11 Mart 2013 Pazartesi

Bi bitmediniz...

Öyle çirkin bir pazar günü yaşadık ki nerden başlayıp nerden bitirsem bilmiyorum. Medyasından hakemlerine, spor yöneticilerinden oyuncularına kadar herkes bir savaş halindeydi dün Bursaspor'umuza karşı.



Taraftarımız yollardayken bu haberle başladı saldırılar. Terör örgütü propagandasının yapıldığı sözde Kadınlar Günü kutlamalarına müdahale eden taraftarımız neye hizmet ettiği belli olan ajanslarca ''Bursaspor taraftarı kadınlara saldırdı''  manşetleri ile karalanmaya çalışıldı.

Maça geçelim, taraftar ilk dakikadan N'ABER ? Volume 2'yi sahneye koyunca saha içinde buna katkı Sestak'tan geldi. Batalla'nın insan üstü pasını düzgün bir son vuruş ile bitiren Sestak kendi üzerindeki şanssızlığıda kırmıştı. Ardından dakikalar 12'yi gösterdiğinde Emre çıktı sahneye. Edu'dan kurtardığı topun ardından Musa'nın lakayit göstermelik müdahalesinide atlatan Emre düzgün bir vuruş açısı buldu ve affetmedi.
1-1'den sonra baskıyı arttıran taraf Fenerbahçe'ydi ancak Emre'nin çıkması maçı biraz olsun dengeleme şansını bize vermişti.

 

Devreye 1-1 girilirken, Aziz Yıldırım çoktan soyunma odası koridorlarında yerini almıştı. Süha Sidal sayesinde öğrendik ki Tolga Özkalfa ve yardımcılarına tehditler yağdıran Yıldırım takımının berabere veya geride girdiği hemen hemen her maçın devre arasında olduğu gibi bu maçtada geleneğini bozmamış. Bursaspor Kulübü'nden bu olayla ilgili şu ana dek RESMİ açıklama gelmemesi garip. En azından Süha Sidal'ın dün kanal kanal dolaşıp verdiği demeçleri resmi sitemizden yazılı olarak geçilmeliydi bana göre.


İkinci yarıya geçelim. Sow'un kafasıyla Carson'ın sağ koluna müdahale ettiği ve Meireles'in de ofsayt olduğu pozisyonda golü yiyerek başladık bu devreye. Yardımcı hakem Muhittin Gürses'in Tolga Özkalfa'ya ''Hocam ofsayt o zaman'' , ''Meireles ofsayt'' diye uyarılarını görmezden gelen Tolga Özkalfa yine maçın kırılma anının başrol adamı olmayı başarıyordu. (İnönü'de 3-2 kazandığımız BJK maçında önce düdüğümü bekleyin diyip ardından Tello'nun kendisini iterek hızlı kullandığı ve Nobre'ye gol attırdığı serbest vuruşta maçın hakemide Tolga Özkalfa'ydı.)


Yani hem oyuncuların hem yönetici/başkanların oyuncağı olmuş bir adam. Maalesef koskoca bir şehrin umutları, bir futbol takımının emekleri böyle insanların ellerinde heba oluyor...Ayrıca Tuncay'ın vurduğu topta Mehmet Topuz'un ceza sahası içinde eline çarpan topu görmeyen Özkalfa, devrenin son dakikasında üzerine 40 metreden depar atarak hakaretler eşliğinde koşan Volkan'ı da sarı kartla geçiştirdi. Bir de unutmadan Cristian'ın İbrahim'in bacağına çarpan topta deliler gibi penaltı itirazı yapması hakkaten bulunduğu camianın hakkını veren hareketti.



Bursa'da ki ''BURSA KAPALI CEZA EVİNE HOŞGELDİNİZ EMEK HIRSIZLARI'' pankartının kontrasını Çarşambaspor logosu ile yapan Fenerbahçe tribünü dün bir kez daha eğlence kaynağı oldu. 1923'te kurulan ancak logosunu bizden esinlenerek 1980'lerde değiştiren Çarşambaspor'un tarihini araştırmadan düz mantık kuruluş tarihi ile olayı değerlendiren zeka küplerine de sevgilerimi yolluyorum. Bu logo esinlenme olayı dedikleri gibi olsa biz Çarşambaspor'dan esinlenmiş olsaydık bile bunu şike ile bir tutarak gerçekten çok akıllıca bir iş yapmışlar hakkaten.



Gecenin tek güzelliği her zaman olduğu gibi Kadıköy'ü yakan Teksas'tı. Oraya gidip boğaz patlatan ve futbolun tüm pisliklerine rağmen takımının peşinde olan herkesin ayaklarına sağlık. Umarım Trabzonspor maçına kadar toparlanıp o mücadeleden 3 puanı kopartıcak saha içi ve saha dışı gücü kendimizde buluruz.

twitter.com/EKoncak


1 yorum:

  1. Merhaba,

    Blogumun içeriğinin biraz dışında çıkıp dün akşam yaşadıklarımızı, bir filmin de yardımıyla kendimce sizlerle paylaşmak istedim.

    Varlığımızı güçlü tutmak dileğiyle,

    http://ululina.tumblr.com/post/45102960217/tuttugum-tak-m-kotu-oynuyor-kabul-ediyorum

    YanıtlaSil