13 Şubat 2012 Pazartesi

Güzel günler bizi bekler

Uzun süren soğuk havalardan sonra güneş yüzünü gösterdi, bizde sevdamız olan renklerin peşinden düştük yollara. Hatta bu öyle bir sevdaki Belçika’da ikamet eden kuzenim oralardan kalktı geldi bu maç için... Bir çok deplasmana gitmeme rağmen bu deplasmanın ayrı bir havası vardı, ve bu hava otobusü beklerken kendini epeyce hissettiriyordu. Güzel bir yolculuk sonrası nihayet süper lige yakışmayan stadyumlardan bir tanesi olan 19 Mayıs Stadyumuna ulaştık ve maç saatini beklemeye başladık.

Bir çok nedeni olabilir bu söyleyeceklerimin fakat yinede anlayamıyorum. Neden bizim maçlarımızda rakip tribünler full çeker? Bu adamlar bizi mi izlemeye geliyorlar yoksa? Neden olmasın belkide bizi izlemek için geliyorlardır. Peki bizi izlemek için geliyorlarsa, neden öyle davranmıyorlar? Neyse bu soruların çok cevabı vardır ama biz keyfimizi bozmayalım...

Bir kaç kelimeyle maçı değerlendirecek olursak, Ozan ve İbo kenarda, Pinto’nun sakatlığından dolayı Bursa’da bırakıldığı için formayı Turgay, Ozan’ın yokluğunda sol açıkta Vederson, sol bekte ise Hakan Aslantaş görev aldı. Ertuğrul Hocanın Ozan’ı yedeğe çekmesini iki şekilde değerlendirilebilir. Birincisi Ozan’ın maçtan iki gün önce yaptığı kaza –ki bence bunun hiçbir etkisi yok- diğeri ise Ozandaki form düşüklüğünden dolayı maça 2.yarı sokup elinde az miktarda olan hamleleri artırmaktı –bu bende en geçerli neden- Maçın başında biraz daha dikkatli olsak ilk dakikalarda öne geçebilirdik fakat final paslarında etkili olamadık ve Carson’un Ndiaye ve Ömer’le paylaştığı hatadan dolayı kalemizde golü gördük. Bu gol hem takımı hemde tribünleri dahada ateşledi ve golden sonra tribünler maçı bırakıp görevimizi yapmaya başlayınca gollerde gelmeye başladı. Serdar’ın attığı goller çok manidar oluyor çünkü bu çocuk topkı bizim gibi Bursaspor sevdalısı. Attığı golden sonrada yaptığı timsah yürüyüşü çok anlamlıydı bu yüzden sana sonsuz teşekkürler Serdar...

Bir parantezde İlker için açmazsam ayıp etmiş olurum. Bursa’da ki maçta tribünleri çileden çıkaran, aklı sıra futbol dersi vermeye çalışan profesyonel(!) kaleci İlker sanırım kendi sahasında oynadığı için tüm zemini ‘KENDİ’ alanı gibi değerlendirdi ve bariz gol şansını ‘kendi’ alanının dışında elle kestiği için kızardı. Oyuncu değişikliklerini erkenden tüketen futbol bilgesi(!) Ümit Özat değişiklik hakkı kalmayınca kaleye dixon’a emanet etti. Dixon’da Manisaspor kariyerindeki ilk golünü Bursaspor karşısında yemiş oldu.

Maç sonrası Ümit Özat’ın bir konuşmasını dinledim ve Ertuğrul Hoca’ya laf atmış aklı sıra, “Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye” böyle bir söz geldi aklıma. Mağlubiyet biraz ağır gelmiş olacak ki görüntüde de görüldüğü üzere şişmiş biraz kendileri. Neyse saygılarımızı sunalım kendisine, çünkü onun değimiyle “çok fazla ağır oluyor,çok fazla konuşmak istemiyorum”

Birazda tribünlere değinmek istiyorum. Çekilen yeşil-beyaz şeritler kimin aklına geldiyse helal olsun çünkü mükemmel bir görüntü belkide bir ilkti o şeritler. 90 dakikanın en önemli tribün olayı ise Manisa tribünlerinden geldi. Erken gelen gol sonrası tribünlerin ‘koyduk mu’ tezahüratı çok erkendi ama reislerde hata yapar. Ama adamlarda haklı kimbilir kaç maçtır galibiyet göremiyorlar bize karşı maçın 90 dakika olduğunu Bursaspor karşısında unutuverdiler.

Manisaspor deplasmanları genç yaşıma rağmen unutulmayacak deplasmanlar arasına şimdiden girdi. Güzel bir tribün oldu; maç içi yapılan şovlar, maç sonu yapılan tezahüratlar, ve özellikle Bam-Bam çok çok çok güzel oldu. Bu tezahürat tribünlerde tutar demedi demeyin...

Gelenlerin ayaklarına sağlık, güzel günler bizi bekler...

1 yorum:

  1. dün bende maçtaydım.öncelikle şunu söyliyeyim manisa'da tribün kültürü yok.dün stadda olanların çok az bir kısmı manisa taraftarıdır,gerisi 3 büyükleri tutar.yani tam deplasman tribünlerinin şov yapabileceği bir yer.zaten dün çoğu kişi sizin tribünlerin videosunu,fotosunu falan çekti :)

    YanıtlaSil