30 Kasım 2013 Cumartesi

Tabela bizden yana




Fenerbahçe, Sivas mağlubiyetleri üstüne Pablo krizinin peşinden Kasımpaşa beraberliği derken çalkantılı günler geçiren camiamızda dün Elazığ’da alınan 3 puan bir nevi pansuman oldu. Ancak alınan 3 puana rağmen ortaya konan oyun ben dahil bir çok kişiyi tatmin etmedi. Aslında ortaya konan oyuna bakmaksızın alınan 3 puan sevindirici ancak daha sezonun ilk çeyreği itibari ile düştü gözüyle bakılan Elazığspor karşısında bu kadar ezilen bir Bursaspor buruk bir 3 puan sevinci yaşattı.

Kasımpaşa ilk 11’inden Murat ve Tuncay’ı yanına çeken Daum sahaya Musa ve cezası biten Belluschi’yi ilk 11’de görevlendirerek başladı. İlk dakikalarda Basser’in çizgiden çıkardığı top ile maça yüreğimizi ağızımıza getirerek başlayan takımımız neyse ki maçın 16.dakikasında Ferhat’ın aldırdığı penaltıyı Taiwo klasına yakışır sertlikte bir vuruşla gole çevirdi ve 1-0 öne geçmeyi başardık. Penaltı pozisyonunu başlatan Musa’nın da hakkını teslim etmek gerek, Ferhat’ın koşu yoluna çok iyi bir top attı, Kasımpaşa maçından biriktirdiği enerjisini kullanan Ferhat’ta İbrhaim Kaş’tan penaltıyı aldırmayı başardı. 1-0’dan sonra oyunu rölantiye alan takımımız devrenin sonuna doğru verdiği en net pozisyonda Frey’in kurtarışı sayesinde soyunma odasına 1-0’la  gitmeyi başardı.

Ve işlerin sarpa sardığı ikinci devre... 45-60 arasını çok rezil bir biçimde kötü oynayan bir Bursaspor vardı sahada, öyle ki 8 haftadır üst üste kaybeden Elazığspor’un kendini Real Madrid hissettiği olmuştur. 58’de hem Serdar’ın hem Sow’un kırmızı kart görmesiyle takımlar maça 10’a 10 devam ederken, rezil bir 15 dakikanın sonunda 61’de Elazığ’ın beraberlik golü geldi. 1-1’den sonra da rakibinden oyunun hakimiyetini almayı başaramayan takımımızda şapkadan tavşan çıkartacak bir isme ihtiyaç vardı. Nitekim dakikalar 70’teyken Belluschi çıktı sahneye ve hiçbirşey yapmadığı 70 dakikanın ardından öyle muhteşem bir gol attı ki, bu golün hatırına onu pas geçmesek ayıp olur. 2-1’den sonra farkı arttıracak kontraları bulsakta değerlendirme başarısı gösteremezken kalemizde verdiğimiz pozisyonlarla da ecel terleri döktük ancak korkulan olmadı ve 3 puanı hanemize yazdırarak bir deplasmanı daha kötü oyun iyi skor ile kapattık.

Düne dair eleştrilere gelecek olursak ilk sıraya kesinlikle Serdar Aziz’i yazmak gerek. Takımın 1-0 önde ve kolunda kaptanlık pazubandı taşıyorsun rakip oyuncu sana vurarak zaten kırmızı kartı hak etmiş ne diye karşılık veriyorsun ? 1 metre arkanda çizgi hakemi var görmez mi sanıyorsun ? Serdar ne yazık ki senelerdir  A Takım’da olan ve bu kadar ümit vaad etmesine rağmen bir türlü eşik atlayamayan bir oyuncu olarak hafızalara kazınacak bu gidişle. Son bir kaç sezondur hep formu yükseltmişken yaşadığı sakatlıklar, bu yüzden A Milli Takım kampından oynamadan dönmeleri falan bunlar hep etken ancak bu yaşta bir futbolcunun bunlar mazereti olmamalı. Oyunun geneline bakacak olursak Belluschi ve Kazım’da maçın siliklerindendi. Belluschi attığı golle maçı ve kendini kurtarsada Kazım için her maç biraz daha fazla kişinin aklında  ‘’Beklentilere karşılık verebilecek mi?’’ sorusu oluşuyor. Bence bizim adımıza maçın en iyi adamı Ferhat Kiraz’dı. Kasımpaşa maçında tek bir depar bile atmayan ve yokları oynayan Ferhat dün aldırdığı penaltı ve İbrahim Kaş’a karşı kurduğu bariz üstünlükle vasat olan takımın en göze çarpan adamıydı. Bir de Civelli’ye ayrı parantez açmak istiyorum, attığı rövaşata çok klastı inşallah o da en yakın zamanda golle buluşur.

Şimdilik 18 puan ve maç fazlasıyla 8.basamağa kadar çıktık. Oynanan oyun her ne kadar ümit vermesede tabelada galibiyet yazması herşeyden önemli elbette. Hafta içi kupada Adana Demirspor maçında bir kaza yaşamadan tur atlamak ve ardından içerde Gençlerbirliği karşısında alınacak galibiyet tüm camianın gazını bir nebze alacaktır. Ocak ayındaki transfer dönemine kadar topladığımız maksimum puanı toplayarak devreye girmeli ve ardından bu sezonluk gerçekçi hedefimizi ortaya koymalıyız. Son olarak dün alınan galibiyette en çok Elazığ’da takımımızı yalnız bırakmayan taraftarlarımız için sevindim gerçekten  Cuma günü Elazığ gibi bir deplasmanda armayı yalnız bırakmayan güzel insanlara helal olsun.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Masum değiliz hiçbirimiz



Batalla krizinde bugün bir kez daha kılıçlar çekildi ve açıklamalar ardı ardına geldi. İlk olarak Pablo geçti mikrofonların başına. Başkan'ın özür dilerse geri dönebilir mesajını reddetti. Basın toplantısından kısa kısa özet geçecek olursak Pablo; ''Özür dileyecek bişey yapmadım. Sinirli biri değilim, yalnızca canım yanıyor, üzüntü duyuyorum olayım budur. Daum'la yaşadığım sorunları açıklamak istemiyorum, soyunma odasında yaşanılanlar beni üzdü. Daum ile birlikte olamam, artık sayın başkanımızla birlikte de olamam. Başkanla görüşmek istemiyorum. Basın aracılığıyla zaten hakkımda çok şeyler söylediler. Kendileri durumu buraya getirdi.  Alacağım cezaların farkındayım. Kontratımla ilgili bazı kısıtlamalar olacaktır. Daum'un söylediği bir kelime benim ağrıma gidebilir. Bu kişinin karakterine bağlı.''

Batalla bu açıklamalarla özür dilemeyeceğini söyledi ve tüm kapıları kapattı. Ayrıca Batalla oynamak istemediğini Kasımpaşa maçının bir gün öncesinde değil Sivasspor maçı sonrasında ilgililere ilettiğini söyledi. Daum ile arasında geçen diyaloga dair net bilgi vermeyen Arjantinli'nin bu tavrı bana Habertürk'ün yaptığı votka-vişne temalı haberin gerçek olduğu izlenimini veriyor. Haberde geçen diyaloga göre Daum'un Batalla'yı kastederek; “Takımın lideri olması gerekenler alkol partisi yapıyor. Sahada koşmuyor. Takımın gençleri Şamil ve Murat bile sizden daha fazla emek veriyordoğruysa şayet Pablo'nun bu resti çekmesi gayet doğal. Sivasspor maçında yediğimiz ilk golde İbrahim'in önde olmasına karşın müdahale yapamayıp Burhan'a hediye etmesi, ikinci golde ise Aatif'in Şener ile Serdar'ın yanından elini kolunu sallayarak karşı karşıya kalması ve Frey'in bacak arasından geçen topu hatırlatmak gerek. Bu kadar basit bireysel hatalardan yenilen goller sonrası kaybettiğin bir maçta (alkol alma hadisesini doğru olarak kabul etsek bile) faturayı ilk önce Pablo'ya kesmek ve onun koşmamasını eleştirmek hele ki Şamil üzerinden eleştirmek yanlışın daniskasıdır. Batalla'nın Sivasspor deplasmanındaki istatistiklerinide paylaşmak isterim ayrıca;








Sivasspor maçında mağlubiyeti hakettik ve kötüydük bunu kabul ediyorum ancak tekrar söylüyorum bahsedilen habere bir yalanlama gelmediği için haber doğruysa Basser ve Taiwo ile birlikte maçta en çok sorumluluk alan Batalla'ya Sestak'ın aldığı alkol üzerinden vurmak çok saçma kaçmış. Koşmamasını eleştirebilirsin, bunun üzerine gidebilirsin eyvallahta futbolcunun maç günü dışında bir günde aldığı alkol kimseyi ilgilendirmez. Bu camia maç öncesi genel direktörü ile karşılıklı sigara içen ve oynamaya devam eden oyuncuda gördü/görmeye devamda ediyor...

Sivasspor maçı sonrası yaşanan bu diyalog belli ki sezon başından beri Daum ile Batalla arasında gerilen ipleri kopartan olay olmuş. Batalla her ne kadar bunu açıklamaktan kaçınsada umarım Daum açık yüreklilik yaparak bunu açıklar. İstanbul takımlarına karşı oynadığımız maçlar öncesi gelen gerçekçi ve cesur açıklamalar bu konuda da gelmeli.

Batalla'nın Başkan Körüstan ile ipleri tamamen koparmasının nedeni ise bence Kasımpaşa maçı sonrası gelen talihsiz açıklamalar. Pablo'nun İstanbul'da transfer görüşmesi yaptığına dair duyum aldığını açıklayan Başkan orda çok büyük bir hata yaptı. Koskoca (ya da bize göre öyle) Bursaspor Kulübü Başkanının duyum paylaşması ne kadar gereksiz ? Yarın öbürgün atıyorum bir oyuncumuz hakkında bir gazete transfer duyumu üzerinden haber yazsa ne yüzle yalanlayacağız ?  Kendi başkanın kulağına gelen transfer duyumunu basına açıklıyor, esas mesleği bu olan gazeteciler mi bunu yapmayacak ? Aynı konuşmada Kasımpaşa maçında Pinto'nun golü sonrası Batalla diye bağıran taraftarlarada ''Gerçek Bursasporlular değil'' damgası vurmak konuşmayı başlı başına ''talihsiz'' kılsa da Erkan Körüstan bugün yaptığı açıklamayla o demeçlerde hata yaptığını kabul etti. (Dipnot geçeyin Batalla'yı ne kadar çok sevsem de golden sonra doğal olarak Pinto diye haykırdım)

Daum'un daha önce Anelka, Alex, Van Hooijdonk gibi isimlerle yaşadığı sıkıntıları düşünüyorum bir de 4.5 senedir gıkı çıkmayan Batalla'yı düşünüyorum içim burkuluyor. Bursaspor gelmiş geçmiş en büyük yabancılarından birini böyle kaybetmemeliydi. Geri dönüşü olmayan bir yola girilmiş gibi gözüküyor artık bundan sonra kulübün nasıl bir yol izleyeceği çok önemli. O kadar profosyonel idareci kadromuz ve direktörümüz olsada Batalla krizinin yönetilemediği gerçeği hepimizin malumu. Bu aşamaya kadar herşey çok basın önünde yaşandı ve yönetim ısrarla ve inatla Batalla'yı itibarsızlaştırma yolunu tercih ediyor. Hal böyle olunca olası bir Ocak ayı transferinde Batalla'nın değerinide düşüren davranışlar bunlar. Batalla'yı zaten kaybettik bir de ondan alabileceğimiz maksimum bonserviside gitgide aşağı çekiyoruz.

Ben Erkan Körüstan yönetiminin en iyi transferi olarak Daum'u görüyordum ancak gelmeden önce Bursaspor'u çok tanımadığı bir gerçekmiş. Bursaspor'un başına istediğiniz TD'yi getirin takımın geriye dönük bir kaç sezonluk analizini yaptığınızda Batalla'nın bu takım için ne demek olduğunu çok net anlar herkes ve bu adamı el üstünde tutmak yerine daha fazla koş, geriye gel top al, defansa yardım et vs tarzında diretmelerle üzerinde baskı kurmaya çalışmak Bursaspor'a ve doğal olarak hem antrenöre hem de oyuncuya zarar verir. Nitekim sonuç ortada. Batalla'ya da kızıyorum aslında yaşanan diyaloğu net olarak aktarmadığı için sonuçta soyunma odası takımın özelidir eyvallah ama bu camia için bu denli önemli bir ismin arkasında soru işareti bırakmaması gerekiyordu. Ve Başkan'da bir zahmet bundan sonra Batalla'yı basın önünde karalamaya kalkmasın hem bulunduğu makama hem de ismine yakışmıyor.

Son olarak Batalla, Daum veya Erkan Körüstan gitse de kalsa da Bursaspor Kulübü her daim var olacaktır. Burda insanların yaşananlara dair  %100 gerçeği öğrenme isteklerini başka yönlere çekerek camiada bölünmelere izin verilmemeli.  Ben şahsım adına Batalla'ya çok büyük saygı ve sevgi duyuyorum 4.5 sene boyunca bize yaşattırdığı tüm sevinçler için de teşekkür ediyorum. Ama Bursaspor'da ama başka bir kulüpte devam ettireceği futbol kariyerinde inşallah yine tüm güzellikler onunla olur. Her ne kadar bir çoğu ile güzel ayrılmayı beceremesekte şampiyonlar asla unutulmaz...

twitter.com/EKoncak

23 Kasım 2013 Cumartesi

Krizden fırsat doğar mı ?



Sanırım sezonun en berbat maç sabahına uyandık bugün. Dün ortalığı kasıp kavuran ''Batalla krizi''nin etkileri tüm camiayı sarıp sarmalamışken ligin bu seneki kuvvetli ekiplerinden Kasımpaşa ile oynayacağımız maçın önemi bir kat daha arttı.

Batalla krizi ile başlayalım, Bursaspor'da ki 5.sezonunu geçiren Arjantinli yıldız dün şok bir kararla şehire ve takıma veda etmiş gözüküyor. Şimdilik olayın üç cephesi var; Batalla, Bursaspor Yönetimi ve Suzan Naguf.

Naguf'a göre ''Batalla Bursa ve Bursaspor'u çok seviyor. Ancak teknik heyetle problemi var. Bu problem çözülmediği için psikolojisi bozuk ve oynamak istemiyorErkan Körüstan'a göre ''Pablo’nun içinde bulunduğu psikolojik sorunlar var. Pablo, takıma ve Bursa’ya karşı saygısızlık yaptı. Maalesef başka etkenlerde var gibi geliyor. Eski yöneticilerin konudan haberi var ve twitler atılıyor. Birileri kafasını karıştırıyor.'' Olayın üçüncü cephesi Batalla'dan ise -veda mektubu- dışında bir açıklama yok şimdilik.

Öncelikle Batalla bu kulübün efsanelerindendir bana göre. Geride kalan 4.5 senede bu takıma verdiklerini saymakla bitiremeyiz. Bu takımın, elde edilen başarıların hemen hemen hepsinde başı çeken bir ismin arkasında bir kaos ortamı bırakarak gitmesini benim aklım almıyor. Ne olduda böyle olduk, işler bu noktaya nasıl geldi ? Önümüzde bir sürü komplo teorileri var bunların en başındaki -transfer- olayına ben çok inanmak istemiyorum açıkçası. Bu adam gitmek istese Vojvodina'ya elendikten sonra -bana müsade- diyerek transfer sezonu açıkken giderdi (yani tabiki elini kolunu sallaya sallaya gidemezdi ancak gitmek istediğini bildirip sözleşme uzatma kısmına hiç girmezdi) onu da geçtim gerçekten gitmek istiyorsa bile bizim tanıdığımız bildiğimiz Pablo devre sonuna kadar elinden geleni yapıp takımı yarı yolda bırakmazdı. 'Takımı satmak' ithamını ben ona yakıştıramıyorum hele hele bir de bu olayların sebebini onun ağzından dinlemeden bunca yıllık emeklerini gömerek eleştirmek yanlış bence.

Batalla bu kulüpte ebediyen kalmayacaktı ve elbette bir gün ayrılacaktı bunu hepimiz biliyoruz ancak onun gibi efsane ile problemli ayrılmak benim içime sinmiyor. Bu iş nasıl oldu da bu noktaya kadar geldi dediğim gibi anlamak çok güç. Batalla bu takım için hele hele bu sezon o kadar kilit bir rolde ki saha içi sonuçlarının 1.planda olduğu camiada onun gibi bir adamı mutlu edememek kendi bacağına sıkmakla eşdeğer birşey. Teknik heyet veya yönetimsel bazda bir ihmal veya yanlış umarım yoktur, Erkan Başkan'ın dediğine göre bir problem yok ancak bu konuda kesin karara varmadan önce Batalla'nın da söz hakkını kullanması şart.

İşin bir de eski yönetim boyutu var. İlhan Uslu'nun dün attığı ''Batalla'sız bir Bursaspor düşünülemez'' twiti ve bir kaç saat sonra NTVSpor'un duyurduğu ''Batalla çıkmazı...'' haberi insanların aklında soru işareti bıraktı haliyle. Dünde Erkan Körüstan'ın  İlhan Uslu'yu kastederek ''Eski yöneticilerin konudan haberi var ve twitler atılıyor. Birileri kafasını karıştırıyor.'' açıklamasının ardından Uslu'nun Körüstan'ı doğrular nitelikteki ''Ben takımımı desteliyorum, yönetimi değil.Daha yeni başladık...NOKTA'' twiti ortalığı hepten karıştırdı. Daha yeni başladık diyerek kastedilen nedir ?  Şu olaydaki tüm sır perdesi bi kalksada bizde kime güvenip kime güvenemeyeceğimizi bir anlasak çok güzel olacak.

Batalla mevzusu ile alakalı olarak bir de şuna değinmek istiyorum. Bursaspor elbet kişi ve kurumlar üstü bir camia bunda zaten herkes hemfikir. 50 senede kimler geldi geçti ama Bursaspor kimi zaman başarılı kimi zaman başarısız olsa da hep ayakta kaldı. Bugün de yarın da öyle olacak bu bir gerçek zaten. Bu kaos ortamında insanları bir de Bursasporlu - Batallasporlu diye ayrıştırmanın hiçbir lüzumu yok. Batalla Bursaspor'un efsaneleri arasına giren bir adam, insanların bunca yıllık emekleri karşılığı ona sahip çıkması gayet normaldir  ve ayrılış sürecine dair tüm gerçekleri bu taraftarın öğrenmeye, sorgulamaya hakkı vardır. İnsanların bunu Batalla'yı Bursaspor üstü bir konuma koymak olarak algılamaması gerekir.

Kasımpaşa maçına dönecek olursak sezon başından bu yana iç sahada yaşanan gerilimi yüksek protestosu bol maçlara bünye alıştı. Bugün maçın gidişatına göre nasıl bir tutum hakim olucak tribünlere merak konusu. ''Her kriz içinde fırsat barındırır'' derler ya işte benim bugüne dair tek umudum bu. Bu kaos ortamında bugün tribün bölünmeden tek yürek olarak sahaya etki yaparsa bu maçı koparabiliriz. Bu fırsat konusunda bir diğer beklentim ise Emre Pehlivan. 20 yaşındaki yetenekli orta sahanın bugün ilk 11'de görev almasını çok istiyorum. Batalla ve Belluschi'nin yokluğunda ikisinden birinin mevkisinde formayı Emre'ye vermek artık çokta zor olmamalı.

Son olarak Daum'un Sestak ve Pinto konusundaki tutumu da bugüne dair bir başka soru işareti. Alman hoca daha önce yabancı kontenjanı açık olmasına rağmen 5 yabancıyla maçlara çıkıp bu ikiliyi kadroya almamıştı. Bugün elde 4 yabancıyla sahaya çıkacağımız garanti ve hücum anlamında eksik kalmış iken kurt hoca Ocak'ta yol vereceği dünden belli olan bu ikiliye karşı tutumu nasıl olacak maç saatinde görücez.

Herşeye rağmen İNADINA iyi oyun, iyi mücadele, iyi tribün ve iyi bir skor ile geceyi kapatmak ümidiyle...

twitter.com/ekoncak

9 Kasım 2013 Cumartesi

Hüsran...



Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe ve Hüseyin Göçek  karşısında hak etmediği bir mağlubiyet alan Bursasporumuz bugün tam tersine tabir-i caizse dibine kadar hak ettiği bir mağlubiyet aldı.

Civelli'nin yokluğunda formayı giyen İbrahim dışında son haftaların bilindik kadrosu sahadaydı Sivas'ta. Ancak iç saha - dış saha oyunu açısından birbirinden çok farklı bi takım vardı, henüz 1.dakikada Serdar'ın hatasıyla gole çok yaklaştı ev sahibi bu pozisyon daha ilk dakikadan maçın gidişatının habercisiydi adeta. Dakikalar 10'u gösterirken Serdar'ın çok acemice yaptırdığı penaltı ve ardından atışı kullanan Aatıf'ın penaltıyı kaçırması Konya deplasmanında ki gibi ''şans bugün de bize güler mi?'' dedirtsede Sivas devre boyunca çokta hız kesmedi. Devre golsüz sona ererken bizim adımıza birinde Taiwo'nun diğerinde ise İbrahim'im imzasının olduğu iki atak vardı...

İkinci yarı maalesef kötü sonun yaşandığı devre oldu. 59'da İbrahim'in rakibine göre önde olmasına rağmen vuramadığı topa ayağını sokan Burhan skoru 1-0'a getirdi. Geriye düştükten sonra Daum oyuna hamlesini yaparak iki kanadı Tuncay ve Şener ile yenileme yoluna gitti.  Bitime 13 dakika kala bence bizim adımıza sahanın en iyisi ve isteklisi Taiwo beklenen frikik gollerinden ilkini atarak skoru dengelemeyi başarsada bu golden iki dakika sonra Aatıf ceza sahamıza elini kolunu sallayarak girdi biraz da Frey'in şanssızlığı ile birlikte skoru 2-1 e getirip maçı Sivasspor'a kazandırdı.

Sonuç olarak bugün sahada beraberliği dahi hak etmeyen bir Bursaspor vardı. Futbol namına ortaya birşey koyamamak, rakip ne zaman gol atacak acaba diye beklemek gerçekten yakışmıyor bizim gibi bir takıma. Geçen hafta Fenerbahçe karşısında özellikle ilk 45 dakika deli fişek gibi olan takımın bir hafta sonra bu denli kötü olmasına ben anlam veremiyorum. Bugün Mete Kalkavan 70.dakika da maçın son düdüğünü çalıp karşılaşmayı bitirse kimse itiraz etmeyecekmiş gibi... Ne yazık ki oyuncularımız bile bugün kendilerinden galibiyet beklemeyince bu sonuç normal oldu.

Geçen hafta Fenerbahçe bize karşı 6 korner kullanıp 2 gol bulurken bugün biz Sivasspor'a 15 korner atıp bırakın gol atmayı hiçbirisine kafa bile vuramadık. Bu kadar verimsiz atılan kornerleri bir de Batalla ile Belluschi'nin hem formsuzluğu hem de Kadir Bekmezci ve Adem Koçak gibi iki defansif adama karşı oynamasının verdiği etkisizlikte eklenince anca frikikten gol atma şansımız kalıyordu. Onu da başarmamıza rağmen bugün komik goller yiyerek ne yazık ki bir haftayı daha puansız kapattık.

Şimdi önümüzde zorlu bi Kasımpaşa maçı var. Belluschi kart cezalısı gönül ister sahaya Emre Pehlivan çıksın oynasın ama çok fazla uçmamayı tercih edelim biz yinede. Musa - Şamil orta sahası ile şimdiden Allah bize sabır onlara da güç kuvvet versin. Kıpırdanmak istiyorsak Kasımpaşa - Elazığ serisinden en az 4 puan çıkartmalıyız. Yoksa bu gidişle ilk 5 yarışından koparsak devre arası transfer sezonunun çokta bi anlamı kalmayacak. Umarım iç sahada etkili futbolumuzu sahaya yansıtır ve Kasımpaşa karşılaşmasından istediğimiz sonucu alırız...

2 Kasım 2013 Cumartesi

Fazla söze gerek yok

Yazılacak onca güzelliği, futbolu, tribün şovu, müthiş emek harcanarak yapılan pankartları vesaire herşeyi piç edenler utansın. Söz konusu camia ve hakem olunca akla fazla birşey gelmiyor.