Garip geçen bir sezonda ihtiyacımız olan galibiyetlere çokta iyi oyun ortaya koymayarakta olsa ulaşıyor olmamız gayet güzel. Takımın kaliteli yabancı ayakları sağolsun bizi zirve yarışında tutuyor ve tutmayada devam edecek gibi duruyor.
Bunların başında tabiki Batalla geliyor. Kendisi için ne yazsam az kalacak, o yüzden o topa hiç girmeden kısacası bu şehire gelen en iyi yabancı olduğunu belirtip geçelim can sıkan olaylara...
Pinto'nun ıslıklanma hadisesiyle başlayalım. Geçen sezon devre arasında takıma katılan Pinto yarım devrede çıktığı 20 maçta 14 kez fileleri sarsarak takımın şaha kalkmasında başrolü oynayan isimlerden biri olmuştu. Şilili bu sezon şimdiye kadar 29 maça çıkıp 10 kez gol sevinci yaşayabildi. İstatistiklere baktığımızda son golünü Galatasaray'a atan Pinto 4 maçtır boş geçiyor. Ancak Pinto'nun peş peşe önce Karabük'te Basser'e, sonra Elazığ maçında Batalla'ya yaptığı asistleri es geçmek haksızlık olur. Pinto'nun oynadığı oyunu beğenmeyebilirsin ki her futbolcunun kötü oynama hakkı vardır. Pinto veya x birisi her maç %100 ile oynayıp 2-3 gol atsa zaten bizim formamızı giyiyor olmazdı. Penaltıda kaçırsa, kötü de oynasa farketmez kendi futbolcunu oyundan çıkarken ıslıklamak gerçekten çok değişik bir kafa yapısı gerektirir...Kaldı ki bahsi geçen isim Pinto yani, senin geçen sezonunu kurtaran adamların başında geliyor. Bu kadar mı tahammülsüzüz veya bu kadar mı balık hafızalıyız ? Transfer dönemi öncesi bazı maçlardaki performansını bende sosyal medyada eleştirmiştim ancak tribünde topluca bir tepki göstermek hiç yakışık almadı.
Tribünün ıslıklarından sadece Pinto nasibini almadı. Hem perşembe akşamı hem de pazar günü Sivasspor forması ile sahaya çıkan Sercan Yıldırım'da ıslıkların hedefindeydi. Bu davranışta çok garip, sen Bursaspor'da iken adamı kral yapıyorsun, tüm tribünler ayağa kalkarak yumruk şova çağırıyorsun. Ardından Galatasaray'a transfer oluyor, sarı kırmızılı formayı giyerken tribünlere çağırıp alkışlıyorsun ama adam Sivasspor forması ile sahaya çıkınca yuhalamalar, ıslıklar, protestolar vs... Ben Sercan'ın gitmesine üzülmeyenlerdenim bana göre hayırlı oldu gidişi 3 milyon Euro gibi bir parada kazandırarak gitti ayrıca ancak Bursaspor'dan gittiğinde ''Ertuğrul Sağlam Bursa çocuklarının başını yiyor hepsini gönderiyor'' diyenlerin yerini bir anda Sercan'ı ıslıklayanların alması hakikaten yorumsuz... Neyse ki Sercan bu tepkilere çok kulak asmadı ve perşembe akşamı kendini ıslıklayanlara inat onlara alkışla karşılık vererek iyi bir ders verdi.
Son olarak biraz üstünden geçti ama ben yinede değineyim. Hikmet Karaman'ın Sivasspor ile oynanacak kupa maçında gençlere fırsat vereceğim diyerek (Ozan Tufan ile Batuhan'ın oynaması zaten normaldi onları ayrı tutarak söylüyorum) sadece Furkan Soyalp ile Mert Ilıman'a şans vermesi beni hayal kırıklığına uğrattı açıkçası, zaten onlarda biri 45 dk biri 15 dk şans bulabildi. 3 ay sonra futbolu bırakacak olan Ömer Erdoğan ilk 11 çıkıyor, 3 ay sonra U20 Dünya Kupası'nda Milli Takıma seçilme ihtimali olan 18 yaşındaki Taha Can yedek bekliyor. Bu çocuk A Takımda aldığı süreyi arttırsa belki U20 Dünya Kupası kadrosunda kendisine yer bulacak ama hiç önemseyen yok. Taha'nın dışında orta saha oyuncularımızdan hafta içi Sivasspor maçında oynaması için apar topar sözleşme imzalattırılan Mustafa Sevim ile 2 sezondur 2.Lig'de kiralık oynayarak kendini geliştirmeye çalışan Aykut Turan kenarda otururken kanat adamı Ferhat Kiraz'ın onların mevkisinde denenmesi de ayrı bir gariplikti. Neyse olan oldu artık umarım Hikmet Hoca'nın gençleri kazanacağız demeçleri lafta kalmaz...
Neyse çok kararttık enseyi, hafta sonu Kadıköy'de kazanıp yola devam edelim iyice bir kendimize gelelim. Saldır Bursasporum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder