca 90 dakikada %100 lük diyeceğimiz bir pozisyona giremeden tamamladık. İlk yarı bir kornerde Pinto'nun kafası, ikinci yarı bir kornerde kazandığımız penaltı dışında akla gelen ufak tefek bir iki atak daha var o kadar. Musa - Şamil ortasahasıda bekleneni veremedi doğal olarak. Her topu yana oynayan, topu ayağına aldı mı dikine değil paralel olarak top süren Şamil ile rakibin her feykine kıçını dönerek çalım yiyen Musa ile üretken olmak mümkün değil zaten.

Umarım ve dilerim ki Belluschi en kısa sürede sakatlığını atlatıp takıma döner onsuz hakkaten beter haldeyiz. Yerine bir Musa oynuyor bir Murat oynuyor hepten sinir hastası oluyoruz. Kişisel kanaatimi söyleyeyim bu takımda Belluschi'nin alternatifi olacak tek adam Emre Pehlivandır. Ancak bu senede forma yüzü görmesi zor gözüküyor, kiralık gitmeside muhtemel bence.

Artık ümitler Galatasaray maçında, inşallah galibiyet hasretimizi dindiririz ve biraz olsun battığımız şu bataklıktan çıkıp camia olarak nefes alırız.

11 Ağustos 2013 Pazar

Siyasetin kucağındaki oyun : Futbol

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ın Zaman gazetesine verdiği röportajdaki şu cümlesi kafama takıldı, biraz içimi dökeyim istedim.

Suat Kılıç : "Futbol taraftarı arasına siyasi nifak sokanlar, bedelini öder. Kanunda bedeli neyse. Stadyumlar siyaset yeri değil.''

Gezi Parkı muhabbetlerinin stada taşınıp siyaset yapılması ihtimaline karşılık açık açık tehdit edilmiş futbolseverler. Eyvallah diyelim ve devam edelim yazıya...



30 Nisan 2011 tarihli bir haber fotoğrafı kısaca haber özeti : 
AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, "Samsunspor'un Süper Lig'e çıkmasını sevinçle karşılıyoruz. Verdiğimiz emeklerin karşılığını aldık''

Link : http://www.mysamsun.com/haber/samsun-haberleri/1129/



23 Ocak 2013 tarihli bir haber. Ozan İpek, Mersin İdman Yurdu ile kiralık olarak sözleşme imzaladı haberi ve o haberden biraz kesitler;

'' 'Bir Bakanın futbolcu transferiyle ne işi var-' diyorlar. Mersin İdmanyurdu'nun her zaman yanında olacağım. Nobre'nin transferinde de kendine görev edindiğini hatırlatan Bakan Çağlayan, ''Bir Bakan olmanın bilinci ve sorumluluğu içinde yapmam gerekenleri yaptım. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Bursaspor ve Gençlerbirliği'nin başkanlarını 25-30 senedir tanıyorum. Bu işlerde onlar nezdindeki hatırımız etkili oluyor. Ancak, futbolcunun transferinin kaça yapılacağı benim işim değil. Ben futbolcunun takıma gelmesi konusunda gereken konuşmaları yapıyorum.''

Mersin İY Başkanı Ali Kahramanlı : ''Daha sonra Sayın Bakanımızı devreye soktuk. Bakanım Mersin'e geldi geleli Nobre, Culio ve sonunda Ozan'ın transferi oldu. Bakanım her şeye rağmen bu yoğun programında bize zaman ayırdı. Kendisine çok teşekkür ediyoruz''

Ozan İpek : ''Bakanımızın araya girmesi transferde etkili oldu.''

Link :  http://tr.eurosport.com/futbol/super-lig/2012-2013/super-lig-ozan-ipek-mersin-idman-yurdu-ile-imzaladi_sto3588678/story.shtml



8 Temmuz 2008 tarihli bir haber fotoğrafı daha. Sergen Yalçın Eskişehirspor'a imza atıyor. İmza törenine katılan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Eskişehirspor'a yerli Alex'i aldığını belirterek, Süper Lig'e çıkması durumunda Eskişehirspor'a Ronaldinho'yu da getireceğini söylüyor.

Link : http://arsiv.sabah.com.tr/2007/07/08/haber,2766431BF9BE41D5B98131BE864325CE.html



Geçtiğimiz haftanın haberi. Şanlıurfaspor sezon açılışı ve mikrofon Faruk Çelik'te. Açılıştan bir gün önce Şanlıurfaspor'a imza atan Sercan Yıldırım'ın açıklamaları ise şu şekilde ; ''"Transferimde emeği geçen sayın Bakanıma (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik) ve kulüp yöneticilerine teşekkür ediyorum.''

http://www.fotospor.com/haber_sercan-yildirim-neden-bakana-tesekkur-etti_133525


Örnekleri çoğaltmak  mümkün ancak  pazar pazar daha fazlası içimden gelmiyor. Biz de taraftar olarak futbolumuzun içinde siyaset istemiyoruz ancak bunu stada sokan  taraftarlar değil sizlersiniz. Önce siz siyasiler (hangi partiden olursa olsun) bu yukarıdaki örnekleri vermeyeceksiniz, seçim mitinglerinizde boynunuza atkı takmayacaksınız. Ki daha sonra ''Stadyumlar siyaset yeri değildir'' diyebilesiniz. Aksi durumu ''Biz yaparız, siz yapamazsınız'' demekle eşdeğerdir.

Oldum olası siyaseti sevmemişimdir, hele ki şu hayatta haz aldığımız yegane şeylerden olan futbolun içine girmesinden nefret ederim. Keşke Bakan Kılıç'ın dediği gibi siyaset ile futbol hiç yanyana bile gelmese. Kulüp başkanları ile milletvekilleri/bakanlar içli dışlı olmasa, onlara forma hediyeleri verilmese, x partinin gençlik kolları veyahut il başkanları tesis ziyaretleri yapmasa...

Pazar pazar bu kadar hayal yeter heralde, şimdi gerçek dünyaya, kirlenmiş futbolumuza dönebiliriz... Kalın sağlıcakla.


twitter.com/EKoncak

9 Ağustos 2013 Cuma

Zehirli Bayramlar...



Olmadı... Bu sefer de başaramadık. Son 3 senedir olduğu gibi geçmiş sezonun 34 maçlık emeğini bu sefer 2 maç ile çöpe attık. Rakip Vojvodina, oynadığın 2 maçta skorlar 2-2 ve 0-3. Hey gidi şampiyon Bursaspor... Değerlendirmeye geçmeden önce ben Vojvodina'yı tebrik etmek istiyorum, adamlar geldi burada çatır çatır oynadı, kendilerini yalnız bırakmayan 50-100 taraftarını güle oynaya Sırbistan'a yolladı. Her ne kadar ikinci yarı çok süreye oynasalarda objektif bakınca olması gerekeni yaptılar. Geçen sene aynısını Hollanda'da biz yapsaydık gruplardaydık.

Maça dönelim kalede beklendiği gibi Frey, geri dörtlü Taiwo, İbrahim, Civelli, Şener, önlerinde Şamil-Murat ikilisi, kanatlarda Ferhat ile Sestak ve hücum hattı Batalla-Pinto. Kağıt üzerinde bakınca göze çarpan ilk yer Şamil-Murat ortasahası. Bu isimleri yan yana tahtaya yazarken Hikmet Hoca ne hissetti çok merak ediyorum. Sadece şu seçim ile alakalı twitter'dan iki yorum kopyalayıp herşeyi özetlemek en güzeli;


Şamil gol lazım olan hiçbir maçta fark yaratmaz demiştim.Murat Şamil ortasahası küme düşmeme mücadelesi veren takım ortasahası....


Bu takımın bugünkü orta sahası 2 sene önce küme düşen Samsunsporlu Murat Yıldırım, geçen sene küme düşen Ordusporlu Şamil. Ne bekliyorduk ki?

Sakat Bellucshi'nin yerine takımın İlkay Gündoğan'ı (!) Murat Yıldırım hamlesi tutmayacağı belliydi. Bu takımda Belluschi'nin  stiline en yakın oyuncu Emre Pehlivan iyide kamp dönemi geçirdi ama adam bugün ilk 18'de yok. Gerçekten şu sezon öncesi kampları gözümde önemini gitgide yitiriyor. Kampta oyuncuların form durumu ne olursa olsun oynayan adamlar hiç değişmiyor... Hadi Emre'yi de geçtim bir zamanlar NDiaye'nin Edu'nun oynadığı mevkiye Şamil'i  falan yeterli görüyoruz benim bunu aklım almıyor.

Dünün şüphesiz saha içindeki en büyük eziyetinide Batalla çekti. Murat ile Şamil Frey, İbrahim, Civelli üçlüsünden aldığı topları ya geriye ya beklere oynayınca topu kendi sahamızdan alıp hücuma götürmeye çalışmak Pablo'ya düştü. Hal böyle olunca da ister istemez hücumda etkinliğimiz neredeyse sıfıra düştü. Pinto bile topla orta sahada veya kanatlarda buluşuyor ve topu üçüncü bölgeye taşımaya uğraşıyor. Bunların sorumluları hep saha içinde görevini yap(a)mayan sorumsuz futbolcular. Yeri gelmişken ben Pinto'nun kalmasından yanayım, adamı ceza sahası içinde topla buluşturabilecek bir orta saha yaratırsak onunda performansı artacak bu kesin. Taiwo konusunda ise ıslıklayanlardan olmasam bile hayal kırıklığına uğrayanlardanım. İkinci yarı biraz toparlansada ilk yarı performansı Vederson'u arattı resmen.

Bu kadar rezil bir futbol oynamamıza rağmen turu ayağımıza getirecek fırsat kesinlikle 59.dakikada Sestak'ın direğe nişanladığı toptu. O gol olsaydı (bu varsayım üzerinden yazmak çok züğürt tesellisi ama) bence hem tribün hem takım ateşlenebilirdi ve en azından maçı 2-2'ye taşıyıp uzatabilirdik.

Neyse tek tek oyunculara sallarsak yazının sonu gelmeyecek bu belli. Yaşadığım üzüntü ve hayal kırıklığının tarifi yok, sen bütün sezon çalış didin UEFA'ya git 2 maç yap ülkene dön. Bir değil, iki değil yahu bizede yazık.

Hikmet Hoca'nın hala görevde olmasıda ayrı bir komedi. Bu takım 20 Haziran'da topbaşı yaptı ve 50 gün geride kaldı. Bu mudur yani ? Hani ilk geldiğinde demiştin ya Hocam ''Bizim maç kazanmamız lazım'' diye. Tüm sezonu etkileyecek olan Vojvodina maçlarında 5 gol yedik, birinde beraberliği zor kurtarık öbüründe sahada ezildik.  Bi zahmet gereğini yap artık. ''Bize Bursaspor gibi donanımlı bir takım vermediler ki'' demecinde anlamalıydık zaten herşeyi, sana neden böyle takımların verilmediğini. Dünde yazdım sosyal medyadan acı ama gerçek ''Hikmet Hoca'nın bizi Avrupa'da taşıyacağı en yüksek yer (!) Seefeld'ti. Onu da yaptı sağolsun fazlasını beklemek hayalcilikti...''

Şunu da unutmadan ekleyim. Hikmet Hoca'nın yollanması taraftarıyım ancak yerine Şifo Mehmet falan gelecekse Hikmet Hoca'nın en büyük savunucularından biri olurum. Şimdilik sahaya yansıtamasakta elimizdeki kadro kalitesi belli bunu gidip Şifo'ya emanet edeceksek kapatalım kulübü gidelim.

Bir de yönetime değinmek istiyorum, dün maçı terketmeleri büyük rezillikti. Ha futbolcular maç oynanırken sahayı terkedip soyunma odasına gitmiş ha maç oynanırken yönetim tribünü terketmiş. Takımı ilk mağlubiyette, ilk protestoda yalnız bırakmak yakışmadı. Hele ki Bursaspor'un maçlarını canı pahasına izleyen bir Başkan'dan görevi devralmışken...

Uzun lafın kısası zehir olan bir bayram, yeni sezona dair beklentilerini 2 maçta minimuma indirmiş taraftar, kaosa sürüklenen bir Bursaspor... Allah sonumuzu hayır etsin.

twitter.com/EKoncak

6 Ağustos 2013 Salı

Pilot takım kime hizmet edecek ?



Dün Olay gazetesinde çıkan ''Karaman’ın oğlu Yeşil Bursa’da'' haberine tepki olarak yazılmıştır diye notu en başa düşelim.

Haberin içeriği şu ; 

''Teknik Direktör Hikmet Karaman’ın Manisaspor’da kalecilik yapan oğlu Ömer Faruk yeni sezonda pilot takımda forma giyecek.Bursaspor’un pilot takımı olarak önümüzdeki sezon Spor Toto 3. Lig 1. Grup’ta mücadele edecek olan Yeşil Bursa ilk transferini kaleye yaptı.
Teknik Direktör Hikmet Karaman’ın oğlu olan ve Manisaspor A2 takımında forma giyen Ömer Faruk Karaman iki haftadır yeşil beyazlı takımla antrenmanlara çıkıyor.
İdmanda geçirdiği hafif sakatlık nedeniyle Balıkesirspor ile oynanan ilk hazırlık maçında forma giyemeyen 23 Temmuz 1992 Berlin doğumlu Ömer Faruk, Manisaspor formasıyla U 18 Ligi’nde 13, A 2 Ligi’nde ise 18 maçta forma giydi.
Ömer Faruk meslektaşları İbrahim ve Sercan Şen ile forma rekabeti yapacak.''

Görüşümü çok net belirteyim; mide bulandırıcı bir haber. TFF'den geçmişine bakayım dedim kaleci kardeşimizin. 14 yaşında futbola Selimiye Kulübü'nde başlamış. 3 sene sonra 2009-10 sezonunun başında ilk transferini babasının başında olduğu Ankaragücü'ne yapmış. Burada 1.5 senede 13 kez U18 kategorisinde maç oynamış.  Ardından 2.transferini ise 2010-2011 sezonunun devre arasında yine babasının başında olduğu Manisaspor'a yapmış. Orada ilk yarım sezonunda A2 Ligi'nde 9 maç, ardından 2011-12 sezonunda ise yine 9 kez A2 maçında forma giymiş. Geçtiğimiz sezon ise hiçbir resmi maçta oynamamış. Ve Olay Gazetesi'nin haberi doğruysa bu kaleci kardeşimiz kariyerinin 3.transferini yine babasının başında olduğu kulübe yapacak.

Ben bunun doğruluğuna açıkçası inanmak istemiyorum. Bursaspor Kulübü'nün pilot takımının misyonu Bursaspor'a oyuncu yetiştirmek olmalı, başka türlüsü insanları soğutur. Eğer ki amaç Bursaspor'a oyuncu yetiştirmekse o kulüp kimsenin babasının çiftliği değil. Yok bu amacı taşımıyorsa sağda solda ne kadar lisanslı eş dost akraba varsa buyursun gitsin oynasın.

Bursaspor Kulübü'nün 1999-1994 arası doğumlu tüm kalecileri Milli takım oyuncusu. Tabiki çok ufakları Yeşil Bursa ayarında değil ancak pilot takımın varsa kaleci ihtiyacı 1 senedir sadece idmanlarda kalecilik yapan Bekir Sevgi'yi yollayalım gitsin oynasın. Ya da verelim Okan Kocuk'u A Takımda 4.kaleci olup A2'de oynayacağına gitsin orda forma rekabetine girsin. Böyle bir dünya yok yani, benim altyapımda bu arkadaşın 21 yaşına kadar oynadığı maçı tek sezonda oynayan adamlar varken bu transfer büyük tutarsızlıktır. Ve umarım bu haber doğru çıkmazda bizim pilot takımımız üzerine hayallerimiz beklentilerimiz sekteye uğramaz...

twitter.com/EKoncak

2 Ağustos 2013 Cuma

Merhaba Yeni Sezon

Bursaspor için zor bir sezon sonu geride kaldı ve resmi olarak dün akşam Sırbıstan'da yeni sezona merhaba dedik.

Kongre, yönetim, teknik ekip, transfer derken geride 2.5 aylık bir süreç bıraktık, bana göre 2.5 ay çok uzunmuş gibi geldi, çok uzun sürdü değil mi?

Maç hakkında Cüneyt söylenecek söz bırakmamış ben sadece bir kaç isim hakkında bir şeyler yazıp genel olarak bazı konuları ele almak istiyorum.


Sezona yeni umutlarla başladık ve isimleri futbol piyasasında iyi bilenen isimler kattık kadromuza. Dün akşamki bir kaç performansa göz atacak olursak;

Frey; Carson'un gidişi sonrasında boşalan kaleyi devraldı ve maça (pek görev düşmese de) iyi başladı fakat gelen ortaya yaptığı müdahalesinde rakip beraberliği yakaladı. Bir tecrübe abidesine gerçekten yakışmadı.

Taiwo; kendisinden en çok verim almayı umduğum isimlerin başında geliyor. Sol bek mevkisinde dünyada adı bilinen isimlerinden ama nedense dün akşam kardeşi falan mı vardı da bize gazladılar diye düşünmeden edemedim. Attığı golde beraberliği sağlayıp tabiri caizse kendisini kurtardı diyebiliriz. Ayağına her gelen topta önünde boş alan olmasına rağmen üstüne basıp uzun top atma sevdasını tribünler kaldıramaz söyleyeyim. Bir diş çekili olan en frenini indirmesi lazım.

Civelli; Muhtemelen kaptan İbo'nun dünkü halini görünce bu şekilde gelir mi sezon sonu diye sormuş olabilir kendi kendine, birisi iletsin kendisine İbrahim sezona bu şekilde başlayıp 8. haftadan sonra düzeliyor. Canlı gözle izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum, güzel bir maç çıkardı.

Şamil; kendisiyle ilgili bir düşüncem olmadığı için sahadaki mücadelesi göze hoş geldi ama insan sormadan edemiyor Murat'tan Musa'dan hatta ve hatta Adem Koçak'tan ne farkı vardı?

Tuncay; olmuyor abi olmuyor. Takım, taraftar, puan vs. için değil sadece hak vermek için oynasan daha iyi oynarsın herhalde. Kamp yesin o zaman düzelir diyenlerdendim ama yine bana hüsran yine bana hasret var.

Battalla Belluschi oynamaya başladığı zaman bu takım her şeyi yapabiliyor fakat geçen sezon ki performansı sahaya yansıtacağı garanti mi bu isimlerin? Oyuna müdahale edecek, gerektiğinde ön plana çıkabilecek bir oyuncu şart. Allah onlara kaza, sakatlık, form düşüklüğü vermesin. Alternatif olarak en azından bir tane isim olması gerekiyor.

Kulüp içerisine personel olarak transfer yapanların bu eksikliği görmemesi ya da görmezden gelmesi çok enteresan gerçekten.

Evet birde bu konu var kulübümüz kurumsal bir kimliğe bürünüyordu değil mi? Bursa'nın en kurumsal firmalarının başında Sütaş geliyor ve korkarım ki yönetimimiz de Sütaş'ı örnek almış kendine, çünkü kurumsal bir çiftlikten başka büründüğümüz bir yapı göremiyorum ben. 

Bu turu öyle ya da böyle bir şekilde geçeceğiz -ki dün akşam sahadan beraberlikle ayrılan oynanan futbol değil adamlara bıraktığın ismindi- korkarım ki transfer yapılmazsa, şans yardım etmezse ve geçen seneki hatalar tekrar edilirse Avrupa Ligi gurupları yine bizlere hayal olacak.


Oraya kadar giden ve takımı yalnız bırakmayan herkesin emeğine sağlık. Var olun...

İlk Elin Günahı Olmaz


     Sezonu UEFA Kupası 3. tur Vojvodina deplasmanıyla resmi olarak açmış olduk. Benim için sezonun başlangıcını en iyi anlatan başlık bu olduğu için başka bir başlık bulmaya uğraşmadım.

  
     Sırbistan'dan 2-2 lik beraberlikle döndük aslına bakarsak maçın hakkı bu değildi ama 2-2 de böyle çift ayaklı maçlar için kötü skor değil enseyi karartmadık yani. Maçtan önce 4+6+0 taktiğiyle başlayacağımız konuşuluyordu. Gerek Pinto'nun gözden çıkarılmış görüntüsü gerekse de Vojvodina'nın en etkili hücum silahı kontra atak olması bu dedikodunun altında yatan sebeplerdi ama Hikmet Karaman klasik diyebileceğimiz 11 imiz ile çıktı sahaya. Bence doğru olan da buydu gerek Bursaspor'un bir sistemi olması açısından gerekse de toplam kalite açısından Batalla-Pinto'nun aynı anda sahada olmasını doğru buluyorum.


    Klasik ilk 11 dedim Frey, Civelli, Taiwo ve Şamil olmak üzere 4 yeni isim vardı sahada. İftar sonrası telaşıyla televizyonun karşısına oturduk ben maçı açtığımda 2. dakika oynanıyordu sanırım maçın başında Sestak ile pozisyona girmişiz, sezonu hızlı açmışız. Devamında Aboubakar ile sol kanattan yüklendiğini gördük Vojvodina'nın ama Şener hiçbir pozisyonda yılmadı hep ayakta kalmayı başardı. Frankurt maçında endişe veren Şener'den sonra Aboubakar gibi atletik bir oyuncunun karşısında dik durması önemli bir sınavdı. Bu kanatta istedikleri etkinliği gösteremeyince sürekli sağ kanadı kullanmaya başladılar. Taiwo ilk yarı bu kanadın etkinliğini bir hayli yavaşlattı. Vojvodina için akılda kalan tek pozisyon savunmanın yaptığı bir hata sonrası Frey'in açılıp pozisyonu engellemesiydi. Biz yine Batalla'nın ayağına bakarak başladık oyuna, maçın başında da Batalla fazla top kaybı yapınca istediğimiz etkinliği sağlayamadık. Dakikalar ilerledikçe daha fazla top çevirdik ve daha etkin ataklar yapmamıza sebep oldu bu durum ama buna rağmen yardımlaşmada ciddi eksiklerimizin olduğunu görebiliyoruz. Penaltı pozisyonundan önce Pinto bir gayret topu kazanıyor, sağa çekiyor, sola çekiyor yardım gelmiyor sol kanattan. İlk yarı itibariyle Pinto'nun top tutmada gayretli olduğunu söyleyebilirim. Maç öncesi en önemli 2 kozumuzu Batalla ve Belluschi'nin elektriğiydi ve maç boyu sadece 2 defa birbirlerine akım verebildiler. İlk pozisyonda bu akım penaltıya sebep oldu. Penaltıyı kazanan Batalla klas bir penaltıyla takımımızı öne geçirdi.


    İkinci yarıya daha kontrollü başladık. 65-70 dakikalarda artık Vojvodina'nın tamamen ümidini yitirdiği gözüküyordu, top kayıpları arttı, ikili mücadelelerde etkinlikleri azaldı o dakikalarda Hikmet Karaman Tuncay-Ferhat hatta Murat-Şamil değişikliğini yapsa bence turu Sırbistan'da geçmiştik ama futbol güzel oyun top gol olacağım derse oluyor. Vulicevic orta yapayım derken golü buldu ve bir anda elektroşok yemiş gibi oldu Vojvodina gol sevinciyle beraber inanılmaz bir dinanizm geldi takıma. Bizde bir o kadar kötü gözükmeye başladık. Otoban yaptıkları sağ kanattan güzel bir orta savunmanın dengesiz yakalanması, İbrahim'i de kötü pozisyona soktu o da yükselemeyince maç öncesi istim üzerine olan Aboubakar 2. golü buldu Vojvodina adına.


   2-1 de beni korkutan bir skor değildi çünkü güvendiğimiz adamlardan hücum anlamında hiç verim alamamamıza rağmen maçı alacak pozisyonları üretmiştik yine böyle Batalla-Belluschi organizasyonunda Delac'a takıldık. Lakin bariz kalite farkımız var son 5 dakika biraz yüklendik, 90. dakikada olsa da golü bulmayı başardık, skoru tayin ettik.


    Bayramın ilk günü Bursa'da ağırlayacağımız maçın özlem ile çok farklı bir atmosfer olacağını düşünüyorum. Bu turdan endişem yok ilerleyen turlar için ise takviyeye ihtiyacımız var dahası dün sahada 7 yabancı vardı asıl lig için takviyeye ihtiyacımız var. Hikmet Karaman'ın elini güçlendirecek hamlelere ihtiyaç var.


     Sahada yeni transferlerden en göze batan bence Civelli'ydi. Frey yediği gollerle eleştiriliyor. Benim bildiğim Frey maç alan bir kaleci mesela dün Vojvodina baskın oynasa belki hiç gol yemezdi. Şut değil gol kurtaran cinsten bir adam ama bu tip sakarlıkları her zaman olmuştur zaten olmasa İtalya'da Buffon ve Toldo ile beraber anıldığı dönem adı üzerlerine yazılırdı. Taiwo ilk yarı bence iyiydi ama 2. yarı önünde oynayan Tuncay'ın ve Vojvodina'nın etkili ayaklarının etkisiyle oyundan düştü ve kötü gözüktü ama sahada duruşu, bakışı ümit vaad ediyor. Şamil profesyonel bir oyuncu Orduspor'da neyse bizde de o ama bu tip oyun ile Bursa'daki maçlarda homurtulara engel olması kolay değil zira Adem'in geldiği dönem sezon başı performansı Şamil'den üstündü ama Adem'in şehirden nasıl gönderildiği ortada. Eskilerden Şener, İbrahim ve Batalla görevini yaptı diyebiliriz.


    Eleştiri muhakkak olacak ama daha ilk maçtan kantarın topuzunu kaçırmamak lazım nihayetinde sezon açılış maçımızdı benim takıma hala güvencim tam lakin daha yukarısını hedef koymak için önümüzdeki 1 hafta Yönetimin, Hikmet Hoca ve oyuncularından fazla çalışması gerekiyor. Transferler bitmeli zira playoffta her ne kadar seribaşı olsakta kiminle karşılacağımız belli olmaz. Yeni bir hayalkırıklığı bu şehrin en korktuğu şeylerin başında geliyor.