28 Ocak 2012 Cumartesi
Dört
Yazı yazmayalım Mehmet Ali Aydınlar'ın Süper Ligi'nde dolu dolu 4 hafta olmuş. En son son dakikasında güldüğümüz Mersin İdman Yurdu maçı sonrasında yazmıştım birşeyler. Maç yazısını arkadaşlar yazacaktır illa ki, hatta blogumuzda "Vurgun" ismiyle yazan arkadaşımız bugün Bursa'da tribünde olup tarihe tanıklık eden sayılı insanlardandı.
4 hafta da ne oldu ? Genel bir özet yapmak gerekirse bir nebze dejavu yaşadık diyebiliriz. Kayserispor ve Mersin İdman Yurdu galibiyetleri sonrası Beşiktaş ve Sivasspor mağlubiyetleri ardından Gençlerbirliği maçının 92. dakikasına kadar kesin "dejavu" bu diyorduk ama kırılma anını yine, yeniden yaşadık ve ardından Galatasaray galibiyeti geldi. 4 haftanın maalesef özeti böyle sade ve sadece "4" puan.
Öncelikle Beşiktaş maçıyla başlayalım; Basser'in Afrika Kupası'na katılmasından ötürü sağ bekte Hakan Aslantaş ile başladık ve maalesef bu maçın adamı Bursaspor'da olumsuz anlamda Hakan Aslantaş oldu. Daha maçın başında fazla özgüven sebebiyle Necip'e kaptırdığı gol kalemizde gol oldu. Batalla ile cevap verdik ama Edu'nun belki 100 tane vursa 1 tane gol olacak şutu bizi es geçmedi aynı ilk yarıda Sivok ve Holosko'nun attığı gollerdeki gibi futbol şansıyla beraber sonrasında yüklendik, 2. yarıda İnönü'yü Bursaymış gibi oynadık ama son hamleleri yine yapamadık ve yüklendiğimiz dakikalarda Mustafa Pektemek skoru tayin etti. Maç sonu akılda kalan Rüştü'nün topu kale çizgisinin gerisinde tutması ama bunun değer kazanmaması hadi bunu geçtim. Lig Tv'nin Pierro iki yüzlülüğü vardı.
Bursa'da Sivasspor'u ağarladık sonrasın açıkçası Beşiktaş maçından daha korktuğum bir maçtı bu benim. Sivasspor bu sene gayet disiplinli ve başarılı bir takım hüviyetinde. Bu maçta da geriye düştük zaten geriye düştüğümüz maçları çevirme gibi bir huyu sahip değiliz bu sene pek hatta Bursa Atatürk Stadyumu'nda gol yediğimiz maçlarda 3 puanda alamıyoruz ayrıca. Maçın içine geçersek bu maçın sürprizi de Pinto'ydu İlk yarısını iyi oynadığımız maçta sahamızda 8-9 oyuncumuz varken kontra atak yemeyi başarabildik. Bu golün faturasını Ertuğrul Hoca Hakan'a kesmiş olacak ki 2. yarıda Ömer Erdoğan-Hakan değişikliği oldu ve Serdar sağ bek mevkine geçti. Hakan bu 2 maçta gösterdiği gibi kötü bir oyuncu değil ama başlayabileceği en kötü kariyer başlangıcını yaptı Bursa'da. Bu maçta da ilk yarı Batalla'nın verilmeyen net pozisyonu vardı. 2. yarı oyunda etkinliğimiz yitirdik Sivasspor daha baskın ve ciddi ataklarda bulunan takımdı ama bir anlığına şans yüzümüze güldü. Bangura ceza sahasında yerde kaldı 84. dakikada. Yine yeniden Batalla sahneye çıktı en son Wederson penaltıyı kaçırdıktan sonra kaçınılmazdı bu. Tam umutlandık ama Hüseyin Göçek ve yardımcısı öyle bir penaltı çaldı ki aleyhimize bizim ligi neden Dünya'da kimse izlemiyor onun tezi olarak sunabiliriz mesela. Baştan sona eyyam kokan bu hareketi yetmez gibi Serdar Aziz'in erkekliğine kast edilmesine de kayıtsız kaldı. Belki oyun anlamında 3 puanı hak etmemiştik ama 2 net penaltıyı vermeyerek üstüne Sivasspor'a da penaltı hediye ederek Bursaspor'un kötü oyununun önüne geçmeyi başardı ki biz ne kadar kötü olursak olalım buna hakkı yok bir hakemin.
Ve geldik benim bu sezon tüm ümitlerimi taça attığımız maça. Gençlerbirliği 2- Bursaspor 2 kağıt üzerinde bakıldığında bu sezon evinde sadece Galatasaray' a yenilmiş bir Gençlerbirliği'nden bu kadar kötü giderken 1 puan almak güzel gözüküyor olabilir ama maçın içine girdiğimizde kazın ayağı bambaşka oluyor. Saha zemininden de kaynaklanan tutuk bir oyun vardı 2 tarafta da ama Bursaspor önce yeni golcüsü Pinto'nun bireysel becerisi ardından N'Diaye'nin teşebbüs etmesine saygı göstersem de daha çok şans golü diyebileceğimiz bir gol ile ilk yarıyı 2-0 önde kapamayı başardı ya sonrası, sonrası tam anlamıyla felaket. Klasik olarak 2-0 sonrası geriye yaslandık aslında bunu anlayabiliyorum çünkü özgüven kelimesi artık Bursaspor'a uğramaz oldu. O gün Batalla'da gününde olmayınca iyiden iyiye tutuk gözüktük. 2-0 sonrası Gençlerbirliğ'ninde öyle çokta baskın olmadığı bir maçta Hoca'nın Batalla'yı Galatasaray maçına saklayacağını düşünüyordum ki öyle de oldu ama Batalla yerini Musa'ya bıraktı. Bu bence bizim iflasımızdı. Belki hiçbir zaman kendini bulamasa da Batalla'yı yedekleyen bir Insua'yı gönderip yerine kimseyi almadık ve Musa-N'Diaye-Adem 3lüsüyle sahada kaldık ve maçı 2-0 dan 2-2 ye gelmesini izledik acı içerisinde. Kağıt üstünde 3 savunmacı ile 2 gol yemek ne kadar acı aslında futbol oynamamanın diyeti. Ayağına top yakışan 1 tane topçu olmayınca sahada aslında müteber sonuç 2-2. E böyle olunca da Insua bile "Badem Gözlü" olabiliyor. Yalnız bu maçın acısı burada dinmedi 90+2 de Svenson değişikliğini yaptı Ertuğrul Hoca. Futbol bu 2 - 0 dan 2-2 ye gelebilir nitekim o akşam Barca'da Madrid karşısında 2-0 ı koruyamadı ama Svenson değişikliği hedeflerin taca atılmasıydı benim için. Keza Ertuğrul Sağlam'da "Bu sene böyle geçecek" e O böyle söylüyorsa benim hayal kurmamın ne manası var.
Derken kaybedeceğimiz tahmininde bulunduğum ama galibiyet ile döndüğümüz Galatasaray maçını oynadık. Aslında oyun olarak sadece disiplinliydik ama önemli değil daha evvelinden iyi oynayıp puan alamadığımız, berabere kaldığımı çok olmuştu bu anlamda eleştirmiyorum ama üzülüyorum Bu takımın bence bariz eksiği N'Diaye'ye Co-Pilot olacak ayağına top yakışan, futbol zekası yüksek bir oyuncu iken transferi kapatmamıza. Türkiye Kupası'nı hedef koyamayacak olmamıza. Kırgınım açıkçası biraz Svenson hamlesine, Insua'nın gidip yerine birinin alınmamasına.
Galatasaray maçına değinmeyeceğim çok fazla. Hakan Aslantaş için ısınma maçı olmuştur umarım bugün sahada en özverili 3 oyuncudan biriydi bana kalırsa. Maçın gerçek yıldızı Carson, galibiyetin mimarı da Batalla'ydı. Ve tabii ki bu Gecenin yıldızları da soğuk havaya rağmen tribünü dolduran Bayan Bursasporseverlerdi. Bursa'nın ne denli önemli bir futbol şehri, ne kadar büyük Bursaspor sevdalsı olduğunun resmiydi bu gece. Herkesin emeğine sağlık.
Şimdilik bu kadar, Çarşamba rakip Trabzonspor. Maç Trabzon'da ve ben Orada kazandığımız hiç hatırlamıyorum. Belki de yoktur öyle bir maç. Neden bir ilk olmasın ?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder