"Türkiye Kupası'na talibiz" diyordu Ertuğrul Hoca bu seneye dair hedefleri açıklarken ama dün akşam sahaya sürdüğü kadroya baktığımızda Hoca'nın kafasında birşeylerin değiştiğini gözlemliyebiliyoruz. Geçen sene umut ışığı olup Avrupa Kupalarında mücadele etmemizi sağlayan Türkiye Kupası'na sırtını dönmüş gibiydi çıkardığı kadroyla.
2011-2012 sezonunun ilk yarısını puan tablosunda kötü yerlerde bitirmiştik. Pinto ve Hakan Aslantaş'ın takıma dahil olmasıyla ritm yakalayan Bursaspor için önemli bir hedefti Türkiye Kupası üzerinden Avrupa'ya yürümek ve bu hedefi gerçekleştirdik ama bu sene işler biraz daha farklı öyle ya 18. haftasını oynadığımız Ligde 27 puanla 5. sıradayız liderinde 33 puanı var daha canlı hedefler koyabiliriz kendimize sonu Avrupa olan; Türkiye Kupası'nında sonu Avrupa hatta Kupa galibi olarak gidersen UEFA'ya ilk turlardan da katılmıyorsun ama işin maddi boyutuna bakınca lig primlerini kazanarak yani ligi iyi bir konumda bitirerek Avrupa Kupaları'na katılmak çok daha iyi olacak gibi. İkisi birlikte yürüyemez miydi ? Bursaspor'un hücum hattının Belluschi ve Batalla'ya göbekten bağlı olduğunu düşünürsek bu riski almamak bana da mantıklı geliyor açıkçası.
Dün isim isim üzerine konuşulacak 3 oyuncu vardı Batuhan, Ozan Tufan ve Maurice Edu. Edu ile başlayalım. N'Diaye transferi sonrası bu kadar kısa sürede ve maliyetle alınabilecek en iyi oyuncu belki diyorduk Edu için ama dün "Ben daha fazlasıyım" görüntüsü verdi. Edu'nun kiralık geldiği günlerde kiralık olmasının dezavantaj olabileceği, kendini sakınabileceği konuşuluyordu Altidore'un yaptığı gibi o zamanda şöyle düşünüyordum. Edu futbolu özlemiştir ve mevki olarak kendi sakınır, mücadeleyi bırakırsa bir hiç olur. Dünde öyle oldu gözündeki o kararlılığı çok net okuyabiliyorsun. Tekmeye kafa sokacak kararlılıkta ve top ayağına çok yakışıyor. Belluschi ile uyumu çok meraklandırıyor insanı özellikle iç sahada topla arası bu kadar iyi olan orta sahamız olması ilk yarının hastalığı olan berabere kalmayı galibiyet alışkanlığına çevirebilir. Edu'nun maç başında attığı bir ara top vardı Ferhat'a bana ofsayt değil gibi geldi ki yayıncı kuruluş bir kere gösterdi çokta sağlıklı bir yorum yapamıyor insan.
96 doğumlu Batuhan ve 95 doğumlu Ozan Tufan'dan bahsedelim biraz. Batuhan için kariyerinin en kıymetli 1 haftası yaşandı belki Bursa'da oynanan Fenerbahçe maçında 30 dakika, Kayserispor maçında 5 dakika ve dün ilk 11 arada da pazar günüde Vakıfköy'de yıldızlaştığını hatırlatalım. Batuhan özel bir oyuncu belki topla yeteneklerini daha sergileyemiyor A takım seviyesinde mücadelesi, hırsı ve fiziğiyle takım kadrosunda bulunabileceğini dün gösterdi. Bekir ve Egemen gibi sert stoperler arasında dün ezilmedi fiziksel mücadelede Forsell, Tuncay, Sestak hatta Ferhat destek sağlayabilseydi dün belki topla olan yeteneklerini de görebilecektik ama kısmet başka maça ama Batuhan bu yazıyı okursa şunu aklında bulundursun hani dün bir pozisyon vardı Bekir ile mücadeleyi bırakmadı ve korner kazandırdı ama Kuddusi Müftüoğlu vermedi. Onu yapan oyuncunun her zaman gönlümüzde yeri vardır. Ozan Tufan için kağıt üstünde çok zor bir eşleşme vardı Stoch. Stoch'un ayak hızına yetişmek güç bunu zeka,tecrübe veya fizik ile çözümlemek gerekiyor. Basser bunu ligde yapan belki en iyi sağ bek Ozan'dan birebir bunu beklemek hayalcilik olur bunu görmezden gelip "Ozan olmuştur" demekte Ozan'a haksızlık. Birkaç pozisyonda yavaş kalsa da Stoch'a karşı büyük tecrübe olmuştur umarım ki Sestak'ın ilk yarı çok yardım ettiğini düşünüyorum Ozan'a ikinci yarı oyuna giren Tuncay bu konuda da yalnız bıraktı Ozan'ı. Ozan'ın Sow'a yaptığı ters kademede O'nun için maçın en güzel hareketlerinden biriydi.
Dün uzun bir süreden sonra kısmen iyi bir tandem izledik. İbrahim Öztürk'te , Serdar Aziz'de son dönem gösterdikleri performansların üzerine çıktı. İkisi de kısa düşen geri pas yaptı Carson kurtardı ama bu kez Carson kendine yakışmayanı yapan oldu. Maça iyi başlayan daha 5. dakikada golü önleyen tarifi zor bir gol yedi. O meşhur Hırvatistan'dan yediği golden halliceydi ama olsun Carson bu takımın hala en önemli oyunculardan biri bu haftasonu İ.B.B. maçında oynayamayacak lakin Galatasaray maçında formayı alır ve bu golü affettirir diye düşünüyorum.
Takımın geri kalanı için söylenecek fazla birşey yok. Tuncay'ın golü atıp sevinmemesi benim beklediğim birşeydi nihayetinde Tuncay net Fenerbahçeli. Taraftarın bir beklentisi var ama ben teknik yönetimin bu beklentiye cevap vereceğini düşünmüyorum.
Hakemler içinde söylenecek çok şey var ama kendimi tuta tuta yazıyoruz. Kuddusi Müftüoğlu'yu penaltı pozisyonu için suçlamıyorum o yan hakemin işi ama Müftüoğlu dün tüm takdir haklarını Fenerbahçe'den kullandı onu geçtim Musa çalım atıyor Orhan Şam faul yapıyor atağı kesmek için devam diyor dönüşünde Orhan'ın kartı es geçiyor. Maçın son atağı Edu'ya sarılıyorlar adam düşmüyor yine kartı es geçiyor. Ferhat'ın ayaklarının yerden kesildiği maça el var demesi zaten trajikomikliğin zirvesiydi. Yan hakemin verdiği penaltı için ise şöyle düşünüyorum. Dün maçı milyonlar izledi ama şöyle tek tek sorsan bu işin içinde olmayan insanlardan 100 kişi bile bilmiyordu belki yan hakemin adını; Ulusal kanalda yayınlanan bir maçta adının duyulmasını istedi belki rol çaldı, emek çaldı, kendi yakışanı yaptı burada adını yazmak istemediğim yancı hakem.
Son sözü de transferi ayıralım. 1-2 gün içerisinde Ferdinand transferinin bitmesi bekleniyor. Ferdinand hızıyla, temposuyla, tecrübesiyle güç katacaktır muhakkak ve gündemde Aziz Behich var 2 sene öncede gündemimize gelmişti. Vederson'un kaç maçtır oynamadığını düşündüğümüzde bu transferin olacağını düşünüyorum ben ve Vederson'un gönderileceğini ama ülkesine döner ama sezonu kapatan Uğur Boral'ın yerine Beşiktaş'a gider. 1 hafta kaldı transferin kapanmasına ve Vederson'da giderse çok verimli bir transfer sezonu geçirmiş olacağız. Bakalım zaman neler gösterecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder