2 Ocak 2012 Pazartesi

Doğacak Çocuğuma Mektup

Şimdiden senden özür dilerim evlat, maddi olarak bir şeyler bırakamayacağım için. Kolejlerde okutamam seni, özel bir üniversitede okutamam, altına son model bir araba veremem, havuzlu bir evin, denize sıfır bir villanda olmaz mesela… Ama sana en büyük hazinemi vereceğim miras olarak…

Bana da bu mirası deden vermişti, her seferinde dua ederim bana bu ‘AŞKI’ yaşattırdığı için, ne yapsam ödeyemem dedenin hakkını… şimdi içten içe düşünüyorsun yahu baba neymiş bu aşk diye, hemen açıklayayım sana BURSASPOR Aşkı, parayla satın alamazsın bunu, hediye alıp kandıramazsın, sinemaya götürüp jest yapamazsın, şu saatte şurada buluşalım mı da diyemezsin… Sen gidersin, sen koşarsın, sen haykırırsın…

Gözlerini açtığında bu hayata ilk yapacağın şey ağlamak olacak, sakın o göz yaşlarını unutma o damlalar ilkti ve daha çok akacak o damlalar daha da çok ağlayacaksın.

Amcalarınla hep şampiyonluğu düşlerdik, nasıl bir şey acaba diye. İnsan mutlu olur değil mi şampiyon olunca? Ama hiç merak etme o günde ağladık fakat bu sefer sevinçtendi.

Bu sevda öyle bir zehirki çok zararlı. Ondan başkasını görmüyor gözlerin, sadece o var hayatında. Sevdiğini, aileni, arkadaşlarını sevdan için kırarsın, üzersin ama hiç pişman olmazsın… Sana bu saf sevgiyi emanet edeceğim evladım…

Arkadaşlarına “Babam şampiyon olduğumuz güne tanık olmuş, o gün hüngür hüngür ağlamış, resimlerine bakıyorum hepsinde gözleri kıpkırmızı” diyormuşsun, o muhteşem gün unutulamaz be yavrum, 16 Mayıs 2010… o tarihi anlamak içinde içinde bulunduğumuz günün 3 yıl öncesine gitmek gerekir…

2 Ocak 2009 tarihinde atılan bir imza ile başladı her şey, Özlüce tesislerine soyadı gibi SAĞLAM bir isim adım atmıştı ve ağzından çıkan şu cümleler ile bir anda tüm şehir kenetlenmişti birbirine “ Burada bulunacağımız süre içinde Şampiyonluğa oynayan bir takım yaratacağız.” Bu cümlelerden 499 gün sonra o mutlu güne eriştik işte evlat. Ve hiçbir şampiyonlukta 16 Mayıs 2010’da ki kadar saf, temiz ve manidar olamaz…

Evde bağırıyorsun ya “Adam gibi adam Eytuyyul Sayyam” diye, işte o tezahürat o günlerde başlayıp bu zamana kadar geldi ve hiç ‘Adamlığından’ ödün vermedi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder