5 Ekim 2013 Cumartesi

34 Gün Sonra Üç Puanla Döndü

Antalya deplasmanından 34 gün sonra Karabük'te Murat'ın ayağından gelen gol ile sezonun ikinci üç puanını aldık. Bu maça dair anlatılacak ve hayıflanacak çok şey var. Lakin "üç puan üç puandır" ve önemli olan galibiyettir.
                                   

Belluschi bu takım için ne denli önemli bir oyuncu olduğunu dün akşam sergilediği oyun ile herkese göstermiş oldu. Son galibiyetimiz olan Antalya'da yaşadığı sakatlık sebebiyle oyundan çıkan Tangocu dün akşam sahalara tabiri caizse bomba gibi döndü. İlk yakaladığı pozisyonda topu önüne mükemmel alıp kaleciyle karşı karşıya kaldı, aslında o pozisyonda aşırtmak yerine yaradana sığınarak vursa bu sezona ve jeneriklere yıllarca adını kazıyacak bir gole imza atmış olacaktı. Bu takımın gerçekten vazgeçilemeyecek iki adamından bir tanesi Belluschi, umarım başka sakatlık yaşamaz da bizi oyunundan mahrum bırakmaz.

Maçın ilk dakikalarında topu ayağımıza alamadık, bu bağlamda biraz tedirgin oldum ama ne olursa olsun Karabük'ten galibiyet ile ayrılacağımıza ve çıkışa geçeceğimize inanıyordum. Sow'un topu elle kestiği pozisyonda sarı kartı es geçen Abay, kırmızının geç gelmesini sağladı. Sow'un Kazım'a yaptığı müdahale sonrası ikinci sarı karttan gelen kırmızı kart sonrası oyun psikolojik açıdan bizimmiş gibi gözüksede aslında travmayı yaşayan biz olduk. Eminim keşke maç 11'er kişiyle sürse diyenler azınlıkta değildir. Abay'ın es geçtiği pozisyonlara Batalla'ya ceza sahası dışında yapılan ve düşmemesi sonrası elleriyle Batalla'yı durdurmaya çalışılan bir müdahale var, hakem bu pozisyonu nasıl sezemiyor? Neden ceza sahası dışında yapılan pozisyonda faulu verip sarı kartı gösteremiyor ilginç. Birde Kazım'ın penaltı beklediği pozisyon var, penaltı ile alakası yok pozisyonun.  

Bizim için en önemli şey 3 puandı, golü kimin atacağı ya da kaç gol atacağımız önemsizdi. Tabiri caizse ilaç gibi bir üç puanı cebimize koyduk ama ikinci yarı oynanan oyun beni hiç memnun etmedi. Neden biz 10 kişi kalmış gibi mücadele ettik? Neden önde baskı kuramadık? Neden ikinci üçüncü golü bulup rahatlayamadık? Neden bu takım el freni bir diş çekikmiş gibi top oynuyor? 

Bu soruların teknik-taktik ile yakından uzaktan alakası yok, özgüven yerinde olmadığı zaman yapacağın işleri bile yapamıyorsun işte. Eskilere gidecek olursak hepimizde (taraftar, teknik heyet, futbolcular, yönetim) geriye düştüğümüz maçlarda bile bu takımın maçı alacağına inancımız tamdı, bu özgüven sonunda başarıyı getirdi. Şimdi ise maalesef kendimize olan güvenden mahrumuz, umarım bu maçtan sonra bir nebze olsun silkelenip kendimize geliriz.

Kazım için bir parantez açmak gerekiyor. Gerçekten hırsı ile göz dolduran, saha içinde birşeyler yapmaya 
çalışan bir oyuncu ama bu adamı oynatmak için hızlı bir oyun sergilemek ve kanatları iyi kullanmak gerekiyor. Şu an için konuşmak gerekirse kanatlarımızın işlediğini söylemek güç, Kazım istediği takdirde bize katkı koyacağından şüphem yok ve bu isteğini sahada görüyoruz. Zamanda daha iyi işler ortaya çıkaracaktır. 

                              

Son olarak oraya gidenlerin yüreğine sağlık, keşke orada olabilseydim. Gerçekten çok güzel görüntüler oluştu, deplasmanın en güzel yanı iç sahada yapamadığımız tezahüratları yapabilmek. Gidenlerin yüreğine sağlık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder