Devrim gerçekleşir ve sonra devrim olması için çalışanlar bizzat yeni düzen tarafından öldürülür. hikaye budur.
Peki bu bir rastlantı mı?
Hayır değil.
Çünkü
devrim vücuda geldikten sonra oluşan yeni düzen rüştünü ispat etmek
ister. Varlık sebebi olarak birkaç kişinin ortalarda dolanmasından
memnun olmaz. Çünkü
iddiası sonsuza kadar var olmaktır ve ölümlü birilerinin ömrüyle
sınırlı görülmek istemez. O yüzden öldürme işini bizzat kendi halleder
ve tarihe döner, ya da medyaya, ya da evrene ve bağırır: "EY İNSANLIK!
BEN VARIM VE VARLIĞIM KİMSEYE BAĞLI DEĞİLDİR!"
İşte dün Ertuğrul Hocamı ve Başkanımı ve Bursaspor taraftarının şen şakrak hallerini düşünürken bir anda bu aklıma geldi.
Olay neydi biliyor musunuz, yani 16 mayıstan itibaren başımıza gelen:
Bursaspor büyük takım sınıfına geçmek istedi. Tüm Bursa istedi bunu. Ve bu yüzden kendi çocuklarını kesti, doğradı.
Şimdi
bana sorarsanız Bursaspor büyük takım olma yolunda ilerliyor. en
azından deniyor bunu. Ve belki de olacak. Yani, bakın onlar olmadan da
ben büyüğüm diyebilecek.
Aslına bakarsınız bu olanlar gayet mantıklıydı. İnsanın hırsı düşünüldüğünde olması gereken buydu!
Ama bu bana hitap etmiyor.
Oysa
amaç gerçekten büyüklükse Bursaspor başkanına, hocasına, değerlerine
sahip çıkarak da büyük takım olabilirdi. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama bu
yavaş olacaktı
ve en önemlisi Bursaspor'un büyüklüğü her zaman soru işareti olarak
kalacaktı.
Bu
şekilde bakınca Bursaspor taraftarı belki de suçlanamaz. Neticede insan
ürünü şeyler bunlar ve her şey olması gerektiği gibi oldu.
İşte
bu aşamada herkes kararını buna göre verecek. Başarılı bir bursaspor
sizi mutlu eder mi? Yoksa içi boş felsefesini kaybetmiş başarılar bir
şey ifade etmez
mi? Buna siz karar vereceksiniz, biz karar vereceğiz.
Sonuç
olarak: Bursaspor taraftarını suçlamayı bırakabiliriz. Her şey olması
gerektiği gibi oldu. Sevmek zorunda değiliz ama suçlamamız için de bir
sebep yok.
Çünkü
biz zamanında olmayan bir felsefeye tutulmuşuz. Bursaspor'un farklılığı
felsefesine. O felsefenin yokluğu da karşımıza taraftarların bu
kitlesel davranış
şekillerini çıkardı.
Biz yanlış anladık diye insanları suçlayamayız...
Burak Doğan
yazarı tebrik etmek gerek, farklı bir bakış açısı sunmuş.
YanıtlaSil