28 Ekim 2013 Pazartesi
Şans bize güldü
Karabük ile başlayıp Kayserispor ile devam eden galibiyet serisine üçüncü halka dün Konya'da eklendi. Ferhat Kiraz'ın golüyle 3 puana ulaşan takım ayrıca sezonun ilk 7 resmi maçında 14 gol yiyerek hayal kırıklığına uğratsada son 4 maçta toparlanarak rakiplerine gol şansı vermemeye devam etti.
Takımın patronu Daum Kayserispor karşılaşmasındaki ilk 11 ve yedek kulübesini bozmamıştı ve aynı düzenle dün Konya'da sahaya çıktı Bursasporumuz, tribünlerdeki 2000'in üstünde taraftarının da desteğini arkasına alarak. Maç öncesi galibiyete rahat ulaşacağımız düşüncesinde olsamda maça bomba gibi başlayan taraf Konyaspor oldu, ilk 8 dakikada 4 korner atan ev sahibi maça başlar başlamaz oyunu yarı sahamıza yıkmayı başarmıştı. İlk 15 dakikadan sonra yavaş yavaş maça adapte olmaya başladık. Ortaya koyduğumuz oyun açıkçası çok umut vermesede 35.dakikada Batalla'nın ceza sahası içinde yerde kalmasına 'devam' diyen Volkan Bayarslan öne geçme şansımızı elimizden alıyordu.
0-0 biten ilk devrede akılda tek pozisyon bırakan takım ikinci yarıya daha istekli başlamıştı. 53'-58' arası Serdar, Kazım ve Belluschi ile gole çok yaklaşsakta top her seferinde kaleye girmemeyi tercih etti. Dakikalar 66'yı gösterdiğinde sahneye Kazım - Ferhat ikilisi çıktı. Kazım'ın pasında ceza sahası içinde topu gelişine düzgün bir vuruşla ağlara gönderen Ferhat sezon başından bu yana süregelen formsuzluğunu bu maçtada devam ettirmesine rağmen tabelayı değiştiren isim olmayı başardı. Kalan dakikalar ise tam bir ızdıraptı hele ki son 10 dakikada Konyaspor'un direkten dönen iki topu adeta ömrüden ömür götüren cinstendi. Neyse ki korkulan olmadı ve ''Gol yemezsek en kötü berabere,atarsak üç puanı alırız'' felsefesiyle bir deplasmanı daha mutlu mesut bitirdik, aynı zamanda ceza sınırında Civelli'nin kart görmeyerek maçı kapaması ve cezalı duruma düşmemesi en az 3 puan kadar değerliydi.
Son 4 haftadır gol yemiyoruz dedik, bugün her ne kadar Konyaspor'un 3 topu direkten dönsede ciddi anlamda Daum'un defans hattını oturttuğunu söylemek mümkün. Sezonun ilk başlarında Vojdodina'dan falan yediğimiz golleri düşünüyorumda arada dağlar kadar fark var. Serdar - Civelli ikilisini Allah nazarlardan korusun diyelim, ön liberoda Şamil'i yorumsuz geçmek en güzeli mutlaka bizim gör(e)mediğimiz birşeyler var bu adamda heralde. Bugün takımın hücum gücünü oluşturan 5'liden 'iyi' diyebileceğimiz bir adam bence yoktu. Kazım'ın yaptığı asist, Ferhat'ın attığı gol biraz durumu kurtarsada Batalla ile Belluschi'nin kendilerinden beklenenin altında kalması üretkenliğimizi ve topa sahip olmamızı epey düşürdü.
4 haftadır gol yemeyip 3 haftadır kazanıyoruz, kazanmak elbet güzel ama takımın eksik ve kötü yönlerini mutlaka ilgililerde görüyordur diye düşünüyorum. Şimdi sıradaki rakip Fenerbahçe. Avrupa Kupaları'ndan men yiyerek sadece lige konsantre olan ve geride kalan 9 maçta 1 mağlubiyet, 1 beraberlik ve 7 galibiyet alan sarı lacivertliler ile oynayacağımız maç bence sezonun en ciddi sınavı niteliğinde. Sahadan istediğimiz sonucu alarak ayrılmak istiyorsak gerçekten sahaya çıkacak 11 adam elinden gelenin fazlasını yapmak zorunda. Umarım oyuncularımızın ekstra işlerini bol tutacağı bir günde oluruz ve çıkışımızı sürdürürüz.
Son olarak Konya'da armayı yalnız bırakmayan binlerce insana binlerce kez teşekkür. Çok büyüksünüz çok...
twitter.com/EKoncak
22 Ekim 2013 Salı
Hırs ve Özlem
Mersin İdman Yurdu ile oynadığımız maçtan bu yana böyle bir gevşeme yaşamamıştık. O gün de son dakikada Batalla atmıştı Kayserispor maçında da öyle oldu.
Kadrolara baktığımızda iki teknik direktöründe mecburiyetlerden kurduğu kadroları görüyoruz. Bizi etkileyen yabancı kuralı Kayserispor'u etkileyen sakatlıklardı. Açıkçası düşündüğüm şu oldu Kayserispor'un dizilişini gördüğümde "Sefa Yılmaz'ın forvet oynamak zorunda olduğu takımdan gol yemeyiz herhalde"
Hani bir klişe vardır ya "Hak ettiği yerde bulunmuyor" diye Kayserispor bu klişeye en çok uyan takımlardan biriydi. Bobo'nun kafadan ve bedenen yaşadığı sakatlık takımın gol ritmini bozdu yoksa oyun olarak "Tabanca" gibi bir takımdı Kayserispor dün Bursa Atatürk Stadyumu'na çıkana kadar. Dün beni en çok şaşırtan bu "Tabanca" takımın "Kesere" dönmesiydi.
Frey- Basser, Serdar, Civelli, Taiwo'dan oluşan savunma hattı oturmuş gibi gözüküyor. Serdar'da geçen seneden hatta bu sene Rizespor maçınıda sayarsak eser yok gibi. Dengesiz hareketleri oluyor ama yine de oyun konsantrasyonu çok yüksek. Ofsayt çalınan pozisyonlarda bile topu takip ediyor. Kayserispor karşısında bu 5linin önünde Şamil'e görev verdi Daum. Şamil'in bence maksimum oyunu bu dün onun da konsatrasyonu çok yüksekti lakin benim Bursaspor gibi hedefi olan takımlara yakıştırdığım ön libero modeli bu değil. Ceza sahasına girmekten, derin top atmaktan ve şut çekmekten çekinmeyecek biri olması lazım ki Batalla ve Belluschi'nin marke edildiği zamanlar elimiz güçlensin.
Kanatlar bildiğimiz gibi Murat iyi niyetli, savaşçı ama sağ açık değil. Takımın en çok gol atan oyuncusu olması ( Enes ile birlikte) güzel bir ironi ama istenen verimi alamıyoruz. Bence Murat şahane bir 12. Adam ama maalesef onu Daum 11 oynatmak zorunda kalıyor. Ferhat için söyleyecek fazla birşey bulamıyorum. Gerek Bank Asya performansını gerekse de bizde yakaladığı 10 maçlık performansı (BJK-1461 Trabzon maçları arası) şuan oynayan Ferhat ile kıyaslayınca işin içinden çıkamıyorum. Bazı oyuncular için performansta kırılma zamanı vardır mesela Tuncay 29 yaşından sonra performansı hiç ileriye gitmedi. Avrupada bunu gördüler ve kadroya dahi giremez bir adam olmuştu maalesef sanırım Ferhat için bu eşik çok erken geldi. Ferhat'ı bugüne kadar hem umutlu bekledim daha evvel izlediğim performansına güvendim ama Bursaspor forması bu kadar ucuz değil.
Belluschi ve Batalla oyunun hep içinde ama "Etkililer mi?" dersiniz. Bence Hayır. Belluschi oyunun savunma yönünde yine etkin rol alıyor bu durum daha çok rakip takımın ceza sahasına yakın oynamamızı sağlıyor. Belluschi yokken "Ribaund" denen topları hiç alamıyorduk. Onun varlığı bu yüzden dahi çok önemli ama hücum performansı daha istenilen seviyeye çıkmış değil. Şut, ata top atan Belluschi yok bu haliyle Konyaspor'a yetebilir belki ama Fenerbahçe maçında bizim bildiğimiz Belluschi dönmek zorunda. Aynı şey Batalla içinde geçerli çok şey yapmak istiyor, bütün yük onun üstünde ama yapamıyor. İlk yarıda, ikinci yarının başlarında kaçırdığı golleri yapması lazımdı mesela ama herşeye rağmen dün yine Bursaspor'u ipten alan isimdi.
Kazım sağ açık problemini çözmek için geldi ama şimdilik forvete pansuman yapıyor asıl mevkisi bence forvet zaten Kazım'ın ideal bir 2. forvet olabilir kendisinden. Dün maçın en önemli isimlerindendi bizim adımıza. Sırtı dönük oyunu, hava toplarında başarısıyla Pinto'nun geldiği sezondan sonra izlediğimiz en iyi forvet performansını izletiyor bize.
Kenardan gelenlere bakınca Şener ve Enes iş birliğiyle atılan bir gol vardı. Bu golün bu kadar rahat olmasının sebebi muhakkak Kayserispor'un 9 kişi kalması var lakin Şener'in sağ açıkta denenebileceğini çok uzun zamandır konuşuyoruz. Belki dakikaları arttırabilir zira Şener'in hücumda ilk adımı çok hızlı bu özelliğiyle adam eksiltebiliyor görece iyi orta yaptığını da eklersek mevcut kadromuzda sağ açık oynayabilir düşüncesi oluşuyor bende. Enes oyun içerisinde maalesef çok eziliyor lakin adam "Golcü" inşallah bu gol şansı devam eder takımın en golcü oyuncusunun.
Maçın kasvetli yönlerine girmek istemiyorum Erhan yeteri kadar anlatmış. Ben bayadır yazmıyordum o yüzden sadece kendimizden bahsedeyim istedim. Zira biz istediğimiz performansa çıkarsak ligi yine istediğimiz yerde bitirebileceğimize inanıyorum. Hedef Konya deplasmanı şuana kadar hiç galibiyet alamadığımız bir deplasman yanlış hatırlamıyorsam. Kullandığım ilk fotoğraftaki hırs olduktan sonra 3 puan çok zor olmayacak inşallah.
90+ Adalet
Milli maç arasından sonra lige nasıl dönüş yapacağımız merak konusuydu. Hem takım olarak hem tribün olarak, her ne kadar Karabük deplasmanında kazanarak araya girmiş olsakta son iç saha maçı olan Akhisar maçı ve sonrası hala akıllardaydı.
Daum ilk 11'de Karabük'te kazanan kadrodan sadece Yasin'i kesmiş sarı kart cezası biten Şamil'e tekrar formayı vermişti. İlk düdükten itibaren futbolu özleyen bir takım ve tribün vardı Bursa Atatürk Stadı'nda. Sahadaki futbolcusundan, tribündeki taraftarına kadar herkes adeta galibiyete hasretini dindirme yemini etmişçesine istekliydi. İlk yarıda Kayserispor'a tek atak şansı verdik ondada Cleyton'dı sanırım çok şık bi pas atarak arkadaşını pozisyona soktu ancak Frey harika zamanlamayla topa sahip oldu. Bunun dışında rakibi üzerinde sürekli baskısını hissettiren bir Bursaspor vardı sahada ancak gol bir türlü gelmiyordu.
Rakibin beraberlik için sahaya çıkması ve golün ilk yarı boyunca gelmemesi ''Akhisar maçının kopyasımı olacak?'' sorusunu akıllara getirsede takımın o maça göre inanılmaz arzulu ve baskılı bir oyun ortaya koyması tribünleride tetikliyordu.
İkinci yarıyla birlikte Kayserispor'un zaman geçirme ve sertlik konusunda vitesi arttırması ve hakemin ilkyarıdan bu yana süre gelen tekme tokat dayak yememize prim tanıyarak maçın gerilimini tırmandırması takımımızı yıldırmayıp aksine dahada hırslandırmıştı. 60.dakikada verilmeyen penaltımızdan sonra dahada oyuna ağırlığını koyan takım maçın geçtiğimiz haftaki Akhisar maçının değil iki sezon önceki Mersin İY maçının kopyası olacağının sinyallerini vermişti. Nitekim Civelli'nin pozisyon başlangıcında faul yaptığı atakta Belluschi'nin pasında topla buluşan Batalla topu ağlara gönderip yine Kapalı Kale Arkası tribünlerine koşuyor ve takımını sinir harbinden zaferle çıkartmanın mutluluğunu tüm şehre yayıyordu. Maçta perdeyi oyuna son dakika giren Şener'in asistinde genç Enes kapatıyordu ve takım uzun bir zamandan sonra iç saha galibiyetiyle haftayı sonlandırıyordu.
Batalla'nın golünde Civelli'nin yaptığı faulu inkar etmek bize yakışmaz elbette ancak maç boyu oyuncularımzıın bileklerine basılması, ayaklarına atılan kasıtlı tekmeler, verilmeyen penaltımız 90 dakika boyunca o kadar net doğrandık ki inanın böyle bir golle kazanmak beni üzmedi aksine daha çok mutlu etti. Maç öncesi Kayserispor'un taktik tahtasına Prosinecki ne yazdı çok merak ediyorum böyle bir futbol anlayışı yok yani, olmamalı. Allah'a şükür kazanan taraf biz oldukta şu çağ dışı futbola puan kaptırmadan yolumuza bakıyoruz. Şimdi önümüzde bir Konyaspor deplasmanı var üç maçtır gol yememe ve iki maçtır kazanma serimizi sürdürerek Fenerbahçe maçı öncesi bir üç puanı daha hanemize yazdırırız umarım.
Son olarak bir dipnot: İkinci yarıda kale arkasında Bursaspor'umuzun golünü fotoğraflamayı bekleyen basın mensuplarının üzerine doğru topa abanarak reklam panolarına vuran Alper Uludağ'ın suratında şişe patlamasıda bu geceki bir diğer ''İlahi adalet'' örneğiydi.
Tekrardan bu gece galibiyette emeği geçen herkesin ayağına sağlık, stadyumdan keyifli bir şekilde evime yürümeyi özlediğimi bu gece anladım. BURSASPOR SEN ÇOK YAŞA!
twitter.com/EKoncak
5 Ekim 2013 Cumartesi
34 Gün Sonra Üç Puanla Döndü
Antalya deplasmanından 34 gün sonra Karabük'te Murat'ın ayağından gelen gol ile sezonun ikinci üç puanını aldık. Bu maça dair anlatılacak ve hayıflanacak çok şey var. Lakin "üç puan üç puandır" ve önemli olan galibiyettir.
Belluschi bu takım için ne denli önemli bir oyuncu olduğunu dün akşam sergilediği oyun ile herkese göstermiş oldu. Son galibiyetimiz olan Antalya'da yaşadığı sakatlık sebebiyle oyundan çıkan Tangocu dün akşam sahalara tabiri caizse bomba gibi döndü. İlk yakaladığı pozisyonda topu önüne mükemmel alıp kaleciyle karşı karşıya kaldı, aslında o pozisyonda aşırtmak yerine yaradana sığınarak vursa bu sezona ve jeneriklere yıllarca adını kazıyacak bir gole imza atmış olacaktı. Bu takımın gerçekten vazgeçilemeyecek iki adamından bir tanesi Belluschi, umarım başka sakatlık yaşamaz da bizi oyunundan mahrum bırakmaz.
Maçın ilk dakikalarında topu ayağımıza alamadık, bu bağlamda biraz tedirgin oldum ama ne olursa olsun Karabük'ten galibiyet ile ayrılacağımıza ve çıkışa geçeceğimize inanıyordum. Sow'un topu elle kestiği pozisyonda sarı kartı es geçen Abay, kırmızının geç gelmesini sağladı. Sow'un Kazım'a yaptığı müdahale sonrası ikinci sarı karttan gelen kırmızı kart sonrası oyun psikolojik açıdan bizimmiş gibi gözüksede aslında travmayı yaşayan biz olduk. Eminim keşke maç 11'er kişiyle sürse diyenler azınlıkta değildir. Abay'ın es geçtiği pozisyonlara Batalla'ya ceza sahası dışında yapılan ve düşmemesi sonrası elleriyle Batalla'yı durdurmaya çalışılan bir müdahale var, hakem bu pozisyonu nasıl sezemiyor? Neden ceza sahası dışında yapılan pozisyonda faulu verip sarı kartı gösteremiyor ilginç. Birde Kazım'ın penaltı beklediği pozisyon var, penaltı ile alakası yok pozisyonun.
Bizim için en önemli şey 3 puandı, golü kimin atacağı ya da kaç gol atacağımız önemsizdi. Tabiri caizse ilaç gibi bir üç puanı cebimize koyduk ama ikinci yarı oynanan oyun beni hiç memnun etmedi. Neden biz 10 kişi kalmış gibi mücadele ettik? Neden önde baskı kuramadık? Neden ikinci üçüncü golü bulup rahatlayamadık? Neden bu takım el freni bir diş çekikmiş gibi top oynuyor?
Bu soruların teknik-taktik ile yakından uzaktan alakası yok, özgüven yerinde olmadığı zaman yapacağın işleri bile yapamıyorsun işte. Eskilere gidecek olursak hepimizde (taraftar, teknik heyet, futbolcular, yönetim) geriye düştüğümüz maçlarda bile bu takımın maçı alacağına inancımız tamdı, bu özgüven sonunda başarıyı getirdi. Şimdi ise maalesef kendimize olan güvenden mahrumuz, umarım bu maçtan sonra bir nebze olsun silkelenip kendimize geliriz.
Kazım için bir parantez açmak gerekiyor. Gerçekten hırsı ile göz dolduran, saha içinde birşeyler yapmaya
çalışan bir oyuncu ama bu adamı oynatmak için hızlı bir oyun sergilemek ve kanatları iyi kullanmak gerekiyor. Şu an için konuşmak gerekirse kanatlarımızın işlediğini söylemek güç, Kazım istediği takdirde bize katkı koyacağından şüphem yok ve bu isteğini sahada görüyoruz. Zamanda daha iyi işler ortaya çıkaracaktır.
Son olarak oraya gidenlerin yüreğine sağlık, keşke orada olabilseydim. Gerçekten çok güzel görüntüler oluştu, deplasmanın en güzel yanı iç sahada yapamadığımız tezahüratları yapabilmek. Gidenlerin yüreğine sağlık...
4 Ekim 2013 Cuma
Şükürler olsun...
Bu sezon ilk ve en son galibiyetimizi 31 Ağustos'ta Antalya deplasmanında almıştık. O maçta da 3 puana sevinemeden Belluschi'nin yaşadığı sakatlık can sıkmıştı. Ardından gelen Eylül ayını Belluschi'siz çıktığımız 3 maçtada 3 puanı bir arada göremeyerek geçtik, ve bugün Karabük'te Belluschi ile birlikte tekrar 3 puanlı bir dönüş yaptık.
Alman teknik adamımız Daum Akhisar maçının kadrosundan 3 değişiklik yaparak sahaya sürdü takımımızı. Akhisar'a karşı ilk 11 çıkan Şamil, Musa ve Enes yerine Yasin, Belluschi ve Murat formayı kapan isimlerdi. İlk 3 dakikada 2 korner yiyerek maça başlasakta 10.dakikada Taiwo'nun 90'a giden frikiği ile birlikte silkinip maça adapte olmaya başladık ardından Mabiala ve Ahmet İlhan'ın hikayeden kendini yere bırakmaları ve Samba Sow'un 10 dakika gecikmeli gelen kırmızı kartı ibreyi yavaş yavaş bize döndürürken sahneye ''özlenen adam'' Basser çıktı. Gelişine kaleye gönderdiği füze kaleciden dönerken, dönen topu tamamlayan isim Murat Yıldırım oldu sağ koridorumuzun katkılarıyla tabela 1-0 lehimize döndü.
Gol dışında ilk yarıda akılda kalan tek pozisyon hatta golden fazla akılda kalan pozisyon şüphesiz Bellucshi'nin Mabiala'yı rencide ederek attığı çalım ve o artistik çalıma yakışır bir vuruşla pozisyonu bitirme isteğiydi. Zor hareketin ardından basit bir vuruşla golü yapabilecekken işin artistliğini sürdürmesine şahsen kızmıyorum, yokluğunu en çok hissettiğimiz adam o kadarına da hakkı olsun. İlk yarı sürekli oyunu kendi yarı sahasında kabul eden ve top bizdeyken (oyundan çıkana kadar) Akpala dahil tüm adamlarının orta sahayı geçmediği Karabük şimdiye dek sezonun en yüksek pas istatistiğini yapmamızı sağladı.
İşler ilk yarıda bu kadar iyiyken herkesin beklentisi ikinci yarı eksik rakibi karşısında Bursaspor'umuzun farkı arttırması ve rahat bir 45 dakika geçirtmesiydi. Ancak işler hiçte öyle gelişmedi ve ikinci yarıda takım adına parlayan iki isim başta Frey olmak üzere Civelli'ydi. İkinci yarıyla birlikte Lua Lua'nın oyuna ağırlığını koyması, İlhan Parlak'ın net pozisyonlara girmesi hepsi ev sahibi ekibi beraberliğe yaklaştırsada Sebastien Frey üst üste ikinci maçında da kalesini gole kapatarak ''Bu takım buradan 3 puanla çıkacak'' dedi adeta. Onun dışında Civelli ve Serdar ile birlikte geri 4'lüyü tamamlayan Basser ve Taiwo'da bugün iyi işler çıkarttı.
Belluschi - Yasin ikilisi kağıt üzerinde en ideal ikili gibi dursada Yasin'in de ilk 45 dakikada iki sarı kartlık hareketine tek sarı kart çıkması onu ancak 47 dakika sahada kalmasını sağladı. Daha sonra yerine giren Musa'da takımın ikinci yarıdaki temposuzluğuna ayak uydurup her topu geriye oynayınca rahat bir maç seyretme hayalimiz yine suya düştü. Koskoca Bursaspor ikinci 45 dakikayı 10 kişi kalan rakibi karşsısında bu kadar futboldan uzak, bu kadar temposuz oynamamalıydı diye düşünüyorum.
Bu arada 3 maç aradan sonra Belluschi'yi sahada görmek müthiş bir keyif. Onun dışında Murat'ın çabalaması ve yaptığı gol vuruşu takdiri hak ediyor. Ayrıca Kazım'dan da söz etmek gerek, bugün gerçekten çok verimliydi bence. İşin şov yönünü bazen ön plana çıkartsada bu takıma gerekli olan bir adam, ikinci yarı İshak'ın müdahalesiyle yerde kalmasıda net penaltıydı ayrıca. Batalla'nın da eski vites yükselttiği günlere dönmesiyle tekrardan yukarılara tırmanışa geçen bir takım olacağımıza ben eminim.
Takımın özgüven kazanması açısından bugün alınan galibiyetle Milli maç arasına girmek çok önemliydi. Bir önceki Milli maç arasına girmedende Antalyaspor'u yenmiştik ama ara dönüşü Beşiktaş maçı tam bir faciaydı. İnşallah bu sefer Kayserispor maçıyla birlikte Milli arayı daha iyi değerlendirmiş bir şekilde lige döneriz. Bir de herşeyden önemlisi bu soğukta Karabük'te armayı yalnız bırakmayan insanlar evine mutlu mesut döneceği için teşekkürler Bursasporum. Sayende güzel bir hafta sonu bizi bekler...
twitter.com/EKoncak
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)