2 Aralık 2015 Çarşamba

''Bir top ve bilmem kaç adam''dan fazlası...



Mart 2014 - Brezilya hazırlık maçında deplasmanda Güney Afrika'yı 5-0 ile geçerken hat trick yapan Neymar maç sonu sahaya giren 7 yaşındaki Afrikalı çocuğu güvenlik güçlerinin elinden alıp takım arkadaşları ile tanıştırıyor ve Afrikalı minik belkide hayatının en unutulmaz 1 dakikasını yaşıyor


 


Utah Jazz, 5 yaşındaki lösemi hastası JP Gibson ile 1 günlük kontrat imzalayarak, minik taraftarına unutamayacağı bir gün yaşattı.


  




 11 Yaşında Down Sendromlu bir Celtic taraftarı Jay Beatty. Celtic'in her anında yanında adeta. 2014 yılında ki şampiyonluk kutlamasında Samaras'ın tribünden alıp kutlamalara saha içinde devam etmesini sağladığı Jay takımının antrenmanlarınada çıktığı oluyor. Jay aynı zamanda Celtic'in 2015-2016 Takım fotoğrafında da yer aldı. 




12 yaşında Real Madrid altyapısında denenmeye çıkan Kolombiyalı Micheal Steven hayranı olduğu Falcao'yu karşısında görünce gözyaşlarını tutamaz. O dönem çapraz bağlarının kopmasının ardından uzun bir süre sahalardan uzak kalan yıldız oyuncu da Micheal'ın "Bu ayağının iyileşmesi için Tanrı'ya dua edeceğim" sözlerinin ardından gözyaşlarını tutamadı. 


  

Dünya Rugby Şampiyonu Yeni Zelanda'nın yıldızı Sonny Bill Williams, kendisine ulaşmak isterken güvenlik görevlilerini geçemeyen hayranına altın madalyasını hediye ederek alkışları topladı.


2014 Dünya Kupası'nda bekleneni veremeyen Kamerun Milli Takımı kamp yaptığı otelden ayrılırken minik bir hayranı Eto'o ya seslenir. Sonrası yoruma gerek bırakmayan bir içtenlik...




 
Bu da Roma Fiorentina maçı öncesi küçük bir enstantane. Totti seramoni öncesi sahaya çıkacak çocukları selamlaması ve çocuğun geçirdiği kısa süreli şok 


Bu yıl Şili'de düzenlenen Copa Amerika'da Kolombiya - Venezuela maçı öncesi minik hayranı ile James Rodriguez'in buluşması. 

Aralarında Teofilo Gutierrez ve Fernando Cavenaghi'nin de bulunduğu River Plate'li oyunculardan taraftarlarının evlerine süpriz dağıtım

Başrolde yine James Rodríguez var. Bu sefer yanında down sendromlu bir Real Madrid taraftarı ile birlikte.

Güzel adam David Luiz dedirten iki video







Göztepeli bir babanın attığı bir twit ile gelişen hikaye ve minik Zeynep'e Göztepe Hentbol Takımından güzel bir jest.



 
Senenin en alkış alan hareketlerinden biriydi. Hatırlarsınız bir Macar gazetecinin insanlık dışı çelmesine maruz kalan Suriyeli bir baba ve yanında oğlu vardı. Dünyanın ayıpladığı bu olaydan sonra Real Madrid kulübü Suriyeli miniği bir La Liga mücadelesi öncesi Ronaldo ile seramoniye çıkardı. Mutluluğu görülmeye değer.




Arsenal alışveriş mağazasından yeni sezon forma - ürün alan taraftarlarına futbolcuları vasıtasıyla müthiş bi süpriz hazırlamış. Şahsi düşüncem Giroud kesinlikle bu şakanın en iyisi :)

Göztepe altyapı antrenörlerinden Mehmet Turhan Demir yaklaşık 5 ay önce lösemi tedavisi görürken hem Göztepeli minik öğrencileri hem de Altınordu oyuncuları kendisini hastahanede ziyaret etmişti. Geçtiğimiz ay taburcu olan Mehmet Turhan Demir'e tekrardan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.


 



Sene 2013, Antalya'da U15 Türkiye Şampiyonası Finalleri'ndeyiz. 98 jenerasyonu oynuyor o dönem ve rakip Antalyaspor. Ancak Antalya'nın 98 jenerasyonu Uluslararası bir turnuvaya gitmiş 1999-2000 takımı karışık sahada. Fiziki üstünlüğümüz bariz, bir pozisyonda minik Antalyalı kardeşimiz yerde kalıyor ve sedyenin gecikmesi sebebiyle o dönemki kalecimiz Rasim Samet Gürbüz arkadaşını kucakladığı gibi saha kenarına taşıyor.







Örnekleri çoğaltmak mümkün. Futboldan soğuduğumuz şu zaman diliminde böyle birşey esti bir çırpıda bunlar geldi aklıma  araya basketbol, hentbol, rugby filan karışık toparlayıp paylaştım. Aklıma - aklınıza geldikçe güncelleriz. Sağlıcakla kalın :)


twitter.com/EKoncak

28 Kasım 2015 Cumartesi

Sonu baştan yazılmış...



Bursaspor'da ikinci Ertuğrul Sağlam dönemi dün gece itibari ile son buldu. Ertuğrul Hoca Bursaspor kariyerindeki 200.maçında Kayserispor'a kaybederek mağlubiyet ile veda etti camiaya. Yolun sonu burasıymış demek.

Yaklaşık 5.5 ay önce başlayan İkinci Sağlam dönemi beni çok şaşırtmıştı açıkçası. Hoca benim gözümde doğru kişiydi ama Bursaspor'a gelişi çok zamansızdı, tıpkı gidişi gibi. Bunun sonucu olarak 3.5 sene süren ilk döneminin ardından ikinci dönemi sadece 5.5 ay sürdü. Seksendört'ün şarkısında dediği gibi ''Baştan sonu belli olan ucuz bir roman gibi...'' bu maceranında çok uzun soluklu olmayacağı en başından belliydi. Hoca'nın Recep Bölükbaşı ile yola çıkması zaten başlı başına bir hataydı ve bu hatanın faturasıda ona kesildi beklendiği gibi.

15 Haziran'da Ertuğrul Sağlam Bursaspor'a imza attığında elinde geçen sene ligi kasıp kavuran ''en golcü takım'' hüviyetini kazanmış bir ekip vardı. Fernandao ile Josue'nin kiralık anlaşmaları bitmiş, Şener'in ise 5 Milyon TL'lik sözleşme fesih bedeli ile gitmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Kağıt üzerinde maksimum 3 kayıp ile takımı devralma fikri, eldeki yerli oyuncuların (4 A Milli oyuncu) kalitesi, ilk senesinde kupa finali oynatıp UEFA hakkı kazandırmasına rağmen ikinci sezonunda düşüşe geçen Eskişehirspor macerası ile oluşan imaj kaybı, yeni sezon öncesi geçilmesi planlanan ancak şimdilik şehrin idarecilerine, ahbaplarına halı saha olarak hizmet veren Timsah Arena'da oluşturulması beklenen atmosfer vs. o gün itibari ile Ertuğrul Hoca'nın gözünden bardağın dolu tarafını oluşturan unsurlardı.

Ancak beklenen olmadı Fernandao ve Şener'e  Ozan Tufan, Volkan Şen, Bakambu'da eklendi, Belluschi ikna edilemedi ve Bursaspor sil baştan takım inşa etme işine girdi. Ne kadar kağıt üstünde kaliteli isimlerde olsa birçoğu sezon öncesi kampı yememiş oyuncularla kadro takviye çalışmaları, 13-14 farklı milletten oluşan bir oyuncu grubuna ''takım'' olgusunu yerleştirmek, ayda bir lige verilen milli maç araları ile oluşan konsantrasyon kayıpları vesaire derken sonuç tabiki hüsran oldu. İster teknik adam başarısızlığı, ister yönetimin programsızlığı ne derseniz deyin ortadaki gerçek Bursaspor'un şu an için başarısız olduğu. Doğal olarak ihale Sağlam ve ekibinde kaldı. Bilen bilir Ertuğrul Sağlam'ı bu camiada sevenlerin başında olduğumu düşünüyorum ancak yolların ayrılması doğru hamleydi hem hoca için hem kulüp için ancak keşke Ertuğrul Hocam başkan ile beraber bu işi bıraksaydı, bu yüzdende biraz buruğum.

Hoca'nın bir daha bizlerle yolu kesişir mi bilinmez ama bilinen birşey var ki bizim epey birbirimizden uzak kalmamız lazım. Bir teknik adam başarısız olabilir eyvallah, eleştirebilirsin yaptığı işi gayet tabi en doğal hakkın ama aldığı para veya yaptığı yatırım üzerinden belaltı vurmak bana ilk döneminden bu yana yakışıksız geliyor. Bugün bi hasta gidip doktoruna veya bir öğrenci gidip öğretmenine ''Sen maaşın ile niye bunu aldın'' demesi ne kadar saçmaysa, bu da o kadar saçma. Neyse Ertuğrulsporlu damgası yemeden keselim bu konuyu.

Bu takımı bu saatten sonra kime emanet edilecek merak konusu. Gelecek 2.5 yılını daha mevcut yönetime emanet etmiş bir camia için teknik direktör işin çıtır-çerez (!) kısmı ama insan yinede merak ediyor. Benim en çok 'ukde' olarak nitelendirebileceğim konu Ertuğrul Sağlam'ın De Sutter'den hiç faydalanamamış olması. Sezon öncesi kadroların hepsinde ilk 11'e en önce yazılan isim olan Sutter ''kronik sakat'' önyargısı ile gelen Necid'in sükseli başlangıcı ardından kulübeden çıkamadı. Aslında bir bakıma Necid attığı goller ile Ertuğrul Hoca adına günü kurtarırken, geleceği de biraz sarstı diye düşünüyorum bu konuda. De Sutter'in oyun tarzı mevcut kadroya daha uygun bana göre ama Necid attığı goller ile bu fırsatı Sutter'e ve Sağlam'a vermedi. Devre arası ülkesine geri yollanmazsa bence yeni gelecek teknik direktörün en büyük kozu De Sutter olacaktır. Benim ona olan inancım hala devam ediyor, bu ligde bizi sorumluluk alıp bu buhrandan çıkartacak oyuncu umarım o olur.


1 yıl aradan sonra bloga dönüşümüz biraz uzun bir yazı ile oldu, inşallah bundan sonra daha güzel günleri, maçları yazarız. Sağlıcakla kalın, tabi bu mümkünse.

twitter.com/EKoncak