7 Ağustos 2012 Salı

Bize Hep %2.5


YAZIK!

Ramazan ayının başlangıcı ile biraz uzak durmaya çalıştım gelişmelerden, takip etmeyeceğim dedim kendi kendime. Başarılı olduğum söylenemez ama sürekli f5 halinde de değildim en azından. Açıkça söylemek gerekirse iyi de geldi.

Öncelikle istanbul basın ile başlayalım. Tamam başlayalımda bizim içimizdekiler ne olacak? Sütten çıkmış ak kaşık mı bizim Bursa basını? Nereden tutsak elimizde kalır.

Taraftarlarıma beraat kararından sonra hürriyetin yaptığı haber damga vurmuştu, hatırlarsınız. Tamam kimse şiddeti övmüyor fakat sen işini yapıyorsan eğer itilenleri, yakılıp ters çevrilen polis aracını, sahaya atılan bıçağıda konuşacaksın. Konuşacaksın ki herkese eşit mesafede yaklaşmış olasın!

“seyircileri sahaya itmişler” yok ya. 3 yaşında çocuk var sizin karşınızda. İtilen adam geri mi koşar, tutulmaya çalışmasına rağmen sahanın içine mi koşar?

“metrobüse atılan bomba” sivil halka yapılan olaya niçin tepkisiz kalındı?

“ters çevrilen polis aracı” sadece bir (rakamla 1) kişi çevirmiş o aracı ve oraları o hale sadece o kişi getirmiş. O da geçen günlerde serbest kaldı.

“sahaya bıçak atılması” bıçak kapalı atılmış problem yoktu sahi.

Perşembe günü nasip olursa bu sezonun ilk iç saha maçına çıkacağız. Ramazan dolayısı ile erkenden girip tribünlerde açacağız orucumuzu çünkü bir daha Bursa Atatürk Stadında oruç açamayabiliriz. Sizlerede tavsiye ederim.

Geçen sene içeri içeceklerimizi, yağmurlu günlerde şemsiyeleri, bazen tesbihleri almıyorlarken elin çocuğu nasıl koca bıçağı sokabiliyor?

Bakın, eski alışkanlıklarınızı devam ettirmeye çalışmayın. Artık herkese eşit seviyede yaklaşmayı öğrenmeniz gerekir. Benzer olayları farklı takımlar yaşadığında birine “taraftarlık psikolojisi, anlamak lazım” dediğinizde; diğerine “terörist bunlar, insan değiller” demeye hiçbir hakkınız yok.

Son olarakta sezon sonu Süper Lig’de atılan en güzel 100 gol sıralaması yapmıştı yayıncı kuruluş. Eshişehirsporlu Diego’nun sağ taraftan sol ayağı ile attığı frikik golü 20. sıralarda yer almışken, aynı golü ters kanattan Eskişehir ağlarına gönderen Batalla’nın yer almaması gerçekten çok ilginç geldi bana. Yoksa ben mi çok art niyetliyim?

Siz ayrımcılığa devam edin, biz de çomak sokmaya...

GINA GELDİ!

Her insan bir Dünya’dır ve doğal olarak her insanın farklı düşünceleri vardır. Kimisi öyle olsun der, kimisi de böyle olsun, bir başkası ise hiçbiri olmasın ister.

Geçen sene gram beklentim olmamasına rağmen Anderlecht’e şanssız bir şekilde elendikten sonra, bir sonraki sezon yani bu sezon hem transferler hem de Uefa Avrupa Liginde beklentim maksimum seviyeye çıkmıştı. Neden diye soracak olursanız; Şampiyonlar ligi oynanmış, ertesi sene Uefa oynanmış ve bu yıl tekrar Avrupa’da mücadele edeceksiniz. Geçen sene zamanında yapılmayan transferlerin cezasını elenerek çektik ve bu yıl bu hatanın yapılmayacağını düşünmüştüm bu sebeplerden dolayı beklentilerim yüksekti fakat yanıldım.

Ben ne yıldız topçu istiyorum, ne de şaşalı bir imza. Samimiyetim ile söylüyorum, az çok Bank Asya’da izlediğim Ferhat’ın gelmesine çok sevindim. Çünkü beklentim var ve beni heyecanlandırabiliyor. Mesela şu anda (yazıyı yazarken) sağlık kontrolünde olan Forsell o kadar da heyecan vermiyor. Neden mi?

Malum ülkemizde gereksiz fazlalıkta yabancı kontenjanı var. Bu kontenjana epey takıldığımızı söyleyebiliriz. Hatta geçen yıl forma şansı bulamayan Step’in bu sezon takımdan ayrılmasının ilk nedenidir yabancı kontenjanı.

Takımda banko oynayan isimler Carson, Basser, Ndiaye, Sestak, Batalla ve Pinto yani 6 yabancı kontenjanıda dolu. Forsell nasıl bir topçudur, yarar sağlar mı bilemem ama çok gereklimiydi? Gördüğüm, okuduğum ve anladığım kadarı ile Batalla’nın yedeği olarak alınan genç bir futbolcu. Umarım dikiş tutar ve uzun yıllar hizmet eder. Bunu canı gönülden istiyorum fakat benim tepkim Ndiaye’nin yanına (Murat’tan birkaç gömlek üstün) bir adam lazımken, ilk imzayı onun atması gerekirken hala bu transferin sonuçlandırılmamasına.

Yıldız falan gelmesin Bursaspor’a. Bu takımda kimse yattığı yerden kimse para kazanmasın. Bu takıma formanın ağırlığını bilen ve ona göre hareket edecek adamlar zamanında(!) gelsin. Zamanından kasıt transferlerin kampa yetişmesidir. Bu senede bu isteğim gerçekleşmedi. Umarım seneye bu hatada düzeltilir ve erkenden transferler sonuçlanır.

SÖZLER TUTULMAK İÇİN VERİLİR!

Şampiyonluktan sonra Bursa Atatürk Stadyumundaki düzenlemeler sonrası, Maraton tribününün kale arkalarına doğru kayması tepki toplamış ve sonrasında yaşanan olaylar ile tribünlerde eksilme yaşanmış, yönetimde bu duruma çare olarak bilet fiyatlarında indirime gitmiş ve kombine sahipleri mağdur duruma düşmüşlerdi. O yıl görmezden gelindi!

Cezalar ile başlayacak olan sezonda bilet fiyatları önceden açıklanmış ve kombinesini alan taraftar iç sahada ki ilk 5 (beş) maçı izleyemeyeceğini bile bile kombinesi almış ve sonrasında hak etmediğimiz şekilde bize verilen cezalar kalkmış ve tribünler kapılarını bizlere açmıştı.

Tribünlerde yaşanan kan kaybına çare olarak yönetim sezon başında bilet fiyatlarını açıklamasına rağmen tekrar indirime gitmiş fakat bu defa bir değişiklik yapıp, seneye kombinesini yenileyecek olan taraftarlara %25 indirim verileceğini resmi siteden açıklamıştı.


İlk defa işe yarayan bir karar alınmıştı. Tabiri caizse ne şiş yanmıştı ne de kebap.

Bu sezon kombine duyurusu yapıldığı zaman hepimiz bir şok yaşadık. %25 sözü yenilip yutulmuş, çok lazımmış gibi iç sahadaki Türkiye Kupası maçları kombinesini yenileyecek olan taraftara ücretsiz olmuştu. Çok mu lazımdı? Sen bana verdiğin sözü tut, ben kupa maçına bilet alıp giderim merak etmeyin.

Bursaspor Kulübü Yönetim Kurulu tarafından ben ne olarak görülüyorum? Taraftar mı, müşteri mi?

Şayet taraftarsam benim sesime kulak ver. Yok müşteri isem beni memnun et.

Şunu unutmayın benim en büyük sevdamdır Bursaspor. Ben ondan vazgeçmem. Ben, sen, o, hepimiz bir gün toprak olacağız fakat Bursaspor baki kalacaktır. Kafanıza göre iş yapmaktan vazgeçin!

Ya söz vermeyin, ya da verdiğiniz sözleri tutun!

Biz %25’leri değil daima %2.5’ları aldık. Sağolun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder