24 Ağustos 2012 Cuma

Avrupa’da Timsah Yürüyüşü

Gece’den başlamıştı Twente maçının heyecanı, ne olacak ne bitecek derken yarım yamalak uykudan sonra açtık gözümüzü yeni güne.

Ofiste zaman geçmiyor, sürekli sol ayağım titriyor, bir şekilde hemen akşam olmasını istiyor ve maç atmosferini yakalamak için Arap parkına gitmeyi bekliyordum. Nihayet vakit geldi ve ufak ufak Stadyuma doğru hareket etmeye başladık.

Garip bir hava hakimdi Stadyum çevresinde, tüm taraftarlar takıma güveniyor maça dair sohbetlerle maç saatini bekliyordu. Takım otobüsü geldiğindeki görüntüler ise muazzam. Bir takım ancak bu kadar güzel karşılanabilir ve bu takım karşılamanın geleneksel olması gerekir diye düşünüyorum.

Yaklaşık olarak maça 1 saat kala tribünlere girdik ve ilk defa böyle bir kalabalıkla karşılaştım. Maraton tribünü genel olarak maça az bir süre varken dolmaya başlar fakat bu maçta içeri girdiğimizde tribünde ufak tefek boşlukları görünce epeyce şaşırdım. Maç günü Twente taraftarının gelmediğinden dolayı UEFA’dan özel izinle deplasman tribünü biletleride bizim için satışa çıktı ve Bursa’da da en iyi deplasmanı bizim yapacağımız gösterilmiş oldu.

Maçtan önce bu maçın 1-0 lehimize ya da 0-0 biteceğini düşünüyordum fakat takım ısınmaya çıktığındaki atmosferi görünce galip geleceğimize iyiden iyiye inanmıştım.

Takım ısınırken klasikleşen yumruk şovda küçük bir anektot vermek istiyorum. Takıma yeni katılan ve ilk defa maç kadrosuna alınan Forsell’i ilk defa sahada gördük. Teksas’tan önce Forsell’i yumruk şov yapması için tribüne çağırdık ve yaptığı yumruk şovla adeta büyüledi. Böylesine sempatik bir adamın takıma ısınması uzun sürmeyecektir. Umarım faydalı olur.

Maçın başlama düdüğü ile beraber mükemmel bir tribün ile birlikte ataklarımızda gelmeye başladı. Pinto’nun, Sestak’ın, Batalla’nın kaçırdığı basit pozisyonlar vardı, hele ki Batalla’nın kestiği topa Sestak dokunabilse her türlü gol olacaktı fakat olmadı.

Bu sırada Twente’nin ilk pozisyonu geldi, defansın arkasına atılan topta Serdar arkadan müdahele etti ve golü önledi. O pozisyonda müdahele edemese belkide şu anda bambaşka şeyler konuşuyor olacaktık. Pozisyonda sakatlanan Serdar’a geçmiş olsun diyorum. Net bilgi olmaması ile beraber 4 ila 6 hafta arası sahalardan uzak kalması bekleniyormuş.

Maçta ilk ciddi pozisyonunu yakalayan Twente, 31.dakikada Chadli’nin golü ile öne geçti. Ölü pozisyondan gelen gol tribünlerde bocalamaya sebep olsa da golümüz fazla gecikmedi.

39. dakikada Batalla’nın verdiği pas ile çizgiye inen Ozan’ın arka direğe kestiği topa düzgün bir vuruş yapan Batalla eşitliği sağladı. Bu golde hem Batalla’ya hem Ozan’a hakkını teslim etmek gerekirken bir parantezde Pinto’ya açmak gerekir. Batalla’nın vuruşunda –top çarpmasın- diye kendini yere bırakan akıl dolu bir oyuncu Pinto.

İkinci yarı 1-1’lik eşitlik ile başladı. Dakikalar 53’ü gösterdiğinde Batalla’nın pası ile ceza sahasına girmeden düzgün bir vuruş yapan Sestak üstünlük golümüzü atmış oldu. Bu maçta ezdiği toplardan dolayı, hayatımda ilk defa şöyle bir cümle kurdum; “Sestak’a edilen küfürler harbiden mübah” ve bu cümlenin üstünden 2 dakika geçmeden golünü attı Sestak. Umarım bu gol Sestak’ı kendine getirir ve artık atılacak pozisyonları kaçırmamasını sağlar.

Maçın 65.dakikasında Ndiaye’nin pası ile sol kanattan içeri kat eden Batalla, kaleyi çaprazına alır almaz arka direğe vuruşunu yaptı ve top direğin içinden dönüp taca çıktı. Bu pozisyon maçın en talihsiz anı olarak hafızalara kazındı. Keza bu top gol olsa fark dahada açılacaktı belkide.

2. Golden önce oyuna girmesi için çağırılan fakat Sestak golünü attıktan sonra tekrar kulübeye dönen Forsell 69.dakikada oyuna dahil oldu. Açıkçası bu kadar kısa zamanda ve böyle bir maçta kendisi için yorum yapmak pek doğru olmaz. İlk izlenimlerim olumlu yönde fakat defansif yönü epey bir eksik. Kulübeden gelecek taze kan eksikliğine çözüm olabilecektir diye düşünüyorum.

Maçın 81.dakikasına girildiğinde çizgiye inen Ozan’ın ön direğe koşu yapan Batalla’yı görüp çıkardığı ortaya, güzel bir kafa vuruşu ile cevap veren Batalla farkı 2’ye çıkardı. Golden sonra Batalla’nın sevincine dikkatinizi çekmek istiyorum. İzleme imkanınız varsa tekrar izleyin derim.

30 Ağustos tarihinde Hollanda’da oynanacak rövanş maçı için avantajlı bir skor elde ettik. Burada Ertuğrul hoca, Başkan ve futbolcuların ortak cümlelerini söylemek gerekir; “Sadece avantajlı bir skor elde ettik, futbolda her sonuca yer var. Her şey bitmedi.”

Açıkçası ayaklarının yere basması, galibiyete sevinip ama işin daha bitmediğinin bilincinde olmaları çok güzel. Bu yüzden tur bize gelecek ve tarihimizde ilk defa UEFA Avrupa Ligi gruplarında mücadele etme hakkına erişeceğiz.

Maç sonunda Batalla’nın “Burada oynamaktan çok mutluyum ve burada oynamaya devam etmek istiyorum” şeklinde bir açıklaması var. Buradan yönetime sesleniyorum; Batalla, Pinto, N’diaye’nin sözleşmelerini gelin 2085’e kadar uzatalım. Ne dersiniz?

Maç öncesi, maç içinde ve maç sonunda elinden geleni yapan orada bulunan herkesin boğazına ve yüreğine sağlık.

Bu arada Steve McClaren benim sesim hala kısılmadı? Sadece kulağımda uğultular devam ediyor. Sizde durum nasıl?


https://twitter.com/BsBaskadir

https://twitter.com/ibodal16

1 yorum:

  1. yazarım diyenler yazamaz böyle,tebrikler.. @wakeuq

    YanıtlaSil