29 Şubat 2012 Çarşamba

Mart Ayı Takvimi Duvarkağıdı (1280x800)

Bursaspor Başkadır Mart ayı takvimi duvarkağıdı...



İndirmek için alternatif linkler;

http://b1202.hizliresim.com/u/x/33vlw.jpg

http://www.upload.gen.tr/uploads10/mbnc5h1r/1.jpg

27 Şubat 2012 Pazartesi

A2’de normal sezonun ardından (Değerlendirme)

A2 Ligi 2.Grup’ta yer alan Bursasporumuz 16 maçtan oluşan normal sezonu 27 puanla ve 3.sırada tamamladı. Grupta zirveyi açık ara Gençlerbirliği A2 Takımı alırken 2.liği ise Kartalspor - Fenerbahçe arasındaki maç belirleyecek. Kartalspor'un 2.liğe çıkması için tek şart kazanması beraberlikte veya Fenerbahçe'nin galibiyetinde sarı lacivertli A2 ler Final Grubu'na kalacaklar. Genç oyuncularımız aslında son iki haftaya girilirken grup 2.liğine ve dolayısı ile Final Grubu’na kalmaya oldukça  yakındı. Ancak Eskişehirspor’un A Takım destekli çıktığı maçta genç oyuncularımızı 5-0 mağlup etmesi tüm planları alt üst etti ve A2 Takımımız 3.lükte kaldı. Şimdi Klasman Grubu’nda mücadele edecekler ve ilk 4’e girip A2 Türkiye Finalleri’ne kalmak için uğraşacaklar.

(Statü kısaca şu; 8 takımdan oluşan Final Grubu’nun ilk 4 sırası ile Klasman Grubu’nun ilk 4 sırasını alan takımlar tarafsız sahada tek maçlı eleme usulüne göre karşılaşıp Türkiye Şampiyonunu belirleyecekler)

Normal sezonun ardından işin içine birazda rakam katarak kısa kısa değerlendirmeleri yapalım.

*A2’de bu sezon oynayan en yaşlı oyuncu Ahmet Arı (13 Ocak 1989 doğumlu), onun dışında Deniz Aslan ve Harun Tekin’de 1989 doğumlu olarak A2 de bu sezon görev alan isimlerimiz.
*A2’de bu sezon oynayan en genç isimler ise 1994 kuşağının ümit vaad eden üçlüsü Sercan Şen, Taha Can Velioğlu ve Okan Deniz  diyebiliriz. (En küçükleri ise sadece 3 dakikada olsa oynayan Kasım 1994 doğumlu Akın Arıcan)
*A2 Liginde oynanan 16 maçta 30 farklı oyuncumuz forma giydi. En çok süreyi  1205 dakika ile Deniz Aslan alırken, en az süreyi 3 dakika ile Akın Arıcan aldı.
*A2'nin kalesini bu sezon üç farklı isim korudu. En çok süre alan kalecimiz 9 maçla Sercan Şen olurken Harun Tekin 4 maçta Faruk Polat ise 3  maçta kaleyi korudu.
*Takımımızda Deniz Aslan’ın yanı sıra 1000 dakika barajını iki isim oldu. Bilal Şeflek (1104 dakika) ve Taha Can Velioğlu (1060 dakika)
*16 maçın (12 tanesi ilk 11 olmak üzere) 15’inde forma giyen Bilal Şeflek ise en çok maç oynayan oyuncumuz olurken, Bilal’i 14 maçla Deniz Aslan ve Gökhan Murat,  13 maçla Taha Can Velioğlu, Metehan Bayrakçı, Osman Demir ve Barış Sinan Üstün takip etti.
*A2 Takımımızın en golcüsü çıktığı 11 maçta 8 gol atan Okan Deniz oldu. Okan’ı  4 golle Bilal Şeflek, 3 golle Gökhan Murat izledi.
*9'u ilk 11 olmak üzere A2 Takımımız ile 10 maça çıkan Aykut Turan, sezonun ikinci yarısını Beyhan Çalışkan'ın çalıştırdığı ve 2. Lig Kırmızı Grup'ta zirveye oynayıp Bank Asya 1.Ligi'ne çıkma mücadelesi veren Fethiyespor'da kiralık olarak geçiriyor. 1993 doğumlu genç orta saha oyuncusu sezon öncesi A Takım ile birlikte Avusturya kampında da yer almıştı.

Taha Can Milli Takımı'nda vazgeçilmezi

A2 Takımımızda  normal sezon oynanırken alt yaş kategorilerinde milli takıma futbolcu vermeyide ihmal etmedi. Takımımız normal sezon içinde Sercan Şen, Taha Can Velioğlu ve Emre Pehlivan’ı Milli Takıma yollarken Okan Deniz geçirdiği sakatlık nedeniyle kampa yollanmamıştı. U18 Milli Takımı’na giden iki oyuncumuzdan Taha Can Velioğlu Valentin Granatkin Turnuvası’nda  oynanan 4 maçta görev alıp toplam 305 dakika sahada kaldı. Aynı turnuvada Sercan Şen ise 1 maçta görev alıp 90 dakika sahada kaldı. Taha Can’ın kaptanlığını yaptığı U18 Milliler  o turnuvayı 3.tamamlamışlardı. Ayrıca U18 Milli Takımı’nın hafta içinde Belçika ile yaptığı iki hazırlık karşılaşmasında Taha Can 180, Sercan Şen ise 90 dakika süre aldı. Oynanan toplam bu 6 maçta Taha Can’ın iki gol kaydettiğini de ekleyelim.

U19 Milli Takımı’na yolladığımız Emre Pehlivan’ın ise 3 maçın aday kadrosuna davet edildiğini ve bunlardan ikisinde süre alamadığını, birinde ise ilk 11 çıkıp 86 dakika görev yaptığını belirtelim.
Bu da gençlerin oynadıkları maç, aldıkları süre ve attıkları gollerin basit tablosu ;



*Parantez içleri oyuncunun sonradan dahil olduğu maçların sayısını belirtir.
**Rakamlarda bilgilerde varsa bir hatamız yorum atarak bildirebilirsiniz, şimdiden affola...

Yalanlar Dolanlar

Biraz kafa yoracak olursanız yüzlerce sayfa yazı yazabilirsiniz yeterki yazmak isteyin,

İçince bulunduğumuz gün Türk Futbolunun bittiği, bile bile ladesin yapıldığı, futbol adına lanet edilecek bir gün. Bu ülkede futbol izleyicisi olarak utanç fakat BURSASPOR’lu olmaktan da ONUR ve GURUR duyduğum bir gün.

Neler olmuştu geçen zamanda bi bakalım. Dediğim gibi geniş geniş araştırma yapmayacağım zamanında yazmıştık bir şeyler bugün sadece aklıma takılanlara değinicem,

3 temmuz günü şike olayları patlamış ve çiçeği burnunda başkan M.A. Aydınlar’ın kucağına pimi çekilmiş bomba bırakılmıştı. Malum halayın başı Fenerbahçe olunca bu ülkede bazı işler nedense yürümemek için elinden geleni yapıyor. Söz konusu bir Ankaraspor olunca laaaps diye ipi çekiliveriyor ama neyse.

M.A.A. elinden geldiği kadar oyaladı bizleri suni gündemlerle yordu durdu beynimizi. Sonra bir genel kurul çıkardılar, zamanında çıkmış bir yasanın tekrar düzenlenmesi için. Be arkadaş neden ilk çıktığı zaman karşı çıkmadınız o zaman? Neyseki bu genel kurulda HAYIR cevabı çıktıda o an futbol adına rahatlamıştık. Gerçi bugün gördük ki o HAYIR cevabınında hiç bir önemi yokmuş.

Ama o genel kurulda dikkatimi çeken birşey vardı. Fenerbahçe adına kürsüye çıkan Nihat Özdemir’in şu cümlesi benim hala kafamda yer edinmeye devam ediyor; “Biz bu yönetimi bu işleri çözsün diye getirdik.” Nihat bey bu yönetim bu olaylardan önce patlamadı mı?

Birde şu cümlesi vardı Nihat Özdemir’in ; “Adı geçen 7-8 kulüp var fakat biz biliyoruz ki bunlar 10’a 11’e kadar çıkar” abi bu ne demektir yahu? Resmen biz bir kaç kulüple daha görüştük fakat siz onları ortaya çıkaramadınız...

Neyse boşa konuşup boşa kürek çıkıyoruz. Ne de olsa biz maç günü arkadaşlarımızla telefonda maç hakkında konuşurken “kanka ekinler yeşillendi mi?” , “boy verir mi filizler” gibisinden konuşuyoruz. Buda bizim totemimiz işte...

Öyle ya da böyle bugüne kadar geldik ve bugün ne oldu Türk Futbolunun gerçekte ne olduğunu görmüş olduk. Biz zaten yıllardır bu düzene baş kaldırıyorduk ve bugünde asli görevimizden taviz vermeyerek BURSASPOR olarak ONUR’lu duruşumuzdan vazgeçmedik ve genel kurula katılmadık. Kimi kulüpler ise atasözünde olduğu gibi ‘İt itin derisini yüzmezmiş’ mantığıyla hareket ettiler ve üzerlerine düşen görevi yerine getirdiler.

BURSASPOR’lu olmaktan her daim gurur duydum. Bunu İnter toto zamanındaykende, küme düşerkende, tekrar lige çıkarkende, şampiyonluğa koşarkende, şampiyonlukta da, şampiyonlar ligindeykende, uefa mücadelesinde kısacası her daim ben BURSASPOR’lu olduğum için göğsümü gere gere dolaştım.

Bugün çok farklı ama, bugün daha da bir dik duruyorum. Adeta şaha kalkmış biçimde. Tüm Türkiye gördü neyin ne olduğunu. Şu pankartların diline bakalım onlar ne diyor;
Dedik ya BURSASPOR BAŞKADIR diye. Bugün bir kez daha gururluyum. Bu düzenin parçasını olmadığımız için, dik durabildiğimiz için, sözümüzü yemediğimiz için. Bazı gerçekleri görüp o gerçekler doğrultusunda hakkını savunabilmektir.

Bu atılması gereken en büyük adımdı. Ama bundan sonrasıda çok önemli, bırakma bu işin peşini başkan. Arkanda koca bir şehir ve kurtarılması gereken bir futbol var.

Unutmadan şunuda belirteyim, bugünkü dik duruşumuz elbet cezasını çekeceğiz. Cezalar gelmeye başlar bugünden itibaren. Bizde bu Onur, Gurur, Şeref, Haysiyet varken ne ceza verirseniz verin bize bir şey yapamazsınız.

25 Şubat 2012 Cumartesi

Haydi Bayanlar Sıra Bizde


Güzel bir Samsunspor galibiyetinden sonra sanırım K.D. Karabükspor maçını konuşmaya başlayabiliriz.

Bilindiği üzere İBB maçındaki çirkin ve kötü tezahüratın aynı sezon içinde 5.kez tekrarlanmasından dolayı klübümüze seyircisiz oynama ve yanında para cezası uygun görülmüş. Daha önce de söyledim seyircisiz demek biz bayanları yok saymak gibi bir anlam uyandırıyor. Oysa ki Galatasaray maçında bayanlarımızla da ne kadar etkiliği olduğumuzu tüm Türkiye’ye gösterdik. Hatta maç sonunda twitter da bakınırken senarist Birol Güven’in “Kadınlarının futbolu bu kadar çok sevdiği bir kentin şampiyon olması çok normal.” yazısıyla karşılaştım. Açıkçası bu cümle beni onurlandırdı. Kadınıyla, erkeğiyle bir bütündür Bursaspor.

Şehir olarak bütünleştiğimiz de ne kadar güzel ve imkansız denilenleri başarabildiğimiz zaten ortada. Her ne kadar bazı kesimler bunu görmezden gelseler de Bursa şehri ve Bursaspor onlar için her daim tehlike demek oldu. Bunları da gerek hakemlerin taraflı maç yönetimleri, gerekse bize verilen cezalar da açıkça görebiliyoruz.

Gelelim artık bizler açısında oldukça önem arzeden Karabükspor maçına. 04.03.2012 Pazar saat 15.00’de oynayacağımız müsabaka için takımımızın bizlere ihtiyacı olacaktır. Tıpkı Galatasaray maçında olduğu gibi tribünlerimizi hınca hınç dolduralım ve maç sonunda yine coşku içinde o stadı terk edelim.

Gün ve saat olarak da her kesime hitap ediyor bu maç. Demem o ki 4 Mart Pazar günü oynayacağımız maça önce güzel bir Pazar kahvaltısıyla başlansın, daha sonra da atkısını alan stada koşsun. Beyler dışarıda, biz içeride haykıralım sevgimizi.

Son olarak bir not daha düşeyim. Bayan arkadaşlar lütfen gelirken atkınızla birlikte gelin, eşsiz atkı showumuzu bir kez de biz bayanlar olarak gerçekleştirelim. Dostu, düşmanı çatlatalım. Üç-beşbin kişiyle değil, yirmi binle orada olalım J

Kazanımlar

Her taraftar bayılır maç fikstürünü önüne alıp maçlarına yanına 3, 3 yazmaya ama bu sene Bursaspor bizi bu keyiften uzak koydu ligin şu gününe kadar. Kağıt üstünde almamız gereken maçlarda gol sorununu çözemedik uzunca bir süre e gol olmayınca da o 3 ler hep 1 oldu puan tablosunda. Bu maça gelmeden önce de 3 yazdık ama 1 olsa da şaşırmayacaktık zira Bursaspor ne kadar formda olsa da Samsunspor daha formda gözüküyordu süreçte özellikle de iç sahada üstüne üstlük ligin en formda yabancı forvetleri de Samsunspor'da oynuyordu "7 maç 7 gol Gekas", "Son 2 maç 3 gol, 2 asist Ekigho" ve "Ayağının tozuyla gol Bance".

Benim genel tahminim Mesut Bakkal'ın Ertuğrul Sağlam'a diş geçirememesi yönündeydi, açık ve bloklar arası mesafelerin geniş olduğu bir futbol oynayacaktı Mesut Bakkal'ın takımı, Ertuğrul Sağlam'ın takımı da alan daraltma işini özellikle de deplasmanlarda çok iyi yapıyordu ve iç sahaya nazaran daha golcü bir takım hüviyetindeydi. Bunu doğrulamak içinde Bursasporlu oyuncuların, Samsunsporlu oyunculardan daha fazla çabalaması gerekiyordu. Aynen de böyle oldu maç boyunca topla oynama yüzdesi olarak hiç baskın olamasa da daha çok kaleye şut atan, daha çok koşan hep Bursaspor oldu hatta böylesine formda bir hücum hattı olan Samsunspor'un kaleye isabet eden şutunun olmaması Bursaspor'un ne kadar dengeli oynadığının bir göstergesi kabul edilebilir.

Bursaspor ile ilgili yazdığımız yazıların ortak fikri takımda "Akıl" eksikliği olduğu yönündeydi, takımda sistem adamlarının olduğunun bunu zeki bir orta saha transferiyle tamamlayabilirsek takımın büyük aşama kaydedebileceğini düşünüyordum. Ben bu katkıyı orta sahadan beklerken hiç beklenmedik yerden geldi yani yeni Nunez! Pinto'dan. İstanbul B.B. maçında büyük oynamıştı bu maçta bu performansını daha da keskinleştirdi. Batalla'ya verdiği şahane pas yetmezmiş gibi Musa ile oynadığı ikili oyunun üstüne Sestak ve Ozan'a hazırladığı pozisyonlarla gözümüzün pasını silmeyi başardı, inşallah böyle devam eder. Ama Batalla ile uyumlarını gördükçe ve bu iki oyuncunun menajerinin aynı olduğunu düşününce adam bize babasının oğlunu gönderse futbolcu diye itiraz etmeyecekmişiz gibi olduk. Bu arada ofsayt gerekçesiyle durdurulan pozisyonda da net bir golünün yendiğini düşünüyorum kendisinin, Ertuğrul'u geçmemesi içten bile değildi o pozisyonda zira.

Bir paragrafta Musa için düşmek gerekirse, Tolunay Kafkas'ın açıkladığı Ümit Milli Takım kadrosunda adını görünce şaşırdım ama Musa çok şaşırmamış gibiydi "Benim hedefim daha da ilerisi" dercesine oynadı açıkçası bu performansı N'Diaye-Musa ikilisini görmek anlamında beni baya bi heyecanlandırdı. İki daha dengeli oyuncuyu görebilsek nasıl bir performans sergiler merak içerisindeyim ve bu iki arkadaşın yaş ortalamasının da 21 olması beni daha da heyecanlandırıyor bakalım önümüzdeki maçlarda izleyebilecek miyiz? Ümit Milli Takım demişken bildiğiniz üzere Musa'yı alıp üzerine de 3 Milyon alıp Sercan'ı vermiştik. Sercan ile Ümit Milli Takım'da takım arkadaşı olacaklar ama benim dikkatini çekmek istediğim konu bu değil. Musa'nın attığı golde ki vuruşu Sercan'ın yapamayacağını düşünüyor olduğum. Gerçekten dengesini kaybedip toparladıktan sonra öyle bir net vuruş yapması fazla beklenti oluşturdu bende. Bakalım genç oyuncuların problemi belli "İstikrar" inşallah bunu yakalayabilir.

Aslında bugün oynayan 14 oyuncu başarılıydı hepsine ayrı değerlendirmek yapmak gerekir ama daha çok öne çıkanları kısa kısa geçelim. Batalla ile ilgili birşey yazmak istemiyorum sırf nazara olan inancımdan ötürü, "Maşallah" çekip uzaklaşıyorum. Hakan Aslantaş geldiğinde blogtan "Hoşgeldin" yazısı yazmıştım onun bu takımda yeni "Ali Tandoğan" olabileceğini düşünmüştüm böylesine yüreğiyle oynayan oyuncular her zaman "Candır" ve de yakındır "Bursalı Hakan" tezahuratı böyle devam. Kaptan hafta içi açıklama yapmıştı "Takımın başarısı için kalede bile oynarım" diye. Büyük Kaptan sen hep bugün oynadığın gibi oyna savunmadan cm şaşma. Ne Gekas ne Bance ne de Zenke'ye kayda değer bir kafa topu bırakmadı, sezgilerinde başarılıydı. Haftaya Serdar Aziz'in de cezalı olduğunu düşünürsek yerini banko görüyorum ve Mehmet Yıldız karşısında başarılar diliyorum.

Oyuncu performanslarından takım oyununa dönersek bu kadar bu kadar dar alanda bu kadar başarılı paslaşmalar eklemiyordum açıkçası, hücumda da herkesin bu denli hareketli olması çok sevinirici nereden nereye maç boyu kaleye şut atamayan takım bugün maç başına minimum 3-4 net gol pozisyonuyla oynuyor birkaç haftadır. Burada Ertuğrul Hoca'ya hakkını teslim etmek gerekiyor inandığı oyunculardan şimdilik karşılık alıyor gibi gözüküyor tabi önemli olan bunun devamını getirebilmek ama gözüken o ki kazanma alışkanlığı kazanmaya başlıyoruz, Karabükspor'u da sorunsuz geçersek kurası dahi belli olmayan Türkiye Kupası için daha da fazla umutlanabiliriz demektir. Ayrıca bugün Svenson, Turgay, Bangura dahi takıma katkı sağladı takım havaya girince herkes daha farklı gözüküyor, daha özgüvenli oluyor bu da ayrı bir avantaj olarak sayılabilir süregelen fikstürde.


Gerçekten çok keyifli oldu bir Cumartesi oldu bizim için, Bursaspor kazanınca hayat bambaşka oluyor. Artık hedef Karabük maçta daha farklı bir tribün olacak malum sebebini anlayamadığımız bir ceza aldık yine. Oyun yapısı olarak Samsunspor'a benziyor hücum anlamında Karabük Shelton-Ekigho ve Gekas-Mehmet Yıldız benzerliği olarak ama Karabük daha derli toplu, daha sıkı, mücadeleci ve iyi bir kaleciye sahip. İnşallah bu maçı da alarak 4te 4 yapacağız ilk kez. Hadi bakalım, rastgele!

3*3


Maçın öncesine biraz değinecek olursak konuştuğum herkeste “zor maç” düşüncesi hakimken bende nedenini bilmediğim çok rahat olacak bu maç düşüncesi vardı. Ama nedense ben bunları düşünürken bu denli kolay olacağını da düşünmemiştim.

Öncelikle onca saat yol çeken taraftarımıza saygılarımızı sonrada teşekkürlerimi iletip maça geçelim;

Maça Vederson’ un yokluğunda ilk geldiği zamandan çok çok uzak bir görüntü çizen Hakan Aslantaş, Ndiaye’nin yokluğunda ise Musa ile başlamayı tercih etti Ertuğrul Hoca.

Hakan’dan yana pek sıkıntım yoktu ama Musa’nın performansını çok merak ediyordum. Oyuna sürekli sonradan giren Musa bir maçta ümitlendiriyor diğer maçta ise tüm ümitlerimi suya düşürüyordu. Ümit Milli takım aday kadrosuna çağrılan Musa’nın morali maksimum seviyeye ulaşmış buda futboluna artı bir değer olarak katkı yapmış belli ki. Maç içerisinde hem defansına hem de ofansa yardım eden Musa güzele yakın oyununu birde golle süslemesi ve Bursaspor forması ile ilk golünü atması gerçekten güzeldi. Yanlış hatırlamıyorsam Bursa da ki Samsun maçında da benzer bir pozisyon yakalamış fakat top az farkla auta çıkmıştı. Genç bir futbolcu olan Musa’nın ilerisi için tekrar ümitlerimi yeşerttiğini belirtmek isterim. Ndiaye ile birlikte forma savaşı daha da kızışacaktır. Hakan ise bjk maçında yapmış olduğu hatadan sonra görev aldığı maçlarda elinden gelenden daha fazlasını sergileyerek gönlümüzde güzel bir yer edindi, bugünkü mücadelesi de üst düzeydi. Sol bek oynamasına karşın ofansif katkı da sağladı, 2. ve 3. gollerde katkısını es geçmemek lazım, birde attığı şut biraz hızlı olup golle sonuçlansaydı Hakan için daha bir anlamlı olurdu.

Maçın en büyük yıldızı ise kuşkusuz ki Pinto. Kendisine atılan tüm topları alması, kontrol edip en müsait arkadaşına aktarması, sürekli golü arzulaması, takım arkadaşlarıyla kısa süredeki uyumu, bencil olmayışı, tam bir takım oyuncusu olmasıyla kendisini kısa zamanda ispat etti. Bu kadar güzel bir oyun sergilen Pinto’nun gol atıp Babaannesini aramasını çok istedim bugün fakat 2 asistte kaldı, ama yaptığı asistlerden sonra maç sonu ben Babaannesini aradım ve kendisine çok çok selam söyledi J

Batalla’ yı artık anlamakta güçlük çekiyorum. Futbolcu fiziği olarak bücür sayılan bir isimin ceza sahası içinde zıplamadan kafa ile gol atması ne demektir arkadaş? Allah nazardan saklasın demekten başka yazacak ve söyleyecek hiçbir şey yok. Sadece şunu belirteyim, bir zamanlar 60 dakikalık topçu, 90 dakikayı çıkaramıyor derdik. Şimdilerde ise ne hale geldiğini görüyoruz Batalla’nın.

Sestak ve Ozan kendilerindeler ama biraz daha gol yollarında katkı koydukları zaman bizi yıldızlar bile tutamaz. Serdar gerçekten alt yapıdan çıkan en büyük yetenek, bu çocuk başka bir çocuk...Kaptan Ömer hakkında geçen hafta yükselişe geçti demiştim bu yükselişi de devam etmekte, yani Kaptan çok başka bir adam, iyi ki bizimle beraber.

Birazda genel oyuna değinecek olursak, küme düşmemeye oynayan bir takımın bu tip bir futbol sergilemesi garip geldi bana açıkçası. 2 top yapmaktan aciz bir Samsunspor vardı sahada. Kendilerinde olan topu bile bize aktarmaları çok çok garipti. Eğer oyunu biraz daha ciddi oynasaydık daha farklı galibiyet elde edebilirdik. Kaleyi bulan tek şutlarının olmayışı şaşırttı açıkçası.

Her şeye rağmen çok güzel bir galibiyetti. En son 3'lü galibiyet serisini geçen sene sezon başı 6'da 6 yapmıştık, 24/09/2010 tarihinde Buca maçındaki galibiyet son serimiz olmuştu ve o günden sonra ilk defa 3'lü seri yakaladık. Şimdi sırada Karabük var, bayan ve çocukların geleceği maçta yine 3 puan için, VURDUĞUN GOL OLSUN BURSASPORUM!

24 Şubat 2012 Cuma

Bu kadar düşmeyin !

Çarşamba günü iyi kötü gene bloga bir şeyler karaladık ‘’Ha gayret! Can çekişiyor…’’ diyerekten. (Buradan ulaşabilirsiniz : http://bursasporbaskadir.blogspot.com/2012/02/ha-gayret-can-cekisiyor.html )

Son iki paragrafa dikkat… Bir de bu vereceğim linkteki mesaja dikkat ;

http://www.facebook.com/photo.php?fbid=10150551297252371&set=a.213876282370.140373.34473252370&type=1&theater

Girmeye üşenenler için ben izah edeyim. Bir taraftar sitesinin facebook sayfası ve şu paylaşım;

'' Site üyelerimizden Sezer Sezgin'den duygu yüklü tertemiz şampiyonluğumuzun yorumu bu yorumu bazı ilçelerimizde Aziz Yıldırım için dua edenlere ithaf ediyoruz..

Tarih herşeyi zamanla yazar ancak…'' diye başlayıp blog yazımın son iki paragrafını copy-paste halini içinde barındırıyor.
İnsanlık halidir, yanlış bilgilendirme olmuştur vs. her şeye eyvallah. Ancak benim bu paylaşımın altına yazdığım bilgilendirme yorumumu oradan silip, yanlışlığı hala düzeltmemek art niyettir.

Sonuçta roman veya şiir gibi edebi eserler yazmıyoruz , altı üstü KENDİ fikirlerimizi kendi çapımızda blogumuza yazıyoruz. Bu kadar düşmeyin…

22 Şubat 2012 Çarşamba

Ha gayret ! Can çekişiyor…

3 Temmuz’dan bu yana kişisel olarak yazdığım 20.yazı filan olabilir, ama idare edin zaten pek yakında üstüne konuşulacak, yazılacak, çizilecek bir ‘’Türk Futbolu’’ kavramı kalmayacak. Son nefes verilmeden biz gene karalayalım bir şeyler.

Malumunuz gündem TFF Başkanlık seçimi. En güçlü aday da Anadolu kulüpleri sağ olsun Beşiktaş Jimnastik Kulübü başkanı Yıldırım Demirören. Bilindiği gibi Beşiktaş Kulübü’nün bir yöneticisi iki de çalışanı uzun süre tutuklu kaldı ve ardından TUTUKSUZ yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Haklarında verilmiş bir hüküm henüz yok ve sanık konumundalar. Hal böyle iken Demirören’in 50 milyon dolar alacağı olduğu Beşiktaş’ı bırakıp TFF başkanlığına aday olması temiz futbol isteyen kimsenin içine sinmiyor.

Burada amacım Demirören’e laf çarpıtmak değil elbette. Zaten herkes neyin ne olduğunu biliyor. Zaytung’da yazıldığı gibi ‘’UEFA, Demirören başkan seçilirse Türkiye’ye başka ceza vermeye gerek duymayacaklarını açıkladı’’

Bilindiği gibi 1 ay önce Ankara’da bir Genel Kurul yapıldı 58.madde değişikliği hakkında.Ve orada Yıldırım Demirören’in safını tuttuğu değişiklik yanlıları büyük bir hezimete uğradılar, 58.madde değişmedi süreci uzatmak adına Aydınlar’ın güven tazelenmesi istendi falan filan. Orada yaptığı ‘’58.madde değişmeli, gerekirse UEFA ile savaşalım. Avrupa’ya 3-4 sene gitmeyip kendi içimizde oynayalım’’ gibi laflardan sonra taraflı tarafsız herkesi güldürmüştü sayın başkan adayı.

Şimdi merak ettiğim konu 58.maddeyi değiştirmeyen Genel Kurul, 58.madde değişmeli diyen bir adamı başkanlığa getirecek mi ?  Bursaspor ve Galatasaray dışında Demirören’e karşıyız diyen 3.bir takım çıkmadı. Trabzonspor cephesi hala sessiz. Sanırım Demirören Fenerbahçe’ye bir kazık atıp bize kupayı verir mi ? diye düşünüyor olabilirler.

Yıllardır futbolumuzda süre gelen temiz futbol, İstanbul – Anadolu ayrımı, hakemlerin Anadolu’yu katletmesi, Disiplin Kurulları’nın çifte standartı diye uzayıp giden bir isyan listesi var ya. Heh işte onu (Süper Lig kulüplerinin taraftarları için söylüyorum) unutun. Yıllarca İstanbul takımlarını Türk Futbolunun olmazsa olmazı yapan zihniyete bunca yıllar yenilen hakların hesabını sorma fırsatı ayağına kadar gelmişken, Anadolu kulüplerinin ‘’Yok biz zaten düzülmeye alıştık Doğrulmayalım, biz domalmış vaziyette iyiyiz.’’ yanıtı verdikten sonra aleyhine gelişen olaylarda ses çıkarma hakkı yoktur, olamaz.

Belki Yıldırım Demirören başkanlığında gelişen süreçten sonra Avrupa’dan milli ve kulüp düzeyinde uzun bir süre ceza alacağız, belki Lig TV’nin iyice kölesi olacağız, belki hepimiz futboldan uzaklaşıp sadece hafta sonu gidilecek bir seçenek haline dönüştüreceğiz, belki ben takımımın bu kirli düzeni bir daha yıktığını hiç göremeyeceğim ama her şeyden önemlisi ben Bursasporumun taraftarından yöneticisine kadar bu süreçteki dik duruşunu asla unutmayacağım.

Tarih herşeyi zamanla yazar ancak benim için 16 Mayıs 2010’da İstanbul hegemonyasına Osmanlı Tokatını yerleştiren bir Bursaspor’dan ibarettir. Tarih, şampiyonluğun bir defa Bursa’ya gelmesinden korkan rakiplerini ertesi sezondaki maçların bir çoğunu şike ve teşvikle  manipule etmeye mahkum bırakan bir Bursaspor’u her daim yazacaktır. Ve aynı tarihten bu ülkede kazanılan belkide en temiz şampiyonluk kupasının Bursaspor müzesinde olduğu asla silinmeyecektir.

Bu süreçte bu pisliğe adımızı bulaştırmayan futbolcusundan, teknik heyetine, personelinden, yöneticisine herkese bir kez daha teşekkürler. 

Bursastore'dan inanılmaz kampanya!

BÜYÜK ZAFERİN ANISINA! KUŞLARIN KORKULU RÜYASI OZAN İPEĞİN GİYDİĞİ İMZALI ZAFER FORMASI PAZAR GÜNÜNE KADAR ONLİNE SATIŞ SİTESİ www.bursastore.com ADRESİ ÜZERİNDEN YAPILAN EN YÜKSEK ALIŞVERİŞE HEDİYE!


21 Şubat 2012 Salı

Fetih 2012

Sezonun ilk yarısındaki ilk 4 play-off hedefi için birkaç maça ''kilit maç'' yakıştırması
yapmıştık. Ancak  istikrarsızlıktan dolayı artık hedef 5-8 play-off'u oldu çıktı. Ve bu
hedefi yakalamanın tek yolu dün İBB'yi mağlup etmekti. Olası bir puan kaybında Bahar Kupası adı verilecek halı saha turnuvası havasındaki organizasyona rezarvasyonu yaptıracaktık. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmedi ve şampiyonluk sezonundaki 6-0'dan sonra aradan geçen 6 maçın ardından İBB'ye karşı kazanmasını bildik.

İyileşen Pinto'nun ve teknik heyet nezdinde dersini alan Ozan İpek'in ilk 11'deki yerini
almasıyla birlikte ideal bir 11'le sahadaydık. Nitekim maça da çok istekli başladık. Henüz
ilk dakikalarda Ozan İpek'in Can Arat tarafından havada taklalar attıracak biçimde
biçilmesine Suat Arslanboğa devam dese de golün erken gelmesine engel olamadı. 13.dakikada Batalla'nın ortasında kafayı vuran N'Diaye skoru 1-0'a getirdi. Bu gol aynı zamanda ligin ilk yarısındaki 4-0'lık Gençlerbirliği maçında Stepanov'un attığı golün kopyası gibiydi.

Golden sonrada oyundaki ağırlığını korudu takımımız, Belediye'nin direkten dönüp şans eseri
Carson'ın kucağına gelen topu dışında ciddi bir tehlike görmeden ilk yarıyı bitirdik. İkinci
yarıya zorunlu bir değişiklikle başladık ve Serdar yerini İbrahim'e bıraktı. İkinci yarı
golden önce akılda kalanlar Vederson'un uzaklardan attığı enfes şut ile N'Diaye, Pinto ve
Sestak'ın başrollerini paylaştığı kısa metrajlı altı pasın içinde nasıl gol kaçırılır
filmiydi. Neyse ki 68.dakikada takımı rahatlatan gol Pinto'dan geldi. Kullanılan kornerde ön
direkte İbrahim öyle bir kafa vuruşu ile topu tehlikeli bölgeye yolladı ki Pinto doğru yerde
bekleyen doğru kişiydi ve kontrol etmeden yapması gerekeni yapıp tek vuruşla topu ağlara
gönderdi. İnşallah bu basit gol takımdaki diğer oyuncularımızada ders olur.

Takımı rahatlatan golden sonra farkı dahada açıcak pozisyonları bulsakta değerlendirmeyi
başaramadık. Ve maçta perde Bosna Hersek'in yardımcı antrenörü Baliç'in ''en umutlu
olduğumuz oyunculardan biri'' tanımlaması yaptığı Edin Visca'nın muazzam golü ile kapandı
Bursa'da. Güzel bir akşamdan geriye kalan tek kötü yan hakem Suat Arslanboğa'ydı. Ozan
İpek'e çalmadığı penaltı, oyundaki aşırı sertliğe prim tanıması ve Vederson'u ikinci elle
müdahalesinde atamamayı kafaya takıp bir dakika sonra hiç yoktan bir pozisyonda ikinci
sarıyı verip kendi terazisinde adaleti sağlamak istemesi falan bir garipti dün akşam.

Bir de Vederson'a dünkü kırmızı karttan dolayı bir ceza verilmeli. 30'unu geçmiş bir
futbolcu bir maçta iki kere topa kasti olarak elle müdahale etmesi kabul edilemez. Bu sezon
Kayseri-Mersin serilerinin ardından 3.kez üst üste iki maç kazandık, darısı Samsun'a
diyelim. Umarım Karadeniz'in bu güzide kulübü de Manisaspor gibi bize karşı açık oynarda
istediğimiz galibiyeti alıp Bursa'ya döneriz.

Savaşan Kramponlar

İlk dakikalarla birlikte kendini gösterdi futbolcularımızdaki kazanma isteği. Bununda semeresini maç içersinde aldılar. Akşamki soğuk havayı birden günlük güneşlik bir hale çevirdi savaşçı kramponlar, bizlere uzun zamandan sonra sevinç yaşattıklar...

Maça biraz değinmek gerekirse takımdaki kazanma isteğini, geri gelen özgüveni, savaşçı ruhu çok özlemişim. Futbolcuların sonuca gitme isteğini anladığınız zaman maçların seyir zevki ve tribünlerin patlama gücü çok yüksek oluyor. Gereksiz paslar yerine bir an önce ceza sahasına doğru katetmelerini görmek çok güzel... fakat bu sebepleri sıralarken İ.B.B.’nin kapanmayıp oyun oynama isteğininde etkili olduğunu söyleyelim ve bunun içinde İ.B:B.’ye hakkını teslim edelim.

Birkaç isime değinmek istiyorum;

Carson için zamanında yan toplarındaki sıkıntıyı Öztürk hoca geliştirir diye yazmıştım ve bununda yavaş yavaş gerçekleştiğini görüyoruz. Yediği golde ise yapacak hiçbir şeyi yoktu. Bu performansının artarak devam etmesini umuyorum.

Ömer sezon başında eski kimliğinden uzak bir görüntü çizmişti ve uzun zaman formadan uzak kalmıştı. Maç sonlarında hava toplarını indirmek için forvet mevkisine geçen Kaptan, Manisa maçından sonra dünkü maçta da ilk 11de yer buldu kendisine ve elinden geleni yaptı. Kafasının yarılması ise eski günleri hatırlattı. Kafası bandajlandıktan sonra maçı alacağımız garantilendi adeta.

Serdar her zamanki standardında canını dişine takarak oynayan genç futbolcumuz. İlk yarı sonlarına doğru bir sakatlık pozisyonu yaşadı ve ikinci yarıya çıkmadı, tedbir amaçlı oynamamıştır umarım. Her maç ihtiyacımız var çünkü kendisine.

Basser gerçekten çok güzel işler çıkarıyor, bindirmeleri, aradan çıkıp topu alıp hemen kontraatak başlatması çok başarılı. Samsun maçından sonra gol yollarında etkili olamadı pek, inşallah önümüzdeki Samsun maçında skor anlamında katkı yapacaktır.

Ndiaye, Bursaspor’umuzun sahada kaldığı süre boyunca en çok koşan oyuncusu. Dün akşamda evimizdeki ilk golünü attı. Bursaspor formasıyla ligde ikinci golünü buldu, umarım bu goller peşisıra gelmeye devam eder. Çok genç bir oyuncu, uzun yıllar Bursaspor’umuza hizmet eder inşallah.

Adem, iyi niyetinden gram şüphem yok. Dönüşleri, topu saklayışı çok güzel fakat birde ara topları geliştirebilse ve hücum anlamında katkısını arttırsa tadından yenmeyecek kıvama gelecek. Umarım en kısa zamanda bunu başarır.

Batalla için cümle kullanmaya bile gerek duymuyorum, çünkü kelimeler kifayesiz kalır onun yanında. Maşallah, nazar değmesin diyorum kendisine.

Ozan bir kaç haftadır formunda ciddi düşüşler vardı ve Manisa maçında yedek soyunmuştu, bir hafta sonra formasına kavuşan Ozan grafiği tekrar yükselteceğini gösterdi. Penaltı pozisyonu hakem tarafından verilmedi. Maçın ikinci yarısında sağ ayağıyla güzel bir vuruş yaptı fakat kaleciyi geçemedi.

Sestak maça çok iyi başladı, topu alıp kendi ekseni etrafında dönmeyi çok güzel yapıyor, akşamki mücadelede en çok gol atmasını istediğim isimlerden biriydi nasip değilmiş diyelim. Eline gelen pozisyonları umarım Samsun maçında değerlendirir ve uzun süren gol orucuna son verir.

Pinto geldiği günden bu yana güzel işler çıkarmaya çalışıyor. Farklı ülke, farklı kültür, farklı futbol yapısına rağmen elinden geldiğince mücadele etmeye çalışıyor. Tek forvet çıkmanın dezavantajını yaşıyor. Atılan her hava topunu indirmesi, topu düzeltip arkadaşlarına aktarması, hemen kendine pozisyon yaratmasını iyi biliyor. Sestak’la beraber gol atmasını istediğim bir oyuncuydu ve ikinci yarıda fırsatçılığını gösterip golünüde buldu. Yaşadığı gol sevincini gelmeden önce videolarda bir kaç kez görmüştük, canlı izlemek ilk defa nasip oldu. Kendine daha da güveni gelen Pinto diğer maçlarda umarım daha güzel performanslar sergiler.

Bir kaç cümlede hakem Suat Arslanboğa için yazalım, süper lig hakemi olmadığını belli etti dün akşamki mücadelede. Kendisini İngiltere ya da İspanya’da sanıyordu sanırım. Yaptığı bariz hatalardan dolayı kendisini tebrik ediyorum. Yerde yatan üç kişiyi görmezden gelip müdahaleleri es geçip oyun oynatma isteğini anlayamadım. Vederson’a gösterdiği ikinci sarı kart ise tam bir facia, halbuki Vedo’nun önceki pozisyonda bariz topu elle kesmesine sesini çıkarmayan hakem, bir sonraki olmayan pozisyonda faul çalıp üstüne ikinci sarı kartı vermesi hepimizde şaşkınlık yarattı. Verilmeyen penaltı, verilen tartışmalı kararlardan dolayı kendisini tebrik ediyorum, inşallah kendisine ders çıkarır bu hataları tekrarlamaz.

Dün akşamki en güzel görüntüler ise,

Tribün şovları; tartışmasız Türkiye’de bu işi en güzel yapan tribün biziz. Herkesi tebrik ediyorum.

Maç sonu; maçın bitiş düdüğü ile tribünlerden galibiyete rağmen yükselen ‘Futbolun Katili Türk Hakemleri’ tezahüratı çok yerindeydi.

Ve Ertuğrul Hocanın ilk defa maç sonu tribünlere gelip ‘Güzeller İçinden’ ve ‘Övünmekte’ tezahüratlarını takım ile birlikte tribünler önünde söylemesi görülmeye değerdi.

Uzun süren İ.B.B. çelmesinden kurtulduk ve bu sene ilk defa kırılma adına yaşanan bir maçtan galip ayrıldık. Takımdaki bu kazanma istediği ve savaşçı ruh Samsunda da inşallah devam eder ve oradan da galibiyetle ayrılırız.

Pek Coşkulu, Çok Keyifli


Manisaspor deplasmanından sonra iç sahada kayıpsız geçmemiz gereken bir maçta İstanbul B.B. maçı ve maçın alt metnine baktığımızda ; Şampiyon olduğumuz sene aldığımız 6-0 lık maçtan bu yana İ.B.B'yi hiç yenemeyişimiz, Bursa'da oynadığımız son 10 maçın ilk yarısında tek gol dahi atamamamız ve klasik İ.B.B'nin Bursaspor maçlarında hep savunmayı düşünmesini aklımıza getirdiğimizde "Acaba" larla gittik maça.

Bu düşünce ilk 5 dakikada tersine döndü diyebiliriz daha kadroda "O oynasın, bu oynamasın" diye düşünürken bugün kim oynarsa oynasın istenen Bursaspor olacağı mesajını aldık takımdan zira daha ilk dakikadan anlaşılan 2 zihniyet farkı vardı takımda 1.cisi hücumda alışılagelmişin dışında hareketli bir Bursaspor vardı, boş koşular yapan dikine giden toplu, topsuz oyuncular olunca bol bol alan buluyorduk keyifli hücum yapabilmek için 2.cisi de Bursaspor savunma ve orta saha oyuncularının top ayaklarına geldiklerinde yaptıkları normalde "Önce sağa sonra sola sonra tekrardan sağa" bakarak topu kullanan oyuncular İ.B.B. karşısında baktıkları yere topa atarak en az top başına "3 saniye" kazandırdılar takıma e böyle olunca da keyifli bir Bursaspor izledik.

Maça hareketli başladık dedik, sahada herkesten hareketli tam bir "Deli Fişek" vardı sahada "Suat Arslanboğa" daha 3. dakikada Ozan İpek'e yapılan net bir penaltıyı tereddüt etmeden devam ettirdi. Bu hareketinden sonra da devreler iyiden iyiye yandı. Aslında birçok faulü es geçmesi iki takım içinde oyunun daha tempolu geçmesine sebep oldu ama gösterdiği kartlardaki tutarsızlık ve bir pozisyon var ki devam ettirdiği -hem gol yiyorduk Holmen'in topu direkten döndü hem de itirazdan Batalla kart gördü- orada artık tribün için son vukuatı o oldu buna rağmen hakem üzerinden taşkınlık yapmadı Bursaspor taraftarı altını çizmek gerekiyor.

Bursaspor adına kötü diyebileceğimiz "Adam" istek anlamında yoktu sadece psikoloji vardı birazdan değineceğim. Bakınca Sestak kaçırdığı pozisyonlarda sırıtmış gibi gözükse de Doka gibi ligin en önemli kanat oyuncusunu Basser ile birlikte sahadan sildiler desem yeridir. Özellikle kullandığımız kornerlerin dönüşünde ki topları kesmede çok etkili hızını ve fiziğini çok iyi kullanıyor bu anlarda. Aynı şekilde Adem de sakatlıktan sonra sezon başındaki Adem seviyesine gelemese de dün zaman zaman dikine oynayarak korkmazsa daha faydalı olabileceği hissini verdi bana. Takımda kötü yoktu dedik ama çok iyiler vardı başta N'Diaye ve Pinto-Batalla ve Carson.

Yazının başında dedik ya dinamik hücum, bunun temel oyuncularından biri N'Diaye'ydi. Toplu, topsuz hücuma destek verdi. Takımın ilk golünü attı, ikinci ve üçüncü gollerini de atabilirdi ceza sahası içerisinde çokça gözüktü. Sarı kart görmeyeydi Samsunspor maçında cezalı duruma düşmese güzel olacaktı ama o kart biraz Suat Arslanboğa koktuğu için fazla birşey söyleyemiyorum.

Yeni Nunez(!) Pinto'da maçın en iyilerinden biriydi. Adam geçebilen, hava topu alabilen, fiziğine göre hızlı, oyunu aklıyla oynayabilen bir oyuncu görünümündeydi İ.B.B karşısında Sestak, Batalla, Ozan ve N'Diaye'nin fazlasıyla boş alan bulmasına sebep oldu. Kendi ısrarıyla bir korner kazandırdı devamında da golü attı. Gecenin hak eden isimlerinden biriydi.

Batalla'yı aslında buraya yazmamak lazım zira Reyiz'in artık klasiği haline geldi bu performanslar. Oyunun hücum zenginliğinin baş aktörlerinden biriydi. Insua gelmeden önce şampiyonluğa şahane katkı koydu, 1.5 sene iyiydi ama eleştiriliyordu derken Insua gitti yine "Etkileyici" oynuyor. Toprağı yaramadı kendisine.

Ve Carson O'nun da durumu az çok Batalla gibi. Senenin en iyi performans sergileyen oyuncularından biri geçen hafta yediği hatalı gole rağmen. Maçın başında Tom'un köşeye giden topunu çıkaramasaydı bambaşka şeyler konuşuyor olabilirdik bugün. Varlığı bana güven veriyor zaten iç sahada en az gol yiyen takım Bursaspor ise baş sebeplerinden biridir Carson.

Maçın sadece gol özetlerini izleyen birisi "Bursaspor yine duran toplardan atmış" diyecektir ama bu kısırlıktan çok uzak bir futbol oynadı Bursaspor ama net 13 pozisyonu harcadık. Bu pozisyonları harcayınca maç sonunda Wederson ve Suat Arslanboğa yapımı kırmızı kartı da görünce o kötü psikoloji devreye girdi yeniden. Böylesine günlük güneşlik bir maçın sonunu yine fırtına, borana karşı oynadık. Önce Edin Visca harika bir gol attı. Eren Aydın'ın pası da , Visca'nın vuruşu da fevkaladeydi. Sonra çıkamadık sahamızda, savruk savruk kafa vuruşları, kısa düşen uzaklaştırmalar stadyumda herkesi yine "Dejavu" bilincine soktu ama neyse ki hak ettiğimiz 3 puanı alabildik.

Maç ile alakalı "Keşke olsaydı" diyebileceğim şeyleri de yazıp, yazıyı bitireyim. 70. dakika civarında 2-0 yakalamış ardından İ.B.B 10 kişi kalmışken Ertuğrul Sağlam "Kazanacağız" dediği Bangura'yı oyuna alsaydı. Çift forvet Pinto-Bangura'yı 20 dakika kadar hem de eksik rakibe karşı izleyebilseydik. Ertuğrul Hoca tedbirli bir teknik direktör sakatlanan Serdar sonrası İbrahim değişikliğiyle 1 hakkını yemişti. Belki yine böyle olacak diye düşünde keza Wederson atıldığında Hakan Aslantaş'ı oyuna alabildi ama ben ikisini yan yana izlemek isterdim. Pinto'nun açacağı geniş alanlarda birde Bangura'yı görmek keyifli olurdu.

Artık hedef hücum hattı inanılmaz formda olan Samsunspor. Ekigho sene başında beklediğim formunu yeni yeni yakalıyor. Gekas inanılmaz uyum sağladı. Bance Afrika Kupası'ndan döndü boş geçmedi. Haftaya N'Diaye'nin yokluğunda Stepanov'a şans verirse Hoca önemli aşama kaydetmiş oluruz bu oyunculara karşı daha maç başlamadan.

16 Şubat 2012 Perşembe

Biyediç'e Vefa Gecesinden İzlenimler

Soğuk bir Bursa akşamında stadın yolunu İmparator adına düzenlenecek olan organizasyon için tuttuk. Yaşım itibari ile Biyediç'i Bursaspor forması içinde görmek kısmet olmasada antrenörlük kariyeri az çok hafızamdadır. O zamanlarda kötü günlere alışmış Bursaspor'da görevden kaçmayan büyük bir Bursasporluydu Biyediç.İmparator'du, efsaneydi... Bursa'dan binlerce kilometre uzaklıkta hayata veda edişi herkesi derinden yaralamıştı ve vefatından yaklaşık 6 ay sonra ilk kulübü olan Velez Mostar ile Bursa'da bir hazırlık karşılaşmasında anıldı İmparator.

Önce şöhretler ile İntertoto karması adı verilen takımlar sahadaydı. İlk kez Ertuğrul Sağlam'ı Bursaspor forması ile canlı izleyenlerden biri olduğum için şanslı görüyorum kendimi :) Onun dışında çocukluğumun gol kralı, kahramanı Okan Yılmaz'ı tekrar seyretmek oldukça keyifliydi. (Koşu tarzı hala aynı :) ) Ayrıca hepsi yaşını başını almış Bursaspor emekçilerini bu yaşta İmparator için bir araya gelerek seyretmek gecenin en güzel olaylarından biriydi. İlk yarıda Ertuğrul Sağlam'ın formasını giydiği yeşil takımın attığı 3
golün ofsayt gerekçesi ile iptal edilmesi ve yaşlı kurtların hayal kırıklığı ile karışık itirazları görülmeye değerdi. İkinci yarıda Ercüment Şahin'in şık kafa golü ve Ertuğrul Sağlam'ın attığı klas gol şöhretlerin maçına ayrı bir tat verdi. Ayrıca Velez Mostar'ın teknik direktörülüğünü yapan Mirza Varešanovic futbolu erken bırakmış sanki, 40 yaşında ama hala çok sağlam oynuyor.

Bu arada dipnot olarak Ertuğrul Sağlam'ın maç öncesi ''Sonsuza kadar'' nidaları ile tribünlere çağırılmasına, Hoca'nın ilk kez giydiği Bursaspor formasındaki armayı öperek ve alkışlarla karşılık verdiğinide söyleyelelim gelmeyenler için.

Velez Mostar maçına geçicek olursak Ertuğrul Hoca altyapı/genç oyuncular harmanlı çok güzel bir kadro çıkarmış. Emre Pehlivan, Barış Örücü, Deniz Aslan'ı ilk 11'de sahaya süren Sağlam ikinci yarı önce 1996'lı Batuhan'ı Bangura'nın yanına monte ederek beni çok şaşırttı. Ardından 1995'li Furkan'ı da oyuna alan Ertuğrul Hoca 1994 jenerasyonunun önümüzdeki senelerde formayı kapmaya en yakın isimleri olan Sercan Şen ile Taha Can Velioğlu'na da görev vermeyi ihmal etmedi.

Batuhan ile Furkan A Takım düzeyinde ilk kez forma giydiler. Dün gece sanırım en çok onlar için unutulmaz olacaktır. Onların dışında Ertuğrul Hoca A2'den 7 isime maksimum 45 dakika süre verdi, üçüncü kez bugüne ertelenen ve bugünde muhtemelen ertelenecek Eskişehirspor A2 maçımız olmasaydı bir çok genç oyuncumuz daha fazla süre alabilirdi.

Kısa kısa oynayanlar hakkında birkaç cümle yazıp bitirelim

Yavuz Özkan : İlk yarıda çok büyük bir hata yaptı, ancak İbrhaim'in gayreti Velezli oyuncunun biraz saflığı ile birleşince golü görmedik kalemizde. Onun haricinde yaptığı 2-3 güzel kurtarışla hatasını bir nevi kapattı

Sercan Şen : 21 dakika sahada kaldı, yere yatmadan maçı bitirdi. Gelecekteki kalecimiz olacağına çok inanıyorum

Deniz Aslan : İlk 11 çıkıp 45 dakika sahada kaldı, mücadeleci yapısını A2 maçlarından biliyoruz zaten dünde zayıf rakip karşısında sırıtmadı.

Bilal Şeflek : Bilal'de ikinci 45 dakika sahadaydı. A2 de dikine isabetli paslarla oynayabilen ender oyunculardan, dün ilk dikine pas denemesinde başarısız olup tribünden homurtular yükselince ikincisi kısmet olmadı. Önümüzdeki sezon A Takım'a yükselemezse A2 yerine alt liglerden bir takıma kiralık giderek kendini geliştirmeli.

İbrahim Öztürk : Stepanov'la birlikte defansın sigortalarıydı, rakibe çok önemli pozisyon vermediler. Yavuz'un hatasında çizgiden çıkarttığı top onun adına gecenin en güzel hareketiydi.

Taha Can Velioğlu : İbrahim'in yerine oyuna dahil oldu ve iyi bir performans gösterdi. Henüz 18 yaşında ve kendi yaş kategorisinde Milli Takım'ın da kaptanı. Futbolunun son çağlarındaki yerli stoperlerimiz Ömer - İbrhaim'in A Takımdaki yerini almaya en büyük aday.

Milan Stepanov : Dün 90 dakika sahadaydı ve sahanın yıldızıydı. Attığı gol tam bir usta forvet işiydi. Lig maçlarında da yabancı sınırına takılmaması gerekiyor, bu takımda oynamalı.

Mehmet Sak : Dün ilk 45 dakika görev aldı ve sol bekteydi. Onada pek iş düştüğü söylenemez

Cemal Kaldırım : İkinci yarı da sol beki savunma görevi Cemal'deydi. Akılda kalan hücumda yaptığı bir kaç bindirmeydi, iyi gözüktü.

İsmail Haktan : Benim düşük beklentilerimin çok çok üstündeydi dün. Svennson'un attığı gole yaptığı asistle benim gözümde sınıfı geçti :)

Ahmet Arı : Dün oynadığı oyundan sonra bu sabah hala Özlüce'de uyanabiliyorsa yatıp kalkıp şükretmeli. Bu kadar zayıf bir ekip karşısında ben sizden daha zayıfım der gibiydi. Bu takımın oyuncusu değil.

Gustav Svensson : Dün Stepanov ve Ozan ile birlikte 90 dakika oynayan tek isimdi. İlk yarıda ortasahada ikinci yarıda sağ bekte görev aldı sahanın en iyilerindendi.

Barış Örücü : Maçtan önceki şut çalışmasının yıldızıydı. Ayrıca tüm faul atışlarını ve kornerleri o kullandı, maçtada çok istekliydi. Üzerinde durulursa çok iyi bir orta saha kazanacağımıza eminim.

Musa Çağıran
: İkinci yarı Barış'ın yerine oyuna girdi, benim gözüme pek çarpmadı açıkçası

Ozan İpek : Trabzonspor maçı sonrası ve Manisaspor maçı öncesi yaşadığı 'alkol' temalı olaylardan sonra Manisa'da  kesik yemişti. Dün de Ertuğrul Sağlam onu 90 dakika sahada tuttu ve cezalandırma aşamasını tamamladı sanırım. Ozan ilk yarı sonunda, ikinci yarıda oynamam heralde diye düşünüp formasını Maraton'a attı ancak ikinci yarıda yenilediği formasıyla sahadaydı ve isteksiz başladığı oyunda daha sonradan açılarak iyi bir oyun sergiledi.

Emre Pehlivan : Dün ilk 45 dakika sahadaydı ve oldukça başarılıydı. Bileklerine hakim ve akıllı bir oyuncu dün de A Takıma göz kırptı.

Batuhan Altıntaş : Dün gecenin Furkan ile birlikte en büyük süpriziydi. İkinci 45 dakika görev aldı ve gerçekten beni çok şaşırttı. Hava toplarında oldukça başarılı ve güçlü bir oyuncu gibi duruyor. Dün sahanın yaş olarak en küçüğüydü ama hiç sırıtmadan ilk kez A Takım düzeyinde görev aldı.

Teteh Bangura : Dün geceki en büyük hayal kırıklığını kaleciyi geçtiği topu Velezli oyuncuya kaptırarak yaşattı. Herkesin aklında o pozisyon kalmıştır zaten, telafi etmesi için bir lig maçını daha boş geçmemesi gerekiyor.

Furkan Soyalp : Ankaraspor'dan 2 sene önce bünyemize kattığımız 17 yaşındaki Furkan'da dün ilk kez A Takım düzeyinde maça çıktı. Geçtiğimiz sezon şampiyon U16 nın önemli oyuncularındandı. Bu sezonda U17 ile zirvedeler. Dün o da çok istekliydi bir gol attı tam sevinecekken ofsayt gerekçesi ile sayılmadığını görünce biraz hayal kırıklığı yaşasada ileride bu forma altında çok gol sevinci yaşayacaktır.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Güzel günler bizi bekler

Uzun süren soğuk havalardan sonra güneş yüzünü gösterdi, bizde sevdamız olan renklerin peşinden düştük yollara. Hatta bu öyle bir sevdaki Belçika’da ikamet eden kuzenim oralardan kalktı geldi bu maç için... Bir çok deplasmana gitmeme rağmen bu deplasmanın ayrı bir havası vardı, ve bu hava otobusü beklerken kendini epeyce hissettiriyordu. Güzel bir yolculuk sonrası nihayet süper lige yakışmayan stadyumlardan bir tanesi olan 19 Mayıs Stadyumuna ulaştık ve maç saatini beklemeye başladık.

Bir çok nedeni olabilir bu söyleyeceklerimin fakat yinede anlayamıyorum. Neden bizim maçlarımızda rakip tribünler full çeker? Bu adamlar bizi mi izlemeye geliyorlar yoksa? Neden olmasın belkide bizi izlemek için geliyorlardır. Peki bizi izlemek için geliyorlarsa, neden öyle davranmıyorlar? Neyse bu soruların çok cevabı vardır ama biz keyfimizi bozmayalım...

Bir kaç kelimeyle maçı değerlendirecek olursak, Ozan ve İbo kenarda, Pinto’nun sakatlığından dolayı Bursa’da bırakıldığı için formayı Turgay, Ozan’ın yokluğunda sol açıkta Vederson, sol bekte ise Hakan Aslantaş görev aldı. Ertuğrul Hocanın Ozan’ı yedeğe çekmesini iki şekilde değerlendirilebilir. Birincisi Ozan’ın maçtan iki gün önce yaptığı kaza –ki bence bunun hiçbir etkisi yok- diğeri ise Ozandaki form düşüklüğünden dolayı maça 2.yarı sokup elinde az miktarda olan hamleleri artırmaktı –bu bende en geçerli neden- Maçın başında biraz daha dikkatli olsak ilk dakikalarda öne geçebilirdik fakat final paslarında etkili olamadık ve Carson’un Ndiaye ve Ömer’le paylaştığı hatadan dolayı kalemizde golü gördük. Bu gol hem takımı hemde tribünleri dahada ateşledi ve golden sonra tribünler maçı bırakıp görevimizi yapmaya başlayınca gollerde gelmeye başladı. Serdar’ın attığı goller çok manidar oluyor çünkü bu çocuk topkı bizim gibi Bursaspor sevdalısı. Attığı golden sonrada yaptığı timsah yürüyüşü çok anlamlıydı bu yüzden sana sonsuz teşekkürler Serdar...

Bir parantezde İlker için açmazsam ayıp etmiş olurum. Bursa’da ki maçta tribünleri çileden çıkaran, aklı sıra futbol dersi vermeye çalışan profesyonel(!) kaleci İlker sanırım kendi sahasında oynadığı için tüm zemini ‘KENDİ’ alanı gibi değerlendirdi ve bariz gol şansını ‘kendi’ alanının dışında elle kestiği için kızardı. Oyuncu değişikliklerini erkenden tüketen futbol bilgesi(!) Ümit Özat değişiklik hakkı kalmayınca kaleye dixon’a emanet etti. Dixon’da Manisaspor kariyerindeki ilk golünü Bursaspor karşısında yemiş oldu.

Maç sonrası Ümit Özat’ın bir konuşmasını dinledim ve Ertuğrul Hoca’ya laf atmış aklı sıra, “Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye” böyle bir söz geldi aklıma. Mağlubiyet biraz ağır gelmiş olacak ki görüntüde de görüldüğü üzere şişmiş biraz kendileri. Neyse saygılarımızı sunalım kendisine, çünkü onun değimiyle “çok fazla ağır oluyor,çok fazla konuşmak istemiyorum”

Birazda tribünlere değinmek istiyorum. Çekilen yeşil-beyaz şeritler kimin aklına geldiyse helal olsun çünkü mükemmel bir görüntü belkide bir ilkti o şeritler. 90 dakikanın en önemli tribün olayı ise Manisa tribünlerinden geldi. Erken gelen gol sonrası tribünlerin ‘koyduk mu’ tezahüratı çok erkendi ama reislerde hata yapar. Ama adamlarda haklı kimbilir kaç maçtır galibiyet göremiyorlar bize karşı maçın 90 dakika olduğunu Bursaspor karşısında unutuverdiler.

Manisaspor deplasmanları genç yaşıma rağmen unutulmayacak deplasmanlar arasına şimdiden girdi. Güzel bir tribün oldu; maç içi yapılan şovlar, maç sonu yapılan tezahüratlar, ve özellikle Bam-Bam çok çok çok güzel oldu. Bu tezahürat tribünlerde tutar demedi demeyin...

Gelenlerin ayaklarına sağlık, güzel günler bizi bekler...

Endirekt İlker'e ithafen : 3-1 !

Sezon başından bu yana 3-4 günde bir maç izlemeye alışmışken bünyeler Orduspor ile Manisaspor maçlarımız arasındaki süre bana sezon arası gibi geldi. Tabi bunda Orduspor maçında başta Cuper'in öğrencilerinin ve birazda bizimkilerin payı da yok değil, futbol namına bişey görememiştik. Manisaspor ise bizim her zaman ilacımız olan bir takım olmaktan dünde kurtulamadı.

Kadroyu gördüğümde aslında pekte şaşırmadım, bi ihtimal Adem-Musa değişikliği olur mu ilk 11'de diyordum ama Hoca gene orta ikiliyi bozmamış. Cuma gece yarısı alkollü bir şekilde kaza yapan Ozan İpek'i kızağa çeken Sağlam, sol bekte Hakan Aslantaş'ı açıkta ise Vederson'u görevlendirmişti. Hoca'nın stoperde Serdar'ın partneri olarak Ömer Erdoğan'ı seçmesi sanırım 2009-10 sezonundaki 3-0'lık Kayserispor - Bursaspor maçından kalan Makukula - Ömer Erdoğan hesabını kapatmak içindi :) Nitekim Makukula 45 dakika sahada kaldı ve ikinci yarı yerini Kahe'ye bıraktı.

Bursa'da bırakılan Pinto'nun yerine ileri uçta Turgay görevliydi dün, benim için hayal kırıklığıydı. Turgay'a vericeğimiz süreyi Bangura'ya verip ''geleceğe yatırım'' amaçlı transferimizi kullanmaktan yanayım.

Maça geçecek olursak şok bir golle başladık aslında, Carson'ın tutayım mı çeleyim mi kararsızlığında topu ağlarımızda gördük ancak neyse ki Serdar Aziz hemen toparlanmamıza yardımcı oldu. Bursa'nın gururu genç stoperimiz Teksas'ın tribün dersi verdiği taraftaki kaleye golünü atarak timsah şovu çaktı! Ardından 34.dakikada kazandığımız kornerde önceden çalışılmış bir organizasyonla golü bulduk, aslında burda golü muhtemelen Vederson'un değil içerdeki uzun oyuncularımızın atması gerekiyordu :)

Mücadelenin ikinci yarısı futbol anlamında vasatında altındaydı aslında. Dakikalar 75-80'e geldiğinde iki takımında ikinci yarı itibari ile kaleye şut girişimi bile yoktu. Ertuğrul Hoca sırasıyla Bangura, Ozan ve Musa hamlelerini yaptı. 88.dakikada Bangura, futbol profesörü (!) İlker Avcıbay'ı ceza sahası dışında avlayıp kırmızı kartla oyun dışına yolladı. Çok geçmedende oyuna kendisi gibi sonradan giren Ozan İpek'in asistinde Bangura mükemmel bir tek vuruşla Dixon'u avladı ve skoru 3-1 olarak tayin etti.

Hatırlayanlar vardır Bursa'da 0-0 sona eren ilk maçta Batalla'nın endirekt vuruşta direk kaleye giden topunu dışarı çıkıyor diye bırakan ardından ağlarla buluşunca da twitter'dan ''endirek vurusta bilerek biraktgm pozisyn futbol oyun kurallarini bilen tum futbol tutkunlarina armagan olsun =)'' diyerek artistlik yapan İlker Avcıbay'a dün maç sonu twitter'dan bi selam çakayım (!) dedim ama maalesef paşamız hesabını kapatmış. Neyse dört gözle onu tekrar twitter'a bekliyoruz...

Pazartesi günü belkide bu sezonun en kritik maçına çıkacağız, rakip İstanbul Büyükşehir Belediyespor. 8.sıradalar ve 4 puan önümüzdeler. Maçı kaybetmemiz halinde kalan 7 haftada 4-8 play-off hayallerinede havlu atarız. Ama ben buna ihtimal vermiyorum. 4 maçlık mağlubiyet serisinin ardından oynadığı son 6 maçta sadece 1 kez kaybeden Belediye'yi yenerek bu sezon kendi adımıza 3. kez üst üste 2 maç kazanacağımızı düşünüyorum. Gel pazartesi gel...

5 Şubat 2012 Pazar

Alışkanlıklar


Bursaspor bu sene kötü gidişini durmak için çıktığı 20. maçta da bu durumu değiştiremedi ve artık Bursaspor iç sahada kısır oyunu alışkanlık haline getirmiş oldu iyiden iyiye.

En son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim konuya öyle gireyim ; Orduspor maçında aldığımız 1 puan ile 30 puan toplayabildik 25 maçta. Bu maçta kadromuza baktığımız Adem-N'Diaye'nin değişmez armada olduğunu Adem'in sakat olduğu dönemde de Musa'nın o bölge de oynadığını görüyoruz yani özetlemek gerekirse çift ön liberolu bir sistem benimsedi Ertuğrul Sağlam bu 25 maçlık dönemde. Savunma anlamında tek tek bakıldığında iyi oynayan ama oyuna tempo kazandırmada ve dikine oynamada yetersiz 2 oyuncu ile oynadık. Zaman zaman iyi oynasakta bu takım pozisyona girmede sıkıntı yaşıyor Adem yada N'Diaye'nin takım hücuma kalktığında en uçta oynayan oyuncuyla arasında bazen 30 metre mesafe olabiliyor. Transfer döneminde ideal bir merkez orta saha bekledik ama Ertuğrul Sağlam bu beklentilere karşılık vermedi.

Şimdi bu kadroda açıkçası kim oynasa 30 puan toplayabilirdi diye düşünüyorum ve Gaziantepspor, Mersin İdman Yurdu 3 puan aldığımız yada geriden geldiğimiz maçlarda Ertuğrul Sağlam N'Diaye-Batalla ikilisini ortada kullandı ve forveti 2 ledi yani 4-4-2 yi denedi ve verim aldı. Artık maça da böyle başlamanın vaktinin geldiğini düşünüyorum ben. Basser de döndükten sonra sağ bek problemimiz kalmadığını düşünebiliriz böyle olunca Hakan Aslantaş'ın sağ önde oynama durumu olabilir. Sestak'ı da böyle olunca asıl mevkisi olan 2. forvette oynayabilir. Böylelikle Batalla-Sestak gibi top tekniği yüksek olan 2 oyuncu birbirine daha yakın oynayabilir. Hakan Aslantaş gibi savunma yönü yüksek olan bir kanat oyuncumuz olabilir. En azından farklı birşey denemiş oluruz. Neticesinde bugün aldığımız 1 puanın, oynadığımız kısır oyunun bizi ne Vezir ne de Rezil ettiği ortadayken artık farklı birşeyler denemek gerekiyor herhalde.

Maçın detaylarına girersek Cuper geldiğinden bu yana ğuan tablosunda ligin en başarılı takımlarından biri olarak gözüken Orduspor'un bugün tam anlamıyla "Anti-Futbol" oynaması bugünü tatsız kılan etkenlerden biriydi. Aslında maçın böyle olacağını Cuper'in haftaiçi yaptığı "Bursaspor hücum anlamında çok etkili" takım açıklamasından anlamıştık. Gerçekten 11 kişinin topun arkasına geçtiği, korner atışlarında 10 kişiyle ceza sahasında durdukları bir maç oldu. Kaleci Fevzi daha ilk dakikadan itibaren aut atışlarından zaman çalmaya çalıştı. Kısacası bizim teknik yetersizliğimiz ile Orduspor'un futbolsuzluğu birleşince mücadale olarak iyi olsada futbol anlamında ziyan bir 90 dakika oldu.

Fevzi'nin ilk dakikadan itibaren zaman çalması demişken Türk Hakemleri buna ne zaman engel olacaklar çok merak ediyorum. Yalandan uyarılar ardından 90+2 de gelen sarı kart. Bunu ezbere bilmeyen taraftar yok artık, hakemler bu tip tutumlarıyla inanırlıklarını yitiriyorlar maalesef. Ayrıca kart standartları olmaması çok garip mesela bir pozisyonda Yalçın, İbrahim Öztürk'e net kafa attı kart vermeden geçiştirirken Bangura hava topunda dirseğini kullanıyor diye ilk pozisyonda kart çıkarıyor. Bazı oyuncuların mimlenmiş olması, hakemlerin futbolculara önyargıyla yaklaşması doğru davranış değil. Öte yandan bugün bizim leyhimize en azından 3 ofsaytı kaçırdığını söyleyebilirim yan hakemin böylesine temposu düşük maçta nasıl kaçırabiliyorlar böyle ofsaytları anlamak güç.

Pinto transferine Bursa nerdeyse A dan Z'ye ön yargıyla yaklaştı ama Bangura ve Turgay'dan daha zinde ve futbolu biliyor, orta sahalar hücumda kalabalıklaşmamızı sağlayabilse daha da faydalı olacak ama şimdilik daha üst seviyeye çıkması zor gözüküyor belki yanında Bangura-Sestak-Turgay'dan biri düzenli oynayabilirse daha da faydalı olacaktır.

Her hafta aslında hep aynı şeyleri yazıyoruz, artık yazdığımız şeyler kronikleşen şeyler. Mesela Orduspor'un tek gollük atağaının yine, yeniden İbrahim Öztürk'ün ayağından verdiği topla oluşmuş olması hala trajikomik. Stepanov-Serdar Aziz bu takımda mecbur oynamak zorunda zira Stapanov oynamayınca hem İbrahim Öztürk her an gol yedirebilme riskiyle yaşıyor hem de N'Diaye oyunu kurmak için savunmanın göbeğine kadar geliyor böyle olunca hatlar arasında mesafe artıyor. Stepanov ortasahanın yuvarlağına yanaştığı durumlarda N'Diaye de Batalla'ya daha yakın oluyor, Adem için ise sakatlığı sonrası fazla birşey söyleyemiyorum.

Hedef artık Manisaspor maçı, genel anlamda Manisa deplasmanlarında başarılıydık birkaç sezondur ama bu sene deplasman alışkanlıklarımızı kaybettik, galibiyet alışkanlığımızı kaybettiğimiz gibi bakalım neler olacak Manisa'da? Lakin kendi istediğim kadroyu yazayım en azından beklediğim farklılaşmayı kayda düşürmüş olurum.


Carson

Basser Stepanov Serdar Wedo

Hakan Batalla N'Diaye Ozan

Sestak Turgay

En son Kayserispor deplasmanında kazandık bu kadroyla kaybetsek ne olur ? En azından maç gollü olur, futbol olur.

4 Şubat 2012 Cumartesi

Bir "Teknik Direktör" Çizeceksin...



Bir “Teknik Direktör” çizeceksin;
Teknik, taktiği çok iyi bilecek,
Takımı mağlup duruma düşmeyecek,
Olmaz ya düştü hamleleriyle geri çevirecek
Bir “Teknik Direktör” çizeceksin;
Transferi çok iyi bilecek,
1 liraya aldığı oyuncu 1 milyon olacak,
Yetmeyecek her sene altyapıdan 3 oyuncu çıkaracak,
Bir “Teknik Direktör” çizeceksin;
Şehrin nabzını saniye saniye ölçecek,
Zaman zaman “Menajer ol” denilecek,
Her konuya konuşunca “Sen işini yap” diye terslenecek
Bir “Teknik Direktör” çizeceksin;
“Sonsuza kadar” diye ses birliği edilecek
Amma 2 kötü sonuç almaya görsün, kapı gösterilecek
Bir “Teknik Direktör” çizeceksin;
Aşağılamak için adıyla hitap edilecek,
Aldığı maaş gündem edilebilecek,
Bir “Teknik Direktör” çizeceksin;
Tüm bu vasıflarına rağmen seni terk edip gitmeyecek,
O başarısız olunca “Git” denilebilecek,
Başarılı olup giderse “Hain” ilan edilebilecek.




--------------------------------------
Resim Fatih Gürbüz
Kaynak Gökhan Sezar ve Burak Eren - Sportif Cümleler

3 Şubat 2012 Cuma

O'nsuz Değil SONSUZ!

Direk konuya bodoslama dalayım bende, bugün Ertuğrul Hoca’nın basın açıklaması 15.30’da BSTV de yazısını ilk gördüğümde aha dedim bir şeyler kopacak bu sefer. İş yerinde olmam dolayısı ile açıklamayı canlı olarak takip edemedim birkaç dakika geçtikten sonra internetten izledim ve adeta dondum kaldım açıklamalar karşısında.

Hocam; anlıyorum seni, çok yıprandın. Başarı varken her şey daha güzel ilerliyordu, belki de kazanılan puanlar, ortaya konan oyun ve elde edilen başarılar insanların ‘doğru zamanı kollamasına’ mahal veriyordu, eleştiri olmayınca doğal olarak sende kendini daha huzurlu ve daha mutlu hissediyordun. Demek ki o insanlarında kolladığı doğru zaman gelmiş çatmış ama neyse…

Çevremdeki insanlar seni ne denli sevdiğimi, sana ne denli saygı duyduğumu çok iyi bilirler şimdiki yazacaklarımı keşke yüz yüze söyleme imkanım olsa da daha rahat ifade edebilsem kendimi. Umarım bir şekilde görürsün bu yazıyı ya da inşallah bunları biliyorsundur diyelim…

Bursa çok zor bir şehirdir hocam, bununda bence nedeni her şehirden, bir çok milletten insanın ortak noktaymışçasına Bursa’da buluşmasıdır. Komşun kendine yeni bir ev alır, yüzüne karşı hayırlı olsun denir fakat içten içe kahrolur karşındaki komşun. Yeni bir araba alırsın yüzüne karşı çok güzel-hayırlı olsun derler fakat bir bakarsın ki lastiği bile patlatmışlar. Şampiyon olursun herkes güler eğlenir, mutlu olur, sevinir, 60 yaşındaki adam bile saçma sapan hareketler yapar fakat gün gelir olmaması gereken bir şekilde –bugüne kadar hiç ağzını açmamasına- rağmen, üstüne zamanlama hatasınıda ekleyip konuşmaya başlar. Biz diyorduk hocam ‘şampiyonluğu İstanbul hazmedemedi’ diye, son zamanlarda bakıyorum da Bursa’mızda bile şampiyonluğu hazmedemeyen insanlar doluymuş meğer.

Hocam benim sana olan saygımda sevgimde aldığın bir teneke parçasından ibaret değil. Benim sana olan saygımda sevgimde ‘benim gibi düşünen, benim gibi yaşamaya çalışan, anlayan ve anlatmaya çalışan, camdan değil CANDAN ADAM’ olduğundan kaynaklanıyor. Zamanında senin için birkaç bir şeylerde karalamıştım şimdi tekrar onları sıralamayacağım, bu yüzden tek sözüm sen sen ol bizde kal CANDAN ADAM!

Dedim ya hocam ben seni anlıyorum diye, 2 ocak 2009 yılında attığın imzadan sonra yaşanılan bir dönemlik puan durumunda ikinci sıradaydın. Bir sonraki sezon hayalimizi gerçeğe dönüştürdün şampiyon olduk. Sonraki sezon hiç bulunmadığımız başka bir alana Uefa ligine katılmaya hak kazandık. Bunların hiç biri tesadüf değildi be hocam, hepsini sen başardın, topçular başardı, biz taraftarlar başardık yani kısacası hep beraber başardık.

Bunca başarıdan sonra insanın doğasında olan ‘alışma alışkanlığı’ Bursa’da da boy gösterdi ve insanlar seri galibiyetlere, kazanılan maçlara ve unutulan mağlubiyetlerle, kötü giden bir sezonda gün yüzüne çıkmaya başladılar. Peki sorarım sana hocam, şampiyonluğa oynarken neden bunlar yoktu? Hiç mi düşünmedin bunları Allah aşkına?

Bursa her şeyi çok bilir hocam, her şeyi duymayacaksın idare edeceksin birazda bazı kesimleri. Sen sen ol hocam, cebi boş ama yüreğini hiçbir varlığın satın alamayacağı taraftarı dinle ve sonsuza kadar olan söylemi Nisan ayında sonlandırma. Bu şehirde sonsuz ne Nisan’dır ne de Haziran. Sonsuz dedik mi sonsuzdur yani sonunu ne sen bileceksin ne de ben…

Hocam hem ülke futbolu hem Bursaspor zor günler geçiriyor her şeyin farkındayız. Senin işinde hiç kolay değil be hocam. Oraya koştur, buraya koştur, sürekli Özlüce’ de Bursaspor’un geleceği için çalış, millet eşiyle, sevgilisiyle, arkadaşlarıyla gezip-tozup zaman geçirirken, sen eşini ve çocuklarını zar zor görebil. Haftada 2 maç zorunda kal, belki de seslerini duymayı bile unutuyorsundur.

Neyse hocam, biraz toparlamak gerekirse, bu sene bir şekilde bitecek. Türkiye Kupası gelirse ne ala, gelmezse de canın sağ olsun, amaa şunu bil o kupa gelirse de yine herkesin sesi kesilir hocam. Taraftar her koşulda senin arkanda, çünkü biz bu takımı seri galibiyetlerle sevmedik ki bu zamanda bırakıp gidelim. Biz alışığız son gülen olmaya. Yeter ki sen kafanı topla hocam…

Geçmişte dediğin gibi; ‘Transfere para harcamayacağız, transfere vereceğimiz parayı futbolculara dağıtıp, onlara güvendiğimizi belirteceğiz’ bu cümleden sonra gelen tek adam Iglesias. Fenerbahçe kupa maçından sonra; ‘3-0 herşeyin bittiği anlamına gelmiyor, bunun Bursa’sı da var:’ , ‘Bizi buralara bu arkadaşlar getirdi,daha ileriye de onlar taşıyacaktır’. Her koşulda inancımız sonsuz sana hocam. Şu sene bir bitsin, seneye daha güzel günler bizleri bekler.

Son olarak Bursa bir Ertuğrul Sağlam, Ertuğrul Sağlam’da bir Bursa’yı çok zor bulur. Yazık etme Bursaspor’un gerçek sahiplerine. Unutma ki taraftarın tek sözü ‘SONSUZA KADAR’

O’nsuz değil, SONSUZ!

Ertuğrul Sağlam > Kadir Şankaya !

Ertuğrul Sağlam ile Kadir Şankaya arasında süren demeç savaşında Ertuğrul Hoca bugün kendi adına son noktayı koydu ve istifa sinyalini çaktı. Bugün düzenlediği basın toplantısında konuşan Sağlam, ''Ortada bir başarısızlık var bunu açıkça söylüyorum ama lütfen 3 ay süresince takıma sahip çıkalım. Bir suçlu varsa o benim, zamanı geldiğinde gereğini yapacağım. Kimse suçlu aramasın...''diyerek artık bıçağın kemiğe dayandığının mesajını verdi.

Çok değil bundan 15 gün önce de Ertuğrul Sağlam taraftara Mayıs ayını bekleyin, şimdi birlik olma zamanı çağrısı yapmıştı. Fakat Hoca'nın unuttuğu bişey vardı, o da zamanlama problemi olan (ya da biraz gerçekçi bakalım kaos yaratmak isteyen) Divan Başkanı.

Teknik heyetin yeterliliğini sorgulamak Divan Başkanı'nın görevi değildir arkadaş. Sen git yönetimi sorgula sanane Ertuğrul Hoca'dan ? Hele ki takım bu sezon ilk kez bir İstanbul takımına karşı galibiyet kazanıp tarihinde hiç kazanamadığı Trabzon'a gitmeden bunu söylemenin amacı neydi ? (Trabzonspor maçının kaybedilişini Şankaya'ya bağlama niyetinde değilim) Hoca'da bu açıklamanın üstüne "Sınıfta kalan Divan Kurulu’dur.'' diyerek haklı tepkisini ortaya koydu.

Bugün bu açıklama savaşında açıklamalar peş peşe geldi. Önce Şankaya ''Baba'dan oğula mektup'' başlıklı ve içinden samimiyetsizlik akan bir açıklama yayınladı, ardından Ertuğrul Hoca basın toplantısında veda sinyalini verdi ve gereğini yapacağım dedi.

Açıklama için samimiyetsiz dedim çünkü bunun hiç bir inandırıcılığı yok. Şankaya her ne kadar kendisini Sağlam ile Baba-oğul moduna sokmaya çalışsada bir baba oğlunu basın yoluyla yermez veya öğüt vermez. Bilmiyorum var mıdır oğlu veya kızı ama Şankaya kendi öz evlatlarınada Olay Gazetesi aracılığıyla mı öğüt veriyor ? Derslerinize sıkı çalışın, paranızı idareli harcayın, arkadaşlarınızı seçerken dikkat edin falan diye ?

Geçin abi bu işleri. Kongre öncesi ayak oyunlarınıza ne Hoca'yı ne takımı alet etmeyin ! Bursaspor Kulübü'nün en istikrarlı ve şampiyon apoletli teknik adamının yeterliliğini sorgulamak ve bu şehirden gitmesine sebep olmak sizinde o koltuklarınızı sallar!

Pazar günü stadta Ertuğrul Hoca'ya gereğince sahip çıkılacağına eminim umarım bu desteğin yanında Şankaya'ya da gerekli tepki verilir ve çenesini kapaması sağlanır.

Son bir sözde Ertuğrul Hoca'ya, Bursa zor şehirdir hocam. Taraftarın çoğunu ayırarak söylüyorum başarılıyken şehrin dinamik görünümlü dinamitleri yanında gözükür, işler tersine döndü mü herkes karalamaya bakar. Sen dayan bu saldırılara, kongreden çıkacak mevcut veya yeni başkanda eminim taraftarın sesine kulak verip seni bırakmayacaktır. Daha yapılacak çok iş var...

2 Şubat 2012 Perşembe

Kupalarda yok gözüm, formayı terlet gözüm

Ne çabukta alıştık seri galibiyetlere, inkar etmeyin hepimiz çok sevdik değil mi o günleri? Güzel güzel galibiyetler, iki farklı üstünlüğü yakaladığın maçlardaki rahatlığı ne çokta sevdik. O yüzden hep o günleri yaşamak istemeye başladık, her günümüz öyle olsun istedik. Yalan mı? O yüzden hep daha iyisini istiyoruz, tabiki isteyeceğiz bu bizim en doğal hakkımız. Ama kimseyi kırmadan kimseyi üzmeden. Yerli yerinde ve en önemlisi edebinle...

Dün akşam trabzon maçı oynandı ve bitti elde ne kaldı? Bir ton küfür tabiki... Kimdi o küfülerin en büyük pay sahibi? Tabiki Turgay. Peki biz değilmiyiz “armanın hakkını verin, formaya layık oldun, taşıdığınız arma için savaşın,galip gelmesenizde canınız sağolsun”, genel olarak böyle düşünüyoruzdur diye düşünüyorum.

İşte asıl sorun burada başlıyor, bu düşüncelere sahipken adamlığından, dürüstlüğünden, elinden geleni yaptığından şüphemiz olmayan Turgay’a tepkilere ne diyeceğiz? Geçen hafta gs maçının son dakikasında uzaklaştırdığı top sonrasında aferin Turgay, dün akşam golün oluşumunda katkısında aferin lan Turgay ama son dakikada golü kaçırınca .... Turgay.

Tamam bende kızıyorum, bende deliriyorum, bende çileden çıkıyorum fakat Turgay geldiği günden bu yana çizgisini bozmadan devam ediyor. İyi niyetinden şüphelenmediğim içinde tepkilerim minimum düzeye iniyor.

Kaçırdığı gol sonrasında döktüğün gözyaşı yettide arttı be Turgay. Bizede sayıp sövmek yerine sahip çıkmak gerekir. Ordu maçında da umarım Turgay’a gerekli desteği gösteririz.