21 Haziran 2012 Perşembe

Dost Meclisi

Son zamanlarda yaşadıklarımızı genel olarak bir yazı ile ele alalım dedim. Kısaca bu başlıklara değinecek olursam;

* Cas Davası,
* Kongre süreci,
* Transferler,
* Altyapı durumu ve yapılması gerekenler,
* Balkan Turnuvası.

Öncelikle en önemli gündemimiz olan "Cas Davasına" değinelim. 2007 yıllarında kısa bir süre forma giyen Mbesuma için açılan bir davanın yaklaşık 5 sene sonra cezasını çekiyoruz ve yetkililerin açıklamalarına göre parası ödenmiş olan saçma sapan bir ceza.

Bugüne dek sorulmadı fakat benim aklımdan hiç çıkmayan bir şey var; 2007 yılında yaşanan bir olay için 2012 yılında UEFA Avrupa Ligine gidemiyoruz ama hiç kimse demiyor ki, "Biz 2010/2011 sezonunda Şampiyonlar Ligi", "2011/2012 sezonunda ise UEFA Avrupa Liginde" niçin mücadele ettik. Bence öncelikle sorulması gereken soru bu iken nedense bu soruyu hiç mi hiç göremedim.

Cas'ta bugün davamız görüldü ve yarın öğlen saatlerinde karar açıklanacak. Ben aksi bir karar çıkacağını düşünmüyorum ve Bursasporumuzun bu yıl Avrupa Kupalarında mücadele edeceğine canı gönülden inanıyorum.

***

Kongre sürecini hep yazayım dedim fakat susmaktan yana oldu tercihim. Şimdi ise gözlemlediklerimi kısaca sizlere sunmak istiyorum;

Bilindiği üzere iki adaylı bir kongre geçirdik ve ezici bir üstünlükle tekrar Başkan İbrahim Yazıcı oldu. Kongreye damga vuran gelişmeler ise,

- Kürsüye çıkan taraftarlarımızın yaptığı konuşmalar tüm Bursasporluları şüphesiz ki çok etkiledi. Orada bulunan herkesin içinden geçenleri kürsüden tüm camiaya duyurdukları için kendilerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

- Başkan adayı olan Sayın Yıldız'ın, Başkan adayı olarak konuşma yapması için kürsüye çağrıldığında hiçbir şeyden bahsetmeyip kendi isteği ile orada olmadığını açıkça söylemese de bizlere belli etti. Açıkçası Bursaspor' dan ne zaman kopacaklarını merak ediyorum.

- Yazıcı' nın salona girmesi ile kopan alkış fırtınasına Yazıcı' nın şimşek gibi konuşması gerçekten muazzamdı. Özellikle stadyum hakkındaki yorumlarını ellerim patlarcasına alkışladığımı belirtmek isterim.

Kongre ile ilgili son bir kaç cümlem ise, seçimlerden önce Başkan Yazıcı' nın artık beim son dönemim şeklindeki açıklamaları çok talihsizdi. Tamam yorulmuş olabilirsiniz fakat camia istediği sürece orada oturmalısınız. Biz nasıl yağmur çamur dinlemeden elimizden geleni yapmaya çalışıyorsak bunu sizinde yapmanız gerekir.

Son olarak ta içimizde artık "madalyon" tipli insanlar görmek istemiyoruz. İnanın bıkkınlık verdiniz. Birde utanmadan "Ben oradan istifa ettim, herkese tavsiye ediyorum" cümlesi yok mu düşman başına. Artık sizlere tahammülümüz yok fakat şunu bilin ki yakın bir zamanda hiç biriniz kalmayacaksınız bu camia içinde.

Lütfen çekin pis ellerinizi artık!

***

Her yıl yaşadığımız, karnımıza ağrıların girdiği, bıkkınlık veren "transfer sezonu". Geçen yıl hiç bir beklentim yokken takıma kazandırılan isimler ve kaliteleri ortada. Bu yıl nedense sezonun ortasından beri çok sağlam transferlerin yapılacağına inanıyordum hala o inancımı taşıyorum fakat zaman kısaldıkça huzursuz olmaya başlıyorum.

Bugüne kadar resmi anlamda ilk transferimiz olan Ferhat Kiraz' a değinecek olursak, Ferhat' ın bir kaç maçını izleme şansım olmuştu. Kendisi sabrederse ve biz tribünlerde sabredersek yıllarda faydalanabileceğimiz bir isim kendisi. Dediğim gibi sadece sabretmemiz gerekiyor. Ferhat' ın Maraton tribünleri önünden Kapalı Kale Arkası tribününe doğru slalom ile ilerleyip golleri atmasını diliyorum.

Ferhat' ın açıklamalarından edindiğimiz izlenimde ilk etapta çok hoş bizler için çünkü başka amacım yok diye belirtiyor sürekli. Sonra ne olur bilinmez ama gözümüzün önünde Hakan Aslantaş örneği mevcut. Biz yıldız topçular peşinde değil, yetenekleri kısıtlı ama formanın hakkını veren futbolcular görmek istiyoruz. Bu böyle biline...

Bu transfer döneminin aslında en önemli olayı olan fakat gölgede kalan bir gelişme var o da Vakıfköy' den gelen gencecik pırıl pırıl gençlerimizin Profesyonel imza atmaları. Bu isimler Batıcan, Furkan, Süheyl, Mert, Ozan. Bu isimler profesyonel sözleşmeyi imzalarken takım arkadaşlarınında arkalarında bulunması diğer dikkat edilecek husustur. Bu denli arkadaşlık, kardeşlik bağı nerede görülebilir ki? Kardeşlerimize başarılar diliyorum ve Bursaspor forması altında uzun yıllar geçirmelerini istiyorum.
Bu vasıta ile biraz altyapıya değinmek istiyorum. Malum Vakıfköy, Bursaspor için olmazsa olmaz demek ve Vakıfköy tabiri caiz ise Bursaspor' un kalbe giden en önemli damarlarından bir tanesi. Geçenlerde bir programda yabancı kontenjanı hakkında bir soruya Başkan Yazıcı "Yabancı kontenjanı çok fazla düşmesi gerek. İlk imzayı ben atarım çünkü benim altyapım çok sağlam" şeklinde cevap verdi. Demek ki yönetimimiz ve teknik heyetimizde Vakıfköy' deki madenin varlığından haberdar ve oradaki gençlerden haberdar.

Peki bu gençler için neler yapılıyor?

Hayatlarının en zor dönemi olan ergenlik döneminde bu çocuklara pskolojik açıdan destek veriliyor mu?

Ergenlik döneminde fiziki gelişmenin çok dengesiz olduğu ve günümüz futbolunda fiziksel gelişimin ne denli önemli olduğunu ve bu bakımdan alt yapı ile ilgilenen gelişim uzmanı vs. var mı? Yoksa da neden yok?

Bu gençler bir yandan Bursaspor' a hizmet ederken diğer yandan okulları ne durumda, bunlar sorgulanıyor mu? Milli takımdı, kamptı, maçtı derken okulları heba olup gidiyor. "Bursaspor Koleji" kurulmak için hala ne bekleniyor?

Orada ki gençlerin dünya dili olarak kabul edilen İngilizce ile araları ne kadar iyi? Bu çocuklara sürekli lazım olacak olan dili ne denli konuşabiliyorlar? Bunun için bir çalışma yapılıyor mu?

Futbolculuk önemlidir fakat okumuş futbolcu olmak daha önemlidir. Bir yandan okuyup diğer yandan forma giyen isimlere bir çok örnek verilebilir. Artık Bursa'ya özel üniversite de kuruluyor yani okumak isteyen bir futbolcu kardeşimiz üniversite eğitimine orada devam edebilir. Bunlar basit gibi görülen fakat çok önemli olan gelişmelerdir.

Umarım en yakın zamanda yapılması gerekenler yapılır ve bu gençleri her şekilde kazanırız. Gün gelecek sadece Vakıfköy' den çıkacak gençler bu takımda forma savaşı verecek. Buna inancım tam.

Son olarak Osmangazi Belediyesi'nin üçüncü defa düzenlemiş olduğu Balkan Turnuvası'na değinelim. Başladığı günden bu yana Balkan Şampiyonluğuna ambargo koyan Bursaspor, takım olarak çok iyi başlanan turnuvayı namağlup tamamlayarak bu yılda kupayı kazandı.

Elimizden geldiğince maçlarını takip etmeye çalıştık ve genç kardeşlerimizin o hırsını mücadelesini görmek geleceğe ne denli umutla bakmamız gerektiğini gösterdi.

Final maçına yoğun ilgiden olsa gerek konsantre olamayan gençlerimiz 1*0 geriye düşmelerine rağmen 2*1 kazanmayı bilip kupaya uzandılar.

Aslında burada kupa almak pek te önemli değil. Esas önemli olan geçtiğimiz yıllarda vefat eden altyapı oyuncumuz Ayberk Turan'ı unutmayan oyuncularımız, pankartın önüne giderek timsah yürüyüşü yaptılar ve kupayı Ayberk'e götürdüler.
Bu olayı neyle açıklayabilirsiniz ya da şöyle sorayım bunu kaç kişi yapabilir. Bu davranışlarından dolayı orada bulunan herkese minnettar olduğumu belirtmek istiyorum.

Verilen emeklerden dolayı formayı terleten tüm kardeşlerimizi tebrik ediyor ve Bursaspor forması altında nice başarılara imza atmalarını temenni ediyorum. Bir kaç yıl içinde A takımda görebileceğimiz birkaç isim barındırıyordu bu yıl ki U-16. Bu turnuvada da gol kralı olan Oğulcan Çağlayan dikkatle izlenmesi gereken bir isim.
Gelecek emin ellerde, Vakıfköy çalışıyor. Biraz sabır ve istek gerek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder