29 Haziran 2012 Cuma
Efsane Bursasporlular #13 Selim Özer, #14 Ercüment Şahin, #15 Elvir Baliç
26 Haziran 2012 Salı
Stepanov'un Ardından...
Bundan yaklaşık iki sene önce bir yaz akşamı...
Bursaspor yeni formalarını bir defile ile tanıtmakta.
Formaları iyi kötü yorumlamaya çalıştığımız o akşam gece 23 suları ajanslara bir haber düşüyor.Stepanov Bursaspor'da...
Şampiyonluktan sonra beklentiler çok yükselmişti transferde.Beklenilen bir isim değildi belki ama kesinlikle kötü transfer sayılmazdı.Her ne kadar son avrupa macerasında beklenilen veremese de Trabzonspor'daki başarılı performansı akıllardaydı...
Nitekim sıcak bir Ağustos günü Bursaspor'un bir diğer transferi Leonel Nunez ile şehrin ortasında taraftara açık imza töreniyle kendini Bursasporlu yapan sözleşmesi imzalıyordu.
Başlarda her şey iyiydi açıkçası.11'de şans buluyordu,Şampiyonlar Ligi maçları dahil...
Ama daha sonra ne olduysa kayboldu stoper rotasyonunun içinde.Hele ligin ilk yarılarına doğru Serdar Aziz'in de kendini göstermesi ile iyice bollaşan Bursaspor stoperde hattında onu göremez olduk.
Geçtiğimiz sezonda sürdü bu...Şans bulamamasının en büyük sebeplerinden biriydi yabancı kontejyanı mevzusu.Bu nedenle Ertuğrul hoca hep yerli stoperlere şans veriyordu.Şans bulamayınca da maç eksiği oluyor,oynadığı maçlarda da performansının düşmesine sebep oluyordu doğal olarak.
Fakat ne kadar şans bulamasada bunu dert etmedi hiçbir zaman.O güleryüzünü hiçbir zaman asmadı.Neşeli kişiliğini hiçbir zaman bırakmadı antremanlarda,kamplarda yaptığı esprilerle,şakalarla...
Ve dün...
Sabahtan Bursa'ya gelmiş,herkesle vedaşlaşmış.Güleryüzlü adamdan ona yakışır bir veda..
Güle güle MILAN STEPANOV...
25 Haziran 2012 Pazartesi
Akademi Ligleri & Tecrübe
''Yaşlanarak değil yaşayarak tecrübe kazanılır, zaman insanları değil armutları olgunlaştırır '' demiş edebiyatımızın ünlü isimlerinden Peyami Safa...
Ne kadar doğru bir söz değil mi ? Yaşamak,tecrübeli olmak insana her daim avantaj sağlar..
Futbolda böyle.Yaşadıkça üst kademelerde başarı oranın artar,ona göre davranırsın.Zamanın Casillas'ını hatırlar büyük abilerimiz...Nasıldı,şimdi nerelerde...
Bizim bir A2 ligimiz var.A2 Ligi'nde sonra U-19'dan tutun,daha küçük yaşlara kadar akademi ligleri var.İyi kötü oyuncular gelişimini sürdürüyor buralarda.Kimisi çıkıyor a takıma,kimisi çıkamıyor.
Tecrübe ile akademi takımları ne alaka diye soracaksanız...
Gelişim çağındaki bir futbolcu,antreman sahasında maç yaparak kendine ne katabilir ? Yani neredeyse takım arkadaşlarından başka hiçbir kimsenin izlemediği bir ortamda nasıl kendini gösterebilir ?
Mesela düşünün 16-17 yaşında genç bir futbolcusunuz...Takımınızın stadyumunda maça çıkacaksınız.Az çok taraftarda gelecek.Sizce bu genç futbolcunun antreman sahasında oynadığı maçta verecekleriyle,stadyumda oynacağı maçta verecekleri aynı olabilir mi ?
Görüntüler 2009'dan.Arsenal - Tottenham Youth Cup maçında.Kuzey Londra derbisi.
Tribündeki doluluk oranı gözükmekte az çok.Bu atmosferi bu yaşta tadan oyuncu gelecek senelerde kendini A takımda bulduğunda adapte olması sizce uzun sürer mi ?
Diyeceğim o'dur ki ayda bir,genç takımımız oynasın stadyumda.Bizler onları izleyelim,destekleyelim.Onlar stadyum havasını solumuş olur,hem izlendiğinin farkında olurlar.Gelişimlerine olumlu yansır.
21 Haziran 2012 Perşembe
Dost Meclisi
Efsane Bursasporlular #12Majid Musisi
Bursaspor tarihine geçmesini sağlayan olay, Timsah Yürüyüşünün mucidi olmasıdır. Bu yürüyüşü ilk kez İntertoto Kupası'nda Karlsruhe ile oynanan maçta attığı golden sonra sergilemiştir. Üstün fizik gücü, mücadeleciliği ve seyirciyle kurduğu diyalogla kendisini Bursa'ya kabul ettirmiştir.
Disiplinsiz tarafı ve ön plana çıkan gece hayatı ile Gordon Milne'in Bursaspor'un başına geçmesi, Musisi'nin gözden düşmesine neden oldu ve 96-97 sezonunun devre arasında Çanakkale Dardanelspor'a transfer oldu. Türkiye'den ayrıldıktan sonra Çin ve Vietnam'da futbol hayatına devam etti. 13.12.2005'te gelen AIDS'ten öldüğü haberi, kalplerinde ona ayrı bir yer ayıran biz Bursasporlu taraftarları çok üzdü. Musisi yaklaşık 2.5 sezon giydiği Bursaspor forması ile ilk sezon 27 maçta 9 gol, ikinci sezon 30 maçta 15 gol, üçüncü sezon 13 maçta 7 gol atmıştı.
Çocukluk efsanemdi Musisi. Mahalle maçlarında top sürerken kendi kendime Musisi demem ise bunun en büyük göstergesidir.
15 Haziran 2012 Cuma
Desteği Hak Etmiyorlar Mı?
Dün (Perşembe) akşam oynanan yarı final karşılaşmasında rakibi FC Pristhina’yı 3-0 ile geçen Timsahlar adını finale yazdırdı.
Karadağ ekibi FK Lovcen ile final maçına çıkacak olan Bursaspor U16 takımının biz Bursaspor sevdalılarından küçük bir ricası var, o da sadece destek...
İlk maçlarına gecenin 22/23 sularında, ikinci maçlarına ertesi sabah bu sıcakta 9/10 sularında çıkan ve terlerini Bursaspor için akıtan bu kardeşlerimizi, en azından final karşılaşmasında verdiği emekler karşısında küçücükte olsa bir destek gerekmez mi?
Akranları tatildeyken hala çalışan şüphesizki bizlerin geleceği olan bu çocuklara gelin sahip çıkalım ve bu akşam 18.30’da Merinos stadında yerlerimizi alalım. İnanın bu çocuklar bunu hak ediyorlar.
Bursaspor U-16 formasını terleten Oğulcan Çağlayan, Oğulcan Şahin, Doganay Kılıç, Mehmet Kalkan, Batuhan Kurt, Kenan Uz, Yunus Öz, Emirhan Çolak, Enes Ata ve ismini sayamadığım koca yüreklerin sizlerden tek isteği bu akşam küçükte olsa bir destek...
Unutmayın! Merinos Stadı, Saat:18.30
Şimdiden kendilerini tebrik ediyor ve Bursaspor forması altında nice başarılara imza atmalarını diliyorum.
14 Haziran 2012 Perşembe
Efsane Bursasporlular #10 Adnan Örnek , #11 Behyan Çalışkan
#10 Adnan Örnek
17 Ekim 1965 Bursa doğumludur. Spor akademisi mezunu olan Adnan Örnek ; futbola Bursaspor’da başladı. Bursaspor alt takımlarında yer aldı. İlk resmi maçına 1986 yılında çıktı. 12 yıl yeşil-beyaz formaya hizmet etti. 6 yıl Bursaspor kaptanlık görevini başarıyla yaptı. 1998 yılında yeşil-beyaz formasıyla son maçına çıkarak futbolculuk hayatına son noktayı koydu. İngiletere’de staj gorerek TFF Teknik Direktorluk diplomasını aldı.
Oynadığı yıllarda bir çok takımdan transfer teklifleri alan Adnan Örnek Beşiktaş’ın transfer teklifini neden geri çevirdiğini şöyle anlatmıştır: ”Bir dönem bana Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan çok ciddi teklifler gelmişti. Özellikle Beşiktaş, yine o dönem Sayın Yazıcı başkanlık görevinde bulunurken bana çok önemli bir teklifle geldi. Gordon Milne’nin antrenörlüğünü yaptığı Beşiktaş beni kaçıracaktı. Ben Sayın Yazıcı ile bu konu hakkında görüşmeye gittim. Ve bir tek sözüne itimat ederek Bursaspor’la 2 yılık sözleşme imzaladım. Son dönemde istifa ederken tekrar yanına gittiğimde ise o dönemi hatırlatarak : “Hatırlıyorsunuz değil mi? Bana dünyalar kadar para veren Beşiktaş’ı reddedip; sizin tek bir sözünüzle Bursaspor’da kalmıştım” dedim. Benim ufak yaşlardan itibaren tek hedefim Bursaspor’da kaptan olabilmekti. Ben Muradiye’liyim. Çocukluk dönemlerimizde stadın tribünleri betondu. Biz arkadaşlarımızla maça girebilmek için karton satardık. Kartonları satıp stada girer ve maçı seyrederdik. Maç bitiminde ise tekrar kartonları toplar; futbolcuların çıkış yaptıkları kapılara giderek onları izlemeye koyulurduk. Futbola olan ilgim böyle başlamıştı.”
Adnan Örnek gerçekten de Bursa’nın yetiştirdiği, parmakla gösterilecek nadide insanlardan biriydi. İntertoto yıllarının efsane kadrosunun da kaptanlığını yaptı. Karlsruhe maçı ile ilgili bir roportajında bakın o günü nasıl anlatmıştır; ”Ve tabii ki Karlsruhe maçı… O dönem takım içinde çok iyi bir kardeşlik vardı. Gerek yönetim; gerekse taraftarla aramız çok iyiydi. Basınla da müthiş bir kenetlenme vardı. Inter-Toto kadrosu denildiğinde insanların tüylerini diken diken eden kadronun kaptanlığı yapmak çok büyük bir gurur benim için. O sene Karlsruhe’yi elesek Uefa’ya katılacaktık. Hatta o sene Inter-Toto’dan Uefa’ya katılan Boerdeux, Inter-Toto Kupası’ndan Uefa Kupası’na katılan ekipler arasında bu kupayı kazanan ilk takım olmuştu. Açıkçası bizler kendi aramızda konuşurken Inter-Toto Kupası’ndan çıkarak; Uefa Kupası’nda çeyrek ve hatta yarı final oynayacağımızı konuşuyorduk. Karlsruhe maçındaki üzüntünün en büyük sebebi de bu maçtan mağlup ayrılmaktan ziyade; öylesine büyük hedeflerin peşinden koşarken biranda hiç planlamadığımız bir yerde son noktayı koymamız olmuştu. Maç berabere giderken ve hatta öndeyken bile sürekli gol arayan taraf bizdik. Penaltılara kalarak eleneceğimiz aklımızın ucundan geçmiyordu. Maç bitiminde Karlsruhe takım kaptanı Alman milli oyuncu bana formasını verdi. Ben de almıştım. Soyunma odalarına doğru giderken gözüm bir anda elimde tuttuğum Karlsruhe formasına ilişti. O formayı bana taşımak ağır gelmişti. O anlık sinirle bir anda formayı yere attım. Birkaç adım attıktan sonra kafamı çevirip arkama baktığımda birçok kişinin o formayı kapma mücadelesi verdiğini gördüm. Taşıdığınız Bursasporluluk ruhu bu tarz küçük ayrıntılarda gizli…”
Adnan Örnek ismi sadece uzun yıllar değil dünya var oldukça Bursaspor ismi ile birlikte yer alan efsane oyuncular arasında anılmaya devam edecektir.
#11 Behyan Çalışkan
Büyük Kaptan futbola Bursaspor'un Ersel'in golü ile Besiktası 1 - 0 yendiği maçta veda etmişti.11 yıl giydiği yeşil beyaz formayla 2 Eylül 1995 Cumartesi günü vedalaşan Beyhan, aktif futbol yaşamını Bursaspor - Beşiktaş maçı ile noktaladı.15 dakika sureyle 8 numaralı formasını sırtına geçiren Beyhan, yeşil sahalarda son mücadelesini verdi.Ve Beyhan 11 yıl terini akıttığı stattan omuzlar üzerinde ayrıldı.
Yeni Sezonda Nasıl Bir Bursaspor ?
güldüren takımımızdan yeni sezon öncesi beklentilerimde tabiki yüksek. 3.5 senedir olduğu
gibi yine 'hedef' takımı olarak yeni sezonda ilk 5'in içinde kalmak her zamanki gibi önemli
bir adım olacak, ancak ilk 3 olursa şahsım adına ekstra başarılı sezon halkalarına bir
yenisini daha eklemiş olacağız.
Öncelikli beklentim tabiki Avrupa Kupaları'ndan men cezamızın CAS'tan dönmesi. Yeni sezonda
UEFA Kupası'nda yer aldığımız takdirde bu sefer iyi kura kötü kura demeden gruplara
kalacağımızı ümit ediyorum. Bu gerçekleştiği takdirde üst üste 3.yıl Avrupa Kupaları'nda boy
gösteren Bursaspor camiasının iyi işlere imza atacağını düşünüyorum. CAS'tan aksi bir karar
çıkması durumunda ise büyük hayal kırıklığı yaşayacağımız kesin, ancak bu durumda oluşacak
kara bulutları yeni sezon için tekrardan Avrupa'ya katılma arzusuna dönüştürürsek lig ve
kupa maratonlarındaki engelleri daha kolay aşabiliriz.
Lig için hedef ise yazının başında belirttiğim gibi ilk 3 beni fazlasıyla keser.
Şampiyonluğa zaten bir tarif yapmak zor ancak ikinci veya üçüncü basamakta 'istikrar'
açısından muhteşem dereceler olacaktır. 4.lük veya 5.lik ise artık gözümde amorti ikramiyesi
olabilir. Daha aşağıları ise hayal kırıklığı, kusura bakma Hocam bunlar senin eserin
Bu sene finalde bize yakışmayacak derecede kötü bir oyunla elden kaçırdığımız Türkiye Kupası
için hedef ise tabiki kazanan olmaktır. Avrupa'ya açılan en kısa yolu bu sene daha iyi
değerlendirip kupa ile taçlandırmamız lazım.
Daha geniş bir pencereden beklentilerim aslında yukarıda yazdıklarım gibi sportif başarıyla
sınırlı değil. Bu açıdan ilk beklentim altyapı patentli en az bir gencimizin formayı kapması
tabiki. Avusturya kampına büyük ihtimal katılacak olan Taha Can, Aykut Turan, İlhan Depe, Bilal Şeflek, Batuhan Altıntaş, Furkan Soyalp gibi isimlerden en az birinin A Takıma monte olması. Bu isimlere Barış Örücü, Emre Pehlivan ve Okan Deniz'i de dahil edebiliriz elbette.
Kadroya giremeyecek isimlerin olacağınıda varsayarsak ikinci beklentim, 'profosyonel' bir pilot takım. Pilot takım olmasada genç oyuncuların kiralanacağı, forma giyip tecrübe kazanacağı takımların seçilmesi, antrenörleri ile irtibat kurulup oynamalarının sağlanması, gelişimlerinin takip edilmesi vs.
Önümüzdeki sezon A2 Takımımızı iki senedir yaş kategorilerinde Türkiye Şampiyonu olan bu senenin U17 Takımı'nın oluşturmasını beklediğim için Ahmet Arı, İsmail Haktan, Deniz Aslan, Cemal Kaldırım gibi oyuncularımızın A2 Takımı'nda oynatılması yerine başka kulüplere gönderilerek 'forma kapma' mücadelesine sokulmaları hem onlar için hem altyapımızdan çıkan çocuklar için şart. Umarım bu konuda başarılı bir politika ortaya koyarız.
Tribün anlamında da üst düzey bir sezon geçirmeyi diliyorum elbette. Bu sene içsahadaki Orduspor maçından sonra cezaların kalkması ile silkinip kendine gelen tribünlerimiz bu senede ortaya çıkarılacak başarıda pay sahibi olacaktır. Son olarak inşallah önümüzdeki sezon daha kenetlenmiş bir şehir, daha yapıcı bir yerel medya da bu takımın yanında olur ve güzel güneşli günler görürüz.
Yolun açık olsun Bursasporum...
5 Haziran 2012 Salı
Efsane Bursasporlular #9 Bahtiyar Yorulmaz
Genellikle hırçınlığıyla ve hava toplarındaki hakimiyetiyle dikkati çekmiştir. Bu hırçınlığa ve kavgacılığa rağmen mücadelesi, hırsı, yenilgiyi kabullenmemesi, haksızlığa tahammülü olmaması kendisini tribünlerin sevgilisi yapmıştır. Kırmızı kart gördüğünde bile tribünlerden alkış alırdı.
Babamdan aldığım bilgiye göre, Bursa’da oynanan maçta Bolusporlu Nuri ’nin dişlerini kafa atarak dökmüştür. Bu olay sonrası mahkemelik dahi olmuştur.
Bursaspor’un ilk gol kralıdır.1980 yılında Bursaspor forması giyerken 30 maçta 12 golle o dönem Altay'da forma giyen Mustafa Denizli ile gol krallığını paylaşmıştır. Bu sonuçla (Mustafa Denizli ile birlikte) en az golle gol kralı olan ikinci; en düşük gol ortalamasıyla (0.4) gol kralı olan ilk oyuncu olmuştur.
Oynadığı dönemlerde seyirciyle arasında tezatlığa dayalı bir ilişkisi vardı. Maç öncesi kendisini 'deli' diye çağıran tribünlere, cinsel organını avuçlayarak karşılık veriyordu. Tribünler Bahtiyar'ın bu hareketini görmek için tezahürat yapmakta, tezahürat sonrası Bahtiyar hareketi yapınca tribünlerden alkışla beraber kahkahalar yükselmekteydi. Bursaspor'dan transfer olan Bahtiyar 86-87 yıllarında tekrar Bursaspor'a geri döndü ve bir süre sonra futbolu bıraktı.
*Mehmet Zencirkıran’ın, “Beşinci Şampiyon Bursaspor” adlı kitabından alıntılar yapılmıştır.