31 Aralık 2011 Cumartesi

2012'den beklentiler...

2012 yılında girdik, hayallerin ve hedeflerin çok çok uzağındayız şimdilik. Birinci gündemimiz transfer ; transfere öyle umut bağladık ki kurulacak hayallerin bile çimentosu vaziyetinde.

Ertuğrul Sağlam'a güveniyoruz nasıl 2 Ocak 2009'da geldiğinde kişiliksiz bir takımı şampiyon takım haline getirdiyse bugün yine kendi bozduğunu yapabilecek potansiyeli O'nda var biz bunu biliyoruz.

2012 hedeflerine gelince de Playoff sisteminin ilk denemesini Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile yapmak isteyecektir Lig Tv ve TFF gerek bu sebeple (Çalınmayan penaltılara gönderme yapıyorum) gerek ise takımın 5-6 maç üst üste kazanacak yeterlilikte ve istikrarda olmaması sebebiyle beklentime şampiyonluğu koyamıyorum maalesef. Benim beklentim Ziraat Türkiye Kupası'nın kazanılması yönünde esasen yıllar, yollar geçti en son kazandığımızdan bu yana bu kupayı ve en gerçekçi hedef olarak gözüküyor.

Trabzonspor ve Beşiktaş'ın UEFA telaşı, Eskişehirspor'un yeni Hocası, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın lig telaşı bizi orada finale kadar taşıyabilir bizim yeterli isteği gösterdiğimiz takdir de neden olmasın ?

Cuncun
_______________________________________________________________________________

Yeni bir yıla günler kaldı, herkes bir şeyler diliyor yeni yıldan. Benimde dileklerim olacak yeni yıldan kabul olmayacağını bile bile…

Futbol oynansın istiyorum;

Maçın son dakikalarında istediği puan ya da puanları almaya yakın olan takımın kalecisinin yere yatmadığı mücadele izlemek istiyorum…

Atılan her yan top mücadelesinde kafa topuna çıkılırken hakemin faul düdüğünün duyulmadığı bir 90 dakika…

Yalandan birkaç takla atıp, yere kıvranan fakat sedye yanına geldiği vakit gururuna yediremediği için olsa gerek(!) birden yürümeye başlayan futbolcuların olmadığı bir müsabaka…

Hakemlerin korkakça yönetmediği, kasıtlı olmadan verdiği bir karar sonrası tüm okları diğer tarafa yöneltmeyen hakemler…

Yanlı yönetim yapmayan hakem triyoları olmasın mesela…

Yöneticilerin masa başında, hakemlerin sahada emek hırsızlığı yapmadığı; teknik heyet ve futbolcuların sahada mücadele verdiği bir oyun olsun…

Yani sözün özü, temiz futbol müsabakaları izlemek istiyorum, pis ellerin bulaşmadığı…

İbodal

Olması Gerektiği Gibi...

Temmuzun ilk günlerine dayanıyor Türk futbolunun içinde bulunduğu bu aciz durum. Tutuklamalar, göz altılar, dinlenip salınanlar, yatıp çıkanlar derken bugüne kadar geldik. İlk zamanlarda “iddianame”nin açıklanmasını bekleyen yetkililer iddianame açıklandıktan sonra nedense kurdukları tüm cümlelerinin üstüne bir bardak su içmeyi tercih ettiler. Kamu oyuna açıklanan iddianame dosyasından sonra ek klasörler beklendi, eklerde açıklandıktan sonra birden kararı sezon sonuna bırakacağız dendi. Şimdi soruyorum; adalet bunun neresinde? Her şey ayan beyan ortada iken, ceza verememekte neyin nesidir? Diyelim ki savcı beyin iddianamesi yanlış, o zaman ismi geçen kulüpler savcı bey için neden şikayette bulunmuyor? Neyse…

Esas konumuz bu değil, değinmek istediğim konu futbol aşığı(!) olan T.F.F’nin 26 Ocak’ta yapacağı olağan üstü genel kurul. Bu toplantının amacı benim ufak ve düz çalışan beynimin algıladığı kadarı ile “Biz beceremedik, kulüpler ne isterse onu yapacağız” demekten başka bir şey değil. Şahsım adına ben öyle düşünüyorum, ve üstüme vazifemidir bilemem ama ben bir an önce M.A. Aydınlar’ın üzerinde bulunan malum takım formasını çıkartmasını istiyorum. Yeter artık, yıllarca peşinden koştuğumuz, uğruna ailemizi-sevgilimizi-birçoğumuzun eşini ve çocuklarını-arkadaş ve dostlarını kırdığı,üzdüğü,saydığı,sövdüğü futboldan çekin ellerinizi. Bıktırdınız artık, amacınıza ulaştınız, tebrik ediyorum sizleri ama sadece bu konuda!

Dün akşam saatlerinde resmi siteden bir duyuru yayınlandı, aslında günlerdir beklediğimiz açıklama dün akşam yapıldı. Geç kalınmış bir açıklamada olsa kulübümüzü bu tavrından dolayı tebrik ediyorum. ‘şike’den canı en çok yanmış kulüplerin başında geldiğimiz aşikar, küme düştüğümüz sezon ve geçen sezon şampiyonluk yolunda hızlı adımlarla ilerlerken üstümüzde oynanan pis oyunlar aydınlık bir biçimde önümüzde, şu an gerçekleşmişçesine de hafızalarımızdaki tazeliğini hala ilk günkü gibi koruyor. Bu olayları yaşadıktan sonrada gırtlağına kadar çamurun içine bulaşan takımlara destek vermemizde beklenemezdi zaten. Fazlada söze gerek yok, kulübümüzün yapmış olduğu açıklama şu şekilde, buyurun;

Kamuoyuna Duyuru

Yönetim kurulumuz akşam saatlerinde yaptığı toplantının ardından bazı kararlar almıştır.

Bilindiği üzere Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 26 Ocak 2012 tarihine genel kurul çağrısı yapılarak futbol disiplin talimatının 58.Maddesinden değişiklikler yapılması hususu genel kurulun tasvibine bırakılmıştır.

30.12.2011 tarihinde toplanan yönetim kurulumuz futbol disiplin talimatı 58.maddedeki değişik yollarla gündeme getirilmek istenen tüm önerilerin OY BİRLİĞİ ile REDDİ yolunda karar almış, kararımızın ayrıca ve gerekçeleriyle birlikte kamuoyu ile paylaşılması da benimsenmiştir.

Şöyle ki;

1. Oyun oynanırken kural değiştirilmesi fikir ve düşüncelerinin kimseye ve özellikle futbol dünyamıza bir faydası düşünülemez.

2. Bursaspor Kulübümüzün yakın geçmişte ligden düşmesine neden olan olaylar halen hafızalarımızda derin ve silinmez izlerle yer almaktadır. Bu yıllardaki iddiaları bile halen ve tamamen açığa çıkarılmamış, kulüpler arası taraftarlar arası husumetler kapatılmamış iken şike ve şikeci zihniyetlere yönelik hafifletici hükümlerin gündeme getirilmesine şiddetle karşıyız.

3. Bursaspor Kulübü olarak ülkemizdeki tüm kişi, kurum ve kurulları bu konudaki mevcut kanunlar ve kuralları gecikmeksizin derhal ve adil bir şekilde uygulamaya koymaya davet ediyoruz.

4. Ayrıca bu konuda süreci başından sonuna kadar dikkatle ve özenle takip edip özellikle şike konusunda hiçbir hukuksuzluğa mahal verilmeyecek şekilde sürecin devamının takipçisi olacağımızı da özellikle belirtiyoruz.

Kamuoyuna Saygıyla arz olunur.

Bursaspor Kulübü

Yönetim Kurulu

Yapmış olduğunuz açıklama tam anlamıyla 'Olması gerektiği gibi' bunun için sizlere teşekkür ederim.

BURSASPOR; Onurdur, Şereftir!

29 Aralık 2011 Perşembe

Talimat değişikliğine red, spekülasyonların önüne geç!

 3 Temmuz'dan bu yana mide bulandıran şike soruşturması ve akabindeki Fenerbahçe'yi kurtarma operasyonu tam gaz ilerliyor. Türk Futbolu'nda tüm taraftarları etkisiz eleman yerine koyan filmin gala tarihi belirlendi; 26 Ocak. TFF Olağanüstü Genel Kurulu, haklarında şike ve teşvik primi iddiası bulunan kulüplere uygulanması muhtemel yaptırımların değiştirilip değiştirilmemesinin görüşülmesi ve karara bağlanması için toplanacak.

TFF her zamanki kıvraklığı ile mertçe çıkıp ''Bizim Fenerbahçe'yi düşürmeye gücümüz yetmedi'' demek yerine bu yola başvurdu. Muhtemelen çıkacak sonuç ya 58.maddenin değişimi ya da  bu sezonluk geçerli olacak af kararı olacak. Bu kararın alınmasında adı bu pisliğe bulaşan takımlarında oy kullanacak olması zaten futbolun ne kadar dibe battığının ve taraflı olduğunun göstergesi aslında.

Fenerbahçe'nin kurtarılmasına sayılı günler kala ben lafı uzatmadan sözü Bursaspor'a getireyim. Net bilgi sahibi olmamakla birlikte sanırım Bursaspor Kulübü adına olağanüstü genel kurulda 7 delege oy kullanacak. Yazın gerçekleşen TFF Olağan Genel Kurulu'nda Bursaspor'u temsilen oy verme yetkisi bulunan 7 isim; İbrahim Yazıcı, Hayri Yazıcı, Cavit Çağlar, İrfan Koç, Kadir Şankaya, İlhan Parseker ve Hüseyin Özdilek'ti. Bir değişiklik olmadıysa bu isimler Olağanüstü Genel Kurul'da da Bursaspor'u verdikleri oylar ile temsil edecekler.

Bizlere yakışan, taraftarın net ve kesin görüşünü orada yansıtacak olan hareket; 58. Madde'nin değiştirilerek şike ve teşvik konusunda küme düşme cezasının kaldırılması veyahut bir sezonluğa mahsus olmak üzere şike ve teşvikin puan silme cezası ile geçiştirilmesi konusundaki tekliflere Bursaspor'dan 7 delegeninde red oyu vermesidir.

Bu beklentinin dışında, Bursaspor Kulübü medyada şu ana kadar çıkan ve bundan sonrada çıkması muhtemel ''Kulüpler talimat değişikliğinde anlaştı'' , ''Sadece X,Y,Z Takım karşı çıkacak'' gibi spekülatif haberlerin önüne geçmelidir. (İstanbul medyasında Bursaspor oylamada talimat değişikliğine kabul veya red oyu verecek gibi haberlerde açıkçası beni ilgilendirmiyor) Bursaspor Kulübü konu hakkındaki tavrını ve 26 Ocak'ta sergileyeceği şikeye  karşı olan duruşunu şimdiden resmi yayın organları olan Bursaspor TV ve Bursaspor.org.tr aracılığıyla net bir biçimde ortaya koymalıdır. Camia olarak 58.madde değişikliğine veyahut bu sezonluk af düşüncesine karşı olduğumuzun açıklanmas, 26 Ocak'ta kullanılacak red oyunun şimdiden kamuoyu ile paylaşılması ve İstanbul basınına daha fazla  malzeme verilmemesi benim en büyük dileğim. Taraftarın beklediği ufak bir resmi açıklamayı kulübümüzünde bu hassas süreçte çok göreceğini sanmıyorum.

28 Aralık 2011 Çarşamba

Şikesiz bir Bursaspor herşeye değer...

Türk futbolu hepimizin bildiği gibi 3 Temmuzdan bu yana değişiklik gösteren bir seyirde devam etmekte. Biz taraftarlar da bu süreci yakından takip etmekteyiz. Aslına bakarsak kulüp olarak bu kirli düzene ortak olmadığımız için bir nevi gururlanıyorum kendi adıma. Gururlanıyorum çünkü bu şike olaylarıyla birlikte bütün Türkiye şampiyonluğumuzun ne kadar haklı ve temiz olduğu gerçeğiyle bir kez daha yüzleşti.

Tabi kimilerinin işine gelmediğinden vakit kaybetmeden frenimize basmak istediler. Ki geçen sezonun Eskişehir deplasmanından itibaren bu frenlemeyi açıkça hissedebiliyoruz. Göz göre göre haklarımız gasp edildi. Yönetim kanadının çoğunlukla sessiz kalmaktan yana olduğu ortada zaten. Fakat Allah’ın sopası yok diyerek 3 Temmuzdan itibaren yaşanan süreçte sükutumuzun mükafatına adım adım ilerlediğimizi düşünüyorum. Bu süreç öyle bir süreç ki ak koyun, kara koyun kendini açıkça belli ediyor. Gerçi hala bazı kurum ve kişiler yaşanılanları örtbas etmek için bin bir türlü laf ebelikleriyle gündemi değiştirip kendi lehlerine çevirmeye çalışıyolar. Ama ben inanıyorum ki adalet er yada geç yerini bulacaktır.

Sizin de bildiğiniz üzere yargıya intikal eden bu şike süreci içerisinde en çok darbe alan kulübü düşürmemek adına her türlü cambazlıklar çevirilmekte. Bunlar çevrile dursun kulüplerinin bu kadar çok batağın içinde olmalarına rağmen gerek yönetim, teknik kadro-futbolcular gerekse taraftar olarak her zaman başkanlarının yanında oldular. Bunun doğruluğu yanlışlığı tartışmaya açıktır, onlar bu noktada masumiyet karinesini temel alarak destek olmaya çalışıyorlar.

Şimdi düşünüyorum da aynı durumda bizim kulübümüz olsa ve bu tapelerde İbrahim Yazıcı'nın adı geçse biz ne durumda olurduk ? Malum camianın sergilediği tavrı sergileyebilir miydik ? Yok sanmıyorum. Şu an da bile başkan ve yöneticilerin yargıya intikal eden olaylarından dolayı taraftar olarak masumiyet karinesini bir kenara bırakıp bölünmüş durumdayız. Kimimiz başkandan yana, kimimiz başkanın koltuğunu terk etmesinden yana. Diyorum iyi ki İbrahim Yazıcı şike olaylarına bulaşmamış. Mazallah bir de bulaşmış olsaydı değil kulübü Bursa’yı bile terk ettirirdik. (Ki şike olayları sonucunda en büyük acıyı yaşadığımız 15 Mayıs 2004'ten sonra bu tepki az bile olabilirdi)

Herkesin kafasında gönlünde isimler vardır başkanlık için. Bunu hep söylerim yakın çevreme bizim camia kadar unutkanı yoktur herhalde. Genelde ne kulüp başkanlarına sahip çıkabiliyoruz, ne teknik direktörümüze ne de futbolcumuza. Biz aslında başarılara sahip çıkamıyoruz. Yaklaşık 6 aylık süreç içerisinde kulübümüz böyle bir pisliğe bulaşmadığı için onları bir tek bu yönden bile tebrik etmek gerekir, tabiki bunun devamında geçtiğimiz sezondaki toz bulutunun dağıtılması ve hakkımızın yenmiş olabileceği ihtimalinin peşinden sonuna kadar koşturmaları da şart. Bu kirli futbol düzeninde tertemiz bir şampiyonluğa imza atan ve bu başarıda pay sahibi olan önce biz taraftardan başlayıp ardından başkanından, yöneticisine, teknik ekibinden, futbolcusuna ve A'dan Z'ye tüm personeline kadar herkese binlerce kez teşekkür...

İyi ki Bursasporluyuz!

26 Aralık 2011 Pazartesi

2011 Giderken

İçinde bulunduğumuz yılın son günlerini yaşıyoruz, bakalım 2011 yılında neler olmuş…

Şüphesiz bu yılın akılda kalan ilk olay 28.07.2011 tarihinde Bursa Atatürk Stadında oynanan Gomel maçının 52.dakikasında Serdar AZİZ’ in attığı gol olacaktır. İlk defa katıldığımız UEFA Avrupa Liginde atılan ilk gol olarak tarihe geçti Serdar.

2011 yılının ilk resmi maçı Türkiye Kupasında İ.B.B. mağlubiyeti oldu. Diğer kupa maçında ise Kasımpaşayada mağlup olup kupa defterini kapattık.

Spor toto süper lig’de ise Konyaspor beraberliği ile başlayan geçen sezonun ikinci yarısı ise cezalı olduğumuz için Eskişehir’de oynanan Gençlerbirliği galibiyeti ile son buldu.

Geçen sezonun, yani 2011 yılının ilk beş ayında Bursasporumuz çıktığı Türkiye Kupası maçlarında hiç galibiyet alamadı ve oynadığı iki karşılaşmadan da puansız ayrıldı. Bu maçlarda takımımız yediği dört gole, attığı tek gol ile cevap verdi.

Geçen sezonun ikinci yarısında oynanan Spor Toto Süper Lig maçlarında oynadığı onyedi maçta; altı galibiyet, altı beraberlik ve beş mağlubiyet ile tamamladı. Bursaspor attığı onsekiz gole karşı kalesinde onyedi gol gördü (bir maç hükmen mağlubiyet, 0-3)

Alınan bu sonuçlardan sonra Bursaspor ilk defa Uefa Avrupa Liginde mücadele etme hakkını elde etti. Uefa’ da çıktığı dört maçta; iki galibiyet, bir beraberlik ve bir mağlubiyet elde eden takımımız attığı sekiz gole karşı kalesinde altı gol gördü.

Bu yıl Spor Toto Süper Lig’de bekleneni veremeyen takımımız çıktığı onyedi maçtan dört galibiyet, yedi beraberlik ve altı mağlubiyet ile ayrıldı. Attığı onsekiz gole karşılık kalesinde de onsekiz gol gördü.

2011 yılında Bursaspor çıktığı kırk resmi maçta oniki galibiyet, ondört beraberlik ve ondört mağlubiyet aldı. Bu maçlarda attığı kırkbeş gole karşı kalesinde de kırkbeş gole engel olamadı (bir maç hükmen mağlubiyet, 0-3).

Bu yıldan camia olarak beklediğimizi alamadık. Umarım 2012 yılında yakın geçmişteki mutlulukları tekrar yaşayabiliriz.

25 Aralık 2011 Pazar

Transfer dosyası (Akşam pazarı)


Gazetelerin spor sayfalarını en çabuk hazırladıkları transfer sezonunu gayri resmi olarak açmış bulunmaktayız. (Resmi sezon 5 Ocak’ta açılacak) Hazır sıkışık fikstürlerden hafta arası maçlarından kurtulmuşken bu Pazar gününü Haziran’da serbest kalacak olan futbolcular arasından Bursaspor’a kim daha çok yakışır diyerekten kısa kısa hayallerle geçirelim, belki gerçeğe dönüşen olur.

(Sonda yazıcağımı başta yazayım, tüm bilgiler transfermarkt'ten alınmıştır. İçlerinden bazıları kendi kulüpleriyle veya başka kulüplerle söz kesmiş olabilirler o beni bağlamaz :) )

Almanya Bundesliga 1 ve 2

Bundesliga’yla başlayalım. Listenin ilk sırasında Jefferson Farfan var. Schalke’nin Perulu oyuncusunun sözleşmesi yazın sona eriyor, bu bizim için tabiî ki  fazlasıyla uçuk kaçabilir o yüzden listedeki diğer isimlerle devam edelim. 30’luk Hırvat Petric’te listede. Ayrıca Bremen’in gol yükünü sırtlayan iki önemli isim Pizarro ve Markus Rosenberg’te yazın serbest kalacak oyuncular arasında. Birazda gerçekçi hedeflere dönerek Alman ligini kapatalım. Bundesliga 2’de mücadele eden 1860 Munih’in sağ açığı  Stefan Aigner 7 gol 7 asist ile dikkatleri çekmeyi başardı sezon başında Stuttgart’ın talip olduğu yazılmıştı. Son olarak bu sezon Bundesliga’ya yükselmesi kuvvetle muhtemel Fürth’ün sağ açığı  Sercan Sararer’de ilk yarıyı 9 gol 7 asist ile tamamladı. İsim yanıltmasın Sercan’ın Alman ve İspanyol pasaportu var, bizim ligimize gelirse yabancı statüsünde oynayacak.
 
Oyuncu adı
Mevki
Yaş
Maç
Gol
Asist
Kulübü







J.Farfan
Sağ açık
27
16
2
7
Schalke
M.Petric
Santrafor
30
13
5
1
Hamburg
C.Pizarro
Santrafor
33
15
12
7
W.Bremen
M.Rosenberg
Santrafor
29
16
6
6
W.Bremen
S. Aigner
Sağ açık
24
20
7
7
1860 Munih
Sercan Sararer
Sağ açık
22
22
9
7
G.Fürth

İngiltere Premier  ve alt ligler

İngiltere ile devam edelim. Sezon sonu serbest kalacak olan ve gözümüze kestirebiliceğimiz ilk isim Premier Lig’e bu sezon veda etmesi muhtemel olan Bolton’un golcüsü Klasnic. Fulham’ın tecrübeli golcüsü Andy Johnson’da bu adaylar arasına girebilir. Geçtiğimiz sezon İngiltere Championship’e damga vuran üç adamdan biri olan Mc Gugan’da sene sonu serbest kalacaklar arasında. Onun dışındaki iki isimden Shane Long Premier Lig’ten WBA’ya, Adel Taarabt’ta kendi takımı QPR ile Premier Lig’e terfi etmişti sezon başında. Ancak bu sezon Gugan geçtiğimiz sezon istatistiklerinin biraz altında. İngiltere’den yazacağım son isim Ched Evans. İngiltere Leauge 1’de zirveyi kovalayan Sheff Utd’nin 23 yaşındaki Gallerli golcüsü 16 maçta  12 gol 5 asistlik performans gösterdi.

Oyuncu adı
Mevki
Yaş
Maç
Gol
Asist
Kulübü







Ivan Klasnic
Santrafor
31
16
7
4
Bolton
Andy Johnson
Santrafor
30
27
11
5
Fulham
L. Mc Gugan
Orta saha
23
23
4
5
N.Forest
Ched Evans
Santrafor
23
16
12
5
Sheff Utd.








Fransa Ligue 1

Bu sezon tercih ettiğimiz Fransa pazarını atlamak olmaz. Yaz transfer sezonunda haberini patlattığımız Obraniak bu listenin ilk sırasında. Ancak onunda Fransa’dan çıkan talipleri bizim önümüzü kapatmış gibi duruyor. Obraniak’ın dışındaki ikinci isim Lyonlu Ederson. 4 senedir süren Lyon kariyerinin son iki senesinde süre almakta güçlük çeken Brezilyalı orta sahanın Ocak ayında ayrılması gündemde. Ülkesinin güçlü takımlarının transfer listesinde bulunan Ederson’un Avrupa’da mı kalacağı yoksa 25 yaşında Avrupa macerasını tamamlayıp ülkesine mi döneceği merak konusu.  Lille’in 1,93’lük yede santraforu Tulio De Melo ile niçin bu listeye koyduğumu bilmesemde Hasan Kabze’de sezon sonu sözleşmesi bitecek oyuncular arasında.
 
Oyuncu adı
Mevki
Yaş
Maç
Gol
Asist
Kulübü







L. Obraniak
Orta saha
27
19
2
6
Lille
Ederson
Orta saha
25
13
2
0
Lyon
Tulio De Melo
Santrafor
26
7
1
1
Lille
Hasan Kabze
Santrafor
29
3
0
0
Montpellier









 Ve diğer ligler...

Avrupa’da ki diğer ligler ve Brezilya’dan isimlerle kapatalım artık. Genk’in 1.88’lik dev orta sahası Daniel Tözser ile FC Brugge’ün 25 yaşındaki golcüsü Akpala Belçika Ligi’nde sezon sonu serbest kalacak isimler. Rubin Kazanlı Noboa’da  dikkat çekici bir isim. Sezon öncesi gündeme gelen GAISli Mervan Çelik bence ilk değerlendirilcek isimlerden olmalı. Senelerdir sambacılardan yüzümüz gülmesede adettendir diye iki isim iliştirdim listeye. Birincisi santrafor Dagoberto bu sezon 9 gol 11 asist ile oynuyor. İkincisi ise  Daniel Carvalho. Bunlar dışında Odense’nin santraforu Peter Utaka ve Hibernian’ın golcüsü Garry O’Connor yazın sözleşmesi sona erecek olan ve bi ihtimal gündemimizi girebilecek isimler.
 
Oyuncu adı
Mevki
Yaş
Maç
Gol
Asist
Kulübü







Dániel Tőzsér
Orta saha
26
31
3
7
Genk
Joseph Akpala
Santrafor
25
25
11
2
FC Brugge
Christian Noboa
Orta saha
26
36
6
7
Rubin Kazan
Mervan Çelik
Sol kanat
21
29
14
3
GAIS
Dagoberto
Santrafor
28
33
9
11
Sao Paulo
Daniel Carvalho
Orta saha
28
25
4
8
A.Minerio
Peter Utaka
Santrafor
27
25
9
6
Odense
Garry O'Connor
Santrafor
28
20
9
5
Hibernian

23 Aralık 2011 Cuma

Timsah’ın ilk yarı karnesi kırıklarla dolu


2011-2012 sezonunun ilk yarısını güç bela geride bıraktık. Adettendir biraz rakamları gözler önüne serip Bursaspor’un karnesini çıkartalım. Toplanan 19 puanın sonucunda tabiî ki karne genel anlamda kırıklarla dolu, tıpkı taraftarın kalbi gibi.

İlk yarının ardından satırbaşları şu şekilde oluştu;

- Bursaspor sezonun ilk yarısında 4 Avrupa Ligi, 17 Süper Lig mücadelesine çıktı
- Scott Carson 21 maçın tamamında 90 dakika oynayarak takımın istikrar abidesi oldu
- Scott Carson dışında 21 resmi maçta (15’i ilk 11, 6’sı sonradan dahil olmak üzere)  oynayan tek isim Pablo Batalla oldu.
- STSL’de oynadığımız 17 maçın tamamında Ertuğrul Sağlam’ın ilk 11 tahtasına yazdığı iki isim Scott Carson ve Ozan İpek oldu. Onları 16 kez ile N’Diaye ve 15 kez  ile Vederson izledi.
- Devre arası gönderilmesi gündemde olan Tagoe 8 kez kenardan oyuna dahil olarak yedek kulübesinden en çok tercih edilen oyuncu oldu.
- Bursaspor’da ilk yarı boyunca 24 farklı futbolcu forma giydi.
-
İlk yarı boyunca forma giyen 24 oyuncu arasında en yaşlısı 34 yaşındaki Ömer Erdoğan olurken, en genç oyuncu 17 yaşındaki Okan Deniz oldu.
- Forma giyen 24 oyuncumuzdan sadece Barış Örücü ve Okan Deniz hiçbir maça ilk 11’de çıkamadılar.
- Yavuz Özkan, Harun Tekin, Sercan Şen, Cemal Kaldırım, Deniz Aslan, Stelian Kirita ve Emre Pehlivan ilk yarı boyunca süre alamadılar.
- En uzun süre forma giyen isim Scott Carson olurken, en az süre alan isim 17 dakika ile Okan Deniz oldu.
- Takımımız sezonun ilk yarısında 36 sarı kart, 1 kırmızı kart gördü.
- Ligde 17 maçta 18 gol atıp  18 gol yiyen yeşil beyazlı ekibimiz, Avrupa Ligi’nde oynadığı 4 maçta ise 8 gol atıp 6 gol yedi.
- Takımımızın ligdeki en golcü isimleri 4’er golle Teteh Bangura ve Ozan İpek  oldu. Asist kralı ise 5 golün pasını veren Batalla oldu. Batalla’yı 3 asist ile Ozan İpek takip etti.
- Bursasporumuz ligde ilk yarı boyunca en çok timsah figürlü formasını terletti. 6 maçta tercih edilen timsah figürlü formayı  4’er kez ile gri formamız ve çubuklu formamız takip etti. Takımımız ayrıca  3 maça ise beyaz forma ile çıktı.
- Timsah figürlü forma ile 8 puan toplayan takımımız, düz beyaz ve gri forma ile 4’er, çubuklu forması ile 3 puan topladı.
- Bursasporumuz 4 maça çıktığı çubuklu formasıyla galibiyet yüzü göremezken, timsah figürlü forması ile 2, gri ve beyaz forması ile 1’er galibiyet elde etti.

Gol yollarında büyük eksiklik

2009-2010 sezonunu şampiyon olarak bitiren Bursaspor’umuz sezon boyunca rakip fileleri 65 kez havalandırmıştı. Geçtiğimiz sezonun ilk yarısındaki 17 maçta ise 32 gol atan Bursaspor’un gol yolları ne olduysa 2010-2011 sezonunun ikinci yarısıyla birlikte adeta tıkandı. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısı sadece 18 gol atabilen yeşil beyazlı takımımız bu sezonun ilk yarısını da yine 18 gol ile kapattı. Neredeyse yarı yarıya azalan gol sayısının dışında topladığımız puanlarda haliyle aynı oranda düştü.

Ertuğrul Sağlam 2008-2009 sezonunun devre arasında takımı 22 puanda alıp sezonu 58 puanda tamamlamıştı. İkinci yarı en kötü ihtimalle bu ivmeyi yakalamak zorundayız. Ertuğrul Sağlam önderliğinde girdiğimiz ve birini şampiyon birini üçüncü tamamladığımız son iki sezonun ilk yarılarını  35 ve 37 puanda tamamladığımızı düşünürsek bu sezon ilk yarıda toplanılan 19 puanın üstüne ikinci yarıda çok fazla koymamız gereken şeyler olduğu bir gerçek. Ara transferde imkansızı başarıp transferlerde %100 isabet oranı yakalamamız gerekiyor. Umarım bu sefer tüm hamleleri doğru yapıp ikinci yarıyı hak ettiğimiz yerde bitiririz.