8 Şubat 2013 Cuma

Tehlike çanları ve kaos...



Sene başından bu yana çeşitli sebeplerle sürekli fikir ayrılıklarına düşen camiamızda son olarak Ertuğrul Sağlam'ın istifası, ardından Hikmet Karaman'ın gelişiyle bu ayrılıklar adeta tavan yaptı. Takım otobüsünün İstanbul BŞB deplasmanı dönüşü tesislere girerken yumruklanması, ardından şehir efsanesi şeklinde kulaktan kulağa yayılan ve o gece tesislere yapılan hatta takımın kaldığı binaya kadar ulaşan baskın, son olarak Hikmet Karaman'a edilen küfürler derken Özlüce Tesisleri kuruluşundan bu yana belkide negatif anlamda en hararetli günlerini yaşıyor.

Önce Gaziantepspor resmi internet sitesi ile kendi sitemiz arasındaki açıklama savaşları, ardından Hikmet Karaman'ın olaylı gelişi ve sonrasında patlak veren tepkiler... Bu anlaşmayı esasen bende içime çok sindiremiyorum, o kadar açıklama yaptıktan sonra keşke olmasaydı diyorum ancak sonuçta bir karar verildi ve Hikmet Karaman bu kulübün yeni teknik direktörü oldu. Bursaspor Kulübü ısrarla ve inatla anlaşmanın Karaman'ın istifasının ardından olduğunu söylerken, Gaziantepspor Kulübü Karaman'ın ayartıldığı konusunda diretiyor. Açıklamanın tarafları olan bir  İbrahim Yazıcı'ya bakıyorum, bir de İbrahim Kızıl'a sizce hangisi daha güvenilir ? Kendi kulübümüzün başkanının açıklamalarına inanmak bende daha ağır basıyor, sonuçta Gaziantep'in yönetim cephesinin hali ortada. Bu ağır basma olayına ek olarak Karaman'ın istifa kararını daha önce aldığı ancak Gaziantepspor'dan alacaklarını temin etmek için kendisine süre verildiğini ve bu sürede görevini sürdürdüğünüde ekleyelim. Yani ben bu ''ayartma'' mevzusuna çokta fazla inanmıyorum, Karaman kafasında zaten Antep'te ki görevini bitirmişti ve kendince istifa kararını almıştı. Alacaklarının tahsili ve istifanın yürürlüğe konmasıda bizdeki süreçle kesişince veya belkide Karaman tarafından kesiştirilince bu ortamda görev ona devredildi.

Başka yerli teknik adam tercih edilemez miydi ? Tabi ki edilebilirdi. Veya yabancı bir teknik adam düşünülebilirdi. Ancak özellikle yabancı hoca seçimi bizi ilerde zor durumda bırakabilirdi. Olası bir başarısızlık döneminde yabancı hocayla yolları ayırmak epey maddiyat gerektirirken yerli teknik adamlarda bu durum pek olmuyor, bunu da hesaba katmak lazım.

Bu tercihi tartışmanın bu saatten sonra Bursaspor'a çok faydalı olacağını ben düşünmüyorum. Bu camianın esas odaklanması gereken nokta ''ligde kalan 14 maçtan maksimum puanı nasıl çıkartırız'' olmalıdır. Ligin hali ortada şampiyonluk barajının çokta yükselmeyeceği bir ortamda Avrupa Kupalarına katılma potasına girip ligi olabileceğimiz en iyi yerde sonlandırmalıyız. Aksi takdirde önümüzdeki sezon özellikle transfer döneminde çok başımız ağrıyabilir.

Ara transfer döneminde gelen Edu ve Ferdinand takviyeleri ile kadromuzdaki kaliteli yabancı sayısı epey çoğaldı. Herkes eline bi kalem kağıt alıp ilk 11 çıkarmaya çalışsa hangi yabancıyı keseyim bu takımdan diye kara kara düşünür. Kadrodaki yabancı kalitesinin bu kadar yükselmesinin sebebi tabiki peşpeşe Avrupa Kupaları vizesi alan bir takım oluşumuz. Eğer sıralamada üstümüzde olan takımların puan kaybetmekte bu denli hovarda olduğu bir ortamda bu takım Avrupa Kupaları vizesini bu sene alamazsa, bu sonun başlangıcı olabilir. En basitinden ben olası bir böyle durumda Bangura ve Forsell hariç diğer yabancı oyuncularımızın (Batalla dahil) buradaki kariyerlerini sürdürüp sürdürmeme konusunda tereddüte düşeceklerini düşünüyorum.

Bu istikrarı sürdürücek adam Hikmet Karaman mı bunu zaman gösterecek ancak öncelikle saha içindeki Bursaspor'un menfaatleri için bu takımı olabildiğince güçlü desteklemeliyiz ki sezon sonunu güzel bir şekilde getirelim, sonrasını sezon sonunda değerlendiririz...

Yazıyı çok uzattık, kalan 14'lük seride ilk sınav yarın Karabük ile, kazanıp güzel bir başlangıç yapma ümidiyle...
Saldır Bursaspor'um saldır durma, haydi Allah aşkına...

twitter.com/EKoncak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder