26 Şubat 2013 Salı

Dersine Çalışan Adam



07.02.2013 tarihinde kendisini Bursaspor'un teknik sorumlusu yapan sözleşmeyi imzalayıp görevine resmi olarak başladı Hikmet Karaman.

Evet kendisinin de belirttiği gibi, "O dersine çalışan bir adam".

Arkadaş ortamında sürekli konuşur arada burayada yazarım en büyük değerimiz olan "samimiyeti" kaybettiğimizden. Evet samimiyet çoktan kayboldu fakat bu defa samimiyeti kaybeden bizler değil, kendisine cephe kurdurmuş olan Bursaspor'u yöneten isimler.

Rahatsızım ben, hemde hiç olmadığım kadar.

En başta Bursasporun başına her kim gelirse gelsin bu takım kadro itibariyle iyi işler yapabilecek kapasitede yani Ali gelmiş, Veli gelmiş, Ahmet gelmiş mühim değil. Tabii ki Ertuğrul Hoca'dan sonra beklentileri karşılayabilecek isimler gelsin isterdik ama kısmet ya da vizyon eksikliği diyelim biz buna. Gelebilecek hoca adaylarının içinde belki de hiç kimse bu kadar olumsuz etki yaratmayacaktı.

Hikmet Hocanın gelişi çok sansasyonel olmuştur; yapılan açıklamalar, böyle bir şey yoktur demeler, ama yine de açık kapı bırakmalar vs. biz Bursaspor kulübüne yakışmadı arkadaş.

Hikmet Hoca belki bizi üst noktalara taşıyacak, hadi biraz abartayım diyelim ki şampiyon yapacak ama ben yine o ilk zamanları hatırlayacağım...

Hikmet Hocanın tak! tik! , tek! nik! bilgilerine girmek istemiyorum çünkü bu benim haddime değil, ki şu ana kadar uygulanmayan bir çok farklı antrenman programı uyguladığını görüyoruz. En basitinden A takım ile resmi karşılaşmada 30 dakikadan az oynayan oyuncularda dahil olmak üzere her hafta başında A2 takımı ile maç yaptırması güzel bir oluşum. Hem genç kardeşlerimiz kendilerini gösterme fırsatı buluyor hem -maç ritmi kadar olmasa da- ritim tutuyor futbolcular.

Rahatsızım arkadaş; üç sene önce bize rakip olan, deplasmanda yenemesek bile dişe diş mücadele ettiğimiz -pozisyonları değerlendirsek bugün bambaşka şeyleri konuşacaktık- Manchester'ın maçını izlemek için takımın oraya gidecek olmasından rahatsızım.

Senin oraya izlemeye değil, oynamaya gitmen lazım!

Mesela ben Puma sorumlusu olsam bize dava açarım. Puma ürünlerinin giyildiği bir takımın hocası nasıl olur başka ürünleri üzerinde taşıyabilir? Vakıfköy Orhan Özselek Tesislerine giderken Nike eşofman üstü, bugün (Antep'e yolculuk günü) deplasmana giderken üzerindeki Errea eşofman üstü vs.


Rahatsızım arkadaş; Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanını ziyarete giden Bursasporumuzun teknik direktörünün maça filinta gibi çıkmasına rağmen ziyarete eşofmanlarla gitmesinden rahatsızım arkadaş.



Rahatsızım arkadaş; eleştirilere açığım derken sadece geleceği açıklandığı gün twitterdan "Sonsuz ne kadar" cümlemden sonra engellendiğim ve twitter üzerinden takip ettiğim bir Bursasporlunun Elazığ maçı sonrası "Antep deplasmanında takımı böyle oynatma hocam" tweetinden sonra engellendiği için rahatsızım.

-ki daha nedenini bilmediğim bir çok arkadaş var engellenen. Neyse fazla durmamak lazım bu konuda.

Rahatsızım arkadaş; bir programda kendisine gelen haber üzerine programın moderatörüne "Bak xx'ten mail gelmiş, oku oku" cümlesi üzerine bizim yazdıklarımız okunmadığı için rahatsızım arkadaş.

Rahatsızım her soruda cevabın farklı noktalara gidip özellikle x,y,z,v,t,ğ,ç takımlarından örnek verilmesinden.

Hikmet Hoca kendisi kuruyor bu cümleyi "Burası Bursaspor kulübü ve Bursaspor büyük bir camia."

Bu yüzden 80. dakikalar geldiğinde yapılan oyuncu değişikliklerinden rahatsızım arkadaş. Bu takım oyuncu değişikliklerini zaman kazanmak için değil, oyuna müdahale için yapmalıdır!

Yine de umutluyum arkadaş;

Güzel futbolculara sahip olduğumuz için,

Hikmet Hoca'da afaki bir heyecan olduğu için,

Futbolcuların istediği vakit neler yapabildiğini bildiğim için.

Dersine çalışmaya devam et Hikmet Hocam, umarım Bursa'nın nasıl bir şehir olduğunu kısa sürede çözersin ve ona göre adımlarını daha sağlıklı atabilirsin.

Amacım kimseyi kırmak, ön yargı oluşturmak değil. Sadece rahatsız olduğum konuları dile getirmek...

23 Şubat 2013 Cumartesi

ÇAKIRan Hayaller


 


  2 hafta kurulan hayaller, esen olumlu rüzgarlardan sonra başladığımız yere döndük "Umutsuz Tribün Adamları"



    Bu maç Hikmet Karaman'ın Bursaspor'unun Elazığspor maçında oynadığı "İlk 45 dakika mı gerçek yoksa ikinci 45 dakika mı ?" sorusuna cevap vermek açısından önemli bir maçtı. Oynadığımız oyuna, topla oynama yüzdesine, girdiğimiz pozisyon sayısına bakınca ikinci 45 dakika izlenimi verdi.


    Sestak, Ferhat gibi hızlı adamların sakatlığını göz önüne aldığımızda "Batalla ve Belluschi'nin pas kanallarını kilitle" Bursaspor'u kilitleyecek yegane formul hele bunu yapacak biraz sert oyuncun varsa daha da önemlisi buna tölerans gösterecek bir hakeme sahipsen tamamdır, Bursaspor top oynayamaz. Dünde böyle oldu Bekir Ozan'ı dikmişti Batalla'nın başına Bülent Uygun yanına da "Sen vur, çek, itle benden yana sıkıntı yok" diyen Cüneyt Çakır'ı. Batalla'nın bedeninin dili olsa da tek tek konuşsa dün çektiği eziyeti. İlk yarım saatte 10 kişi kalması gereken Gaziantepspor olmasına rağmen maçı bitiren Bursaspor oldu dün.


    Geçen hafta maçın berabere bitmesini engelleyen adamdı Carson bu haftada puan kaybının baş aktörlerinden. Maça kötü başladı kendi standartlarında kale vuruşu yada geri pasları kullanış şeklinden az çok belli oluyordu ve yediği golde tuz biber oldu. Gol öncesi bir 5 dakika vites arttırmaya başlamış gibiydi açıkçası biraz hareketlenmeye çalışıyorduk gol dengeyi bozdu. Nasıl yediğimiz gol verdiğimiz pozisyondan olmadıysa attığımız golde öyle. Pablo Martin Batalla, daha da anlatmaya gerek yok. Her maç ayrı bir meziyeti çıkıyor ortaya.



    İkinci yarıda oynadığımız oyunu düzeltemedik 70. dakikalarda artık beraberliğe razı bir görüntüye bürünmüştü her iki takımda. Açıkçası 3 haftada alınan 7 puan bence başarıydı Hikmet Karaman daha ilk geldiği gün yazmıştım bunu ama Cüneyt Çakır çıktığı ortaya bu sefer yüksek sesle. Önce hiç alakası olmayan bir pozisyonda faul verdi İbrahim Öztürk'ün Cenk Tosun'a dirsek vurduğu kanaatiyle. Madem dirsek vurdu cezası kırmızı kart bunun. Kullanılan serbest vuruşta topun Edu'nun eline çarptığına hükmetti arkasından Belluschi'nin kullandığı serbest vuruştu verdiği kararın zıttını vererek. Bu da yetmedi maç içinde zaman zaman devam dediği, faul verip kart kullanmadığı sertlikte bir pozisyon için Edu'ya ikinci sarıdan kırmızı kartı verdi. Ne desek boş, "Zalimler için yaşasın cehennem!"

    Ertuğrul Sağlam'ın Bursaspor'un en önemli meziyeti oluşturduğu üçgenlerdi. Kısa paslarla göze hoş gelen pozisyonlar oluşabiliyordu. Hatta taraftarımız Ertuğrul Sağlam'ın sürekli "5e 2" yaptırdığından şikayetçiydi. (Taraftar hocanın antreman taktiğine de niye karışıyorsa) Batalla, Bellusch, N'Diaye, Pinto oynadığı zaman Sestak topla meziyeti olan oyuncular olduğu için topun bizde kalmasını tercih ediyordu Ertuğrul Sağlam. Hikmet Karaman, deplasman ve skor aventajını aldığında daha farklı bir oyun oynatacak gibi takıma ama şuan o malzeme sahada yok gibi. Pinto gibi topla oynamayı fazladan seven bir forveti topsuz koşturmak üretkenliği bitiriyor. Önemli olan oyuncular değil Hoca'nın felsefesidir. İki haftadır Pinto'nun beden diline, Hikmet Karaman'ın oyun felsefesine bakıldığında Fenerbahçe deplasmanında Sestak ile başlayabileceğini düşünüyorum Hikmet Karaman'ın.



    Hikmet Karaman geldiği günden bu yana medyada kendini, hayallerini anlatıyor bir grup taraftarı rahatsız eden bu durum büyük çoğunluğunda hoşuna gitmiş gibi. Takım maç kazanırken televizyonlara çıkmak olay inşallah Hikmet Karaman bu pazartesi de televizyonlara konuk olur. Şuan bu şehrin ihtiyacı olan şey moral. Lider olmanın gerekliliği de bu; çürüyen umutları tazelemek.

twitter.com/Cuncunonline

Hırsızlık > Hırs > Yetenek


Futbolda konsantrasyon her şeyden önce gelir. Şayet maça mental açıdan iyi hazırlanırsanız maçın %40'ını kazanmış olursunuz.


Galatasaray maçında başlayan özgüven patlamasının etkisini bir hafta sonra Karabük deplasmanında da gördük, sonraki hafta iç sahada Elazığspor ile oynadığımız karşılaşmanın ilk yarısında da. Fakat Elazığspor maçının ilk yarısı bizim adımıza olumluyken ikinci yarı havanın kararmasıyla birlikte üzerimize kara bulutlar çökmeye başladı.

Takım futbol oyna(ya)mıyor ya da oynattırıl(a)mıyordu, bu sebepten sancılı bir üç puan doğdu. Sonuçta galip geldikten sonra nedenlerin fazla önemi olmuyor değil mi?

Dün akşamki maçta geçen hafta gol bulamamasından yakındığımız Pinto ilk etkili atakta topu kendisinin kullanması yerine açısını kaybettiği anda arkasındaki Tuncay'a çıkarsa belki Tuncay topu kaleye gönderebilecek ve hiç beklenmedik bir anda öne geçeceğiz. Pinto'nun ne yapıp ne edip acilen gol bulması lazım. Perşembe günü kupa karşılaşmasında gençlerin oynayacağını düşünürsek Pazar günü Sivasspor ile -ki sever Pinto Sivas'ı- oynayacağımız lig karşılaşması Pinto'nun en erken gol bulacağı zaman gibi gözüküyor.

Edu-Belluschi orta alanın en etkili iki ismi, kısa zamanda iyi bir ikili oldular ve Edu dün akşama kadar N'diaye'nin yokluğunu hissettirmem mesajı veriyordu fakat dün akşam oyundan atılana kadar aldığı, kaptığı ve atılan topların çoğunu hatalı kullandı, beklentimiz biz isim olan Edu dün akşam çok şaşırttı bizleri.

Basser'in yükselen form grafiği dün akşam itibari ile kesin bir düşüş yaşadı, gol pozisyonu dışında O'da topları olumlu kullanamadı. Mücadele etmeseydi şayet daha farklı olabilirdi skor.

Murat Yıldırım Galatasaray maçında yükselişe geçmişti ama bu maçta O'da eski günlerin sinyalini verdi. Umarım tek maçlık bir düşüştür bu yaşanan.

Pazartesi akşamı PTT 1.Lig'de zirveyi ilgilendiren ADS-Kay. Erciyes maçını izledim, ne gariptir maçın hakemi Cüneyt Çakır ilk devrenin son dakikalarında ADS'nin attığı golde ofsaytı tespit etti(!) ve devre Erciyes'in 1-0 üstünlüğü ile sonuçlandı. İlk yarı sıvadığı yetmemiş gibi ikinci yarı birde kırmızı kartına başvurdu, hesapta tükürmüş oyuncu ama görüntülerde göremedim. Neyse bu kartıyla beraber maça tüy dikmiş oldu.

Şimdi aklımda bir kaç tane soru var;

- Cüneyt Çakır'ın bu performansını Fifa,Uefa izlemiyor mu? Bu adama nasıl maç vermeyi başarıyorlar?
- Hadi bu adamı Avrupa'da yönettiği maçlardaki performansını değerlendirerek Avrupada maç yönettiriyorlar diyelim, geçen hafta yaptıklarını gördükten sonra TFF nasıl olurda ligin hem zirvesini hemde dibini ilgilendiren bir maça formsuz bir adamı görevlendirebilir?
- Peki bu hakemin Avrupa'da yönettiği maçlar ile Türkiye'de yönettiği maçlar örtüşüyor mu? Yoksa kurallar farklı mı oralarda? Gerçi Avrupa ile Türkiye'yi neden karşılaştırıyorum ki, adamın aynı maç içerisinde verdiği kararlar örtüşmüyor.
- Ele gelen her top yeni kurallarda yasaklanmışsa aynı maç içerisinde bize çalmayıp rakibe neden penaltı veriyor?

Aaa pardon bizim maçlarda rakibe el,kol serbestti değil mi? Unutmuşum ben onu...

Maç öncesi yorumlarda Uğur Meleke'nin Bekir'in aklı ile oynayıp geçen hafta x topçuyu faul yapmadan durdurduğunu söyledi. Merak ettim Bekir Ozan nasıl Batalla ile birebir oynayacak diye, meğer yanında bir yandaşı varmış.

Bekir Ozan'ın yaptıklarına göz yuman, Dorge Rostand'ın bir dakika içinde Batalla'ya yaptığı iki müdahalenin ikisinde de sarı kart görüp atılması gerekirken pozisyonlara dahi gözünün önündeyken göz yuman bunun akabinde Edu'nun pozisyonunda penaltı çalan ve ardından ikinci sarı kartı verip oyundan atan bir hakem Cüneyt Çakır.

Maç öncesi aklımdan geçen her şeyi yaptığı için kendisine saygı ve sevgilerimi yolluyorum. Umarım bir daha maçımızı falan yönetmez.

Son olarak hava alanına giderken takımımızın otobüsünü taşlayanlar ve o olaya göz yumanlar bilmezler mi Bursa'ya takım otobüsleri nereden girerler?

22 Şubat 2013 Cuma

''Türkiye seninle gurur duyuyor''





http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/19391179.asp

Çok değil yaklaşık 1 sene öncesinde bu tezahüratlarla bizim stadımızda onore edilen bir adamdı Cüneyt Çakır. O zamanda bu tezahüratlara tepki gösterdiğim için şimdi sallama hakkını kendimde buluyorum doğal olarak. Yaptığı eyyamları yazsak sayfalar yetmez... Ama benim aklımdaki en büyük hak yemesi sanırım 3 sezon önce Türkiye Kupası çeyrek finalinde Kadıköy'de 3-0 kaybettiğimiz maçın rövanşında Bursa'da 3-1 yenmemize rağmen elendiğimiz maçtaki yaptığıydı. O gün Deniz Barış'ın ceza sahası içinde apaçık elle oynamasını görmezden gelerek turu Fenerbahçe'ye hediye etmişti Cüneyt Çakır, bugünde dengede giden maçta çok basit bir penaltıyla galibiyeti Antep'e verdi.


Bugün sadece verdiği penaltıyla değil özellikle Bekir Ozan'a gösterdiği tahammüllede sınırları zorladı adeta Cüneyt Çakır. Her pozisyonda Batalla'yı tekmeleyen has evladımız (!) Bekir Ozan Has'ta nasıl biri olduğunu böylece gözler önüne serdi. Adamlıktan efendilikten bahsediyorduk değil mi ? Başını yediğimiz bu şehrin evlatlarından... Görüyoruz... (Yeri gelmişken söyleyim objektifliğimizi yitirmeyelim, Serdar'ın da rakibinin ensesine attığı tokat YAKIŞMADI. Antalyaspor maçında rakibine attığı dirsekten sonra bu ikinci oluyor, antipatikleşmenin kimseye bir yararı olmaz, aksine kendi imajına zarar veriyor.)

Gelelim maça Scott Carson'ın hatası ile yediğimiz golle başlayalım. Carson sezon sonu gidecek bu net, bunun ana nedeni bu hatalı goller değil hepsinden önce aldığı yıllık ücretin fazla olması. Yediği golde yaptığı hata kabul edilebilir cinsten değil ama o golün ardından bir takım arkadaşının bile gelip Carson'ı teselli etmemesi çok ayıp bence. Biz bir takımsak kimse birbirine sırt çevirmemeli.

Ardından beyin Batalla çıktı sahneye Basser, Belluschi ve Tuncay'ın mükemmel hazırladığı atakta kafayı soktu ve skoru dengeledi.

Maç üzerine aslında gollerden başka yazılıp çizilicek çokta birşey olduğunu düşünmüyorum zaten skoru 2-1'e getiren gol herkesin malumu. Daha sonra Edu'nun atılışı filan tamamen yazılmış bir senaryonun uyarlanmasından başka birşey değil. Batalla'yı tekme manyağı yapan Bekir Ozan ile yine Batalla'nın bileğine kasıtlı basan adını şimdi anımsamıyorum siyahi Antepli oyuncunun sahada kalması tam bir Cüneyt Çakır klasiğiydi. Sonuç olarak 2 maç üst üste kazanan Bursaspor'un bu maçı aldığı takdirde maç fazlası ile 2.liğe yükselme şansının olması, Cüneyt Çakır'ın bu maça tayini ve yaşanılanlar tesadüf değil.

Ancak tüm mağlubiyeti Cüneyt Çakır'a yıkmak olmaz. Elazığspor maçının ikinci yarısı + bu maçın tamamında Bursaspor kötü oynuyor. Bunu görmek için futbol profesörü olmaya gerek yok. Hikmet Hoca takımla beraber 270 dakika geçirdi ancak oyuna etkisi yok denecek kadar az. Oyuncu değişiklikleri tam bir fiyasko. Karabük'te ilk değişiklik 88'de gelmişti, Elazığ maçında 73'te bu maçta ise 66'da geldi o da gele gele Musa Çağıran geldi. Bu Musa'da bizim göremediğimiz ne var ben çok merak ediyorum... Ben açıkçası değişikliğin yanlış olduğunu düşünüyorum, bana göre girecek adam Vederson olmalıydı ve sol beke geçip sağ kanadı Basser-Şener kullanmalıydı. Rakibini Edu-Belluschi ile açamıyorsun zaten kilidi Musa mı açıcak ?

Oyuncu değişikliklerinden başlamışken yedek kulübesinede değinelim. Harun, Ömer, Ferdinand, Hakan, Vederson, Forsell, Musa yedekte görev bekleyen isimlerdi. 1 kaleci 4 defans 2 orta saha... Şu kulübeyi Ertuğrul Hoca oluştursa yağacak hakaretleri düşünemiyorum. Madem altyapı cevherimiz var Hocam (bunu sende söyledin) haydi Okan Deniz sakat, Batuhan Milli Takımda, ee nerede Berat Satılmış ? Bu çocuk orjinal sağ açık ve bizim 18 kişilik maç kadromuzda orjinal sağ açığımız yokkende kadroya giremeyecekse ne zaman girecek ? Kaldı ki hafta içi A2 ile A Takım yedekleri arasında yapılan maçında yıldızıydı Berat.

Çok büyük bir fırsatı teptik bu hafta, artık önümüze bakıcaz perşembe formaliteden kupada Sivasspor maçı, pazar günüde ligde Fenerbahçe öncesi çok kritik bir Sivasspor maçı bizleri bekliyor. Söz konusu Bursaspor olunca tahmin yürütmek zor, en basitinden Hikmet Karamanlı ilk 135 dakikayı yansıtırsak kazanırız, son 135 dakikayı yansıtırsak kaybederiz.



Son olarak minik Yiğit'e hakkını teslim edelim... Çok çılgın bir kararla18 saatlik bir deplasmana babası tarafından götürüleren bu kardeşimizi Allah nazarlardan saklasın...

twitter.com/EKoncak


18 Şubat 2013 Pazartesi

İki Yüzlü

Maç öncesinde ilk yarı bulacağımız gol ya da goller sonrasında ikinci yarı rakibin alacağı riskle beraber sahadan çok farklı bir skor ile ayrılacağımızı düşünmüştüm. İlk yarı düşünceler gerçekleşmesine rağmen ikinci yarı için düşündüklerimin tam tersi ile karşılaştığımı belirtmem gerekir.

Dün oynanan futbolu iki farklı planda ele almak gerekir. İlk yarıya Basser, İbrahim, Edu ve Belluschi'nin üst düzey performansları damga vurdu. Batalla'dan zaten pek bahsetmeye gerek yok O'nu ısınırken canlı izlemek dahi müthiş bir ayrıcalık.

Süper bücür ilk yarı oynanan güzel oyunu yaklaşık olarak 2.05 olan bir kaleciye attığı güzel bir aşırtma golle süsledi. Farkın daha da açılmasını beklerken ilk yarı bu skor ile sona erdi.

İkinci yarının başında iki oyuncu değişikliği ile başlayan Elazığspor'un kaybedecek bir şeyi olmaması bize bir çok şeyi kaybettirebilirdi, neyse ki sahada mücadele eden takımımız kalesini gole kapatmayı başardı ve Batalla'nın golü ile 3 puandan daha fazlasını hanemize yazdırdı.


Batalla için şöyle bir parantez açmak lazım, rahat görüntüsü ile sahada mücadele eden bir futbolcunun iki haftadır takım arkadaşlarını savunmaktan sarı kart görüyor. Bu hareketi takım adına olabilir ama bu tip kart görmemeli takımın bel kemiği. O tip pozisyonlarda Batalla değil, başka isimlerin müdahale etmesi gerekir.

Maça damga vuran bir çok isim vardı takımımızda ama değinmek istediklerim Carson, Basser, Hakan ve Pinto.

Anladığım kadarıyla yabancı kontenjanınından ilk keseceği isim olarak Carson düşünülüyor. Ligimizin üst düzey kalecilerinden olduğunu düşünüyorum, hataları yok mu tabii ki var ama dün kalesinde oluşan 2 tehlikeyi de önlemesini bildi tecrübeli eldiven. Elde tutulması gereken bir isim bence.

Basser kesinlikle ligimizin üst düzey beklerinden. İki haftadır sol bek mevkisinde görev yapıyor ve elinden geleni değil fazlasını sahaya yansıtıyor. Hakan'dan sol bek olmayacağı anlaşıldıktan sonra sıra Basser'e geldi ve bambaşka bir kimliğe büründü Faslı futbolcumuz.

Zamanında yapılan "Siz formayı terletin biz golleri atarız" pankartı geliyor aklıma Hakan Aslantaş'ı izlerken. Yetenekleri kısıtlı ama formayı terletme konusunda üstüne tanımıyorum. Hakan'dan ne bekliyorsunuz ki bu denli tepki veriyorsunuz anlayamıyorum. Dün eski performansından çok uzak bir görüntü çizdi yani gayette güzel mücadele etti.

Pinto'ya gelecek olursak gerçekten kaliteli ve golü koklayan bir isim. Oyundan alındığı süreçte tribünlerin tepkisini anlamakta güçlük çektim, maç içerisinde olabilir böyle değişiklikler büyütmemek gerekir. Pinto'nun bu tepkisinin sebebi ise Karabük'e 3 gol atan ve maç içerisinde kaleciyi geçtiği pozisyonda golü bulamamak Şili'li golcüyü baskı altında bırakıyor, inşallah Antep'te golü bulur ve kendine gelir Şili'li golcümüz.

Son 3 sezonda Avrupa'da boy gösteren bir takımın Avrupa'ya gitmesi kadar normal bir şey yok, yani Avrupa'ya Bursaspor diye tezahürat girilmesinin bence hiç bir mantığı yok. Anderlecht ve Twente gibi maçları bu sezon geçip gruplara kalmanın ve orada başarı sağlamanın beni tatmin edeceğini belirtmek isterim. Tuncay'a tepki gösterirken ne oldu da alkışlanıp tempo tutulacak hale geldi? Tuncay zaten ilk geldiği günden beri bu futbolu oynuyor, bu maçta biraz top kapmış biraz oyuna katkı sağlamış olabilir ama Tuncay diye tezahürat yapılırken Basser, Belluschi, Edu, İbrahim, Serdar'a haksızlık yapıldığının bilinmesi lazım.

Son olarak Bursaspor'un teknik sorumluluğunu üstlenmiş kişinin oyuncu değişikliğini zaman kazanmak yerine oyuna müdahale anlamında yapacak olmasını bilmesi gerekiyor. Her seferinde "burası Bursaspor ve Bursaspor büyük bir kulüp" cümlesini kuran bir insanın bu cümlelerini oyuna yansıtması gerekiyor!

17 Şubat 2013 Pazar

Bir varmış, bir yokmuş...



Bugün sahadaki Bursaspor'u tanımlayacak tek başlık bu olsa gerek; ''Bir varmış, bir yokmuş''

Dün Antalyaspor, Eskişehirspor ve Beşiktaş'ın puan kayıpları ile bugün zorunlu hale gelen 3 puanı 1-0'lık skor ile aldık. Öylesine garip bir maçtı ki ilk 45 dakika oyunu tamamen elinde tutan devreyi 3-4 farklı önde kapatacak pozisyonları yakalayan ancak yalnız birisini atan bir Bursaspor vardı sahada. Hele golden önce oluşturduğumuz iki ataktaki paslaşmalar, koşular filan tam Premier Lig takımı edasındaydı. Bunlardan birinde Batalla ceza sahası içinde İvesa'yı geçemezken ikincisinde Belluschi kafayla topu dışarı vurdu. Zaten bu iki ataktan sonra yine aynı kalitede gelişen üçüncü atakta Pablo bitirici vuruşu yaparak skor üstünlüğünü bize getirdi. Öne geçtikten sonrada Batalla, Serdar Aziz ve Pinto ile pozisyonlara girsekte farkı 2'ye çıkaracak golü bir türlü atamadık...

Vee herşeyin değiştiği ikinci yarı. İlk 45 dakikayı domine eden rakibine kalesini göstermeyen ve inanılmaz hücum zenginliği yaratan takım gitmiş yerine tam zıttı bir takım gelmişti sanki. Tabii bunda Yılmaz Vural'ın oyuna müdahalesi ve bizim galibiyeti koruma düşüncemizde etkili oldu. Topu daha çok rakibe bırakıp onların oyuna hakim olmalarına izin verdik veya buna mecbur kaldık. Ancak neyse ki Elazığspor'un hücum hattında fişimizi çekecek bir adam olmadığından korkulan olmadı. Tehlikeli sayılabilecek sadece iki pozisyon oldu birisinde Aydın çok sert ve isabetli bir şutla kaleyi yokladı diğerinde ise Sinan Kaloğlu net bir pozisyona girdi ancak iki mücadeledende galip ayrılan taraf Carson oldu.

Hikmet Karaman'a değinelim biraz Şener'in yokluğunda Ozan Tufan & Hakan Aslantaş arasındaki tercihini Hakan'dan yana kullandı, Elazığspor'da maç boyu Hakan'ın kanadından gelmeyi denedi ancak neyse ki korkulan olmadı. Hakan'ın A Takım'ın izin günlerinde Vakıfköy'e gidip extra çalışmasının hatırına eleştirmeyeceğim ancak Vederson'un veya Şener'in bir an önce iyileşmesini temenni ediyorum. Hikmet Hoca geçtiğimiz hafta ilk oyuncu değişikliğini 88'de kullanmıştı bugün biraz daha erkene alıp 73'te ilk müdahaleyi yaptı. Ondada Pinto'yu kenara alarak bence çokta doğru olmayan bir hamle yaptı ama bu değişikliği ben şahsen tahmin ediyordum. Karaman ilk açıklamalarında iyileşmesini beklediği en önemli isimlerden birisinin Sestak olduğunu hep dile getiriyordu ve ayrıca Pinto'nun da alternatifsiz olmasının olumsuz bir durum olduğundan bahsediyordu. Pinto'ya bir şekilde gözdağı vermek istedi belli ki ancak Pinto'nun bu kadar faydalı oynadığı bir maçta bu pek olmadı bence umarım ters tepmez.

Sonuç olarak bizim için hayati önem taşıyan bir 3 puanı daha hanemize yazdırmanın mutluluğu ile haftayı kapatıyoruz. Bu sezon üst üste iki maç kazanmak Hikmet Karaman'a nasip oldu, umarım seri devam eder. Ayrıca sezon başından beri komik goller yediren savunmamızın son iki maçı gol yemeden kapatmasında Ferdinand transferinin psikolojik etkisinin mi yoksa Edu'nun performansının mı etkisi var bilmiyorum ama güzel gelişmeler bunlar. Son olarak bugün yine başta galibiyetin golünün mimarı Pablo, defansta ve ofansta canla başla savaşan Belluschi ikilisi başta olmak üzere tüm takımın ayağına sağlık, darısı Gaziantep deplasmanına inşallah...

twitter.com/EKoncak

Bardağın Dolusu

  Bu sezon ilk defa 2 maç üst üste almamız ve Hikmet Karaman'ın ilk iç saha maçı olması hatrına bardağın dolu kısmından bahsetmek istiyorum.

   Uzun süre sonra iki maçtan 6 puan çıkarmayı başardı Bursaspor, kontrollü başlayıp kısa sürede vites yükselttiğimiz ve bir hayli baskın oynadığımız bir ilk yarı oldu. Önce Batalla sonra Belluschi ile kaçırdıktan sonra geçen hafta Basser'in attığına benzer bir organizasyon ile golü bulduk. Murat'ın Pinto tercihi ve Pinto'nun tek pası şahaneydi buna da Batalla'nın büyüsü eklenince 1-0 öne geçmeyi başardık.Ardından Serdar'ın kafa vuruşu, Pinto'nun kaleciyi geçip Bilica'ya teslim ettiği top akılda kalan şahane pozisyonlardı.

     Pinto'nun Ivesa'nın kafasını isabet ettirdiği şut maçın kırılma anı olabilirdi oyun anlamında oldu aslında o zamana kadar baskı ile oynayan Bursaspor alnından vurulmuşa döndü adete bunda Yılmaz Vural'ın cüretkar müdahalelerinin de etkisi var. Hem ikinci yarıya ilk yarı hiç katkı koyamayan Kujovic-Sinan değişikliği yaptı hemde Zeegelaar ile Aydın Karabulut'un yerini değiştirdi böylelikle çok daha hareketli bir Elazığspor çıktı ortaya. Bursaspor tarafından da bütün yük Belluschi ve Batalla'nın ayaklarına bırakılmış vaziyetteydi açıkçası Hikmet Karaman'ın bu kadar oyuna az müdahale etmesini anlayabilmiş değilim. İki haftadır zoraki değişiklikler yapıyor adeta. Bi anlamda elindeki Türk oyuncuların kalitesinin yeterli olmamasını kabul ediyorum ama kadroda olduğu için sağlıklı olduğunu düşündüğüm Wederson-Hakan değişikliği takıma aldırmasa bile tribünlere bir nefes aldırabilirdi. Hakan'ın Vakıfköy'de ekstra çalışması, altyapıdaki çocuklara "Ağabeylik" yapması Hakan'ın profesyonelliği  anlatmak için yeterli ama şuan bir sıkıntı olduğu aşikar. Geçen sene özellikle Ziraat Kupası maçlarında inanılmaz katkı koyan Hakan'ın yanındaki adama pas veremiyor oluşunu ben anlayamıyorum.

     Dedim ya yazılacak olumsuz şeyler var ama "İlk Elin Günahı Olmaz" Hikmet Hoca'nın hatrına bu hafta güzel şeyleri konuşalım, düşünelim. Güzel şey dyince aklımıza Batalla geliyor muhakkak buna Belluschi eklendi bugün tekrardan ikisi mükemmele yakın oynadılar yine. Edu bu senenin sürpriz oyuncularından Köksal'ı geçen hafta Lua Lua'yı sildiği gibi sildi sahadan. Ve Carson, Harun için güzel şeyler düşünüyoruz şehir olarak ama Carson gerçekten özel bir kaleci.


    Artık hedef Gaziantepspor, tribün anlamında malum sebeplerden ötürü sürtüşmeler olacaktır ama kazandığımız takdirde bambaşka şeyleri konuşabileceğimiz bir ortam oluşacak. Umuyorum ki bu hafta konuşmak istemediğimiz durumları haftayı hiç görmeyiz bile.

twitter.com/Cuncunonline

15 Şubat 2013 Cuma

Yükselen değerimiz ; Ozan Tufan

 


 Orta saha olarak başladı...

Ozan Tufan, 23 Mart 1995 Bursa/Orhaneli doğumlu genç yeteneğimiz... Bursaspor ile henüz 9 yaşında yani 2004 yılında tanıştı Ozan Tufan, 2005 yılında ise lisansı çıkartıldı. O dönemlerde Danone Ligi olarak geçen minikler liginde fırtınalar estiren Ozan Tufan, 2007 yılında Vahide Aktuğ İlköğretim Okulu ile birlikte Danone Küçükler Futbol Türkiye Birinciliğini kazanmış ve turnuvaya damgasını vurmuştu. Attığı 9 golle gol kralı olan genç oyuncu o dönem orta sahanın sağ kanadı ve ortasında görev yapıyordu. Ardından  Ozan Tufan'ın yakasına sakatlık belası yapıştı, ayak tabanında oluşan rahatsızlık nedeniyle kimi doktorların ''futbol hayatı bitti'' dediği Ozan, 2009-2010 sezonunda 1995 jenerasyonu ile birlikte Coca Cola Akademi U15 Ligi'nde oynamaya başladı. O sezon sadece 8 mücadeleye sonradan dahil olan Ozan, Türkiye Finalleri'ndeki 3 maçtada ilk 11'de şans bulmuş ve takımımız finalleri Türkiye 4.sü olarak kapatmıştı.

Ertesi sezon olan 2010-2011 Bursaspor U16 Takımı'nın şampiyonluğu ile noktalanmıştı ancak Ozan Tufan  yaşadığı sakatlığın sürmesi nedeniyle sezonun ilk yarısında hiç forma giyememiş, sezonun ikinci yarısında ise sadece 2 karşılaşmada görev almıştı.

Sağ bekte yeniden doğdu!

2011-2012 sezonu ise Ozan'ın yıldızını parlattığı sezon olarak kayıtlara geçti. Sakatlığı nedeniyle orta sahanın sağ kanadında ve ortasında oynayarak toplamda 13 maç ile geçirdiği iki sezonun ardından Ozan Tufan artık sağlıklı bir şekilde sahalara dönmüş ve sağ bek mevkine monte edilmişti, artık takımın artık vazgeçilmeziydi. Yeni mevkisinde eski günlerine dönen Ozan o sezon U17 Takımı ile oynadığı 10 maçın ardından Milli Takıma kadar yükselmişti. Türkiye U17 Milli Takımı'nın Azerbeycan'ı 4-0 yendiği mücadelenin tamamında sahada kalan Ozan ilk kez Milli olmanın gururunu yaşıyordu. Yine Bursaspor'un şampiyonluğu ile noktalanan sezonda U17 düzeyinde 23 maça çıkan Ozan Tufan 1 kez ağları sarsma başarısı da göstermişti. Genç sağ bek o sezon ayrıca 1 kez de U18 Takımımızın formasını terletti.

Eski günlere dönüş...

2011-2012 sezonu Ozan Tufan için harika geçmişti. Sakatlıktan yakasını kurtaran ve yeni mevkisi olan sağ bekte vazgeçilmez olan genç oyuncu, Coca Cola Akademi U17 Ligi final maçında Fenerbahçe'ye karşı oynadığı oyunla parmak ısırtarak eski parlak günlerine dönmüş ve tüm dikkatleri üzerine çekmişti. O maçı 3-1 kazanan takımımız şampiyonluğa uzanırken teknik direktörümüz Ertuğrul Sağlam'ın da canlı seyrettiği final maçında genç oyuncu A Takım'a göz kırpmıştı...



Tarihe geçen adam ; Ozan Tufan!

Fenerbahçe ile oynanılan final maçında yıldızını parlatan Ozan, yeni sezonda artık A Takımdaydı. Genç oyuncuyu Avusturya kampı kadrosuna da alan Ertuğrul Sağlam onu ilk kez 9 Ağustos'ta kadroya aldı. Kups'a karşı Finlandiya'da 1-0 kaybeden takımımız Bursa'da ki rövanş maçında rakibini darmadağın ederek 50 dakikada 5-0'ı yakaladı ardından Ertuğrul Sağlam ilk oyuncu değişikliği için  Ozan Tufan'ı yanına çağırdı. 63.dakikada oyuna dahil olan Ozan, oyuna girdikten 8 dakika sonra Bursaspor forması altındaki ilk golünü Kups ağlarına yollayarak Avrupa Kupalarının gol atan en genç oyuncusu olarak tarihe geçiyor ve maçın skorunuda 6-0 olarak belirliyordu.



Milli Takımında vazgeçilmezi

Bu sezon 14 kez A2 Takımımız adına forma giyen Ozan Tufan aynı zamanda 3 kez de A Takımımız adına Türkiye Kupası'nda forma giydi. Ayrıca Milli Takımı'nda vazgeçilmezlerinden olan Ozan Tufan 1 kez U17 Milli, 9 kez U18 Milli ve 1 kez de kendi jenerasyonunun bir üstü olan U19 Milli Takımı'nın formasını giydi.



Altyapı hocalarının emeği büyük...

Ozan Tufan'ın basamakları birer birer tırmanarak yükseldiği Bursaspor camiasında antrenörleri Musa Öztürk, Yılmaz Burul, Ayvaz Öztürk ve Faruk Korkmaz'ın üzerinde emeği epey fazla. Ayrıca A Takım'a alıp kendisine güvenen ve şans veren Ertuğrul Sağlam'ı da tabiki es geçmeyelim. A Takımdaki mevkidaşı olan ağabeyi Basser'in de kendisi hakkındaki şu sözleri Ozan'ın ne kadar kaliteli bir kumaşının olduğunun göstergesi ;  "Ozan çok iyi bir futbolcu. Aklını çok iyi kullanan bir oyuncu. İnşallah Bursaspor ile iyi yerlere gelir. İleride çok büyük futbolcu olacağını düşünüyorum. Bunu da antrenmanlarda bizlere gösteriyor"

Avrupa Kulüplerinin takibinde!


Ozan Tufan'ın bu yükselişi bir çok Avrupa Kulübününde dikkatinden kaçmamış olacak ki geçtiğimiz ay Belçika'nın ünlü kulübü Anderlecht genç oyuncuyu resmi olarak istedi ancak doğal olarak olumsuz cevap aldı. Ozan'ın Milli Takımlarda ortaya koyduğu performans ile Anderlecht'in dışında İngiliz ve İtalyan kulüplerine ait scoutlarınında gözdesi olduğu biliniyor ve genç oyuncu için şimdiden ciddi rakamlar telaffuz ediliyor... Kulübümüzün geçtiğimiz ay Okan Deniz'le olan sözleşmesini uzattığı gibi yakın gelecekte Ozan Tufan ile de uzun süreli bir sözleşme yapması muhtemel...

Geleceği parlak...

Birazda kendi yorumumu katarak yazıyı sonlandırayım. Ben de ilk olarak Ozan Tufan'ı Fenerbahçe ile oynanılan final maçında seyredip çok beğenmiştim. İnanılmaz bir yükseliş gösterdi ve A Takım kadrosunda kalmayı başardı. Kups maçında skorun çok erken açılmasınında yardımıyla ilk kez Bursaspor formasını sırtına geçirdi ve tarihe adını yazdıran golü kaydetti. Ve bu golle tüm camianın tanıyıp umut bağladığı isimlerden birisi oldu Ozan, profosyonel kariyerinin henüz ilk senesinde çıtayı gerçekten çok yükseğe taşıdı genç oyuncu artık bunu sürdürmek için daha fazla çalışmak zorunda ki zaten o da bunun farkında. Orta saha olarak başladığı kariyerinde son 1.5 senedir sağ bek olarak sürdürüyor haliyle savunmada henüz kusursuz değil, ancak hücuma çıkışları haliyle gayet iyi. Güçlü fiziği ve çalışkanlığı ile ben savunmadaki eksikliklerinide en kısa sürede aşacağını düşünüyorum. Bunun yanında sabırlı bir yapısı olmasıda büyük bir avantaj, Danone Ligi'nde fırtınalar estiren ve Türkiye Şampiyonluğunu neredeyse tek başına kazandıran bir çocuğun ardından 2 sene sakatlıklarla boğuşması ve buna rağmen küsmeyip çalışarak formayı alması , A Takıma yükselmesi ve bugün bu camianın en umut beslediği adamlardan biri olması gerçekten büyük bir başarı. Umarım bu başarısı artarak devam eder ve Ozan bu camianın gurur kaynaklarından biri olarak adını efsaneler arasına yazdırır...

twitter.com/EKoncak

13 Şubat 2013 Çarşamba

Hikmet Karaman ve altyapımız...



Geçtiğimiz akşam Bursaspor TV'ye konuk olan teknik direktörümüz Hikmet Karaman yayın süresi boyunca camiaya umut aşılamıştı bildiğiniz üzere. Gayet mantıklı ve kararlı açıklamalardı, tabi ki bunlar çok normal Hikmet Hoca bu takımın bu şehirin kendisi için büyük bir şans olduğunun farkında bunu kendiside dile getiriyor zaten ''Bana Bursaspor gibi takım vermediler ki şampiyonluğa oynatayım. 3 senedir söylüyorum ben şampiyonluğa oynamak istiyorum'' diyerek. Hikmet Hoca Bursa şehri için ''doğru tercih'' olduğunu A Takımda kazanacağı başarılarla ispat etmek isterken o gece yayında aynı zamanda altyapımız hakkında da önemli açıklamalar yaptı...

Hafta içi hazırlık maçında A2 Takımımızın yedek ağırlıklı A Takımımızı 2-0 yendiğine dikkat çeken Karaman; ''Oradan 5-6 genci alıp 1 ay sonra oynatabilirim çok dinamikler. Pazar günü U17 Elit Takımımızı seyrettim Bursaspor TV'den. Gökhan (Karataş) diye sol ayaklı bir çocuk gördüm çok yetenekli. Ama cılız, ufacık. Onun kuvvet idmanı alması lazım. Omuz omuza girdiği zaman ayakta kalabilmesi lazım. Bu çocuk şimdi yetenekli ama 18 yaşına geldi mi kayboluyor. Büyüklerinin arasına girdiği zaman o mücadeleyi yapamıyor.''

Önce Gökhan'dan başlayalım, çok yetenekli bir çocuk 96 jenerasyonunun 10 numarası. Yani ofansif orta saha oyuncusu, geçtiğimiz yaz şampiyonlukları ile sonlanan Balkan Turnuvası ve bu sezon Vakıfköy'de epey maçını canlı izlediğim bir oyuncu olarak söyleyebilirim ki yaşıtlarına göre biraz kısa boylu olmasına rağmen inanılmaz seri ve yaratıcı bir oyuncu.  Bu sezon 22 kez U17 Takımımızın formasını giyip 10 gol kaydetti. Ayrıca geçtiğimiz sezon U18 Takımımız adına 2 karşılaşmaya çıkarak 1994 takımında süre aldı. Yanlış hatırlamıyorsam geçtiğimiz sezon İstanbul BBSK altyapısından teklifte almıştı.

Esas konumuza dönecek olursak, Vakıfköy zaten tüm Türkiye'nin gıpta ile baktığı bir tesis. Bursaspor'un altyapısına girme şansı yakalamış ve ''futbolcu olacağım'' diyen bir genç için bulunmaz nimet. Bir çok kardeşimizin evi / ailesi orası olmuş durumda. Vakıfköy Tesisleri'nde 5 adet çim sahanın yanı sıra sağlık merkezi, şok havuzu, fitness salonu vs. gibi imkanlarda mevcut. Profosyonel liglerdeki bir çok takımın sahip olmadığı imkanlar bu takımın altyapısına tahsis edilmiş durumda hal böyleyken buraya bu kadar umut bağlanması ve bununla doğru orantılı olarak elde edilen başarılar çok normal...

Oyuncuya yatırımın, kuvvetlendirmenin ne denli önemli olduğunun en güncel örneği Real Madrid'in 1993'lü stoperi Raphael Varane. 1.5 sene önce geldiği Madrid temsilcisinde normal antrenmanların yanı sıra özel hoca tutularak kuvvetlendirme çalışmaları yaptırtılan Varane, en son hatırlayacağınız gibi Kral Kupası'nda Barcelona'ya karşı oynadıkları maçta Messi, Ronaldo, Xavi gibi yıldızlara rağmen sahanın yıldızıydı. Mourinho ve Real Madrid 10 milyon euro bedelle aldıkları genç Fransızı dünya yıldızları arasına sokmayı başaracak muhtemelen. Bizler o kadar yüksek transfer bedellerini rüyamızda bile göremediğimiz için kendi yetiştirdiğimiz gençlerimize yatırım yaparak onları futbol piyasasına yükseltmeyi hedeflemeliyiz. Ertuğrul Sağlam döneminde forma bulan Okan Deniz, Taha Can Velioğlu, Ozan Tufan, Batuhan Altıntaş gibi isimlere Hikmet Hoca yenilerini ekleyecek gibi duruyor. Umarım gençlerde Ertuğrul Hoca'dan sonra yine kendilerine değer verecek bir hoca ile yola devam etmemizin avantajını kullanarak kendilerini daha çok futbola verirler ve sonunda kazanan hem onlar hem Bursasporumuz olur...

twitter.com/EKoncak

12 Şubat 2013 Salı

Akademik Gelişim




Yapı itibariyle 7 Kasım 2007 tarihinde tamamen Bursaspor alt yapısına emanet edilen Vakıfköy Orhan Özselek Tesisleri şu anda tüm futbol kamuoyu tarafından en iyi alt yapı tesisi olarak kabul ediliyor. Böyle kaliteli bir alt yapı tesisine ise pırıl pırıl gençlerimizin mücadelesi eşlik ediyor.

Alt yapıda mücadele eden futbolcu kardeşlerimizi tek tek ele almamıza şu an için imkan yok fakat gerek yıldızlaşan gerekse takım oyunu ile ön plana çıkan kardeşlerimizin hepsi belli bir kumaşa sahip.

Alt yapımıza hizmet eden bir tane psikoloğumuz var, gerek gruplar halinde gerekse bireysel şekilde ilgilenip onlara yardımcı olmaya çalışıyor. Peki övündüğümüz ve “Yeni yıldızlar Vakıfköy’den çıkacak” söylemimiz için bu kadro yeterli mi?

Çocukluk ve gençlik çağını geçirdiği tabiri caiz ise kanının kaynadığı, çoğunun ailesinden uzak bambaşka bir şehirde tutkusu olan futbola bağlandığı ve kendini göstermeye çalıştığı, farklı kişilerle kardeşçesine bağlar kurduğu ama birbirlerine rakip oldukları bir ortamda bence yetersiz kalıyordur bu hizmet. Olaya birde şu tarafından bakmak lazım, ya hiç olmasaydı?

Vakıfköy’de çalışan, orada kalan, futbolcu olmak için mücadele eden kardeşlerimizin hepsine saygım ve sevgim doruk noktalarda. Gencecik, pırıl pırıl, saf ve temiz duygularla mücadele ediyor hepsi. Henüz çok para ile tanışmadıkları için hepsi çok güzeller, peki bu çocuklara bulundukları camiayı gerektiği kadar anlatabiliyor muyuz? Çocuklar bulundukları camianın farkındalar mı?

Bursa’da yaşayanlar nasıl bir yerde olduğunun farkındadır fakat dışarıdan gelen çocukların Bursaspor ile ilgili fazla bilgileri yoktur diye düşünüyorum.

Sürekli dillendirdiğim bir isteğim var benim, aslında bu yazıyı kaleme almamdaki esas sebepte bu istekten kaynaklanıyor.

Sürekli Vakıfköy’de kalan, fırsat buldukça okula giden, kimisi Elit Akademi Ligi haricinde okul takımında top koşturan, antreman sonrası dinlenmeye çekilen ve belirli aktiviteleri olan genç kardeşlerimize Bursaspor’u daha iyi anlatamaz mıyız? Gayette güzel, bir sürü pencereden Bursasporumuzu anlatabilir ve giydikleri formayı daha bilinçli bir şekilde terletmelerini sağlayabiliriz.

Önerim şu şekilde; Belirlenen bir yerde (mesela Vakıfköy Tesislerinde toplantı salonunda, sahanın içinde, Vakıfköy’de tribünlerde de bu bahsettiğin görüşmeler gerçekleşir ve diyelim böyle bir organizasyon yapıldı ve  katılım fazla oldu o zaman Ördekli Kültür Merkezinde kalabalık bir şekilde gayette güzel olur), tribünü bilen, Bursaspor’u canı gönülden seven, genç kardeşlerimizle güzel diyaloglar kurabilecek olan üç-beş-on kişilik grupların, belirli zamanlarda (bu senede bir kere, iki devre şeklinde, üç ayda bir ya da her neyse) gerçekleştireceği toplantılarla futbolcu kardeşlerimize Bursaspor ile ilgili anıları, onlardan beklentileri, tribün yapısını, onlara verilecek olan destekleri, nelere dikkat etmeleri gerektiğini kendi gözümüzden aktarırsak güzel olmaz mı?

Keza futbolcu kardeşlerimizde biz taraftarlardan neler beklediklerini, onlara nasıl faydalı oluruzu karşıklı konuşursak daha verimli bir alt yapı oluşabileceğini düşünüyorum.Ve yapılacak bu aktivite onlara çok şey kazandıracaktır buna eminim.

Umarım bu konu gerçekleşir ve kendi öz evlatlarımız ile daha kuvvetli bir bağ kurabiliriz.

Atış Serbest


Tependeki kuş talih kuşu mudur? Yoksa sen talihsiz bir kişilik misin? 
Bu düşüncelerden hangisi doğrudur? 

Aslında herkes kendisine göre yorar bu durumu; kimi kafasına kuş pislese hemen gidip bilet alır, kimi de benim gibi üstünü başını temizlemeye çalışır.

Başımıza gelen kimine göre yeni bir başlangıç, kimine göre talihsizlik, kimine göre yeni bir heyecan, kimine göre ise bambaşka şeyler. Herkes kendine göre haklı.

Şunu es geçmemek lazım, şu anda Bursaspor'un üzerinde bambaşka bir bulut var. Kurum içinde bulunan kişiler olmadığı kadar çirkinleşmeye, işler gün geçtikçe sarpa sarmaya başladı. Bursaspor bu durumdan sportif başarı ile ayrılsa bile manevi olarak kaybedeceği bir çok şey olacaktır.

Lütfen herkes aklını başına alsın ve işine baksın...

Mevlana şöyle demiş;

Üzülme;
Herkes ölür.
Kimi toprağa, kimi yüreğe gömülür!

Dün akşam çiçeği burnunda teknik adamımız Hikmet Karaman BS TV'de Serbest Atış programına katıldı, konuşmalarındaki samimiyet ve gerçekçi tavırdan gram şüphe duymuyorum.

Bahsettiği altyapıdaki gençler, scout sistemi, transfer hataları, kendisiyle barışık tarafı, heyecanı, düşündükleri ve şu anda yazamadığım bir çok söyleminde gerçekleri yansıtıyor ama şu bir gerçek ki geçmişle ve gazla yaşanmıyor.

Asıl değinmek istediğim BS Tv rekor izlenmeye ulaşmış dün akşamki yayında, normaldir çünkü herkesin bir beklentisi var, merak ediyor herkes ama esas önemli olan onca izlenmek ve onca mail almak değil; atılan maillerden hoş geldin beş gittin muhabbetinden çok asıl sorulması gereken soruları hocaya yönlendirmektir.

Okunan sorulardan cevaplanması gereken bir soru neden es geçiliyor? 

+Hocam X Bey hoşgeldiniz diyor ve başarılar diliyor.
-Sağolsun.
+Hocam Başarılar, çok yakıştığınızı belirtirim saygılar W Bey.
-Teşekkürler.

+Devre arası Mersine kiralanan Ozan ile ilgili düşünceler nedir X Y ?
-OMG!

Cevap yok. Sen nasıl bu soruyu tekrar tekrar iletmiyorsun hayret doğrusu.

Benim merak ettiğim soru ise şu;

Altyapıda tüm yaş grupları dahil olmak üzere A takımının sistemini uyguluyor. Bu sezon takımı değiştireceğini düşünmüyorum ama sezon sonu ve sezonun başında bir sistem değişikliğine gidilecek mi? Şayet gidilecekse alt yapıda top koşturan kardeşlerimiz düşünelecek mi? Şayet düşünülücekse 4-2-3-1 sisteminden başka bir sistemi alt yapıya -şu an itibariyle- uygulanamayacağından haberi var mı?

Her türlü eleştiriye açığım diyen hocanın hakaret etmeden yazdığımız bir cümle üzerine engellendiğimiz, artık mail atsak dahi kaale alınmadığımız için sorumu buradan sorayım ve düşüncelerimi buradan aktarayım dedim.

Umarım insanlar dahada çirkinleşmeden ellerini çekerler Bursasporumun üzerinden. Allah sevdası sadece ve sadece BURSASPOR olanların yardımcısı olsun...


11 Şubat 2013 Pazartesi

Sanma ki Çok Uzaklarda...


Emre Koşak'ın objektifine yansıyan fotoğraf ile başlayalım yazımıza 

"Sanma ki çok uzaklarda, Batalla kalenin tam karşısında" 


Deplasmanlarda fark yaratan futbol kamuoyunun bu maçta neler yapacağını merak ettiği bir Karabükspor'la karşılaştık. Neredeyse pozisyon vermeden net bir skor ile sahadan üç puan ile ayrıldık. Galatasaray maçında sahaya yansıyan mücadelenin ardından bu maçta mücadeleyi merak ediyordum açıkçası, neyse ki sevdamız olan formayı terleten futbolcularımız bizleri mahçup etmedi ve ellerinden gelen mücadeleyi sahaya yansıttılar. Beklediğimiz futbol sahaya  yansıyınca 104 günlük aranın ardından deplasmanda galibiyet ile ayrıldık. 

Karabükspor sahadan galibiyet ile ayrılacağına inanmış ki maçın ikinci yarısında iyice çirkinleşen bir mücadele örneği sergilediler. Bir kaç gün önce ilk defa Milli Takıma seçilen Ahmet İlhan'ın yan hakeme yaptığı hareket ile oyun dışında kaldı; buradan çıkan sonuç Milli Takım Ahmet İlhan'a yaramış(!) besbelli. Pinto'ya, Batalla'ya, Belluschi'ye ve özellikle Basser'e yapılan müdahalelerde hakemin kayıtsız kalması ise şaşkınlık yarattı.

Harun ile başlayalım söze; bir geri pas pozisyonu vardı maçın ilk yarısında, Harun genç ve tecrübesiz bir isim o pozisyonda kafalarda soru işareti bırakmaması gerekirdi. Tamam pozisyon geri pas değil ama müsait pozisyondayken de bu tip düşünceye dahi mahal vermemek gerekir. Ayrıca bir penaltı pozisyonu yarattı Harun, bence o pozisyon -her ne kadar Ahmet kendini yere atıp, penaltıyı almaya çalışsa da- sen kalecisin ayaklarınla orada ne işin var demeden edemiyor insan.

Fark yaratan oyunların başında geliyor Batalla, ilk geldiği zamanki yorumlar aklıma geliyor da bıyık altından tebessüm ediyorum sadece. Batalla'nın uzun zaman Bursaspor forması giymesini hatta bu forma altında futbola veda etmesini isteyenlerdenim. O'nu sahada ısınırken izlemek dahi mükemmel bir ayrıcalık. Yaşım gereği rahmetli İmparator Nejat Biyediç ve Mesut Şen'i izlemedim ama Batalla'yı gelecek nesine ağzımı ballandıra ballandıra anlatacağım kesin.

Fark yaratan diğer oyuncumuz ise Belluschi'ydi geldiği günden beri üzerine ekleyerek devam ediyor diğer tangocumuz. İlk yarı kendi hazırladığı pozisyonda topu içeri çıkarmak yerine müsait pozisyonda kaleyi denese ve golü bulsa ligin en güzel gollerinden birine imza atacaktı, arada bencil de olmak gerekiyor futbolda...

                              

Belluschi'nin bu denli rahat oluşunun bir sebebi de takımımıza satış opsiyonlu olarak kiralık gelen Edu; Milli takım kampından dönen ve takımla çalışmalara başlayıp hemen Karabük deplasmanında giden ve sahada elinden gelenden fazlasını yansıtan Edu vardı. Performansından öte takımı sahiplenişini gördük maç içinde, Basser'e yapılan müdahalenin ardından arkadaşının yanına deparla gelen Edu vardı sahada. N'diaye'nin eksikliğini hissedeğiz derken mücadele anlamında elinden geleni yapan ve N'diaye gibi arkadaşlarına sahip çıkan bir futbolcu var şu anda elimizde. Daha iyi olacağı da aşikar...

Vederson'u ve Hakan'ı sol bekte izleyen bu gözler iki maçtır Basser'i görünce ne gerek var sol beke diyor. 446 gün sonra süper ligde golle buluşan Basser maçın fark yaratan diğer bir ismiydi. Maç anında ve çeşitli sitelerde Basser'in süper ligde attığı ilk gol olarak lanse edildi fakat 21.11.2011 tarihinde evimizde oynadığımız ve 1-0 sonuçlanan Samsunspor maçında tabelayı değiştiren oyuncumuzdu. Bu hatanın ne yayıncı kuruluş tarafından yapılması affedilebilir ne de Bursaspor'u yazan siteler tarafından yapılması affedilebilir.

Maçın başında yakaladığı pozisyonları değerlendirebilse şu anda bambaşka şeyleri konuşuyor olacaktık. Pinto'dan bahsediyorum, maça istekli başladı pozisyonlara girdi fakat müsait pozisyonlardan yararlanamadı. Yapılan sert müdahalelere ayak uydurması kendisine yakışmadı, maç psikolojisinde bu tip davranışlar olabilir, kenarda bekleyen hocanın zamanında alması gerekirdi oyundan ama nedense 88' yı bekledi.

Zamanında 60' da oyuncu değiştiren hocaya sitem ederken sırf zaman kazanmak için son dakikarı bekleyen bir hocaya neler söyleneceğini düşünemiyorum...

Murat Yıldırım kendisini toparlamaya başladı, açıkçası iki maçtır beklentileri karşılıyor. Zamanla daha iyi olur mu? diye sormadan edemiyorum kendime.

Şener için büyük bir parantez açmak gerekiyor. Bir pozisyonda rakibine yaptığı müdahale kendisine hiç mi hiç yakışmadı. Yaptığın hareketin karşılığı kırmızı kart, hakem görmedimi, yoksa vermedimi bilemem ama sana yakışmıyor bu denli sertlikler. Ayrıca sürekli arkasına adam kaçırıyor, maç esnasında bir türlü maça konsantre olamıyor ya da aşırı konsantre oluyor. Serdar ile aynı kafa topuna çıkışta neydi öyle? Orası senin mevkin değil ve hiç mi konuşmuyorsunuz birbirinizle? Defanstan bam güm şişirdiğin toplar sürekli rakibin ayağına düşüyor. Açıkçası ofansif olarak iyi fakat asli görevi olan bek için şu an için yetersiz. Biraz işlendiği ve kendisini geliştirdiği vakit Bursasporumuza faydalı olacaktır ama şu an için yetersiz. Aziz transferi umarım tutar ve Basser kendi mevkisine gelir.

Güzel bir futbol ve güzel bir sonuç ile ayrıldık sahadan. İlk yarı beraberlik serisine Elazığspor ile başlamıştık umarım bu defa galibiyet serisine ikinci halkanın ekleneceği bir sonuç ile ayrılırız. 

Bu hırsla devam et Bursasporum!

9 Şubat 2013 Cumartesi

''Demir'' den Korksak Trene Binmezdik!



Bu galibiyeti Lua Lua'nın cezasını erteleyen TFF'ye, Yiğit İncedemir'in maç boyu tekmelerine izin veren Hüseyin Gökçek'e ve kaybetmeyi hazmedemeyen tekme-tokat ile sözde sertlik yapan Karabükspor oyuncularına armağan ediyorum.

Maça çok iyi başladık bugün özellikle Belluschi, Batalla ve Pinto'nun uyumu göz kamaştırıcı cinstendi. "Goool" dedik Pinto'nun 6. dakikada kaçırdığı pozisyona o kadar netti. Ardından yine Pinto vurdu, Batalla vurdu ilk 25 dakikayı çok iyi oynayarak geçirdik. Sonra Pinto sertlikten biraz yıldı biraz da yorulunca ortada bir oyuna döndü oyun.


İkinci yarıya iyi başladığımız söylenemez son dönemde hep yaptığımız ama uzun süredir bulamadığımız bir cinsten gol bulduk kötü oynarken Tuncay'ın ayağından. Bu saatten sonra Tuncay'ı takımdan gönderme durumumuz olmadığını düşünürsek maksimum verimi vermesini beklemek zorundayız umuyorum ki bu gol ile Tuncay "Bir zamanlar Tuncay Şanlı" vardı der kendi kendine.


Golden sonra şoka girmememiz günün en güzel hareketlerinden biriydi soğukkanlı oyunumuzu oynamaya devam ettik. Maç boyu sıfır hatayla oynayan Basser önce topu kaparak 2 kişiyi oyundan düşürdü. Güzel pasla Batalla'ya verdi kendisi de bu esnada koşusunu devam ettirdi. Pinto'nun al da at dediği topu da filelerle buluşturdu. Ozan Tufan, Şener Özbayraklı, Aziz Behich Türkiye'deki en şanslı bek oyuncularından Basser gibi bir dehayla antreman yapabildikleri için, kıymetini bilsinler.


2-0 dan sonra penaltı beklentisine girdi Ahmet İlhan ile Karabükspor açıkçası ben pek penaltıya benzetemedim konunun içinde Ahmet İlhan olunca iki kez düşünüyor insan. "Penaltı mı ? Değil mi?" diye düşünürken Batalla "Oyun bitti" dedi maç boyu onu tekmeleyen Yiğit'ten kaptığı topu enfes bir vuruş ile bitirerek.


Çok ihtiyacımız olan 3 puanı 3 golle çok daha iyi oynarak aldık. Takımda kimi ön plana çıkarsak diğerine ayıp olacak ama Belluschi'nin performansını, Batalla'nın performansını övmesekte bize yakışmayacak. Bambaşkalar, Hikmet Hocam çalışabileceğin en büyük oyuncular bunlar ikisini daha da parıldatırsın inşallah. Öte yandan savunma performanslarıyla sezonun en şaşalı ismi Lua Lua'yı oyundan silen yol yorgunu Edu'ya büyük alkış keza iki haftadır ligin en hareketli hücum oyuncularına karşı büyük sınav veren Şener'e de öyle. Yalnız Şener'e bir sözüm var 'Bu hafta gördüğün sarı kartın aynısını geçen haftada gördün. 3.sünde kırmızı olursa "Neden?" diye sorma kendine'

Bol çalkantılı bir haftadan böyle rahat çıkmak her babayiğidin harcı değil oyuncular iki haftadır acıyla yoğruluyorlar. Ne yapalım yani Elazığspor maçından önce daha büyük olay mı çıkaralım şehirde ? :) Artık hedef 34 puan, yürüyedur Bursa!

twitter.com/Cuncunonline

8 Şubat 2013 Cuma

Tehlike çanları ve kaos...



Sene başından bu yana çeşitli sebeplerle sürekli fikir ayrılıklarına düşen camiamızda son olarak Ertuğrul Sağlam'ın istifası, ardından Hikmet Karaman'ın gelişiyle bu ayrılıklar adeta tavan yaptı. Takım otobüsünün İstanbul BŞB deplasmanı dönüşü tesislere girerken yumruklanması, ardından şehir efsanesi şeklinde kulaktan kulağa yayılan ve o gece tesislere yapılan hatta takımın kaldığı binaya kadar ulaşan baskın, son olarak Hikmet Karaman'a edilen küfürler derken Özlüce Tesisleri kuruluşundan bu yana belkide negatif anlamda en hararetli günlerini yaşıyor.

Önce Gaziantepspor resmi internet sitesi ile kendi sitemiz arasındaki açıklama savaşları, ardından Hikmet Karaman'ın olaylı gelişi ve sonrasında patlak veren tepkiler... Bu anlaşmayı esasen bende içime çok sindiremiyorum, o kadar açıklama yaptıktan sonra keşke olmasaydı diyorum ancak sonuçta bir karar verildi ve Hikmet Karaman bu kulübün yeni teknik direktörü oldu. Bursaspor Kulübü ısrarla ve inatla anlaşmanın Karaman'ın istifasının ardından olduğunu söylerken, Gaziantepspor Kulübü Karaman'ın ayartıldığı konusunda diretiyor. Açıklamanın tarafları olan bir  İbrahim Yazıcı'ya bakıyorum, bir de İbrahim Kızıl'a sizce hangisi daha güvenilir ? Kendi kulübümüzün başkanının açıklamalarına inanmak bende daha ağır basıyor, sonuçta Gaziantep'in yönetim cephesinin hali ortada. Bu ağır basma olayına ek olarak Karaman'ın istifa kararını daha önce aldığı ancak Gaziantepspor'dan alacaklarını temin etmek için kendisine süre verildiğini ve bu sürede görevini sürdürdüğünüde ekleyelim. Yani ben bu ''ayartma'' mevzusuna çokta fazla inanmıyorum, Karaman kafasında zaten Antep'te ki görevini bitirmişti ve kendince istifa kararını almıştı. Alacaklarının tahsili ve istifanın yürürlüğe konmasıda bizdeki süreçle kesişince veya belkide Karaman tarafından kesiştirilince bu ortamda görev ona devredildi.

Başka yerli teknik adam tercih edilemez miydi ? Tabi ki edilebilirdi. Veya yabancı bir teknik adam düşünülebilirdi. Ancak özellikle yabancı hoca seçimi bizi ilerde zor durumda bırakabilirdi. Olası bir başarısızlık döneminde yabancı hocayla yolları ayırmak epey maddiyat gerektirirken yerli teknik adamlarda bu durum pek olmuyor, bunu da hesaba katmak lazım.

Bu tercihi tartışmanın bu saatten sonra Bursaspor'a çok faydalı olacağını ben düşünmüyorum. Bu camianın esas odaklanması gereken nokta ''ligde kalan 14 maçtan maksimum puanı nasıl çıkartırız'' olmalıdır. Ligin hali ortada şampiyonluk barajının çokta yükselmeyeceği bir ortamda Avrupa Kupalarına katılma potasına girip ligi olabileceğimiz en iyi yerde sonlandırmalıyız. Aksi takdirde önümüzdeki sezon özellikle transfer döneminde çok başımız ağrıyabilir.

Ara transfer döneminde gelen Edu ve Ferdinand takviyeleri ile kadromuzdaki kaliteli yabancı sayısı epey çoğaldı. Herkes eline bi kalem kağıt alıp ilk 11 çıkarmaya çalışsa hangi yabancıyı keseyim bu takımdan diye kara kara düşünür. Kadrodaki yabancı kalitesinin bu kadar yükselmesinin sebebi tabiki peşpeşe Avrupa Kupaları vizesi alan bir takım oluşumuz. Eğer sıralamada üstümüzde olan takımların puan kaybetmekte bu denli hovarda olduğu bir ortamda bu takım Avrupa Kupaları vizesini bu sene alamazsa, bu sonun başlangıcı olabilir. En basitinden ben olası bir böyle durumda Bangura ve Forsell hariç diğer yabancı oyuncularımızın (Batalla dahil) buradaki kariyerlerini sürdürüp sürdürmeme konusunda tereddüte düşeceklerini düşünüyorum.

Bu istikrarı sürdürücek adam Hikmet Karaman mı bunu zaman gösterecek ancak öncelikle saha içindeki Bursaspor'un menfaatleri için bu takımı olabildiğince güçlü desteklemeliyiz ki sezon sonunu güzel bir şekilde getirelim, sonrasını sezon sonunda değerlendiririz...

Yazıyı çok uzattık, kalan 14'lük seride ilk sınav yarın Karabük ile, kazanıp güzel bir başlangıç yapma ümidiyle...
Saldır Bursaspor'um saldır durma, haydi Allah aşkına...

twitter.com/EKoncak

6 Şubat 2013 Çarşamba

Yalnız Adam ; Hikmet Karaman

   Akşam üzeri Kulübümüz yeni teknik direktörümüzü açıkladı "Hikmet Karaman" . Ben olayı sürpriz olarak karşılamayanlardanım. Ertuğrul Sağlam'ın istifası sonra Bursaspor kulübünde çalışmayı en çok isteyen adamdı Hikmet Karaman ve bu istediği gerçek oldu artık resmi olarak Bursaspor Takımının teknik patronu kendisi.


    Bursaspor zor bir kulüp ve Hikmet Karaman için çok daha zor olacak takımın şifrelerinden çok taraftarın şifresini çözmek zorunda çünkü kendisine gereğinden fazla bir önyargı var ve bu ön yargıyı kırmada çok yalnız kalacağı aşikar.

    
     Taraftar kendisine geçmiş tecrübelerinden, Gaziantepspor'dan ayrılış biçiminden ötürü kredi tanımıyor. Mesela Ertuğrul Sağlam'ın imza töreninde adına besteler okunuyordu. Hikmet Karaman'ın böyle bir karşılamayla karşılaşmayacak. Kendisine tanınmayan krediyi kendisi kazanmak zorunda , Bursa'da kredi kazanmak öyle kolay değil mesela Karabükspor maçı için şöyle bir durumla karşılaşacak. Cumartesi akşamı Bursaspor Karabükspor'u yenerse aslan payını Ersel Uzgur yenilirse Hikmet Karaman alacak. Yani kendisine tahammül olmayacak. Ama şanslı olduğu kısımlarda var Hikmet Hoca'nın mesela bundan birkaç sene evvel Bursaspor taraftarı istemediği yönetimi, hocayı görevinden almak için tribüne gelirdi, protestosunu orada yapardı. Şimdi işler değişti artık insanlar sanal dünyadan, medya üzerinden yıpratıyorlar istemediklerini.



     Hikmet Karaman'ın imaj kaybı Fatih Terim'in hareket ve mimiklerine benzer vücud dilini kullanmasından geliyor. Hocam kusura bakmasın "Çakma Fatih Terim" diyor birçok kişi O'na. Son dönemde bu yargıyı değiştirse de birçok insan Hoca düştüğünde bu benzetmeyle yıpratacak kendisini. Mesela geçen yaz yapılan Euro 2012'nin TRT yorumcusuydu Hikmet Karaman o dönem Gaziantepspor daha transfer yapmamıştı bu Bursaspor taraftarı için büyük sorun teşkil eder. Aşağı yukarı aynı dönemler Ertuğrul Sağlam Umre ziyaretinde bulunmuştu ve bizde daha transfer yapmamıştık.  "Ertuğrul Hoca Allah kabul etsin ama zamanı mı?" diye eleştiren taraftarlarımız var. Şunu da eklemek lazım; geçen sene oynanan Trabzonspor-Gaziantepspor maçında Hikmet Karaman aynı anda 7 yabancıyı sahaya sürmüştü bildiğiniz gibi bu bir kural ihlali. Maç sonrası demecinde ihaleyi yardımcılarına yıkmıştı. Bursaspor'da böyle birşeyi yardımcılarına yıkamaz, yıksa da ciddiye alan olmaz böyle bir hata unutulmaz. Bursaspor ateşten gömlektir ama bu tip ön yargıları da yıkarsa da 20 senelik antrenörlük kariyerinin en unutulmaz anlarını burada yaşar.


   Hikmet Karaman'ın antrenörlüğünden bahsedelim birazda ilk olarak bahsedilmesi gereken konu Ömer Erdoğan ile ilişkisi. Büyük Kaptan'ı futbola kazandıran isim kendisi. Erzurumspor'da Kaptan daha 21 yaşındayken formayı kendisine teslim etmişliği var. Herkesin gönlünde özel yeri olan bir adam Ömer Erdoğan aktif futbol yaşantısı bittikten sonra Bursaspor'a hizmete devam etmesini istiyor birçoğumuz ve Hikmet Karaman, Ömer Erdoğan için büyük şans. Hikmet Karaman dışa dönük kendisiyle barışık bir insan bu özellikleri kendisini geliştirmesini sağlıyor son dönemde Manisaspor'da koltuğu Hakan Kutlu'dan sonra güzel futbolla iyi işler çıkarttı. Sonrada görev aldığı Gaziantepspor'da sadece Sapara eklemesiyle 1 devrede 34 puan aldırdı. Şuana kadar hiçbir takımla planlama yapma şansı olmadı zira gittiği takımlarda maalesef krizler oluyor ve bu krizlerde yolu alan ilk kendisi oluyor. İnşallah böyle bir durum Bursaspor'un başına gelmez.

    Sözün özü arkasında taraftar desteği olmadan görev yapmaya başlayacak Hikmet Karaman, Elazığspor maçında 10000 taraftar olursa kendisini şanslı saysın. Fikstürü iyi değerlendirebilirse kredi kazanır ve Bursaspor macerası uzun soluklu olur. Yok olmadı maalesef  Bursaspor sadece çalıştırdığı 18. takım olarak kayıtlara geçer.


    Benim düşüncem bu sorumluluğu kaldırabileceği yönünde zaten şahsım adına Bursaspor koltuğuna oturan kim olursa olsun saygıyı hak eder. Ayrıca Bursaspor'a "Sıradan" gözüyle bakan yabancı bir hocadansa Bursaspor'a "Hayatının Fırsatı" olarak bakan bir Hoca'nın başında olması beni daha çok heyecanlandırıyor. Ersel Uzgur kalsaydı yada çok iyi bir yabancı hoca gelseydi tribün birlikteliğimiz olsaydı diyenleri de çok samimi bulmuyorum zira onlar Ertuğrul Sağlam'ı da beğenmiyordu. Açıkçası bu konuda biraz katı düşünüyorum. Şampiyon Hoca varken bu takım 10 bin kişiye oynuyorsa ne yapacağı belli olmayan bir yabancı Hoca'da uzun soluklu kalabalıklar olacağını düşünmüyordum. Hikmet Karaman'ın tercih ettiği oyun stili Bursaspor taraftarının arzularını okşayacak cinsten inşallah çabuk adapte olur en azından protestolar olmazda bu senede alıştığımız yerlerde sezonu bitiririz.

Hikmet Karaman...



Şampiyon Ertuğrul Sağlam'ın istifasıyla boşalan Bursaspor'un teknik patron koltuğunun yeni sahibi Hikmet Karaman oldu. Adettendir ''hayırlı olsun'' diyerek başlayalım...

Ertuğrul Sağlam'ın ardından gelecek her yerli isim yadırganacaktı, ancak bu isim ''yalanlanan'' Hikmet Karaman olunca haliyle tepkilerde fazla oldu. Geçtiğimiz perşembe günü Gaziantepspor'a resmi sitemizden 2 açıklama yaparak tabir-i caizse ''kapak''  takan kulübümüz dün yaptığı açıklamasında ise Hikmet Karaman ile anlaşıldığı yönünde çıkan haberleri yalanlayıp, boşta olan her teknik direktör tercihlerimiz arasında olabilir cümlesi ile açık kapı bırakmıştı. Bunun tercümesi; ''yabancı hoca ile anlaştık anlaştık, anlaşamadık takım Karaman'a emanet edilecek'' şeklindeydi. Nitekim bugün de  Hikmet Karaman resmen açıklandı ve yarın işbaşı yapacak. Şahsen benim hiç içime sinmiyor, illa ki biri gelecekti ama bu yalanlamalar, Gaziantep'e yapılan suçlamalar filan hepsi şimdi havada kaldı.

Galatasaray maçının ardından bloga karaladığımız yazılarımızda ben tercihin yabancı hocadan yana kullanılacağını düşündüğümü yazarken Cüneyt Abi, Hikmet Karaman'ın haftaiçi takımın başına getirilmesini beklediğini yazmıştı, nitekim iddiasını tutturan o oldu. Ben açıkçası İbrahim Yazıcı'nın Ertuğrul Sağlam'ın istifasıyla zayıflayan elini yabancı bir teknik adamla güçlendireceğini düşünüyordum, çünkü yerli bir isime her halükarda önyargılı yaklaşacaktı bu camia. Öyle de oluyor, tepkilere bakılırsa...

Hikmet Karaman dahil kimsenin adamlığını eleştirmek haddimize değil elbette. Ama Gaziantep yönetiminin Karaman'a yaptığı suçlamalar bence biraz nankörlüğe kaçıyor. İbrahim Kızıl hapiste olduğu dönemlerde camiasına sahip çıkanlardan birininde Hikmet Karaman olduğunu unutmuş sanki...

Yönetimsel boyutu bir kenara bırakıp sahaya bakacak olursak Hikmet Karaman mevcut kadromuzla bence Bursaspor'un Avrupa Kupalarına katılma istikrarını sürdürecektir. Sonuçta bizim elimizdeki yabancı oyuncular zaten kaliteli isimler, bunlar hoca ayırt etmeksizin görevlerini yapıp kalitelerini sahaya yansıtacaklardır. Yerli oyuncularımız ise çoğunlukla ''gaz'' verilerek sahaya sürülecek tipte olduğu için Karaman'ın başarılı olması çokta zor değil...

Çokta şanslı bir dönemde takımın başına geçti Karaman, Bursaspor önündeki 4 mücadelede ''Karabükspor, Elazığspor, Gaziantepspor ve Sivasspor'' ile karşılaşacak. Yani Hikmet Hoca'nın bu 4 maçta alacağı minimmum 9 maksimum 12 puan hakkındaki ön yargıyı kırabilir. Daha sonra çıkacağı Fenerbahçe deplasmanıda muhtemelen kırılma maçı olur onun adına.

Benim en çok merak ettiğim Hikmet Karaman'ın Bursaspor'u (özellikle deplasmanlarda) nasıl bir taktikle oynatacağı. Malum sezonun ilk yarısında Gaziantepspor'un başındayken Bursa'da bize karşı oyunu katleden bir anlayışla takımını oynatmıştı. Bursaspor Ertuğrul Sağlam yönetiminde herhalde ligde 70-75 civarı deplasman maçına çıkmıştır ama oyunu hiç çirkinleştirmemiştir. İyi de olsa kötü de olsa hep ''oynamıştır'' Kısa vadede tek beklentim bu anlayışın devam etmesi. Ben deplasmanlarda 1 puana yatan, oyunu 'haddinden fazla' çirkinleştiren bir Bursaspor görmek istemem şahsen...

Sözün özü başkan, yönetici, antrenör, futbolcudan ziyade kalıcı olan Bursaspor'dur. Umarım saha içindeki başarılı ve istikrarlı Bursaspor'u kaybetmeden sezonu yine ilk 5'te tamamlayıp çıtamızı düşürmeyiz. Tekrardan hayırlı olsun...

twitter.com/EKoncak

5 Şubat 2013 Salı

Şehirin ADAMI...

28 Ocak 2013 günü Ertuğrul Sağlam Bursaspor'da ki görevinden istifa ettiğini açıklamıştı. Bugün istifa kararının ardından geçen 8.gün ve şampiyon teknik adam hala Bursa'da veda ziyaretleri yapıyor...



Bu istifaya karar vermek şüphesiz ki Hoca'nın aldığı en zor kararlardandı...



Futbolcularımızda en az Ertuğrul Hoca kadar üzüntülüydü bu karardan...



Tabii bir de işin taraftar boyutu vardı o veda günü...
Belkide çoğu taraftar O'na bu şekilde içten bir sarılmayla veda etmek isterdi...

Ancak bu kararın geri dönüşü maalesef olmadı. Ve ''Adam gibi adam''ın veda turları başladı...



Başkan İbrahim Yazıcı ve Yönetim Kurulu Ertuğrul Sağlam ve ekibine bir veda yemeği tertip etti. Hizmetlerinden dolayı plaket takdim edildi kendisine ve Bursaspor tarihinde böyle uğurlanan ilk antrenör oldu belkide...



Sağlam, Başkan ve Yönetim Kurulu ile vedalaşmasının yanı sıra şehrin yöneticileri ile de vedalaştı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'yi makamında ziyaret eden Sağlam'a Recep Altepe tarafından meşhur ''Bursa bıçağı'' hediye edildi.


Veda ziyaretlerinin bir başka durağı ise Nilüfer Belediyesi'ydi. Sağlam, Mustafa Bozbey'i de makamında ziyaret etmeyi ihmal etmedi.



Ertuğrul Sağlam ayrılırken altyapıyıda unutmadı. Şahsen o gün orada bulunmaktan büyük onur duymuştum. U16 ve U17 Takımlarımızın Eskişehirspor maçının oynandığı gün Vakıfköy Tesisleri'ne gelen şampiyon teknik adam altyapı hocaları, personeli ve futbolcularımız ile vedalaştı.


Ertuğrul Sağlam ''Onursal Başkanlık'' aldığı Ünitimsah oluşumunuda unutmadı ayrılırken elbette. O ve yardımcısı Mutlu Topçu Ünitimsah ekibi ile geçtiğimiz akşam bir veda organizasyonunda bir araya geldiler.



Ertuğrul Sağlam ayrıca Bursastore Lojistik Merkezi'nde çalışan personellerimiz ile de vedalaşmayı unutmadı...


Buraya sığdıramadığımız belkide onlarca veda fotosu daha mevcut...

Sözün özü  istifa ettiği günden bu yana geçen 8-9 günde hala bu şehirde veda ziyaretleri yapıp veda telefonları açıyorsa ''Şehrin Adamı'' tanımlaması tam da ona uygun demektir... Bu veda telefonlarından birininde Bursaspor Başkadır Blog ekibimiz adına Cüneyt Acarçiçek abimize açıldığı için ayrıca çok gururluyuz... Yazdıklarımızın bu güzel insana ulaşması, beğenilip takdir edilmesi gerçekten tarifi zor bir duygu...

Tekrardan yolun açık olsun adam gibi adam, tekrar bu şehire döneceğin günü özlemle bekliyoruz...