24 Ocak 2014 Cuma

Her Devrim Kendi Çocuklarını Yer


Devrim gerçekleşir ve sonra devrim olması için çalışanlar bizzat yeni düzen tarafından öldürülür. hikaye budur.

Peki bu bir rastlantı mı?

Hayır değil.

Çünkü devrim vücuda geldikten sonra oluşan yeni düzen rüştünü ispat etmek ister. Varlık sebebi olarak birkaç kişinin ortalarda dolanmasından memnun olmaz. Çünkü iddiası sonsuza kadar var olmaktır ve ölümlü birilerinin ömrüyle sınırlı görülmek istemez. O yüzden öldürme işini bizzat kendi halleder ve tarihe döner, ya da medyaya, ya da evrene ve bağırır: "EY İNSANLIK! BEN VARIM VE VARLIĞIM KİMSEYE BAĞLI DEĞİLDİR!"

İşte dün Ertuğrul Hocamı ve Başkanımı ve Bursaspor taraftarının şen şakrak hallerini düşünürken bir anda bu aklıma geldi.

Olay neydi biliyor musunuz, yani 16 mayıstan itibaren başımıza gelen: 

Bursaspor büyük takım sınıfına geçmek istedi. Tüm Bursa istedi bunu. Ve bu yüzden kendi çocuklarını kesti, doğradı.

Şimdi bana sorarsanız Bursaspor büyük takım olma yolunda ilerliyor. en azından deniyor bunu. Ve belki de olacak. Yani, bakın onlar olmadan da ben büyüğüm diyebilecek.

Aslına bakarsınız bu olanlar gayet mantıklıydı. İnsanın hırsı düşünüldüğünde olması gereken buydu!

Ama bu bana hitap etmiyor.

Çünkü benim istediğim büyüklük değildi. Bu mücadele değildi.

Oysa amaç gerçekten büyüklükse Bursaspor başkanına, hocasına, değerlerine sahip çıkarak da büyük takım olabilirdi. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama bu yavaş olacaktı ve en önemlisi Bursaspor'un büyüklüğü her zaman soru işareti olarak kalacaktı. 

Bu şekilde bakınca Bursaspor taraftarı belki de suçlanamaz. Neticede insan ürünü şeyler bunlar ve her şey olması gerektiği gibi oldu. 

İşte bu aşamada herkes kararını buna göre verecek. Başarılı bir bursaspor sizi mutlu eder mi? Yoksa içi boş felsefesini kaybetmiş başarılar bir şey ifade etmez mi? Buna siz karar vereceksiniz, biz karar vereceğiz.

Sonuç olarak: Bursaspor taraftarını suçlamayı bırakabiliriz. Her şey olması gerektiği gibi oldu. Sevmek zorunda değiliz ama suçlamamız için de bir sebep yok.

Çünkü biz zamanında olmayan bir felsefeye tutulmuşuz. Bursaspor'un farklılığı felsefesine. O felsefenin yokluğu da karşımıza taraftarların bu kitlesel davranış şekillerini çıkardı.


Biz yanlış anladık diye insanları suçlayamayız... 


Burak Doğan

22 Ocak 2014 Çarşamba

Dolu Dolu Bursaspor!

   Bursaspor tarihinin belki en dolu ocak ayını yaşıyoruz bu sene. Sezonun ilk yarısını beklentilerin altında tamamlayan ( özellikle futbol anlamında )  Bursaspor'a gereken takviyeler vakit kaybetmeden üst üste yapılınca, bir de Ziraat Kupası grup maçları da bu döneme denk gelince dolu dolu bir Bursaspor ayı geçiriyoruz ocak ayında.
                                   

    Öncelikle Ziraat Kupası'nda bu akşam Eskişehirspor ile karşılaşacağımız için maç değerlendirmesiyle başlayalım, nazarlık olsun diye de ince bir sitemimizi yöneltelim yönetime. Yeni transferlerin tak tak patlatıldığı, 4 puan ile grupta iddialı konumda olduğumuz bir maçı hafta içi saat 5'te oynatmamayı başarabilmeyi yönetim gönül isterdi ki bu maç saat 8 de başlasın tribün-takım-yönetim bütünleşmesi yaşansın. Eskişehirspor ile 3 maç oynayacağız malumunuz üst üste bunlardan ilk 2si Bursa'da oynanacak. Camianın ritm ve motivasyon yakalaması için çok uygun bir ortam. Eskişehirspor'u Bursa'dan puansız uğurlamamız halinde "Avrupa yakın, meşalaleri yakın" havasına girecektir şehir. Bugün için benim için önemli olan konulardan biri de Ertuğrul Sağlam'a ve Daum'a gösterilecek saygı. İnşallah ikisi de ıslıklanmaz.


    Daum'un aldığı puana lafım yok lakin oynattığı futbol ile alakalı şikayetimi bir önceki yazımda dile getirmiştim. O gün için Daum'a "Neden bu futbol?" derken Daum herşeye rağmen bir cevabı vardı "Kadro kalitesi" Bugün için yapılan transferler sonrası her ne kadar hazır olmayan oyuncular da alınmış olsa artık Daum'un "Futbol" sorumluluğu arttı. Adaptasyon süreci tamamlandıktan sonra inşallah bu futbolu izleriz.



     Bugün için merak ettiğim konu Caja'nın kadro olup olmayışı Sestak'ın yükselen performansı sonrası yabancı konusunda Daum'un planlarının alt üst olduğunu düşünüyorum her ne kadar Sestak'a 1 kalemle çizmekten çekinmeceğini düşünsemde malum Sivas deplasmanına 5 yabancıyla gidip Sestak'ı Bursa'da bırakmıştı.



      Transferlere gelirsek tarihi günler yaşıyoruz diyebiliriz. Belki çok yüksek profilli oyuncular alınmadı ama bir amaca, bir programa bağlı kalındığını düşünüyorum. Önceliği yabancılara verelim değerlendirirken ;


      Öncelikle Caja'dan bahsedelim ; Başkan Erkan Körüstan'ın Pablo Batalla ile ilgili yaptığı son açıklamaya baktığımızda "Artık dönmesini bekliyoruz" ve Caja'nın 6 aylık kiralandığını düşündüğümüzde Batalla ile ilgili hala bir beklentinin olduğunu ama istepnesiz de yola çıkılmaması gerektiğini algılıyorum. Futbolculuğuyla alakalı değerlendirme yapacak durumda değilim lakin çok istikrarlı olmadığını görüyoruz. Videolarda izlediğimiz, hakkında okuduğumuz kadarıyla da topla kat etmeyi sevdiğini söyleyebiliriz. Şayet ligin sertliğinde etkilenmeyip bu özelliğini sergilerse Bursaspor'un ciddi anlamda yarasına merhem olacak diyebiliriz.


      Gelelim Fernandao'ya; 1 aydır maç yapmayan bir oyuncu olarak Sivasspor performansı etkileyiciydi ama aynı şeyi Akhisarspor maçı için söyleyemeyiz. Fernandao'a oyunu ileride tutma anlamında ihtiyacımız olan bir oyuncuydu ama beslenmeyen dolayısıyla gol atamayan, istatistik yapmayan oyuncu tutulmaz Türkiye'de o yüzden şüpheli bir transfer olacaktı şayet dün açıklanan transferler olmasaydı. Kanat organizasyonları itibariyle ligin en kısıtlı takımlarından biri olan Bursaspor'da pivot santrafor beklenen etkiyi yapamazdı. Bugün oynanacak Eskişehirspor maçında inşallah form düzeyi yukarı doğru taşınır.


      Taşkın, Ethem, Oğuzhan ve Onurcan transferleri seneye 5 olacak yabancı sayısı için yapılmış transferler diye düşünüyorum. Bu oyuncular ve altyapımızdan çıkarabileceğimiz birkaç oyuncuyla ciddi anlamda bir iskelet kurabiliriz. Volkan ve Sercan transferinden sonra Oğuzhan'ın fazla forma şansı bulabileceğini düşünmüyorum bu sezon. Onurcan'ın zaten önü kalabalık. Formaya en yakın oyuncu Ethem'di onunda 6 hafta sahalardan uzak olacak olması, üzücü. Taşkın dışında önümüzdeki 6 ayda faydalanabileceğimiz bir oyuncu gözükmüyor açıkçası.
 
           

     Gel gelelim transfer sezonunun kağıt üstündeki en kıymetli hamlelerine önceliği Bekir'e vermek istiyorum. Bekir aldığımız oyuncular arasında en hazır oyuncu bugün takıma koysan Eskişehirspor maçında aşağı yukarı bir performans sergileyebilir. Son iki maçta oynadığımız 4-4-2'yi oynamaya devam edeceksek şayet Bekir bu diziliş için altın oyuncu konumunda. Belluschi ve Bekir orta sahası ile oyunun temposunu ayarlayabiliriz ikisinin de asist ve gole yakınlığı itibariyle hücum varyasyonlarımızı arttırabiliriz.


    Ve Şampiyonlar... Volkan Şen ve Sercan Yıldırım zamanında ikisini de eleştirmiş, yermişimdir. Gitmeden önce de Volkan'ın takımın en yetenekli oyuncu olduğunu düşünüyordum ama kafa yapısı kendisini ileri taşımasına yardım etmiyordu. Trabzonspor performansı da bu paralelde gitti ama Bursaspor'da yeni ve güzel bir başlangıç yapacağını düşünüyorum. Acısıyla, tatlısıyla iyi tecrübe edindi Trabzon'da, Bursa'da bu tecrübesini kullanırsa, düne kadar gelmesi için kendini yakan Bursaspor taraftarı da 2 maçta kendini gömmez ise sağ kanat problemimizi ortadan kalkacaktır inşallah. Sercan Yıldırım şüphesi en yüksek transferlerden biri ama yapılan sözleşmenin tam detayını bilmesekte bize yansıyan kısmı akıllıca. Sercan'ın opsiyonsuz kiralanması Galatasaray'a hizmet niteliğindeydi opsiyonun çok yüksek olmaması koşuluyla Sercan oynadığı kadar kıymet görecektir hem taraftarda hem yönetimde. Bu yüzden Sercan'ın sahaya sadece olumlu yönleri yansıyabilir inşallah da öyle olur.


     O kadar yazdık Musa'yı unutuyordum az daha. Musa Çağıran o kadar sessiz sedasız ayrıldı ki kulüpten hala takımda zannediyorum. Emekleri için teşekkür ederim kendisini bizde tutmadı aşı inşallah kendini toparlar ama bu sene ki performansıyla gönderilmeyi sonuna kadar hak etmişti. Hakan Aslantaş'ta geçen sene ki performansıyla gitmeyi hak etmişti ama gidişi bu seneye kısmetmiş. Kiraya giden genç oyuncularda inşallah kendilerini geliştirip dönerler. Gidenler başlığına Yasin ve Tuncay'ın da eklenmesi şart gibi gözüküyor. Kadro şişkinliği ve maaş dengesi açısından Yasin, Tuncay hatta Bekir Sevgi'yi besleme şansımız yok. İnşallah getirmede ki başarılarını gönderirken de sürdürebilir yönetim. Sezon başında ki gönderme performansları şahaneydi mesela.


      Son paragrafi Kaptan'a ayırayım. Önce Ömer Erdoğan ardından Batalla gitti şimdi de İbrahim Öztürk'ün gideceği konuşuluyor. Geçen senenin en iyi defans oyuncusu bu sene yerlerde sürünüyor bunu anlamak güç sadece ilerleyen yaşına bağlamakta ne kadar doğru bilmiyorum. Forma giymek için ayrılmak istemesi anlaşılır aslında yaşı o kadar da çok değil İbrahim Öztürk gibi düzenli yaşayan bir adam için. Lakin ben yine de Bursaspor'da futbola veda etsin isterim her ne kadar yerine Serdar Kesimal'ın geleceği söylense de.

15 Ocak 2014 Çarşamba

Kafa Yapısı

   Kupaya Sivasspor galibiyetiyle başladık. Bu tip turnavalarda hesaplar yenilmemek üzere kurulu oluyor hele bizim grubun güç dengesine baktığımızda lig konumu itibariyle hep birbirine yakın takımlar olduğu için yenilmemek altın değerinde bunun üstüne alınan 3 puan keyifli bir haftanın habercisi oldu.


    Maça iyi başlamadık, iyi oynamadık bunlar artık alışılagelmiş cümleler Bursaspor için aynı şekilde "Ama yenilmedik" kalıbı da. Batalla'nın takımdan ayrıldığı günden bu yana keçiboynuzu tadında orta sahayı daha mücadeleci oyunculardan kuran bunun semerisini de maç kaybetmeyerek alan bir Bursaspor var. Daum'un dün bu şablonu değiştirdiğini söyleyebiliriz. Kadro yapısı olarak 4-4-2'ye hiç uygun olmadığımızı düşünsem de pivot santrafor olarak oynayan yeni transfer Fernandao ve yanında boş alanlara hareket eden Sestak 4-4-2 için ideal forvet hattı diyebiliriz ama bu sisteme çalışan kanat ve pas yapan, tempo ayarlayan 2 göbek oyuncusu gerekiyor ki 1 bu tabire uyan orta saha oyuncusuyla maçı aldık, yürüdük.


   Belluschi'yi parmakla gösterdik ama gecenin bir diğer yıldızı da Sestak'tı. Sestak açık ara bu takımın en profesyonel adamı öyle ki 5 yabancıyla gidilen Sivas deplasmanında takımı Bursa'dan izlemesine rağmen küsmeden, kızmadan ne zaman şans verilse bir performans sergiliyor lakin istikrar problemi onu her zaman +1 yabancı olarak gösteriyor birçok kişinin gözünde. Dün akşamda gitti dediğimiz maçı bir koşusuyla geri getirdi. Hazırlık maçından sonra bu maçta da Ozan Tufan görev yaptı. Maç başında 1-2 "Nerdeyim ben?" dedi belki ama ilk yarı Utaka'ya karşı ikinci yarı Şeyşu'ya karşı dik duruşu, agresif futbolu etkileyiciydi. Zaman zaman yaptığı ileri çıkışlar sonrası "Ozan - Şener arkalı önlü oynasa ne olur?" diye düşünmedik değil.

 
    Maçı kazandık kazanmasına ama oynanmayan futbol insanın canını sıkıyor. Bakınca Sivasspor'un Adem Koçak, Hakan Arslan ve Kadir Bekmezci gibi 3 daha defansif oyuncuyla oyuna hükmetmeye çalışması ve becermesi beni Daum'un kafa yapısını sorgulamaya itiyor. Bilen biliyor Daum geldiğinde yönetimin yıldız transferi demiştim Daum için açıkçası bu kadroyla topladığı puana da saygı duyuyorum ki sezonun yarısında ama öyle ama böyle Batalla'yı da kaybettiğini düşününce sıradan anadolu takımı kadrosuyla kötü puan toplamadı. Ama bugün kafamda soru işaretlerine cevap bulamıyorum. Yapılan transferlere bakıyorum U20 kadrosunun iskeletinden transferler yapılıyor. Elimizde Ozan, Enes, Batuhan gibi kendi yaş kategorilerinde öne çıkan oyuncular var. Daum 60 yaşından sonra öğretmen olmaya mı yönelecek?

    U20 kadrosu demişken yönetimin bu hamlesini doğru buluyorum. Fenerbahçe'nin konfederasyon kupasına katılan ümit millinin iskeletini toplayıp son 10 seneye nasıl damga vurduğunu hep beraber izledik. Bizim ümit milli takımın iskeletini almaya gücümüz yetmez belki ama bir alt kademeki oyuncuları toplayarak kendimize bir jenerasyon yaratabiliriz. Yine dipnot geçeyim bu kadroya öğretmenlik yapacak bir hoca boyut atlatacaktır.

         Tabi bu transferler devam ederken gelip direk katkı koyacak oyuncuları almayı da ihmal etmemek lazım. Caja'yı izleme fırsatımız olmadı direk gömmek doğru değil ama Holmen ile dün çıkan haberleri düşününce Caja'nın da opsiyonlu kiralık bir oyuncu olduğunu varsayarsak Holmen'i de transfer etmeye çalışmak bana mantıklı geliyor. Onun dışında Kazım, Ferhat ile kanatlar hep bi eksik. Ozan İpek'in belli bir standartta döneceği düşünülüyor aynı Oğuzhan'ın patlama yapacağı düşünüldüğü gibi ama ben bunlara güvenmeyi bu sezon için doğru bulmuyorum. Gerçi şu konuda da yönetime yüklenmeyi doğru bulmuyorum. Alabileceğimiz maksimum kanat oyuncusu Volkan Şen'in Ozan'dan daha banko hali yok.Ya da Turgut Doğan'ın son 5 haftayı es geçersek geride kalan 1 sezonda istikrarı yok. Keşke U20'den devam edip İBB'den Cenk Şahin'i alsak ama ona da verecek paramız yok. Karışık işler bu işler yazarken insan içinden çıkıp net bir karar veremiyor. İnşallah yönetiminde verdiği karar camiayı pişman edecek cinsten olmaz.