18 Şubat 2013 Pazartesi

İki Yüzlü

Maç öncesinde ilk yarı bulacağımız gol ya da goller sonrasında ikinci yarı rakibin alacağı riskle beraber sahadan çok farklı bir skor ile ayrılacağımızı düşünmüştüm. İlk yarı düşünceler gerçekleşmesine rağmen ikinci yarı için düşündüklerimin tam tersi ile karşılaştığımı belirtmem gerekir.

Dün oynanan futbolu iki farklı planda ele almak gerekir. İlk yarıya Basser, İbrahim, Edu ve Belluschi'nin üst düzey performansları damga vurdu. Batalla'dan zaten pek bahsetmeye gerek yok O'nu ısınırken canlı izlemek dahi müthiş bir ayrıcalık.

Süper bücür ilk yarı oynanan güzel oyunu yaklaşık olarak 2.05 olan bir kaleciye attığı güzel bir aşırtma golle süsledi. Farkın daha da açılmasını beklerken ilk yarı bu skor ile sona erdi.

İkinci yarının başında iki oyuncu değişikliği ile başlayan Elazığspor'un kaybedecek bir şeyi olmaması bize bir çok şeyi kaybettirebilirdi, neyse ki sahada mücadele eden takımımız kalesini gole kapatmayı başardı ve Batalla'nın golü ile 3 puandan daha fazlasını hanemize yazdırdı.


Batalla için şöyle bir parantez açmak lazım, rahat görüntüsü ile sahada mücadele eden bir futbolcunun iki haftadır takım arkadaşlarını savunmaktan sarı kart görüyor. Bu hareketi takım adına olabilir ama bu tip kart görmemeli takımın bel kemiği. O tip pozisyonlarda Batalla değil, başka isimlerin müdahale etmesi gerekir.

Maça damga vuran bir çok isim vardı takımımızda ama değinmek istediklerim Carson, Basser, Hakan ve Pinto.

Anladığım kadarıyla yabancı kontenjanınından ilk keseceği isim olarak Carson düşünülüyor. Ligimizin üst düzey kalecilerinden olduğunu düşünüyorum, hataları yok mu tabii ki var ama dün kalesinde oluşan 2 tehlikeyi de önlemesini bildi tecrübeli eldiven. Elde tutulması gereken bir isim bence.

Basser kesinlikle ligimizin üst düzey beklerinden. İki haftadır sol bek mevkisinde görev yapıyor ve elinden geleni değil fazlasını sahaya yansıtıyor. Hakan'dan sol bek olmayacağı anlaşıldıktan sonra sıra Basser'e geldi ve bambaşka bir kimliğe büründü Faslı futbolcumuz.

Zamanında yapılan "Siz formayı terletin biz golleri atarız" pankartı geliyor aklıma Hakan Aslantaş'ı izlerken. Yetenekleri kısıtlı ama formayı terletme konusunda üstüne tanımıyorum. Hakan'dan ne bekliyorsunuz ki bu denli tepki veriyorsunuz anlayamıyorum. Dün eski performansından çok uzak bir görüntü çizdi yani gayette güzel mücadele etti.

Pinto'ya gelecek olursak gerçekten kaliteli ve golü koklayan bir isim. Oyundan alındığı süreçte tribünlerin tepkisini anlamakta güçlük çektim, maç içerisinde olabilir böyle değişiklikler büyütmemek gerekir. Pinto'nun bu tepkisinin sebebi ise Karabük'e 3 gol atan ve maç içerisinde kaleciyi geçtiği pozisyonda golü bulamamak Şili'li golcüyü baskı altında bırakıyor, inşallah Antep'te golü bulur ve kendine gelir Şili'li golcümüz.

Son 3 sezonda Avrupa'da boy gösteren bir takımın Avrupa'ya gitmesi kadar normal bir şey yok, yani Avrupa'ya Bursaspor diye tezahürat girilmesinin bence hiç bir mantığı yok. Anderlecht ve Twente gibi maçları bu sezon geçip gruplara kalmanın ve orada başarı sağlamanın beni tatmin edeceğini belirtmek isterim. Tuncay'a tepki gösterirken ne oldu da alkışlanıp tempo tutulacak hale geldi? Tuncay zaten ilk geldiği günden beri bu futbolu oynuyor, bu maçta biraz top kapmış biraz oyuna katkı sağlamış olabilir ama Tuncay diye tezahürat yapılırken Basser, Belluschi, Edu, İbrahim, Serdar'a haksızlık yapıldığının bilinmesi lazım.

Son olarak Bursaspor'un teknik sorumluluğunu üstlenmiş kişinin oyuncu değişikliğini zaman kazanmak yerine oyuna müdahale anlamında yapacak olmasını bilmesi gerekiyor. Her seferinde "burası Bursaspor ve Bursaspor büyük bir kulüp" cümlesini kuran bir insanın bu cümlelerini oyuna yansıtması gerekiyor!

3 yorum:

  1. :) kendi takiminin teknik direktörünün ismini kullanmaktan kaçınmanın sebebi nedir acaba merak ettim? bundan dolayı yazıyı samimi bulamıyorum. art niyetli olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  2. bunun bir çok nedeni var;
    -istifa sonrası yaşanan süreçte yönetim tarafından yapılan açıklamalardan sonra beklentinin yükseltilmesi
    -geldikten sonra yönetim bazında saçma sapan yürütülen politikalar
    -bana göre yapmacık tavırları
    -twitterda okudukları ve cevap bulabildiği sorulara çalışıp röportajlarda onların üstünde durması
    -gelişindeki soru işareti bırakılmış olması

    açıkçası ufkumuzu açan, beklentileri tavan yaptıran bir takımın yeni hocası olmamalıydı. bu sezon sonuna kadar bu takımı her türlü götürür, sezon sonunda yapacağı transferler ve uygulayacağı sistem le göreceğiz hocalığını.

    Sözün özü benim Bursasporumun hocası olamaz. Evet şampiyon yapsa dahi hocaya ön yargım kırılmayacak. Samimiyet kısmı herkes tarafından tartışılabilir, bence gayet samimi bir başkasına göre samimiyetsiz olabilir.

    YanıtlaSil
  3. Hikmet Karaman , esasında pek çok yerli hoca gibi bahtsız dönemler geçirdi. Kocaelispor döneminden bir akrabam vasıtasıyla duyardım neler yaptığını. O senelerden bu senelere hep çalışkan , özverili ve sistematik işler yaptı ama ülkede her alanda olduğu gibi futbolda da hiyaerarşik bir düzen var ve Hikmet Karaman bu sistemin ikinci , belki üçüncü basamadığında.

    Elbette sen bir Bursaspor taraftarı olarak olayları çok daha iyi gözlemleyip sağlıklı analizler yapabilirsin ama benim şahsi görüşüm Bursaspor'un temelde iyi yönetilmediği.

    Maçın ilk yarısının 30 dakikası ve 80-90 arasını izleme fırsatım oldu. Bence de ilk yarı açılabilecek bir fark vardı ama takımda son topları doğru kullanmak alışlanlıkla da alakalı , zamanla düzelir.


    Bence önümüzdeki 4 hafta sonunda Bursaspor ilk 3 içinde bir yer alabilir ve çok güzel olur. Size bol şans dilerim.

    YanıtlaSil